Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Girit Manileri (Madhinadesleri)
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 17 Kas 2019, 09:25

Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

BELGE 1-min.png
BELGE 1-min.png (248.81 KiB) 3650 kere görüntülendi
Eylül serinliğinde iki kadın gelip, takıldı belleğime. Biri anneannem, diğeri karşı kapı komşusu Nesiha teyze.. Karanfil çıkmazının iki bilge kadını. Denklerini kapıp bindiklerinde gemiye, ikisi de yirmi yaşlarının üstünde iki genç kız..

Nereden mi gelmişlerdi? Girit Adası’nın “Rethimno” şehrinden… Nereye mi? Cunda
Adasına Ayvalık’ın.. (Alibey Adası)..

Üstelik denklerini aylarca açamamışlardı, belki geriye dönebiliriz diye..
Dönemediler...

Günler günleri kovalamıştı, topraklarından köklenen bu iki mübadil kadın, geldikleri adanın toprağıyla, getirildikleri adanın toprağını karıştırıp, seviştirip, koklaştırıp yeni topraklarında kök salmaya başlamışlardı. Geldiklerinde takvim yaprakları; 24 Mayıs 1924’ü göstermekteydi.

Lozan Antlaşması gereği, tarihin en büyük göçü olarak adlandırılan -1923/1924 Mübadelesi’nin bu iki yiğit kadını- savaş sonrası, mübadele komisyonlarının, ellerine tutuşturduğu “formül”ler karşılığı; ailelerine biçilen: “bir ev, birbuçuk dönüm arsa ve yirmi ağaç zeytin’' üçgeninde yeni yaşamlarını sırtlarına geçirdiler.

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 17 Kas 2019, 09:27

Ada insanı olmanın tüm özelliklerini barındırıyorlardı.. Yürekleri “fesleğen”ler kadar
serin., kocamandı,

Derin kuyular gibiydiler...

Gelirken bıraktıkları birçok şey vardı., kapılarını kilitleyememişlerdi.. Ama., “madinades” (Girit manileri)’lerini asla bırakmadılar..

Bellekleri hamarattı bu insanların..

Anneannem beni elimden tutup karşı eve., penceresinden kış ya da yaz, gece ya da gündüz.. “Tak taka da tak tak”., “tak taka da tak tak” sesleri gelen karşı eve götürdüğünde tanıştım Girit manileriyle.. (1964)

“Tak taka da tak tak”., bir tezgahın dokuma sesleriydi.. Nesiha teyze yörenin "mani” repertuvarı en zengin kadını olduğu gibi, tek dokumacı kadınıydı da.. Tezgahı 150 yıllık.. Bu dokuma tezgahını Girit’ten getirebilmek için, gemide nelere katlanmamıştı ki..

Yüzelli yıllık tezgahında ‘Girit Battaniyeleri’ dokurdu Nesiha teyze., kimi zaman “stavroti” (çatkı motifi/haç motifi), kimi zaman “Skuloti” (yünlü-saçaklı)., kıpkırmızıydı.. motifler beyaz fon üzerinde..

Dokumakla mani söylemek ne kadar benzeşir.. o yüzdendir ki “tak taka da tak tak” seslerini onun ‘mani’ söyleyen sesi bastırırdı., başlardı “erotokritos”u söylemeye.. Bir dörtlüğü Nesiha teyze, bir dörtlüğü anneannem.



“sti bortasu to yasemi
çirtha na to kaledepso
çe saryene i manasu
pos irtha na se kilepso”


“kapındaki yasemeni
geldim de budamaya
annen de zannetti ki
geldim seni kaçırmaya”



Bir., iki., üç.. Üçüncü günde kapıp kalemi kağıdı not ederdim bu manileri defterime.,
yıllar yılları kovaladıkça da teybime kaydetmeye başladım.

Bu maniler (madinades)’ki savaşta, acıda sevinçte.. yoklukta varlıkta.. bir aşk mı
doğdu..? bir evlilik mi oldu., ya da bir ölüm., insanların yaşam biçimiydiler..

İşte sizinle sıkılıp sıkılmayacağınızı kestiremediğim bu yazıda, bu insanların zorlu yaşamını içeren, mübadele anılarını da kapsayan anı türünde özyaşam öykülerinden bir kesit sunup, onların ağzından derlediğim ‘‘Mani”lerini paylaşmayı düşündüm.

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 17 Kas 2019, 09:36

Nesiha teyze (Nesiha Öztürk)’den dinlediklerim:
BELGE 2-min.png
BELGE 2-min.png (217.64 KiB) 3647 kere görüntülendi
“Girit’in Rethimno kentinin” Kapezyana köyünde, 1903 yılında doğdum. 1924’te Cunda’ya geldiğimde 22 yaşındaydım. O kadar zor günlerdi ki.. Girit'ten 1924 mayısında, bir akşamüstü, bizi limanda bekleyen Türkiye (o Turçiya şeklinde söylerdi) vapuruna bindirdiler. Yolcuğumuz üç gün üç gece sürdü.. geride bıraktıklarımızı düşündükçe.. -gözleri yaşarırdı-.. ne vartalar atlattık., her gece kulağımız silah seslerindeydi.. (tezgâhını göstererek).. şu benim dokuma tezgâhını örtebilmek için, evden bir tek çarşaf alıp, soktum göğsüme. Hiç unutmam annem; “kendimizi zor götüreceğiz bırak artık şu tezgâhı” diye tutturmuştu. Ben dinlemedim. Cabbar bir kızdım, koca tezgahı söküp sırtımda, gemiye taşıdığım günü hiç unutamam. İyi ki, getirmişim. O benim ekmek teknem” ve bir gözyaşı yuvarlanıldı gözlerinden.

Anlatır anlatır araya bir “madinaza” ‘mani’ sıkıştırırdı:

“Kritimu omorfo nişi
me omorfes goncades
yafto se triyirizune
tu kozmu i vasiliades”


“Girit’im güzel ada’m
goncalarla donanmış.
Dünyanın bütün krallarının
paylaşamaması seni bundanmış.”


Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 17 Kas 2019, 09:39

“Muhasarada bizi köylerimizden toplamışlardı. Köyümüz Vrisina'nın yanında, tam yamaçta yemyeşil bir köydü.. o kadar verimliydi ki toprak., üç yıl boyunca vilayette kaldık. Orada okul, kilise gibi büyük binalarda toplarlardı bizi. Amaçları köydeki mallarımızı yağmalamaktı. Çatışmaların yoğun olduğu günlerde kadınların ve çocukların işi zordu. Tecavüz edilme korkusuyla yaşardık. Bir Yorgo vardı, mahalle komşumuz, bizimle çok iyi arkadaşlık eden bir Giritli Rum. Türk kızlarına yardım ederdi. Günün birinde Yorgo beni böyle bir felaketten kurtarmıştı. Platano (Çınarlı )’da bütün kadınlar ona ‘yasu Yorgo meti thimisu' (bravo yaşa Yorgo.. dürüstlüğünle bin yaşa) biçiminde sevgi gösterilerinde bulundular.”

“Hiç unutmam, bizi gemiye bindirdiklerinde, geçirmeye gelenler arasında Yorgo da vardı.” Bu arada anneannem alırdı sözü. Onu geçiren, çocukluk günlerindeki anılarını süsleyen arkadaşı Olga'nın söylediği ‘maniye başlardı:

“denim eğ ona trağudo
uta nero napino
s’ena spilari skotino
tu dakriya mu naşino”


“Bugün ben ne şarkı söyleyeceğim
ne de bir şey içeceğim.
Bugün ben karanlık
bir mağarada, gözyaşı dökeceğim.”

**
“ahi pos ksehorizume
çaşcima tha me hasis
tha şisis mavra dakriya
oste na me ksehasis”


“ah.. ah.. nasılda ayrılıyoruz
kötü.. beni kaybedeceksin
unutuncaya dek de beni
kara gözyaşları dökeceksin”



Katliamlara rağmen dostluk…

Mübadele öncesi Girit’te katliam gecelerinden birinde anneannemin büyük babası Rumlar tarafından boynundan vurulmuştu. Ondan dinlediklerim arasında beni en çok etkileyen hikâye bu olmuştur.

“Rethimno’nun “Erfi” köyünde 1906 yılında doğdum. Cunda’ya geldiğimizde 18 yaşındaydım. Milli Mücadele sırasında -mübadele olacak- haberini alıncaya dek her şeyi hatırlıyorum. Hiç unutmam, İngiliz kuşatmasında 63 gün muhasara altında kaldık. Onsekiz bin Yunanlı askerine karşılık yediyüz Türk askeri çarpışmıştı. Ama Türkler teslim olmadılar. Çocukluğumda bir cuma gecesi her yerin kana bulandığını, o gece yüzlerce Türk ve Rum’un birbirini öldürdüğünü bilirim.

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 17 Kas 2019, 09:45

O gece evlerimize kapanıp, ışıkları söndürüp, silah seslerinin ne zaman biteceğini beklerken, bahçe kapısında iniltiler duyduk, sessizce ne var diye baktığımızda, büyükbabamı bir eşeğin üzerinde boynu kesilmiş, yanına sarkmış biçimde bulduk.

Öldü zannettik.. zor nefes alıyordu.. onu bir Rum’un bu hale getirdiğini, ancak kısa bir süre sonra başka bir Rum arkadaşının, yardım ederek eşeğine bindirip, kimselere görünmeden evinin kapısında bırakıp, diğer Rumlara görünmeden kaçtığını anlattı. Dedem güçlükle kurtarıldı ve ona Rumların armağanı eğri bir boyunla sürdürdü yaşamını.

Bu nedenle babam Rumlara çok kızardı. Ama doğruyu söylemek gerekirse katliam gecelerinin sabahlarında hiçbir şey olmamış gibi yaşamımızı sürdürür, Rum arkadaşlarımızla selamlaşırdık. Ah., ah Olga.. Olga gibi bir arkadaşım olmadı benim burada.”

Ve sıralardı “mani”leri birbiri ardına;

“ela ela provale sto paratiro
nay’do to prosoposu
na droserepso no yeno
sa do vasilikosu”


“gel.. gel görünüver pencerede
yüzünü göreyim..
serinleyiversin de gönlüm
fesleğenine benzeyeyim..”

**

“ela haydes antropos na mi hafçisri
safto to presti kozmo
ela pos haşi mono ti hara
çe hatu lipi o ponos”


“Gel..- haydi insan aldanmasın
bu yalancı dünyaya
g e l . . yalnız sevinci olacağına
acısı olmayacağına..”

**

“ela mu pire i mira ti hara
ç ’ e t i n elpida pu ha
ela y a f t a mu prepi naforo
pandamu mavra ruha”


“gel.. kader sevinci aldı benden
ve taşıdığım umudu
gel.. bu yüzden bana gerek
hayat boyu siyah yas giysisi giymek..”


Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 17 Kas 2019, 09:53

Size bir sır vereyim.. Yazının başından beri, yaşamöykülerinden de dem vurarak, onlardan dinlediğim manileri ağızlarından çıktığı gibi yazdığım bu iki kadın.. hiç Türkçe konuşamazlardı.. bir o nedenle, bir de meraklısı olur diye manileri onların söylediği gibi ‘Giritçe’ (Yunan dilinin Girit diyalektiği) yazıp karşılarında Türkçesini vermeye çalıştım. Onlar mübadele ile geldikleri bu topraklarda sevip, burada evlenip, çoluğa çocuğa karışıp bu topraklarda öldüler. Ama manileri yaşıyor, şimdi gelelim Erotokritos’a, manilerle süren destanımsı sevdanın öyküsüne.

Bir Söylence: Erotokritos ile Aretusa


BELGE 3-min.png
BELGE 3-min.png (325.87 KiB) 3644 kere görüntülendi
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 17 Kas 2019, 09:54

Girit’te aşklar, sevdalar, savaş, katliam, sevinç, acı, yurda duyulan özlem, insanın kurtuluşu hep karşılıklı atışmalar biçiminde bu manilerle dile getirilir. İşte bu sevda söylencesi de Girit’te kuşaktan kuşağa, ağızdan ağıza söylene söylene gelen-geçen bugün Yunan edebiyatının bir başyapıtı olan “Erotokritos”.. Bizdeki Ferhat ile Şirin misali- bizdeki Tahir ile Zühre misali.. Retokritos ile Aretusa..

Bir dönem, Girit’te çok acımasız bir kral var. Kralın kızı “Aretusa” dillere destan güzellikte. Kralın bir danışmanı var orta halli.. Bu danışmanın da fakir ama çok yakışıklı bir oğlu var: “Retokritos” adı.. Günlerden bir gün ‘Aretusa’ ile ‘Retokritos’ karşılaşırlar ve gönüllerini birbirlerine kaptırırlar. Aralarında bir büyük aşk doğar.. ama.. engeller.. engeller..

Başta kral, bir gün kralın bu aşktan haberi olur ve kızı ‘Aretusa’nın gözünün yaşına bakmaz. Onu zindana kapatır. Ve yaverlerine de emir verir: ‘Retokritos adındaki adamı bulun buradan sürün’ der. Aretusa zindanda dadısından duyduğu bu haber üzerine günden güne erir durur. Babasının gönderdiği habercilerle görüşmez, hiçbir şey yemez içmez ve iğne ipliğe döner.. Bu arada kral kızı elden gidecek endişesiyle, onu kurtarmak, yeniden yaşama bağlamak için, kızına bir haberci gönderir: “Onu istediği ile evlendireceğim. Git söyle” der. Ancak ‘Retokritos’un yerinde yeller estiği için, Aretusa hiç kimseyi istemez. Bir gün saraya kralın ayak işlerine bakmak üzere, genç yakışıklı bir delikanlı gelir. Simsiyah bir Arap. Kral onu o kadar çok sever o kadar çok sever ki... Çok sevdiği ve güvendiği bu delikanlıyı çok da esprili bulduğu için kızını biraz olsun güldürsün, onu eğlendirsin ve gerektiğinde dertlerini dinlesin diye, zindanda kızının yanında görevlendirir.

Gel zaman git zaman hiç konuşmayan, yemekten, içmekten kesilen kralın kızı ‘Aretu- sa’da babasının gönderdiği bu delikanlıyı sever ve başlar ona yavaş yavaş içini dökmeye.. gizli sevdasını anlatmaya.. Bir gün kızın bu anlattıklarından etkilenen ve içi içine sığmayan Arap delikanlı gidip, Aretusa’nın dadısını bulur ve ona gerçeği anlatır: “Dadı dadı.. Ben as- lında Aretusa’nın sevdiği ‘Retokritos’um. Sadece onu görebilmek, ona biraz olsun yakınlaş- mak için, kral beni buralardan sürdükten sonra, gidip kendimi simsiyah bir boya ile boyayıp, yalnızca sadece belimdeki kemerin sardığı bölgeyi açıkta bırakıp, bir Arap haline geldim. Lütfen Aretusa’ya bu gerçeği anlat.. Eğer inanmıyorsa ona kemerimi çıkarıp açıkta bıraktığım ten rengimi ve orada da Aretusa’nın bildiği doğumdan kalma izi göstereyim” der.

Zindanın yolunu turan dadı da heyecanlıdır.. Çünkü olayı bilen tek insandır. Gider zindanda her şeyi Aretusa'ya anlatır. Aretusa şaşkına döner. Önce inanmaz, hatta dadısını kovar.. ama günün birinde dayanamaz ya doğruysa der ve derhal dadısını çağırtır. ‘‘Git çağır o delikanlı gelsin” der.. Dadı Arap delikanlıya haber verir.. delikanlı gelir ve heyecandan titreyen 'Aretusa’ya kendisini tanıyabileceği, kemer bölgesindeki doğum izini de gösterir.. bunu gören Aretusa artık o uzun boylu, yakışıklı delikanlının ‘Retokritos’ olduğunu anlar ve birbirlerine sarılırlar.. Artık bu dillere destan aşk zindanda sürmeye devam eder.” Kralın cephesinde ise olay daha başka cereyan eder.. Kral kızının yanında görevlendirdiği bu Arap yardımcıyı o kadar duyarlı ve soylu bulur ki, üstelik beş yıldan bu yana da kızını ilk kez güldüren onun yemek yemesini, hayata dönmesini sağlayan bu Arap ama yakışıklı delikanlı ile kızını evlendirmek ister.. Zaten iyi de anlaşıyorlardır.. Tabii ki kral henüz bu Arabın ‘Retokritos' olduğunu bilmez.. Bir gün bir haberci krala gerçeği ispiyonlar., kral çok çok


7
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 17 Kas 2019, 09:56

şaşırır., bu gencin 'Retokritos’ olduğunu öğrenir, ama bozuntuya vermez.. Kızı da zaten gönderdiği haberi olumlu karşılamıştır. Yani babasının Retokritos olduğunu bildiğini zannettiği bu siyahi delikanlıyla evlenmeyi kabul etmiştir. Sarayda dillere destan bir düğün hazırlanır.. Kral düğünde başındaki tacı çıkarır ve kızıyla evlenen Arap damadın başına takar. Takarken de “mutlu olun Retokritos” der.. Aretusa ile Retokritos çok şaşırırlar ve sarılıp kralın elini öperler.. Kral dize gelmiştir., tüm Girit halkı da bu sonuçtan memnundur.

Daha önce size bir dörtlüğünü anneannem, bir dörtlüğünü Nesiha teyze söylerdi
dediğim bu manilerden derleyebildiğim örnekler:

“Ya sena serno yasana
ya sena serno poni
ya sena me sti flasi
simero pende hroni"

“senin için çektiğim bu dert
senin için bu acı,
senin için hapisliğimin
bugün beşinci yılı”


**

“simase Retokrito
pos isunnikoçiris
çe yinuse çi manamu
çe yinuse çe çiris”

“hatırlar mısın Retokrito
evimin reisiydin
hem anam olurdun benim
hem de babam olurdun ”

**

“sti poli ine ena dendro
pu kani çi hurmades
su poli ine ço vasilas
p’orizi çi azades”


“şehirde bir ağaç var
ki hurmalarını yapan
şehirde bir de padişah var
azaları atayan”


**

“Ç’aryisen o sultanomaz
na pepsi to zabiti
ya na ziğoksi ç’litides
çe na çadisi ti Kriti”


Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 17 Kas 2019, 10:06

“Sultanımız gecikti
askerleri gönderemedi
düşmanları kovdurup da
yakmak için Girit’i”

**

“Ço çirisu me ksorise
sti ksenisyas sti strata
sa piçi reksenitefto
pola makrya na piyone”


“Babam beni sürdü
yaban eller yoluna
oradan da uzağa çekip
gitmek için yoluma.. ”

**

“Çe pos na s’apohoristo
çe pos nasu makrino
çe pos na ziso dihosu
ston ksorizmon eçino ”


“Ben senden nasıl ayrılayım
nasıl uzaklaşayım
nasıl sensiz yaşayayım
bu sürgüne nasıl dayanayım. ”

**

“katehodo ço çirisu
ğliğora se padrevği
ç’ude borıs n’anastatis
tha selun i ğonisu”


“biliyorum ki baban
erken evlendirecek seni
ne buna karşı koyabilirsin
ne de ailenin isteğine..”

**

“mya hari mono su zito
çe çino thelo mono
n’anadakrisis çe na pis
Retokriton kaymeno”

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Cunda’da Yaşayan Girit Manileri (Tanju İzbek)

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 17 Kas 2019, 10:14

“Senden bir dileğim var
yalnızca istediğim o
gözlerin yaşarsın ve de ki
zavallı Retokrıto gönlümdeki”

**

“çe kate mina mya fora
mesa sti gkamarasu
Loyaze ta pathi ya se
ma me poni i kardyasu”


“ve ayda bir kez olsa da
çekilince odana
düşün senin için çektiğimi
de benim için sızlat yüreğini”

**

"çe vğani apo to dahtilitis
t’omorfo dahtilidi
ma dakriya ç’anastenazmus tu
Retokrito to thini”


“ve çıkarıp yüzüğünü
o güzel parmağından
gözyaşları ve iççekişleriyle
Retokrito’ya verir”

**

“na çe vale to sto deksisu şeri
simadi pos osto nazo
ise dikomu teri
ço kozmos na to kseri”


“al bunu sağ eline tak
işaret olsun ki bu hayatta
yaşadıkça senden başka
eşim yok dünya duysa da”

**

“ostin avgi milusane
ostin avgi ekleğan
ç’ostin avgi ta pathitis
çe ponus tus eleğan”


“şafağa dek konuştular
şafağa dek ağladılar
şafağa dek çektiklerini
ve acılarını konuştular”


Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 18 misafir