Girit Adası, Rethymno

Turizm Gezi ve Tanıtım Haberleri
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Girit Adası, Rethymno

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 30 Eyl 2019, 18:17

Girit Adası, Rethymno
girit_mbcb_01.jpg
girit_mbcb_01.jpg (94.6 KiB) 3870 kere görüntülendi
Birkaç hafta önce Girit’teydim. Bu ilk gidişimdi; 4 gün kaldım. Girit gibi büyük bir ada için çok kısa bir süre tabii. 3 şehrini birden (Heraklion, Chania ve Rethymno) gezmem mümkün olmayacaktı. Bu nedenle tercihimi en az turistik olan Rethymno’dan (Rethimno ya da Resmo diye okunuyor) yana kullandım.

Diğer taraftan bir Giritli gibi zaman geçirmek istiyordum. Bunun yolu, orada yaşayan bir arkadaş edinmek diye düşündüm. Güzel tesadüfler sonucunda da, gitmeden birkaç hafta önce, Girit’te yemek haberlerinden oluşan bir gazetede (Cretan Food News) yazarlık yapan Eva Parakentaki ile tanıştım. Rethymno onun fikriydi; üç arkadaşımla gittiğim Girit’te tattığımız şeyler, kaldığımız yer dahil her şey de… Adaya adım attığımızdan ayrılana kadar her anlamda bize rehberlik etti; böyle bir misafirperverliğe daha önce hiç şahit olmamamıştım. Birkaç günde çok iyi arkadaş olduk.

Kaldığımız süre içinde Rethymno şehrini, Giritliler’i ve Girit Mutfağı’nı tanıma şansımız oldu. Girit’te tabii daha keşfedilecek çok şey var…
(Yukarıdaki fotoğraftakiler de Eva’nın hediyesi; zeytinyağı, tarçınlı rakı, güll rakı, limonlu rakı, bulgur, zeytin-kendi bahçesinden-, salata kasesi şeklinde peksimetler, lavanta, nane, biberiye)


Birkaç hafta önce Girit’teydim. Bu ilk gidişimdi; 4 gün kaldım. Girit gibi büyük bir ada için çok kısa bir süre tabii. 3 şehrini birden (Heraklion, Chania ve Rethymno) gezmem mümkün olmayacaktı. Bu nedenle tercihimi en az turistik olan Rethymno’dan (Rethimno ya da Resmo diye okunuyor) yana kullandım.

Diğer taraftan bir Giritli gibi zaman geçirmek istiyordum. Bunun yolu, orada yaşayan bir arkadaş edinmek diye düşündüm. Güzel tesadüfler sonucunda da, gitmeden birkaç hafta önce, Girit’te yemek haberlerinden oluşan bir gazetede (Cretan Food News) yazarlık yapan Eva Parakentaki ile tanıştım. Rethymno onun fikriydi; üç arkadaşımla gittiğim Girit’te tattığımız şeyler, kaldığımız yer dahil her şey de… Adaya adım attığımızdan ayrılana kadar her anlamda bize rehberlik etti; böyle bir misafirperverliğe daha önce hiç şahit olmamamıştım. Birkaç günde çok iyi arkadaş olduk.

Kaldığımız süre içinde Rethymno şehrini, Giritliler’i ve Girit Mutfağı’nı tanıma şansımız oldu. Girit’te tabii daha keşfedilecek çok şey var…
(Yukarıdaki fotoğraftakiler de Eva’nın hediyesi; zeytinyağı, tarçınlı rakı, güll rakı, limonlu rakı, bulgur, zeytin-kendi bahçesinden-, salata kasesi şeklinde peksimetler, lavanta, nane, biberiye)

GİRİT ADASI

girit_mbcb_25-680x453.jpg
girit_mbcb_25-680x453.jpg (126.71 KiB) 3869 kere görüntülendi
”Girit’le ilgili ilk söylenecek şey, Zeus’un, yani tanrılar tanrısının adası olması. Girit; tarihiyle, efsaneleriyle, mutfağı ile hem Egeli hem de Akdenizli oluşuyla ünlenmiş naif bir ada.”
Bir Yunan adası olmasına rağmen ve ondan izler taşısa da, şahsına münhasır özellikleri var. Yunanlı kadar İtalyan, Venedik ve Osmanlı izleri de taşıyor.

Adanın tarihi ile ilgili dönüm noktası, hala gerçek mi efsane mi tartışılsa da, M.Ö. 1453 tarihinde Ege Denizi’nde yaşanan deprem. Öyle güçlü bir deprem oluyor ki, hem büyük bir tsunami oluşuyor; kuzeyden güneye sular yükseliyor ve adanın üzerinden geçtiği (aştığı) söyleniyor, hem de fay kırılması sonucunda bugün dik kayalıkları ile bilinen Santorini Adası ortaya çıkıyor. Tsunami, o dönemde yaşayan Minoen Uygarlığı’nın büyük ölçüde yok olmasına neden oluyor. Böyle bir felaketin ardından canlı kalmayı başaranlar ise adayı terk ediyor.



ZEYTİNYAĞI
Girit kültürünün şekillenmesinde adada 9 bin yıl gibi önemli bir geçmişi olan zeytin ağaçlarının rolü büyük. Resmi kayıtlara göre 300 bin zeytin ağacı varmış. Sayı olarak bir diğer Yunan adası Midilli ile kıyaslanamaz tabii. Midilli, Girit’in yaklaşık beşte biri büyüklüğünde olmasına rağmen 13 milyon zeytin ağacı varmış. Muhtemelen bunun sebebi coğrafi şartlardır.

”Girit’te zeytin, zeytinyağı yapmak amacıyla yetiştiriliyor.”
Zeytini salatalar dışında yediklerini görmedim ancak her sofrada mutlaka zeytinyağı oluyor. Girit’te yemekler sadece zeytinyağı ile yapılıyormuş, kızartmalar dahil. Evlerde zeytinyağını tanklara koyup muhafaza ediyorlar. Kullanacakları zaman, tankın musluğu var, istedikleri kadar alıyorlar. Zeytinyağı kullanımında oldukça cömertler. Aslında genel olarak çok cömertler. O kadar çok örnek aklıma geliyor ki; örneğin akşam bir yere oturuyorsunuz, menüden önce bir şişe raki geliyor ya da yemek yedikten sonra hesap ile birlikte getiriyorlar. Biriyle biraz dostluk kurun mutlaka özel olarak sakladığı bir rakıyı, şarabı çıkarıveriyor. Yemek yedirmeden asla bırakmıyor. Böyle bir misafirperverlik dünyanın hiçbir yerinde görmedim…

girit_mbcb_26-680x453.jpg
girit_mbcb_26-680x453.jpg (73.28 KiB) 3869 kere görüntülendi
girit_mbcb_22-680x453.jpg
girit_mbcb_22-680x453.jpg (136.2 KiB) 3869 kere görüntülendi
girit_mbcb_30.jpg
girit_mbcb_30.jpg (84.23 KiB) 3869 kere görüntülendi
RAKI
Girit deyince aklıma pek çok güzel şey geliyor; illa ki bir liste yapmak gerekse en başta arkadaşım Eva, sonra da ilk üçte, misafirperverlikleri, zeytinyağları ve rakıları yer alır. Rakının güllüsü (en özeliymiş), tarçınlısı, limonlusu gibi çeşitleri de var. Ouzo (uzo) değil ve bizim bildiğimiz rakı da değil, özellikle altını çizeyim. Bizimkine göre onların rakısı oldukça hafif. En önemli farkı ise, anason ile yapmamaları ve su karıştırmayıp shot olarak içmeleri. Rakı için kimileri ‘alka seltzer’ diyor, gerçekten ertesi gün dinç kalkıyorsunuz. Yemekten sonra mutlaka ikram ediliyor. Girit’te yapılmaması gereken şeylerden biri, gelen rakıyı geri çevirmek. Bu büyük bir kabalık olarak görülüyor. Bitirmek şart değil ama beklenti her zaman bu yönde. Eğer zorlanırsanız garsonlar imdadınıza (!) yetişiyor.

Rakı aynı zamanda insanlar arasında bir sosyalleşme aracı. Her evde distile etmek için alet olmuyormuş. Olan bir evde komşular, arkadaşlar toplanıyormuş. Herkes kendi malzemesini getiriyormuş; rakılar olurken birlikte yemek hazırlayıp yiyorlarmış. Bir de bizdeki gibi pahalı değil; restoranlardaki ve turistik dükkanlardaki fiyat farklı olabilir ama normalde litresi 2 Euro civarındaymış.

Rakının yanı sıra adada beyaz şarap içiliyor. Kırmızı yok değil ancak içen daha az. Şarap dendiğinde de genelde beyaz üzümler sıralanıyor. Yemekte de çoğu zaman beyaz içiyorlar. Rakı daha çok aperitif (snaps) olarak yemek öncesinde ya da sonrasında tükettikleri bir içki.

İster bir deniz ürünü restoranına gidin, ister de Cretan yani geleneksel yemekler, mezeler yapan bir yere, servis edilen salatalar ve zeytinyağı ile kızartılan (yuvarlak) patates değişmiyor. Domates salatası deyince, ya büyük büyük doğranıp kuru soğan ve peksimet ile yapılan üzerine beyaz peynir doğranan ya da yuvarlak ve ortadan kesilmiş hafif kuru tam buğday veya kepekli ekmeğin üzerine domates rendelenip, yine beyaz peynir ve siyah zeytin ile servis edilen, adına ‘Dakos’ denen aklınıza gelsin. Altlık olarak kullanılan ekmek yuvarlak olduğu gibi minik dikdörtgen de olabiliyor. Gördüğüm kadarıyla ekmeği kızartmadan ve zeytinyağsız pek yemiyorlar. Ekmek yerine çoğu zaman onlarca çeşidi olan peksimet yiyorlar.

girit_maistros_mbcb_03.jpg
girit_maistros_mbcb_03.jpg (148.31 KiB) 3869 kere görüntülendi



girit_maistros_mbcb_03


PEKSİMET
”Peksimet, Girit Mutfağı’nın önemli malzemelerinden biri.”
Sabah kahvaltısında, 5-6 çeşit peksimet ile birlikte peynir çeşitleri ve bal yiyorlar. Yumurta yemez misiniz diye sorunca, ”Sabah sabah yumurta yiyemeyiz” diye yanıt veriyorlar. Dediğim gibi, domates salatasının altına ya da içine de peksimet koyuyorlar. Öyle güzel oluyor ki, sanırım yapmayı öğrenip bundan sonra ben de koyacağım. Onca güzel şey yedik, bu salatanın yeri ayrı…

Yukarıda patates kızartması geçti, onunla ilgili de birkaç cümle edeyim. ”Evlerde aslında çok yapmıyoruz” deseler de, restoranlarda geliyor ve herkes de büyük zevkle yiyor. Patateslerinden mi, yağlarından mı bilmiyorum, kesinlikle yağ çekmiyor. İnsan kızartma yiyor gibi hissetmiyor. Patatesi sade dışında, gravyer peyniri ya da krem peynir dedikleri kaymağa benzer bir şeyle servis ediyorlar.

PEYNİR
Gravyer demişken; adada büyükbaş havyan pek yaşamıyormuş (gerçi yollarda ‘İnek Çıkabilir’ tabelaları var). Dolayısıyla peynirlerin tamamı koyun ya da keçi sütüyle veya karıştırılarak yapılıyor. Yunanistan’dan gelen mandıra sütünü saymazsak aynı şekilde yoğurt ve dondurma da koyun/keçi sütünden yapılıyor. O yüzden de çok güzeller.

”Peynir, Giritliler’in en sevdikleri yiyeceklerden biri. En bilinen peynirleri, bir çeşit lor olan myzithra, coğrafi işaret alan gravyer ve ‘feta’ dedikleri beyaz peynir.”
Myzithra, bizim lor gibi bal veya pekmezle de karıştırılıp yeniyor. Ayrıca bir çeşit nane ile birlikte kızartılan, Yunanca adı ‘Kalitsounia’ olan böreğin içine konuluyor. Çok taze olduğu için birkaç günde yemek gerekiyormuş. Bu peynir kurutulup olgunlaştırılıyor da. Ona da ‘anthotyros’ deniyormuş.
girit_mbcb_241.jpg
girit_mbcb_241.jpg (78.79 KiB) 3869 kere görüntülendi
GİRİT MUTFAĞI
”Girit Mutfağı’nın ana felsefesi, yemeklerin çok basit olması, kolaylıkla hazırlanabilmesi ve çok lezzetli olması. ”
Kaldığım 4 gün boyunca karışık bir yemek yemedim, lezzetsiz de bir şey yemedim. Baharat ve sos pek kullanmıyorlar. Şaşırtıcı şekilde, hem yapılışı hem de isimleriyle çok sayıda ortak yemeğimiz var. Örneğin caciki; bizim haydariye salatalık rendelendiğini ve içine bazen biraz rakı konduğunu düşünün. Cacıktan da haydariden de daha güzel bir şey çıkmış ortaya. Zaten çoğu Giritli’nin favori mezesi. Dolma (bizim zeytinyağlı sarmanın sıcağı), helva (bizim irmik helvası), lokma (bildiğimiz İzmir lokması) ilk aklıma gelenler…

Girit Mutfağı denince ilk akla gelenlerden biri de otlar. Gördüğüm kadarıyla onlar otları salatanın içinde ya da meze gibi yiyorlar. Keçi ve benzeri etleri pişirirken de zaman zaman kullanıyorlar.
girit_mbcb_231.jpg
girit_mbcb_231.jpg (109.48 KiB) 3869 kere görüntülendi


Birkaç hafta önce Girit’teydim. Bu ilk gidişimdi; 4 gün kaldım. Girit gibi büyük bir ada için çok kısa bir süre tabii. 3 şehrini birden (Heraklion, Chania ve Rethymno) gezmem mümkün olmayacaktı. Bu nedenle tercihimi en az turistik olan Rethymno’dan (Rethimno ya da Resmo diye okunuyor) yana kullandım.

Diğer taraftan bir Giritli gibi zaman geçirmek istiyordum. Bunun yolu, orada yaşayan bir arkadaş edinmek diye düşündüm. Güzel tesadüfler sonucunda da, gitmeden birkaç hafta önce, Girit’te yemek haberlerinden oluşan bir gazetede (Cretan Food News) yazarlık yapan Eva Parakentaki ile tanıştım. Rethymno onun fikriydi; üç arkadaşımla gittiğim Girit’te tattığımız şeyler, kaldığımız yer dahil her şey de… Adaya adım attığımızdan ayrılana kadar her anlamda bize rehberlik etti; böyle bir misafirperverliğe daha önce hiç şahit olmamamıştım. Birkaç günde çok iyi arkadaş olduk.

Kaldığımız süre içinde Rethymno şehrini, Giritliler’i ve Girit Mutfağı’nı tanıma şansımız oldu. Girit’te tabii daha keşfedilecek çok şey var…
(Yukarıdaki fotoğraftakiler de Eva’nın hediyesi; zeytinyağı, tarçınlı rakı, güll rakı, limonlu rakı, bulgur, zeytin-kendi bahçesinden-, salata kasesi şeklinde peksimetler, lavanta, nane, biberiye)


girit_mbcb_22
girit_maistros_mbcb_02_1
girit_mbcb_21
girit_mbcb_27
girit_mbcb_25
girit_mbcb_26
girit_mbcb_22
girit_maistros_mbcb_02_1


GİRİT ADASI
”Girit’le ilgili ilk söylenecek şey, Zeus’un, yani tanrılar tanrısının adası olması. Girit; tarihiyle, efsaneleriyle, mutfağı ile hem Egeli hem de Akdenizli oluşuyla ünlenmiş naif bir ada.”
Bir Yunan adası olmasına rağmen ve ondan izler taşısa da, şahsına münhasır özellikleri var. Yunanlı kadar İtalyan, Venedik ve Osmanlı izleri de taşıyor.

Adanın tarihi ile ilgili dönüm noktası, hala gerçek mi efsane mi tartışılsa da, M.Ö. 1453 tarihinde Ege Denizi’nde yaşanan deprem. Öyle güçlü bir deprem oluyor ki, hem büyük bir tsunami oluşuyor; kuzeyden güneye sular yükseliyor ve adanın üzerinden geçtiği (aştığı) söyleniyor, hem de fay kırılması sonucunda bugün dik kayalıkları ile bilinen Santorini Adası ortaya çıkıyor. Tsunami, o dönemde yaşayan Minoen Uygarlığı’nın büyük ölçüde yok olmasına neden oluyor. Böyle bir felaketin ardından canlı kalmayı başaranlar ise adayı terk ediyor.



ZEYTİNYAĞI
Girit kültürünün şekillenmesinde adada 9 bin yıl gibi önemli bir geçmişi olan zeytin ağaçlarının rolü büyük. Resmi kayıtlara göre 300 bin zeytin ağacı varmış. Sayı olarak bir diğer Yunan adası Midilli ile kıyaslanamaz tabii. Midilli, Girit’in yaklaşık beşte biri büyüklüğünde olmasına rağmen 13 milyon zeytin ağacı varmış. Muhtemelen bunun sebebi coğrafi şartlardır.

”Girit’te zeytin, zeytinyağı yapmak amacıyla yetiştiriliyor.”
Zeytini salatalar dışında yediklerini görmedim ancak her sofrada mutlaka zeytinyağı oluyor. Girit’te yemekler sadece zeytinyağı ile yapılıyormuş, kızartmalar dahil. Evlerde zeytinyağını tanklara koyup muhafaza ediyorlar. Kullanacakları zaman, tankın musluğu var, istedikleri kadar alıyorlar. Zeytinyağı kullanımında oldukça cömertler. Aslında genel olarak çok cömertler. O kadar çok örnek aklıma geliyor ki; örneğin akşam bir yere oturuyorsunuz, menüden önce bir şişe raki geliyor ya da yemek yedikten sonra hesap ile birlikte getiriyorlar. Biriyle biraz dostluk kurun mutlaka özel olarak sakladığı bir rakıyı, şarabı çıkarıveriyor. Yemek yedirmeden asla bırakmıyor. Böyle bir misafirperverlik dünyanın hiçbir yerinde görmedim…

girit_mbcb_30



RAKI
Girit deyince aklıma pek çok güzel şey geliyor; illa ki bir liste yapmak gerekse en başta arkadaşım Eva, sonra da ilk üçte, misafirperverlikleri, zeytinyağları ve rakıları yer alır. Rakının güllüsü (en özeliymiş), tarçınlısı, limonlusu gibi çeşitleri de var. Ouzo (uzo) değil ve bizim bildiğimiz rakı da değil, özellikle altını çizeyim. Bizimkine göre onların rakısı oldukça hafif. En önemli farkı ise, anason ile yapmamaları ve su karıştırmayıp shot olarak içmeleri. Rakı için kimileri ‘alka seltzer’ diyor, gerçekten ertesi gün dinç kalkıyorsunuz. Yemekten sonra mutlaka ikram ediliyor. Girit’te yapılmaması gereken şeylerden biri, gelen rakıyı geri çevirmek. Bu büyük bir kabalık olarak görülüyor. Bitirmek şart değil ama beklenti her zaman bu yönde. Eğer zorlanırsanız garsonlar imdadınıza (!) yetişiyor.

Rakı aynı zamanda insanlar arasında bir sosyalleşme aracı. Her evde distile etmek için alet olmuyormuş. Olan bir evde komşular, arkadaşlar toplanıyormuş. Herkes kendi malzemesini getiriyormuş; rakılar olurken birlikte yemek hazırlayıp yiyorlarmış. Bir de bizdeki gibi pahalı değil; restoranlardaki ve turistik dükkanlardaki fiyat farklı olabilir ama normalde litresi 2 Euro civarındaymış.

Rakının yanı sıra adada beyaz şarap içiliyor. Kırmızı yok değil ancak içen daha az. Şarap dendiğinde de genelde beyaz üzümler sıralanıyor. Yemekte de çoğu zaman beyaz içiyorlar. Rakı daha çok aperitif (snaps) olarak yemek öncesinde ya da sonrasında tükettikleri bir içki.

İster bir deniz ürünü restoranına gidin, ister de Cretan yani geleneksel yemekler, mezeler yapan bir yere, servis edilen salatalar ve zeytinyağı ile kızartılan (yuvarlak) patates değişmiyor. Domates salatası deyince, ya büyük büyük doğranıp kuru soğan ve peksimet ile yapılan üzerine beyaz peynir doğranan ya da yuvarlak ve ortadan kesilmiş hafif kuru tam buğday veya kepekli ekmeğin üzerine domates rendelenip, yine beyaz peynir ve siyah zeytin ile servis edilen, adına ‘Dakos’ denen aklınıza gelsin. Altlık olarak kullanılan ekmek yuvarlak olduğu gibi minik dikdörtgen de olabiliyor. Gördüğüm kadarıyla ekmeği kızartmadan ve zeytinyağsız pek yemiyorlar. Ekmek yerine çoğu zaman onlarca çeşidi olan peksimet yiyorlar.


girit_maistros_mbcb_03


PEKSİMET
”Peksimet, Girit Mutfağı’nın önemli malzemelerinden biri.”
Sabah kahvaltısında, 5-6 çeşit peksimet ile birlikte peynir çeşitleri ve bal yiyorlar. Yumurta yemez misiniz diye sorunca, ”Sabah sabah yumurta yiyemeyiz” diye yanıt veriyorlar. Dediğim gibi, domates salatasının altına ya da içine de peksimet koyuyorlar. Öyle güzel oluyor ki, sanırım yapmayı öğrenip bundan sonra ben de koyacağım. Onca güzel şey yedik, bu salatanın yeri ayrı…

Yukarıda patates kızartması geçti, onunla ilgili de birkaç cümle edeyim. ”Evlerde aslında çok yapmıyoruz” deseler de, restoranlarda geliyor ve herkes de büyük zevkle yiyor. Patateslerinden mi, yağlarından mı bilmiyorum, kesinlikle yağ çekmiyor. İnsan kızartma yiyor gibi hissetmiyor. Patatesi sade dışında, gravyer peyniri ya da krem peynir dedikleri kaymağa benzer bir şeyle servis ediyorlar.



PEYNİR
Gravyer demişken; adada büyükbaş havyan pek yaşamıyormuş (gerçi yollarda ‘İnek Çıkabilir’ tabelaları var). Dolayısıyla peynirlerin tamamı koyun ya da keçi sütüyle veya karıştırılarak yapılıyor. Yunanistan’dan gelen mandıra sütünü saymazsak aynı şekilde yoğurt ve dondurma da koyun/keçi sütünden yapılıyor. O yüzden de çok güzeller.

”Peynir, Giritliler’in en sevdikleri yiyeceklerden biri. En bilinen peynirleri, bir çeşit lor olan myzithra, coğrafi işaret alan gravyer ve ‘feta’ dedikleri beyaz peynir.”
Myzithra, bizim lor gibi bal veya pekmezle de karıştırılıp yeniyor. Ayrıca bir çeşit nane ile birlikte kızartılan, Yunanca adı ‘Kalitsounia’ olan böreğin içine konuluyor. Çok taze olduğu için birkaç günde yemek gerekiyormuş. Bu peynir kurutulup olgunlaştırılıyor da. Ona da ‘anthotyros’ deniyormuş.

girit_mbcb_24



GİRİT MUTFAĞI
”Girit Mutfağı’nın ana felsefesi, yemeklerin çok basit olması, kolaylıkla hazırlanabilmesi ve çok lezzetli olması. ”
Kaldığım 4 gün boyunca karışık bir yemek yemedim, lezzetsiz de bir şey yemedim. Baharat ve sos pek kullanmıyorlar. Şaşırtıcı şekilde, hem yapılışı hem de isimleriyle çok sayıda ortak yemeğimiz var. Örneğin caciki; bizim haydariye salatalık rendelendiğini ve içine bazen biraz rakı konduğunu düşünün. Cacıktan da haydariden de daha güzel bir şey çıkmış ortaya. Zaten çoğu Giritli’nin favori mezesi. Dolma (bizim zeytinyağlı sarmanın sıcağı), helva (bizim irmik helvası), lokma (bildiğimiz İzmir lokması) ilk aklıma gelenler…

Girit Mutfağı denince ilk akla gelenlerden biri de otlar. Gördüğüm kadarıyla onlar otları salatanın içinde ya da meze gibi yiyorlar. Keçi ve benzeri etleri pişirirken de zaman zaman kullanıyorlar.

girit_mbcb_23



NERELERE GİDİLMELİ?
(gittiklerim)

– Rethymno’da restoran olarak deniz ürünü yemek için limandaki Knossos‘a gidilmeli. Limandaki naif aile işletmelerinden biri. Özellikle midyesinin, taramasının, karides kızartmasının ve karışık salatasının tadına bakılmalı. İngilizce ve Yunanca menüleri farklı olabiliyor. Sahibi Maria’ya sipariş vermeden önce sormak iyi fikir. Stavros ise Knossos’un şahsına münhasır kişisi. Masaya oturunca elinde bir şişe rakı ile biri gelirse, işte o Stavros. Keyfi yerinde olursa restoranın balkonuna çıkıp Buzuki çalabilir, hatta -bilmeniz önemli değil- size de bir tane getirip çalmanızı isteyebilir.
girit_mbcb_12-680x453.jpg
girit_mbcb_12-680x453.jpg (112.1 KiB) 3869 kere görüntülendi
girit_mbcb_13-680x453.jpg
girit_mbcb_13-680x453.jpg (104.17 KiB) 3869 kere görüntülendi
girit_mbcb_14-680x453.jpg
girit_mbcb_14-680x453.jpg (114.94 KiB) 3869 kere görüntülendi
Geleneksel Girit mezeleri için Othonas‘a gidilmeli. Tüm mezeleri güzel ama özellikle cacikisinin ve keçisinin mutlaka tadına bakılmalı. Sahibi Osman Bey orda ise, menüye bakmaya da gerek yok, o sırayla gönderiyor. Şanslıysanız da, gelip mezelerin nasıl yapıldığını uzun uzun anlatıyor.

http://mybeautifulcookbook.com/2014/06/ ... -rethymno/
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Girit Adası, Rethymno

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 30 Eyl 2019, 18:30

girit_othonos_mbcb_01-680x453.jpg
girit_othonos_mbcb_01-680x453.jpg (149.3 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_othonos_mbcb_02-680x453.jpg
girit_othonos_mbcb_02-680x453.jpg (170.93 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_othonos_mbcb_03-680x453.jpg
girit_othonos_mbcb_03-680x453.jpg (100.86 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_othonos_mbcb_04-680x453.jpg
girit_othonos_mbcb_04-680x453.jpg (101.29 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_othonos_mbcb_05-680x453.jpg
girit_othonos_mbcb_05-680x453.jpg (110.34 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_othonos_mbcb_06-680x453.jpg
girit_othonos_mbcb_06-680x453.jpg (118.46 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_othonos_mbcb_07-680x453.jpg
girit_othonos_mbcb_07-680x453.jpg (117.95 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_othonos_mbcb_08-680x453.jpg
girit_othonos_mbcb_08-680x453.jpg (78.54 KiB) 3868 kere görüntülendi
Yine meze için Raki Ba Raki’ya gidilmeli. Bebek kalamar varsa mutlaka tadılmalı. Yemekten sonra eğer yoğurtlu portakallı tatlı gelirse de, son kaşığına kadar hepsi yenmeli.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Girit Adası, Rethymno

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 30 Eyl 2019, 18:34

girit_raki-ba-raki_mbcb_01-680x453.jpg
girit_raki-ba-raki_mbcb_01-680x453.jpg (99.75 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_raki-ba-raki_mbcb_02-680x453.jpg
girit_raki-ba-raki_mbcb_02-680x453.jpg (100.48 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_raki-ba-raki_mbcb_03-680x453.jpg
girit_raki-ba-raki_mbcb_03-680x453.jpg (121.18 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_raki-ba-raki_mbcb_04-680x453.jpg
girit_raki-ba-raki_mbcb_04-680x453.jpg (94.51 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_raki-ba-raki_mbcb_05-680x453.jpg
girit_raki-ba-raki_mbcb_05-680x453.jpg (117.34 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_raki-ba-raki_mbcb_06-680x453.jpg
girit_raki-ba-raki_mbcb_06-680x453.jpg (89.76 KiB) 3868 kere görüntülendi




– Yerli ahaliyle gece takılmak için Figaro‘ya,
– Şehri 360 derece görmek için Fortezza kalesine,
– Şehri ve kültürü tanımak için oldtown ara sokaklarına,
– Yerel insanların olağan yaşantısını görmek için Rethymno’nun tepelerindeki köylere gidin.
– Hem akşam yemeğine hem de gece takılmaya bir akşam mutlaka Maistros‘a gidin. Gider gitmez de sahibi Michalis ile tanışın. Gerisini ona bırakın.

(listemde olanlar)
– Rethymno’daki Avli restoran pek ünlü. Lonely Planet kitabında da mutlaka gidin yazıyor. Avli adıyla bir şirket varmış ve onun yan yana birden fazla restoranı var. Giderseniz özellikle Avli’ye geldiğinizi söyleyin. Yoksa bizim gibi yanlışlıkla yanındaki yine Avli’ye ait olan Raki Ba Raki ya da bir başkasına diyebilirsiniz. Pişman mıyız? Asla.
– Heraklion’daki Knossos Sarayı. Girit’te mutlaka görülmesi gereken yer, bu saray. Biz son güne bırakmıştık ancak hayır diyemeyeceğimiz sürpiz bir sofra kurulduğundan, onu bırakıp gidemedik.
– Knossos Sarayı’nın birkaç kilometre ilerisindeki şaraphaneye.
– Zamanınız olursa en doğudaki şehir Sitia‘ya.
– Güneyde, haritada Rethymno hizasındaki sakin plajlara.
– Batı tarafındaki, Girit’in ikinci büyük şehri olan ve daha çok Venedik-İtalyan izleri taşıyan Chania‘ya.
– Girit’in güneyindeki ve aynı zamanda Avrupa’nın en güney ucu olan minik Gavdos Adası’na…



NELER YENMELİ?
– Her çeşit peksimet. Ya salatada ya da sabah kahvaltısında peynir çeşitleri ve bal ile.
– Myzithra başta olmak üzere, gravyer ve beyaz peynir.
– Tarama ve caciki mezeleri.
– Peksimetli domates salatası (özellikle rendelenmeden yapılan) ve karışık salata.
– Horoz, tavşan, keçi, kuzu ve her türlü deniz ürününün tadına bakılmalı. Midye ve kalamar için iki adres; Rethymno limanındaki Knossos isimli restoranın midyesini, yine oraya yakın Raki Ba Raki isimli restoranın ızgara bebek kalamarını mutlaka tatmalısınız.
– Girit’te düğünlerde hazırlanan, haşlanmış horoz suyu ile yapılan, risotto’dan biraz daha sulu olan ve üstüne limon sıkılarak yenen pilav (gamopilafo). Risotto için Rethymno şehir merkezinden sahil boyunca devam ederken 1-2 km ileride deniz kenarındaki hem otel, hem restoran olan Maistros‘un sahibi Mihalis’i bulun ve bu pilavı ondan isteyin. İyi bir dostluk kurarsanız, zaten siz bir şey söylemeden masa donatacaktır. Güllü özel rakısından da için. Mihalis’e de benden selam söylemeyi sakın unutmayın.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Girit Adası, Rethymno

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 30 Eyl 2019, 18:59

girit_maistros_mbcb_04-680x453.jpg
girit_maistros_mbcb_04-680x453.jpg (80.88 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_maistros_mbcb_05-680x453.jpg
girit_maistros_mbcb_05-680x453.jpg (89.65 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_maistros_mbcb_06-680x453.jpg
girit_maistros_mbcb_06-680x453.jpg (105.1 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_maistros_mbcb_07-680x453.jpg
girit_maistros_mbcb_07-680x453.jpg (83.99 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_maistros_mbcb_08-680x453.jpg
girit_maistros_mbcb_08-680x453.jpg (93.62 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_maistros_mbcb_09-680x453.jpg
girit_maistros_mbcb_09-680x453.jpg (99.62 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_maistros_mbcb_10-680x453.jpg
girit_maistros_mbcb_10-680x453.jpg (97.19 KiB) 3868 kere görüntülendi
Lokma ve dondurma. İster birlikte ister ayrı ayrı. İkisi için de adres aynı; oldtown’a şehir parkı tarafından girdiğinizde Ethnikis Antistaseos Caddesi üzerinde, 50 metre kadar ilerideki sağdaki pastane. Yunanca bir ismi olduğu için yazamadım. Fotoğrafından bakabilirsiniz(aşağıda).
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Girit Adası, Rethymno

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 30 Eyl 2019, 19:01

girit_mbcb_03-680x453.jpg
girit_mbcb_03-680x453.jpg (143.15 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_04-680x453.jpg
girit_mbcb_04-680x453.jpg (115.72 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_05-680x453.jpg
girit_mbcb_05-680x453.jpg (133.73 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_06-680x453.jpg
girit_mbcb_06-680x453.jpg (153.07 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_08-680x453.jpg
girit_mbcb_08-680x453.jpg (138.47 KiB) 3868 kere görüntülendi
NELER İÇİLMELİ?
– Başta rakı, sonra da her çeşidinin tadına bakılmalı, özellikle güllüsünün.
– Brink’s isimli unfiltered, organik, Girit’te yetiştirilen arpalar ile yapılan Alman birası.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Girit Adası, Rethymno

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 30 Eyl 2019, 19:05

girit_mbcb_20.jpg
girit_mbcb_20.jpg (113.27 KiB) 3868 kere görüntülendi
– Keçi boynuzu ile yapılan yerel gazozları.
– Duble Yunan kahvesi.



NELER ALINMALI?
Peksimet dahil her şey olabilir; peynir, zeytinyağı, siyah zeytin, rakı çeşitleri, beyaz şarap, bal…



NELER YAPILMALI?
– Gitmeden önce Byron Ayanoğlu’nun İstiridye Üstü Girit kitabı okunmalı.

– Yine gitmeden önce Girit’ten bir arkadaş edinilmeli. Hatta o arkadaş, eğer yemek yapmayı seviyorsanız, orada yaşayan kişilerle küçük bir grup yemek yapma-yeme organize etmeli. Eva, sürpriz şekilde bize özel böyle bir organizasyon yaptı. Bu deneyimi eminim yaşamak isterseniz. Menüyü Eva belirledi, yemekleri Giritli ve yemek yapmak konusunda hayli becerekli olan Sofia’nın önderliğinde birlikte hazırladık. Sonra da hep beraber bahçede yedik. Menümüzde; Dakos (domatesli bruschetta diyeyim), Bulgurlu Domatesli Salyangoz, Tavşan Kızartması (Sofia’nın kendi çiftliğinde yetiştirdiği tavşandı) ve Patates Kızartması vardı. Yanında da brendi’ye benzer bir şarap içtik. Yemek yapmaya başlamadan önce de Sofia bize sürpriz olarak; pie dedikleri Kalitsounia ve kendi yaptığı myzithra peynirinden ikram etti. Limonata, karpuz da evsahibindendi…
girit_mbcb_28-680x453.jpg
girit_mbcb_28-680x453.jpg (92.61 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_29-680x453.jpg
girit_mbcb_29-680x453.jpg (107.29 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_32-680x453.jpg
girit_mbcb_32-680x453.jpg (87.96 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_34-680x453.jpg
girit_mbcb_34-680x453.jpg (124.79 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_35-680x453.jpg
girit_mbcb_35-680x453.jpg (102.68 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_36-680x453.jpg
girit_mbcb_36-680x453.jpg (109.73 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_37-680x453.jpg
girit_mbcb_37-680x453.jpg (91.05 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_38-680x453.jpg
girit_mbcb_38-680x453.jpg (103.65 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_39-680x453.jpg
girit_mbcb_39-680x453.jpg (81.14 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_40-680x453.jpg
girit_mbcb_40-680x453.jpg (77.76 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_mbcb_271-680x453.jpg
girit_mbcb_271-680x453.jpg (178.03 KiB) 3868 kere görüntülendi
– Mihalis’in oteli Maistros Suites‘te bir gece de olsa kalınmalı. Deniz kenarında, nefis manzarası olan bir otel. Aslında hem otel, hem restoran hem de gece kulübü. Üçünde de Mihalis çok başarılı. Şehrin havalı adamlarından biri.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Girit Adası, Rethymno

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 30 Eyl 2019, 19:08

girit_maistros_mbcb_02-680x440.jpg
girit_maistros_mbcb_02-680x440.jpg (93.48 KiB) 3868 kere görüntülendi
girit_maistros_mbcb_01-680x440.jpg
girit_maistros_mbcb_01-680x440.jpg (85.31 KiB) 3868 kere görüntülendi

Akşam yemeğinden sonra masaya gelen bir şişe rakının dibi görülmeli.


TÜRKÇE/YUNANCA
Merhaba / ya-sas
Günaydın / ka-li-me-ra
Evet / ne
Hayır / o-hi
Lüften / pa-ra-ka-lo
Teşekkürler / ef-ha-ri-sto
Şerefe / ya-mas



SEYAHAT
– İstanbul’dan Girit’e Aegean Airlines‘ın Atina aktarmalı uçuşları var. Feribot da bir opsiyon ancak Girit, birçok Yunan adasına göre oldukça güneyde. Feribot yerine o zamanı adada geçirmek isteyebilirsiniz.
– İstanbul Atina uçuşu yaklaşık 1 saat 20 dakika, Atina Girit ise 50 dakika. Eğer bizim gibi açık bir havada uçarsanız, Ege Denizi’ndeki onlarca adayı havadan görme şansınız olabilir.
– Girit bir adadan çok, denizin ortasında küçük bir ülke gibi. En uzun olduğu doğu ucundan batıya gitmek saatler sürüyor. Hem büyüklüğü hem de turistik olması nedeniyle sanırım, adada 3 havaalanı var. Biri doğu kıyısındaki, zeytinyağları ile ünlü Sitia’da, diğeri kuzey doğudaki en büyük şehir Heraklion’da ve kuzey batı tarafındaki ikinci büyük şehir Chania’da (Hanya’da). Kalacağınız şehre göre havaalanını seçebilirsiniz.
– Aegean Airlines’ın go-light yani bagajsız (sadece kabin bagajı olan) bilet opsiyonu da var. Girit’te alışveriş yapmadan dönmek pek mümkün değil. O yüzden bu biletlerden alıp dönüşte bir bavula aldıklarınızı koyup bagaj için ekstra ödeyebilirsiniz. Bu şekilde oldukça ekonomik oluyor. 30 Euro civarında ekstra ödeniyor.
– Bilet alırken business uçuşlara da bakın, çünkü Girit’te arabasız bir yerden bir yere gitmek pek mümkün değil. Araba kiralamak şart. Business uçunca bizim gittiğimiz zaman, bir günlük araba kiralama bedava veriliyordu. Arabanın günlük kirası ile business uçuş arasında büyük bir fark yoktu.
– Şaşırmamanız için küçük bir uyarı, golight bilet alırsanız ve bagajınız biraz büyükse, Atina-Girit uçuşunda küçük bir uçağa denk gelirseniz, bavulunuz yukarıya sığmayabilir. Böyle bir durumda koltuğunuzun altına koymanız gerekiyor. Başımıza geldi, ondan söylüyorum.



VİZE
Schengen vizesi almak gerekiyor.
Aracı kurum: www.kosmosvize.com.tr
Tüm bilgiler bu sitede yer alıyor. İstanbul-Harbiye Orduevi’nin karşı sırasında, başvurular oradan yapılıyor. Vize ücreti 180 TL, aracı kurum için de 60 TL ödeniyor. Kargo, SMS gibi şeyler isterseniz de ekleniyor. Bize mi öyle denk geldi bilmiyorum ancak bütün belgeleriniz tam ise 2 günde vizeyi veriyorlar.



SONSÖZ
Girit, insanda iz bırakan bir ada. Hem Yunanistan hem de diğer Yunan adalarından hissiyat olarak farklı. Naif bir yaşam var orada. Ve itiraf etmeliyim, birçok anlamda bizdekinden daha güzel ve kaliteli… Giritliler ile ortak bir kültürü paylaşıyoruz; dilimizle, mutfağımızla. O yüzden de insan kendini yabancı hissetmiyor. Mimarisi dışında her şeyini uzun uzun övebilirim. Kestirmeden söyleyeyim; benim aklım Girit’te kaldı….


http://mybeautifulcookbook.com/2014/06/ ... -rethymno/
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir