1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Girit Dr.Gül ÖZER

Gönderilme zamanı: 14 Kas 2019, 09:43
gönderen eyuphuseyin
GİRİT
Dr.Gül ÖZER

“Bülbülü altın kafese koymuşlar illa da vetanim demiş” annemin anneannesi Afet Hanım (Kandiye-Iraklion 1880 lı yıllarda doğmuş) kendi tatlı Giritli şivesiyle böyle derdi. Genel kanının aksine, Giritli Türklerin bazıları çok düzgün Türkçe konuşurlardı. Mesela Afet nene, rüştiye mezunu olduğundan; çok iyi Osmanlıca bilirdi, Ramazanda oruç tutar, İstanbul’daki camileri dolaşarak teravih namazını kılarmış, yanında torunları olan annemi ve teyzemi de götürerek. Kendisi günah olduğunu düşündüğünden, resminin çekilmesinden hiç hoşlanmazdı. Gizlice çekilmiş birkaç fotoğrafı var. Aynı zamanda da Giritlice de denilen farklı bir lehçeyi konuşurlardı. Giritli Türkler arasındaki sosyal ilişkiler çok iyi olduğundan, Türkiye’ye geldikten sonra bile Giritlice konuşmaya devam etmişlerdir.

Girit’te yaşayan Müslümanlar, 1890 lı yıllardan itibaren, Rum çetecilerin zülümleri, toplu katliamları nedeniyle Anadolu’ya göç etmişlerdir. Dönemin padişahı 2. Abdülhamid, Teselya’yı yeni sınır düzenlemesiyle tam olarak alabilmek için, Girit’i Yunanistan’a vermeyi düşünmekteydi[1] Yunan Kralı nın oğlu George’un Girit’e vali olarak tayin edilmesinin İngiltere ve Rusya’nın baskılarıyla olduğunu ve bu durumu istemeyerek kabul etmek zorunda kaldığını belirtmektedir.[2]Bu dönemde Abdülhamid’e Girit hakkında yazılan bir yazıda, adanın savunulmasının maliyetli, vergi gelirlerinin ise yetersiz olduğu yazılmıştı. Giritteki siyasi karışıklıların, İngiltere ve Rusya’nın müdahalesinden sonra daha da arttışğı görülüyor.rİlk göç dalgası, kendi imkanlarıyla Türkiye’ye gelenler tarafından 1897 de yapıldı.6 Eylül 1898 tarihinde İngiliz birliği, aşar toplama yetkisini ele almak üzere Osmanlı memurlarının görev yaptığı vergi dairesine girmek istedi, memurlar ve Müslüman halk buna direndi. Kandiye olayları denilen bu aolaydan sonra Girit’ten anadoluya göç hızlanmıştır.Girit’ten gelenlerin çoğu Ege bölgesi, Mersin ve Adana’ya yerleştiler.

r5.jpg
r5.jpg (9.22 KiB) 2945 kere görüntülendi
Bu kişilere “eski Giritli” denmektedir. Son olarak kalanlar, köylerde toplu katliamlar ve tacizler başladığından, mülklerini yok pahasına satarak, Iraklion, Hanya ve Resmo’ya sığınmışlardı. İlk toplu katliam 1896 da Iarepetra’da oldu. Erkekler dağlarda Rum çetecilerle savaştıklarından, şehirdeki Müslüman kadın ve çocukları buradaki 3 camiye doldurularak yakmışlar. 1254 kişinin burada öldürüldüğü söyleniyor. Bu camilerden bir tanesi bulunuyor. Mihrabı, Bektaşi geleneği olan kırmızı yeşil, kapısında Davud yıldızı olan değişik bir cami, tabii ki kapalı, aradan geçen onca yıla rağmen yanık kokusunu duyabiliyorsunuz, veya ben öyle hissetmiş olabilirim.

Büyük şehirler olan Kandiye(Iraklion), Resmo ve Hanya’dan 1924 nüfus mübadelesi ile Anadolu’ya göç etmişlerdir. 1924 nüfus mübadelesiyle gelenlerin bazıları, daha varlıklı olup, yanlarında tapularıyla geldiklerinden, Girit’teki mal varlıklarının bir kısmını da olsa geri alabilmişlerdir. Bu kişilere de “yeni Giritli” denilmektedir. Mübadele ile Türkiye’ye gelenlerin 1.ve 2.nesilleri Giritlice biliyorlardı. Şimdiki nesiller bilmemektedirler. Ancak, gelenler beraberlerinde geleneklerini ve özellikle yemek kültürlerini günümüze kadar sürdürmüşlerdir.

