ÇAVUŞAÇİ Hasan Ünsal

Giritli Tanınmış şahsiyetler
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

ÇAVUŞAÇİ Hasan Ünsal

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2020, 10:28

BU BİR MASAL DEĞİL DOSTLAR, TAMAMEN GERÇEKTİR.

Hüsnü Ünsal, lakabıyla "ÇAVUŞAÇİ".

Kayınpederim. Çok, ama çok iyi bir insandı.

Okuma yazması bile yoktu ama bir bilgeydi.

Cunda Yetiştirme Yurdunda önce aşçı yardımcısı, sonra aşçı olarak çalışarak emekli olmuştu. Çalışma sözcüğü burada pek uymadı. Çünkü o, o kimsesiz çocukları, kendi çocukları gibi seviyordu. Mesai saatinden saatler önce gidip çocuklara özel yemekler hazırlardı. İşi olmamasına rağmen eşini, yani kayınvalidemi de bazı sabahlar getirir, çocuklara elde açılmış yufka ile börekler yaptırır, onları mutlu etmenin sonsuz huzur ve mutluluğunu yaşardı. Çocuklar büyüyüp yurttan ayrıldıktan, başka yerlere gittikten sonra bile yıllarca Cunda'ya gelip onun elini öptüler, baba gibi bayramını kutladılar. Hepsini, tek tek adıyla hatırlardı. Onlardan hep sevgi ve şevkatle ve merhametle bahsederdi.

1915 yılında Girit / Resmo'da doğdu. 1924 mübadelesinde Cunda'ya geldi. 17 ağustos 2004 'de 89 yaşında vefat edene kadar "Şimdi beni Resmo'da sahile bırakın, gidip evimizi bulurum" diye hasret içinde yaşadı. Her "Girit" deyişinde gözleri yaşarırdı. Katarakt olmuştu. Ameliyat olmaktan korkuyordu. Artık görmüyordu. Ameliyat olmayı reddediyordu. Bir gün aklıma geldi.

"Ameliyat olursan gözlerin açılacak, söz o zaman seni Girit'e götüreceğim" dedim. Gözleri parladı. O kadar korkan adam "tamam, ne zaman nerede ameliyat olacağım?" diye heyecanlandı. Eşimle İstanbul'a getirdik. Ama , doktor, "başarı şansı çok düşük, görmeyebilir, çok geç kalınmış" demesine rağmen , en ufak bir ümit kırıntısı için bile olsa, ameliyat edilmesini istedik. Ameliyat oldu. Sargılar açıldı. "Görüyor musun ?" diye sorduk. "Çok bulanık" dedi.Doktor "fazla yormayın , zorlamayın, zamanla belki görebilir" dedi. Günler geçti. Biz soruyorduk arada "Nasıl, görebiliyor musun ?" "Eh... biraz daha iyi.." diyordu. Bir kaç gün sonra tekrar soruyorduk. Sonra, "biraz bulanık ama ,görüyorum" deyince çok sevindik. Ancak, yürüyüşünden, bakışlarındaki yön tutarsızlığından, ben görmediğini, üzülmeyelim diye görüyorum dediğini düşünmüştüm. " Çok iyi " dedim. "Hadi söyle bakalın bu kaç ?"

Baktı dikkatlice "iki" dedi. Doğruydu. " Vay..yanılmışım, görüyor " dedim kendi kendime.. Sonra elimle 3-4-6-10 yaptım. Hepsine cevap verdi. Hepsi yanlıştı. Baştaki "iki" de tamamen tesadüftü. Atıyordu kafadan. Fazla yormadık. Gözleri hiç bir zaman görmedi ölünceye kadar. Peki neden "görüyorum" demişti ? Neden kafadan sallamıştı "ya tutarsa " diye ? Sonradan öğrendik !

GİRİT'E , DOĞDUĞU TOPRAKLARA BİR KEZ DAHA GİDEBİLMEK İÇİNDİ....Keşke daha önce akıl edip ameliyata ikna edebilseydik. Ve doğduğu toprakların hasretiyle yaşadı ve öldü. Huzur içinde uyusun.

Ahmet ANAK
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir