GİRİT MUBADİLLERİ VE CAFER SADIK BEKTAŞ BABA HALİL ÖZTOPRAK

Girit konulu Makaleler
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

GİRİT MUBADİLLERİ VE CAFER SADIK BEKTAŞ BABA HALİL ÖZTOPRAK

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Eki 2020, 19:31

GİRİT MUBADİLLERİ VE CAFER SADIK BEKTAŞ BABA

HALİL ÖZTOPRAK

Fotoğraf-3-150x150.jpg
Fotoğraf-3-150x150.jpg (5.03 KiB) 1648 kere görüntülendi
Girit son fethedilen topraktır ve fethedilmesi oldukça uzun sürmüştür. Venediklilerin Osmanlı Ticaret gemileri ile Mısır, Libya ve Cezayir’e giden gemilerine saldırmaları nedeni ile fetih gerçekleştirilmiş ve adada Osmanlı hâkimiyeti başlamıştır. Girit’in fethedilmesinden sonra Anadolu’dan Girit’e giden Türkler arasında Horasanlı Ali Baba da vardır ve Kandiya’da bir Bektaşi dergâhı kurmuştur. Çoğunlukla Alevi-Bektaşi olan Girit Müslümanları adanın Osmanlı yönetiminde olduğu yaklaşık 300 yıl boyunca çoğunlukla Hıristiyanlarla barış içerisinde yaşamışlar, ancak 19 yy. ilk çeyreğinden itibaren çatışmalar başlamıştır.

Balkan Türkleri gibi Girit Türkleri de sahipsiz kalmış, büyük devletlerin bölgeyi şekillendirme politikalarının yarattığı insan yiyen canavarlara kurban edilmişlerdir. Türklere karşı başlatılan acımasız saldırılar ve katliamlar Türk ve Müslüman nüfusun adanın kırsalından önce adanın merkezi Kandiya’ya kaçmasına neden olmuştur. Sonra da Anavatana göç etmişlerdir.

Göç hareketi üç dalga halinde cereyan etmiştir: İlk dalga 19. yüzyıl sonlarında, adada Osmanlı hâkimiyetinin zayıflamasıyla Anadolu’ya dönmeyi tercih edenler ve özellikle de adanın doğu kısmında 1897’de cereyan eden “toplu katliamlar”dan kaçabilenlerdir. (Toplu katliam ifadesi bana değil, olayların görgü şahidi olan İngiliz gazeteci-yazar Henry Noel Brailsford’a aittir.”wholescale massacre”). İkinci dalga, yapısında adanın Türk-Müslüman azınlığı için temel haklar barındıran Girit Cumhuriyeti’nin (1896-1908) Osmanlı Devleti’nde II. Meşrutiyet’in ilanını takip eden dönemdeki otorite boşluğunu fırsat bilerek bir oldubitti ile Yunanistan’a bağlanması ile ayrılmak durumunda kalanlardır. Üçüncü ve son dalga ise, Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi ile dönmüştür.

Büyük acılar yaşanan Balkanlar ve adalardaki Türk nüfus her fırsatta Anadolu’ya kaçmıştır ama özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında adada kalan müslümanlara saldırılar daha da artmıştır. Bu nedenle kırsalda yaşayan Türkler kırsaldaki acımasız saldırılar ve katliamlar nedeni Kandiya merkeze kaçmışlardır. Kaçmışlardır ama evleri, yatacak yerleri, karınlarını doyuracak bir yer yoktur. Perişan durumdadırlar.

Bu çaresiz insanlara Kandiya Horasanlı Ali Baba dergâhı postnişini Cafer Sadık Bektaş Baba yetişir. Cafer Sadık Bektaş Baba 3 katlı dergâh binasına ve dergâhın bahçesine bu insanları yerleştirir, karınlarının doyurur, banyo yapacak yer gösterir, yatacak yer verir. O sıra Anadolu’da Mustafa Kemal en kritik, en zor günlerini yaşamaktadır. Para yok, silah yok, asker yoktur. Buna rağmen Mustafa Kemal Atatürk en seçme askerlerini en iyi silahlarla adaya gönderir ve adadaki Türklerin güvenliğini sağlar. O günden sonra Dergâhtaki, bahçesindeki, çevresindeki Türkler akşamları rahat uyumaya başlar. Dergâh binası üç katlıdır geniş bir bahçesi, dergâha ait üzüm bağları, tarlaları ve hayvanları vardır. Kendine sığınan herkesi korur, doyurur.

Kurtuluş Savaşı sonrası yapılan mübadele ile adada yaşayan Türkler mübadil olarak Anadolu’ya gelirler. Mübadele ile gelenler son dalgadır. Girit Türkleri’nin Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi ile Türkiye’ye gelenleri ağırlıklı olarak Çukurova, Ayvalık, İzmir, Bodrum, Side, Mudanya, Adana ve Mersin’e yerleşmişlerdir. Ayvalık ve Alibey/Cunda adasında hâlen nüfus çoğunluğunu teşkil eden Giritliler arasında Yunancanın Girit lehçesi de günümüze dek kullanılmaktadır. İşte bu son mübadelede Girit’ten gelenlerden biri de Cafer Sadık Bektaş Babadır. Gelmeden dergâhtaki Horasanlı Ali Baba mezarını açar, Ali Babanın kemiklerini alır ve Tarsus’a da gömer. Şu anda orası ziyarettir ve Tarsuslular ziyaret eder, dua ederler. Cafer Sadık Bektaş Baba Mersin’de Tren garının batı çıkışının tam karşısında bugün bir yerel gazetenin ofisi olan binayı satın alır ve son nefesine kadar orada kalır. Kendisinden sonra manevi evladı Dr. Kemal Gül orada yaşar.1980 yılına kadar haftada bir gün halk günü yapan Dr. Kemal gül Cafer Sadık Bektaş Baba gibi halk tarafından çok sevilen biridir.

Hacıbektaş Postnişini Ali Naci Baykal dedebaba hakka yürüyünce mücerred olduğu için Hacıbektaş dergahında postnişine oturacak olan Cafer Sadık Bektaş Baba kendi rızası ile Bedri Noyan Dedebaba’ya postnişini teslim eder. Hayatı boyunca insanlara hizmet eden, doğruluktan ayrılamayan Cafer Sadık Bektaş Babanın bedeni bugün Akbelen Mezarlığında yatmaktadır. Kandiya’da ki dernek ise Alaçatı Mubadilleri Derneği binası olarak İzmir Alaçatı’dan gidenler tarafından kullanılmaktadır. Bundan önceki dernek başkanı ılımlı demokrat, barışçı bir kadındı. Şu anki başkan ise biraz daha Yunan milliyetçisi bir çizgide. Ben dernek yönetimine şunu önermiştim: Biz İzmir Alaçatı’daki üç katlı bir binayı size verelim, siz Dergâh binasını bize verin. Dergâha Hacıbektaş’tan bir görevli isteyelim ve barışa hizmet edelim. Bizi tanıyan eski dernek başkanı hem bizi çok sevdi, nasıl bu kadar barışçıl insanlar olduğumuza şaşırdığını söyledi, hem de bu fikre sıcak baktı. Ancak sonraları bu düşüncemiz gerçekleşmedi.

Bu yazıyı şunun için bu kadar uzattım: Girit’te adalarda ve tüm Balkanlarda yaşanan acılara hürmeten, geçmişlerinden kopmamaları için, yaşananların unutulmaması için Cafer Sadık Bektaş Baba’nın bugün tarihi eser olan Mersin Tren garının tam karşısındaki evi GİRİT MUBADİLLERİ ve CAFER SADIK BEKTAŞ BABA müzesine çevrilmelidir. Zira bu müze için elimizde Cafer Sadık Babadan kalma yeterince tarihi eser el yazması eserler, tespihler, mühürler, kılıçlar ve başkaca emanetler vardır. Ayrıca Hacıbektaş Dergâhı ve Bedri Noyan dede babanın oğlu Kurtcebe Noyan’dan bu konuda destek isteyebiliriz. Ve ayrıca Giritli mübadil kardeşlerimizden tarihi değeri olan eşya resim ve yaşanmış anılarını yazılı olarak bağışlanmaları istenebilir. Bunu yapacak olan da kültür sanata ve müzeye büyük önem veren Mersin Büyükşehir Belediyesidir. Bu konuyu şehrimizde tartışmaya açmak isterim.

NOT (1) Gelenler büyük zorluklar yaşamışlardır. Dram dolu yaşamları gelişte de, gelişten sonra da sürmüştür. Gelenlerden biride Mersinde Yenişehir Piri Reis Mahallesi muhtarımız, herkesin sevgilisi Aziz amcadır. Aziz Amca o zamanlar yok. Ailesi gemi ile gelirken gemi belirli sayıda yolcu alır. Tam büyükannesine sıra gelince aile biner ama son kızlarına Aziz amcanın o zaman küçük bir kız olan teyzesine sıra gelince sayı dolar ve teyzesini almazlar. Anneannesi kızını almak ister, izin vermezler. Çırpınır, bağırır, kendini parçalar ama emir kesindir. Sayıdan fazla olan alınmaz. Onu diğerleri teselli etmeye çalışır. “Merak etme, diğer gemi ile gelecek” derler. Gelecek ama diğer gemi nereye gidecek? Aziz amcanın nenesi günlerce hiçbir şey yiyemez. Aziz Amcanın nenesini getiren gemi Mersin’e, teyzesini getiren gemi İzmir’e indirir yolcuları. Bu anne kızın kavuşmaları çok zor ve çok uzun bir aradan sonra dramatik bir şekilde gerçekleşir. Zira o zamanlar telefon yok, ulaşım yok, haber alma olanakları son derece sınırlı. Ama en sonunda ağlaya ağlaya birbirlerine kavuşurlar.

NOT (2) Girit’in ünlüleri: Cafer Sadık Bektaş Baba, Venizelos, Kazancakis, Hüsamettin Cindoruk

NOT (3) Cafer Sadık Bektaş Babadan etkilenen biri de ünlü Yunanlı yazar Nikos Kazancakis’dir. Benim araştırmalarıma ve kişisel düşünceme göre “Allahın Garibi” adlı bir Hıristiyan ermişi anlattığı kitabını, aslında komşusu olan ve Girit’te tanıdığı Cafer Bektaş Baba ve diğer Bektaşilerden etkilenerek yazmıştır. Ama başlangıçta Yunan milliyetçisi olduğu için bu kitabın kahramanını çok etkilendiği Türk Müslüman Bektaşi babaları olarak değil de Hıristiyan bir ermiş olarak seçmiştir.

NOT (4) Cafer Sadık Bektaş Baba hakkında tek ve en iyi kaynak Mehmet Reşat Ata’nın “Kutsal Bekar” kitabıdır. Okunmasını şiddetle tavsiye ederim.
[/size][/i][/b]

http://www.mersindebirlik.com/girit-mub ... m0-89kAEHM
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: GİRİT MUBADİLLERİ VE CAFER SADIK BEKTAŞ BABA HALİL ÖZTOPRAK

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Eki 2020, 19:33

safe_image.jpg
safe_image.jpg (28.83 KiB) 1646 kere görüntülendi
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 15 misafir