GİRİTLİ KOCA HÜSEYİN VE MAVİ BOYALI, TUTUKLU KAPININ HİKAYESİ Gürol Tulunay

Girit anıları ve söyleşileri
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

GİRİTLİ KOCA HÜSEYİN VE MAVİ BOYALI, TUTUKLU KAPININ HİKAYESİ Gürol Tulunay

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 26 Eyl 2020, 10:55

120186741_2714988705382594_4271089218734247246_n.jpg
120186741_2714988705382594_4271089218734247246_n.jpg (105.87 KiB) 1299 kere görüntülendi

GİRİTLİ KOCA HÜSEYİN VE MAVİ BOYALI,
TUTUKLU KAPININ HİKAYESİ…

Yazı ve fotoğraf: Gürol Tulunay
Eylül 2020
© 2020güroltulunay

Giritli koca bıyıklı, Koca Hüseyin’in hikayesi…

Bu tutuklu kapı Urlalı.

Eminim kendide suçunu bilmiyordur, ne yaptı da bu hale düştü.
Ne diyeyim Allah kurtarsın…Aslında kapının da suçu yok ya…

Bu kapıların hepsinin ayrı, ayrı ve değişik hikayesi vardır.
Belki de bir Girit mübadili bu adres, bu kapıya iskan oldu. Biraz zeytinlik,
bir parça bağ ve birkaç dönümlükte kentin epey dışında taşlı bir tarlaya…

Oysa geldikleri Girit de dönümlerce bağı vardı, kendi adına şarap yapmış ve etiket bile bastırmıştı. Belki de epeyce satıyordu. Burada sıkıntı içinde kaldılar, bereket bir evceğizde verdi Türk Hükümeti de başlarını soktular. İşte bu kapı o kapı…
Bu hikayede o hikaye…

Üç oğlu iki de kızı vardı Giritli Koca Hüseyin’in. Siz onu Girit te görecektiniz körüklü çizmelerini ayağına çektimi, başında ki kasketide sol kaşına doğru indirdimi ve de çarşıya doğru o up uzun boyuyla ve de gıcırdayan çizmeleriyle girdimi bir bakan bir daha dönüp bakardı, bakardı da bir maşallah çekerdi.

Ama gel gelelim kilometrelerce uzaklarda Urla dadır artık ve yeni bir hayat kurmak zorundadır.
Ama rahat vermiyorlar ki, yumruğu aynı yere vuramıyorlar ki sebebi de oğullarından iki tanesi…

Derken günlerden bir gün;
Oğullardan biri etrafa uydu,
“ ben İzmir de fabrikada çalışacağım”
diye tuturdu. Koca adam ne kulağı çekilir ne de onuru kırılır. Sadece nasihat etti koca bıyıklı, koca Giritli Hüseyin…

Nasihatlar bir kulaktan girdi, öbüründen çıktı.

Neticede babasından helallik istedi, öptü elini başına koydu.
Bir deneyeyim baba, bana gönül koyma, olmasa gelirim sen benim atamsın dedi ve anasının da elini öptü bacılarına sarıldı ve gitti.
Koca Giritli ardından baka kaldı, sonra aklı başına geldi, ardından seslendi, oğlan geri döndü, baba cebinde ve avucunun içinde kaç para varsa hepsini oğlunun avucuna aktardı ve anası da koynundakileri’ni,
Oğlan anca otobüste avucunu açtı biraz bangonot. Biraz bozukluk ve bir sarı lira vardı. Evvela çok sevindi, ama sonra, çok üzüldü avucuna da birkaç damla göz yaşı düştü. O sarı lirayı tanımıştı. Annesinin ölümlük, dirimliğiydi, Giritte göstermişti ona…

Giritli Koca Hüseyin’in bir oğlu babasıyla tarlada çalışır taş ayıklarken, bir büyük ağabeyi Urla ya çabuk ayak uydurmuş o kahve senin bu kahve benim gezip, bütün gün kağıt, tavla oynayan, babası yanında bile çalışmayan bir aylak kişiydi. Babasını derin düşüncelere daldıran ve bunaltan oğlu buydu. Bu yetmezmiş gibi öbürüde İzmir’e çalışmaya gitmişti…

Kızları güzeldi uzun boylu çakır gözlüydüler, bir çok gencin kızlarının etrafında döndüğünü biliyor ama bilmezden geliyordu.