Girit 250 yıl kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Fethi Nisan 1645 ile Eylül 1669 arasında 24 yılı bulduğundan, bu arada iki padişah değişmiştir. Kösem Sultan’ın kendi el yazısıyla yazdığı çeşitli fermanlarla ,durumu yakından takip ettiği bilinmektedir.[3] Padişah Avcı Mehmet buradan gelen haberlerle kahrolup, haber getirenlere idam cezası verdiğinden, Girit’in alındığını hiç kimse kendisine bildirememiş. Sonunda, rivayete göre, tabağının altına “Tirit padişahım, müjdeler olsun alındı Girit” yazılmış, yemeği bitince yazıyı okuyup, fetihten bu şekilde haberdar olmuştur.[4] Girit’te ilk olarak Hanya alınsa da, Iraklion daha sonra, Spinologia adası fetihten 60 yıl sonra alınabilmiştir.


http://www.gulozer.com/girit/

Re: Girit Dr.Gül ÖZER

Gönderilme zamanı: 14 Kas 2019, 09:45
gönderen eyuphuseyin
ı3.jpg
ı3.jpg (14.69 KiB) 2943 kere görüntülendi
1876 nüfus sayımında 400.000 civarında olan nüfusun 210.000 i Müslümandı. 1897 de 70.000 Müslüman ,230.000 Rum vardı. 1900 yılında toplam nüfus, 310.000 kişiydi. 269.000 Rum, 33.500 Müslüman ve 728 Musevi vardı.

GİRİT’E NASIL GİDİLİR?

Deniz yoluyla gidiş çok uzun, ancak Ege adalarını dolaşan cruise gemilerinin çoğu Girit’te bir gün de olsa kalıyorlar.. Atina’dan hızlı feribotla 6 saatte ulaşılabilir.. En yakın ada Santoroni’dir. Hızlı feribotla 4 saat sürmektedir, Girit ten günübirlik olarak gidilebilir. Girit adasına Eagean Airlines’ın Atina’dan uçuşları var. Ayrıca Kos (İstanköy )adasından küçük uçaklarla 45 dakikada Girit’e ulaşabilirsiniz.

www. skyexpress.com

Girit ‘te nerede kalınır.

İlk defa gidecekler için tavsiyem Resmo’da en az 1, Cania’da en az 1 gece kalmaları. Her iki şehir de çok güzel ve bozulmamış. Iraklion’da arkeoloji müzesi ve Knosos harabeleri meraklıları için çok ilginç olabilir. Otelleri,temiz ama Türkiye’deki standartların altında. Bazı oteller kahvaltı için ayrıca para alabilirler.

KANDİYE (IRAKLION)

Kandiye 5 Mayıs 1648 de Ak Tabya denilen Ayadimitri istihkamları üzerinden kuşatılmaya başlandı. Kuşatmaya solda Anadolu askeri, 6 büyük top, Çankırı ve Adana sancak beyleri, solda 6 büyük top ve Rumeli askeri katıldı. Roma , Malta ve Floransalılar kadırgalarıyla Venediklilere yardıma geldiler, o yıl Kandiye alınamadı. 20 Ağustos 1649 da 2000 yeniçeri ve 4000 levend kuşatmaya başladı . Humbaracılar 70 lağım patlattılar, buna rağmen bu yıl da kuşatma kaldırıldı.[5]

Kandiye,27 Temmuz 1669 tarihinde Köprülü Mehmet Paşa tarafından teslim alınana kadar birçok askerimiz öldürüldü. Venedik donanmasının boğazları tutarak Ege denizinden asker, mühimmat ve erzak sevkiyatını engellemesi, Kandiye’nin topçu savunması ve o dönemde devletin mali sıkıntıları nedeniyle yeniçeri maaşlarının ödenememesi fethin gecikmesinin başlıca nedenleridir. Örneğin 1648 de Kandiye kalesi önünde 30.000 askerden 20.000 i kaybedildi.[6],1669 yılında Girit’te kale muhafazası için 4585 yeniçeri bırakıldı[7]

Adanın idari merkezi olan Kandiye şehri, 2. Dünya savaşında Almanlar tarafından bombalandığından, bütün evler yeniden yapılmıştır .[8]Şehirde 2. Abdülhamid , kız ve erkek çocuklarının eğitimi için rüştiye yaptırmıştı. Annemin anneannesi, burayı bitirmişti. Tahminime göre, civarı Türklerin yoğun olarak oturduğu bir mahalleydi. Parkın tam karşısında, arkeoloji müzesi yakınlarında eski bir sabun imalathanesi var. Burada üretilen sabunlar, İstanbul’a özellikle de saraya gönderiliyormuş. Burada da büyük dedem Makri Hüseyin ağa , ustabaşı olarak çalışmış. Kendisi evinde de sabun üretirmiş.

Re: Girit Dr.Gül ÖZER

Gönderilme zamanı: 14 Kas 2019, 09:49
gönderen eyuphuseyin
ı2.jpg
ı2.jpg (10.59 KiB) 2942 kere görüntülendi

Nükhet Adıyeke’nin Belleten Dergisinde yayınlanan bir makalesine göre [9],1801 tarihli bir narh kaydında İstanbul’da 4 farklı cins sabun satılıyordu. Ala Kandiye sabunu en pahalı sabun olup 34 paraya satılıyordu.1723 de Kandiye’de 6 sabun imalathanesi varken, 19. Yüzyılda 23 e çıktı. Girit’te Resmo şehrinin vergilerinin bir kısmı, sabun olarak ödeniyordu.

Iraklıon’daki Elefteria(özgürlük) meydanı yakınlarındaki büyük park, bir zamanlar Müslüman mezarlığıymış. Şehirde Bodrum’dan göç eden Rumların kendi imkanlarıyla ev yaparak kurdukları Nea Alikarnasos (Yeni Bodrum) adında bir mahalle vardır. Yunanistan’da Osmanlı izlerini silmek için sistematik bir çaba görülüyor. Müzelerde sadece Osmanlı çeşmesi görebiliyorsunuz. Sanki orada Osmanlılar yüzyıllarca hiç yaşamamış gibi.

ı4.jpg
ı4.jpg (12.66 KiB) 2942 kere görüntülendi

Şehrin karşısında bulunan Zia adasına geçiş yasak olup, bu adada koruma altında olan yabani Krikri keçileri olduğu söyleniyor. Keçilerin eti çok lezzetli olduğundan, çok fazla avlanmışlar ve nesli tükenme tehlikesi altında. Yılda bir kere 15 Ağustos ‘ta adaya geçilip, buradaki kilise ziyaret edilebiliyormuş.

Bana göre Kandiye’de görülmesi gereken yerler:

Liman bölgesindeki Venedik tersaneleri ve surları (Koules)

Arkeoloji müzesi: MÖ 3000 yıllarında Giritte bulunan Minos uygarlığına ait Minos freskleri,henüz çözülemeyen Phawstos Kursu sergilenmektedir. Müzede bağışlanan özel kolleksiyonlar, danseden kadın heykelleri, Knosos Sarayından getirilen duvar resimleri, boğa yarışmaları gibi çok ilginç şeyler vardır. Arkeoloji müzesinin tam karşısında turizm enformasyon bürosu yer almaktadır.

Doğa Tarihi Müzesi: Deniz kıyısında Nreoia ‘da yer alan bu müzede gerçek boyutlarıyla canlandırılmış ve hareketli dinazorlar bulunuyor.Ayrıca doldurulmuş hayvanlar da var. Çocuklar için çok ilginç olabilir.

Tel:2810324711

Tarih Müzesi: Deniz manzaralı bu müzede, şehrin ve Girit’in tarihiyle ilgili bilgiler ve ünlü Giritli ressam El Greco’nun Girit’te bulunan tek yağlı boya tablosu olan 1570 de yapılmış olan “Tanrıların Ayak Bastığı Sina Dağı’nın Manzarası” isimli tablosu görülebilir.

Knosos harabeleri: Bu bölgeyi ülkemizde Çanakkale yakınlarında bulunan Truva’yı soyup kaçan hırsız Scielemann satın almak istemiş. Neyse ki almadığından, Sir Evans’ın 1902-1929 yılları arasındaki kazılarıyla harabeler ortaya çıkarılmış. ;fakat 1932 de Girit’te olan depremle harabeler de hasar görmüş. Tahminime göre bundan sonra reprikaları yapılarak sergilenmeye başlanmış. Bulunduğu yer mübadele ile Türkiye’ye gelen Ali Ağa’ya aitmiş.1924 e kadar küçük bir kulübede yaşamış, mülkleri istimlak edilmiş.

MÖ 1900 yıllarında gelişmiş bir yol, kanalizasyon sistemi bulunan saray, birkaç katlıydı.Sarayda tahıl ve zeytinyağı,şarap depolanması için çok büyük boyutta toprak küpler bulunmuştur.MÖ 1700 yılında sarayın tamamı,depremle yıkıldı ve yeniden yapıldı.

Kral Minos’un Daidalos’a yaptırmış olduğu labirentin bu sarayda olduğu düşünülmektedir. Minos uygarlığı; zeytinyağı, şarap ve zeytin ticaretiyle zenginleşti. Savunma güçlü bir donanmayla sağlandığından, Knososs sarayı sursuz inşaa edilmiştir.[10]

Harabelere Iraklıon’dan belediye otobüsüyle gidilebiliyor.. Buraya Elefteria meydanından geçen Knosos(s harfi yerine epsilon harfi oluyor) yazan otobüslerle gidilebilir. Harabe yakınlarında iki katlı bir su kemeri bulunuyor.

Venedik eserleri olan Aslanlı çeşme, Titus Kilisesi ve Venedik Sarayı(Loggia) birbirine çok yakın noktalarda, aynı sokak üzerinde bulunuyor. Titus Kilisesinde Aziz Titus’un kafatasından bir parça bulunuyor. Osmanlılardan önce Venedikliler döneminde Katolik kilisesi, Osmanlılar döneminde camii,1924 ten sonra Ortodoks kilisesi olmuş.

Şehirde eskiden büyük bir caminin şadırvanı olan bir Osmanlı yapısı var. Yanındaki Bembo çeşmesi, Pleteia Kornarou’da bulunuyor. Yakın zamanlara kadar burada büyük bir çınar ağacı gölgesinde güzel bir kahve vardı. Çınar ağacı çürümüş, kahve de artık yok.1950 li yıllarda yurt olarak kullanılan cami yıkılarak, yerine küçük bir park yapılmış.

Nerde yenir?

Gerçek Giritliler sağlıklı beslendiklerinden ve çalışkanlıklarından dolayı, zayıftırlar. Adada görülen şişman obezler turistler. Giritliler, keçi kuzu eti, deniz ürünleri, zeytinyağlılar ve otları yedikleri ve dengeli beslendikleri için uzun yaşıyorlar. Bazıları da salyangoz seviyor. Ben yemem, ama yiyebilen bir arkadaşım, bahar yağmurlarından sonra çok lezzetli olduğunu söyledi. Bu arada, Giritlilerin damak tadı iyi olduğundan, ucuz ve yağlı olan domuz etini asla yemezlermiş, bilginiz olsun.

Burada bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim: bir Ege kasabasında Ağustos ayında şevket-i bostan arayan, daha Türkçeyi düzgün konuşamayan bir restoran tedarikçisi görmüştüm. Durumu içler acısıydı, çünkü orada o dikenin adı başka, bilmiyor ve daha ne zaman ne ot olur onu da bilmiyor.. Çünkü Ege’de otlar, sadece kışın yağmur mevsiminde olur, yazın hiçbir ot olmaz. Restoranda yazın yediğiniz otlarsa, dondurulmuş olanlardır. Şimdi gelelim Iraklion’daki lokantalara:

İlk gittiğimde çarşı içinde bir lokantada (adını hatırlamıyorum) harika bir kuzu mumbar yemiştim.

Venedik surlarını gören sahildeki Thalassa Kirasi’da çok taze deniz ürünleri bulunuyor. Simi karidesi veya küçük karides hem çok taze hem de porsiyonu çok fazla. Yemekten sonra ikram olarak ballı lokma tatlısı ve boğma rakı ikram ediyorlar.

Alati lokantası da iyi.

Everest te istediğiniz malzemeyle sandviç yaptırabilirsiniz. Salam ve sosilerin çoğu domuzlu sormak gerekiyor. Hindi ve tavuk eti de var.

Elefteria meydanındaki pastanede Türkçe olarak “peynirli” derseniz, peynirli poğaça alabilirsiniz. Türkçe ile Yunanca arasında 5000 ortak kelime bulunuyor.

Re: Girit Dr.Gül ÖZER

Gönderilme zamanı: 14 Kas 2019, 09:54
gönderen eyuphuseyin
RESMO(Rethimnon)
r1.jpg
r1.jpg (10.9 KiB) 2942 kere görüntülendi
7 Ekim 1646 da başlayan Osmanlı kuşatması,2 hafta sürdü. Kaptan Paşa ve Sultanzade Mehmet Paşa sefere 7 Nisan 1646 da çıkmışlardı.[11]

Resmo’nun kalesi, Venedikliler döneminde yapılmış, Osmanlılar döneminde sürekli tadilat yapılmıştır.

Kale,1570 li yıllarda Pallavici tarafından surları dışa doğru inşa edilmişti. Kalesinin burçları, Bektaşi takkesi şeklindedir. Kalenin içinde cami, küçük bir şapel ve vali konağı yıkık vaziyettedir. Deniz feneri de Osmanlılar döneminde onarılmıştır, çevresinde Ayyıldız vardır.

Şehirde bazı Osmanlı yapıları ayakta kalabilmiştir.2. Dünya savaşındaki Alman bombardımanından kurtulan bazı binalar bulunuyor. Valide Camiinin minaresi ve çeşmesi(çeşme minareye çok yakın bir kırtasiye dükkanının içinde yer alıyor, izin alıp görebilirsiniz), birçok Osmanlı konağının alt katları dükkan, üst katları butik otel olarak hizmet veriyor. Gazi Hüseyin Camii veya Neratzes camiinin minaresi İstanbul’da getirilen Ermeni ustalara yaptırıldığından, değişiktir.1657 yılında kiliseyken, camiye çevrilmiştir. Şu anda kültür merkezi ve konser etkinlikleri yapılıyor.


Osmanlı İmparatorluğunda iki padişahın birden annesi olarak tek örnek olan Rabia Gülnuş Emetullah Sultan’ın kesin olmasa da Resmo’lu Venedikli Venezzi ailesinden geldiği rivayet edilmektedir. Kendisi Avcı Mehmet’in hasekisi, iki padişahın da annesiydi. Hakkında çeşitli söylentiler var. Devleti perde arkasından yönettiği ,çok kıskanç olduğu söylenir. Üsküdar’daki valide camii yanındaki türbede yatmaktadır.
R8.jpg
R8.jpg (8.03 KiB) 2942 kere görüntülendi
Rimondi Çeşmesi 1626 yılında Venedikli Vali Rimondi tarafından yaptırılmıştır.

Resmo’da Türkiye’den gelenlerin kurduğu iki ayrı yufka ,kadayıf imalathanesi var.

Resmo Arkeoloji müzesi, Venedik Fortezza yapısındadır. Tek katlı binada çeşitli dönemlere ait arkeolojik eserler sergileniyor.

Tel:2831054668

Resmo’da mübadeleyle gelenlerin anısına bir anıt var. Caminin hemen arkasında. Anıtta ağlayan bir kadın, arkasında göç edenler ve Resmo’ya gelenlerin geldikleri kasabalar yazılmış. Neden bizde böyle anıtlar yok? Aynı acıları hatta daha ağırlarını bizler de çektik. Mübadele sonrası aileler o kadar yoksullaştılar ki, ancak dördüncü nesil Girit’e birkaç günlüğüne gidebiliyor.

Resmo’da 2015 de bir dükkanın arkasında Venedik döneminden kalma Dominiken manastırı bulundu. Agia Magdlani Adres 33 Soulisu ST.

Ne yenir?

Şehrin girişinde deniz kıyısında yer alan

Em Plo :Leoforas Kefalogianni 28 Tel: 302831030950

veya Mesera ‘da balık ve deniz ürünlerinin iyi olduğunu söylediler. Özellikle balık çorbası iyiymiş.

Tastry Flirts :tatlıları çok iyi bir pastane

Milattan önce olan büyük bir yanardağ patlaması nedeniyle, Girit’in çevresindeki bütün adaların yokolduğu söylenmektedir. MÖ 1450 de Santoroni’de olan bu volkanik patlamanın sonucunda büyük bir tsunami oluştu. Dalgaların Giritteki bazı tepeler gemileri ve deniz kabuklarını sürüklediği, günümüzde bile bunların görülebildiği söyleniyor.Iraklion’la, Resmo arasındaki bazı plajlar lav denizi şeklinde günümüze kadar kalmıştır

HANYA(Chania)

Resmo’ya 70, Iraklion’a 145 km. mesafededir. 4. Haçlı seferi sonrası Bonifaciao Marquess of Mont ferrat’a verildi. 12.8 1204 tarihinde 100000 gümüş mark karşılığında Venediklilere satıldı. 1645 de 20 Haziran 1645 tarihli hattı hümayun ile fetih için görevlendirilen Yusuf Paşa’nın Bosna’dan gelen beyler ve yeniçeriler ile önce Hanya’nın kuzeyindeki adaları aldı. Daha sonra birkaç ay süren bir kuşatmayla ve Cezayir’den yardıma gelen gemilerin de yardımıyla 17 Ağustos’ta Hanya teslim oldu. 25 Ağustos’ta Osmanlıların da inayetiyle, isteyenler 5 gemiyle hiçbir zarar görmeden şehirden ayrıldılar.[12]

Hanya’nın Osmanlılar tarafından alınmasından sonra 3 camii yapıldı. Yusuf Paşa Camii, Murat paşa camii ve Kiliseden camiye çevrilen Hünkar Camii.

Deniz müzesi, deniz fenerinin tam karşısındaki kırmızı binadadır. Müzeden geçilerek yeniçerilerin kaldıkları fırka denilen yerler görülebilir.(Firka fortless) Bu müzede, ayrı bir bölümde deniz savaşları krokilerle canlandırılmış, ayrıca, gemi maketleri ve yağlıboya tablolar yer alıyor.

Fork Firkas Tel.2821091875

Denizin kıyısında bulunan Yalı camii, veya Yeniçeri camii 1645 yılında yapılmış 2. Dünya Savaşında zarar gördüğünden onarılmıştır.[13] Pembe kubbelidir ,minaresi yoktur. Liman çevresinde gözlemlenen bütün evler Türk mahallesini oluşturuyordu. Yalı camii civarında denizin kıyısında kız ve erkek çocuklar için okullar yapılmıştı, mübadeleden sonra bunlar yıkılarak, parseller halinde satıldı. Burada bir otelde kalmıştım. Tam yan parselinde arkeolojik kazı yapılıyordu, muhtemelen bu bölge istimlak edilecekmiş, çünkü temellerinde kalıntılar varmış. Evlerinin bir odasını “butik otel “yapmışlar. O kadar iyi kazanıyorlar ki, ev sahibesinin meşhur ressamların tablolarından oluşan güzel bir resim koleksiyonu vardı. Çünkü Hanya özellikle yazın A++turist kaynıyor, ne diyelim darısı başımıza. 1924 de kalan 19.000 kişi Hanya’dan Türkiye’ye gelmişti.

Prof. Dr.Mehmet Genç’in bir araştırmasına göre, 1721 yılında Hanya İskelesinden ödenen gümrük vergisi 4.166 krş iken, 1820 de 18.000 krş.a yükselmşti.[14]

Şehirde Halepten gelenlerin kurduğu Aleppo mahallesi vardır. Bu mahalledekiler de mübadele ile Türkiye’ye gelmişler, mahalle deniz kıyısında evler de güzel olduğundan, evlerinde şu anda zenginler oturuyor.

Arkeoloji müzesi Müzede milattan önceden antik çağlara kadar çeşitli eserler sergilenmektedir.

Agios Nicolaus kilisesi.(Bastion of Agios Nicolaus of Molos) Venedikliler döneminde Dominiken-Katolik kilisesiyken, Osmanlılar döneminde minare eklenerek, camiye çevrilmiştir.(Hünkar Camii) Minaresi sağlam olduğundan yıkılamamış, bu nedenle şu anda Ortodoks kilisesi olup, çan kulesi ve cami minaresi bir aradadır. Unesco tarafından koruma altına alınmıştır. Kilise, eski Türk mahallesinde bulunuyor. Önündeki meydanda güzel cafeler yer alıyor. Civarında bazı eski Türk evleri kemerli giriş kapılarından ve cumbalı oluşlarından tanınabilmektedir.

Venedik tersaneleri(Neoria)Osmanlı döneminde de tersane olark kullanılan yapılar hiç bozulmadan günümüze kadar kalmıştır.Bir tersanenin içinde Hanya Sailing Club var. Tersaneleri geçtikten sonra, deniz fenerine kadar yürürseniz, harika bir günbatımı izleyebilirsiniz, şanslıysanız karşıdan canlı müzik sesi de gelebirir.

Nerede yenir?

Xani de canlı müzik ve halk oyunları var. Etz Hayim sinagogunun tam karşısında bulunuyor.

To Xani tel:2821075795

Xaninin yanında iki yaşlı dedenin restoranında bu dedeler rumca açık saçık türküler söyledikleri için burası çok popülermiş.

Topigari du Turku (Türk’ün Kuyusu) The Well of Turk Kallinikou Sarpaki 31 St. Splantzia +302821054547

Tmam Restoran 49 Spyri donius Zambeliou +30 2821096080

Hanya’ya 10 km. mesafedeki Poseidon’da gruplara özel dans ve canlı müzik var. Her akşam olabilir,sormak gerekir.

Poseidon RestoranAgia Marina Candia 730 +302821060510

Alışveriş:

Deri çanta ve kemerlerin satıldığı bir sokak var.

Kiwi:Çok otantik Endonezya ürünleri bulunabilir.Chalidon 86 Poseidon 2821080864

Balantinos:Girit Gravyeri ve süt ürünleri alınabilir.

Hanyanın kapalı çarşısında ki dükkanlardan zeytin ve süt ürünleri alınabilir. Yabani zetin(deli zeytin) den sele zeytini yapıyorlar.Kapalı çarşıdaki tek restoran sadece öğle servis yapıyor. Bir de tam köşede güzel bir kahvehane var.


Re: Girit Dr.Gül ÖZER

Gönderilme zamanı: 14 Kas 2019, 09:58
gönderen eyuphuseyin
Eski Türk Köyleri:[15]

İearapetra:

ı1.jpg
ı1.jpg (7.22 KiB) 2942 kere görüntülendi
Yunanca kutsal taş anlamına gelen yerde Osmanlılar döneminde 3 camii bulunuyordu. Bunlardan sadece bir tanesi ve şadırvanı günümüze kadar gelmiştir. Liman girişinde 13.yüzyıldan kalma Venedik kalesi bulunur. Girit’te Türklere karşı ilk isyan ve katliam burada olmuş, kadın ve çocuklar camilere konularak yakılmışlar. Kalanlar, büyük şehirlere doğru kaçarlarken can ve mal güvenlikleri olmadığından büyük zarar görmüşler .İreapetra’ya giden yolun üzerinde Avrupa’nın en dar vadisi yer almaktadır.

Archenes Köyü:

1853 te kiliseye çevrilen cami ve kemerli giriş kapılarıla tanınan Türk evleri bulunuyor. Eskiden bu bölgede oturanların ürettikleri raki ve şaraplar çok meşhurmuş, tamamı mübadeleyle Türkiye’ye gelmiş.

El Greco’nun Köyü:

Köyün ahalisi, Venedikliler döneminde katolikti. Osmanlılar döneminde Müslüman olmuşlar, bir kısmı mübadeleyle Türkiye’ye gitmiş, protestan olanları köyde kalmışlar. Bu köydeki yaşlı teyzeler çok güzel makreme çantalar yapıp satıyorlar.

El Greco,(1541-1614 Toledo,İspanya) Osmanlı döneminde resim eğitimi için İtalya’ya çok önemli bir ressam olan Titian’ın atelyesine gitmiş, buradan da İspanya’ya geçmiştir. Eserlerinin orjinalleri, İspanya’da bir katedralde bulunuyor.(Santo Domingo el Antigio at Toledo)

Spili

Girit’in en ortasında yer alan aslanlı çeşmeden suların aktığı yemyesil bir köydür. Köyde güzel restoranlar ve elişi dükkanları bulunuyor.

Spinolgia Adası

Girit te en son Osmanlı toprağı olan yerdir. Bütün ada alındığı halde, Spinologia,Venedikliler terafından kale şeklinde yapıldığından ve çok iyi korunduğundan ,1715 e kadar alınamadı.4 Ekim 1715 tarihinde halen Venediklililerin elinde olan bu adada, yiyecekler tükenmişti. Venedikli Zuan Francesco Guistianni, Kaptan Paşa’ya teslim oldu. 1718 de yapılan Passorowitz ada Osmanlı İmparatorluğu’na bağlandı, adada yaşayanlar adayı terk ettiler. Bu adaya yerleştirilen Osmanlılar, daha çok ticaretle uğraşıyorlardı.Ada, 1879 tarihinde bağımsız belediye oldu. 1881 de adada 1112 kişi oturuyordu.

Adanın doğusunda, Elundia’dan feribotla geçilebilen bir adadır. Günümüzde Elunda, Yunanistan’ın zenginlerinin, armatörlerin ve politikacıların oturduğu bir yer, bu yüzden çok pahalı. Burada bir restoranda harika bir ahtapot yemiştim. Marilena lokantası

. Adada 1903 yılına kadar 1200 Türk yaşıyor, ve daha çok tuz, zeytinyağı ticaretiyle uğraşıyorlardı. Adaya tahta bir köprüyle ulaşım sağlanıyordu.1903 de bu adaya cüzzamlılar yerleştirilince, zaten kısıtlı olan su temizlikte kullanılamayacağından, o tarihte cüzzamın bulaşıcı olduğu düşünüldüğünden, adayı Türkler terk ettiler. Adada yaşayan Türkler-in büyük bir çoğunluğu, gemilerle gelerek; İstanköy (Kos)adasına ve Bodrum’a yerleştiler.

Ada,1950 li yıllara kadar birçok cüzzamlı hastanın kaldığı bir yer oldu. Unesco tarafından kültür varlığı kabul edilerek, olduğu gibi korunmasına karar verildi. Bazı eski Türk evleri de bu arada restore edildi.

Girit’te görülecek ilginç yerler

Pano Vuves (Kolymvari)

Burada 3000 yıllık olduğu söylenen bir zeytin ağacı bulunuyor. Ağacın köklerinden ve gövdesinden yaşı tahmin ediliyormuş. Yaşı Michelakis’in methoduyla her yıl gövdesinde oluşan çemberlerden tahmin ediliyor. Yakınlarında taşla ezilerek geleneksel yöntemlerle zeytinyağının çıkarıldığı gereçler sergileniyor.

Zeus’ un Mağarası(İda Mağarası)

Mitolojide tanrılar tanrısı olan Zeus’un doğduğuna inanilan mağara Lassithi yaylasında bulunan Psychro ‘dan 10 dakikalık yürüme mesafesindedir. Mağara 1025 metre yüksekliktedir.Mağaraya girişi yollarından soldaki olanının yolu daha düzgündür. Eğer yürümek istemiyorsanız, eşeğe binerek de ulaşabilirsiniz.

Mağaranın MÖ 2000 yıllarında kutsal bir yer olduğı ve ziyaretçiler tarafından çeşitli hediyeler bırakıldığı bilinmektedir. Bunlardan bazıları müzelerde sergilenmektedir. Mağaradaki bazı kayalar insan ve hayvanlara benzetiliyor .Mağaranın ilk bölümünde bazı kuşların yuvaları vardır. Girişindeki manzara da harikadır.

Matala

Kumları toprak rengi olan kızıl plaja yakındır. Matala, 1960 lı yıllarda hippilerin uğrak yeriymiş. Plajının sağındaki kayalıklarda Roma döneminden kalma kaya mezarları bulunuyor. Iraklion’dan Matala’ya giden yol üzerinde bir antik şehir kalıntısı var.

[1] Sultan Abdülhamid, Siyasi, Hatıratım, Dergah Yayınları, İstanbul 1987,s.93

[2] A.g.e. S.92

[4] Bu şekilde Osmanlıca yazılmış bir tabak gördüğümü hatırlıyorum. Belki de olayın hatırasına bu dönemde benzer tabaklar yapıldı.

[5] Hammer:Osmanlı Tarihi

[6] İnalcık , Halil:Devlet i Aliyye , Osmanlı İmparatorluğu Üstüne Araştırmalar,Sf:320-321

[7] İnalcık,Halil:a.ge. sf.137

[8] Giritli yerel kuvvetler, İngilizlerle birlikte Alman paraşütçü birliklerine 10 gün dayanabilmişlerdi. Alman işgalinden sonra bazı direnişçi köylüler toplu halde kurşuna dizilmişlerdi.Bu nedenle bazı köylerde anıtlar bulunuyor.

[9] Adıyeke, Nükhet:18.yüzyılda İstanbul’un Zeytinyağı ve Sabun ihtiyacının karşılanmasında Girit’in Rolü,Belleten Dergisi

[10] Ceram C.w.Tanrılar, Mezarlar,Bilginler Sf 63

[11] Hammer.Joseph Von:Osmanlı Tarihi, Cilt 2 Sf.462

[12] Hammer, a.g.e

[13] Almanlar 20 Mayıs 1941 de Hanya’da Maleme havaalanını ele geçirdiler. Giritliler müttefiklerle 10 gün direnebildiler. Bu arada özellikle Iraklion bombalandı.

[14] Genç,Mehmet;Devlet ve Ekonomi Sf.127

[15] Sadece gördüğüm köyleri yazmaya çalıştım. Aslında çok fazla köy var,birçoğunun adı değiştirlmiş, bazıları da terkedilmiş.





Re: Girit Dr.Gül ÖZER

Gönderilme zamanı: 14 Kas 2019, 09:59
gönderen eyuphuseyin
g3.jpg
g3.jpg (9.17 KiB) 2942 kere görüntülendi
http://www.gulozer.com/girit/