Eşraftan Hasip ağa ile Uzun Osman ağanın oğlanları eve görücü gönderdiler. Koca Hüseyin can yoldaşına,
“Hele bir yokla kızların ağızlarını, onlar bu isteyenlere ne derler” dedi.
Ana kızları yokladı gecikmeden ve anladı ki bu iki delikanlı için kızlarının yanakları al, al oluyor ve cevap,
“Siz bilirsiniz anne” oluyor.
“Tamam kızım baban bilir ama siz ne dersiniz. Bilirsiniz ki istediğiniz olsun isterim”
“Kızlar ağız birliği etmişcesine .siz uygun görürseniz bizim içinde uygundur” dediler.
Koca Hüseyin, koca bıyıklarını çiğneye, çiğneye odanın içinde fır dönerek dinledi can yoldaşını…

“Tamam hanım, madem kızlarım ister bize de evet demek düşer derim, sen ne dersin?”
“Sen bilirsin Koca Hüseyin im, sen olur dedikten sonra”

Haber salındı kızları gelip istediler ve aldılar. Hemen nişan arkasından dillere destan iki düğün yapıldı. Ama Koca Hüseyin’in içi yanıyordu. İzmir de ki oğlu düğünlere gelmemişti. Artık verdiği adreste değildi. Bir kadına takıldı, onunla beraber gitti dediler.
Koca Hüseyin can evinden vurulmuştu, her zaman gittiği kahvede bir bar kadını ile beraber gittiğini duyduğu zaman.
Zaten o hayta oğlu da bir ay evvel ortadan kaybolmuştu, bir gece birkaç arkadaşı ile sandal çalıp karşı adalardan birine gittiği öğrenmişti.

Allah’ım bunlar benim başıma neden geliyor, ben ne hata yaptım diyerek, Koca Dağ’a doğru bir yol tutturdu ki o tutturuş, bir daha Giritli Koca Hüseyin’i gören olmadı…

Aslında o bir hata yapmamıştı, hatayı yapanlar onları yaşadıkları topraklardan, malları ve mülklerinden koparanlardı…

İşte o zamandan beri, mavi kapılı ev tutuklu gibi oldu. Kimse can yoldaşı karısının da onun arkasından Koca dağa doğru yürüyüp gittiğini görmedi, gidiş o gidiş ikisini de bir daha gören olmadı.
İşte ta o zamandan beri mavi kapı zincirli ve asma kilitli.

Kapı eskidi, kapı yaşlandı, boyaları döküldü ama, elinde anahtarı olanlar bir daha dönmediler, kurtlar mı yedi, yoksa kuşlar mı bilinemedi…

Aslında mavi eski kapının hikayesi bu, ya da Giritli Koca Hüseyin’in ve Can yoldaşının, bu hikaye onların ikisinin ve mavi kapının.

Kızlar yaptıkları evlilikten memnunlar, kocalarından da, iki kız kardeşin tek dertleri babaları ve anneleri, gel gör ki onlar çoktan yokluğa karıştılar, elde kalan tek ağabeyleri de zaman içinde evlendi, bir oğlu oldu adı da Hüseyin koydu, babası onu, koca Hüseyinim diye seviyor…

Konu ne olursa olsun insanlar doğduğu topraklardan koparılmamaladır…Eğer öyle olsaydı, Koca Hüseyin Koca Dağ’a yürürmüydü, ardından da Can Yoldaşı da aynı yola düşermiydi? Bence düşmezdi, eğer o topraklarda kalsalardı. Koca bir aile dağıldı…
İnsanları topraklarından koparanlar birazda bunları düşünmelidir…

Zafer Begakis'in sayfasından alıntıdır.Teşekkürler
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir