1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Girit Konulu Dergiler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2022, 16:27

1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi
İbrahim Serbestoğlu



Özet

İbrahim Serbestoğlu

1897 Türk-Yunan Savaşı’nı Osmanlı Devleti kazanmıştı. Bu zafer, Balkan topraklarını yavaş yavaş kaybeden Türkler için dimdik ayakta olduklarının göstergesiydi. Bu zaferle ilgili başta Sultan II. Abdülhamid olmak üzere Osmanlı idarecilerine ve ordusuna şiirler yazılıyor, övgüler düzülüyordu. Ancak savaşın galibi Osmanlılar, barış görüşmelerinde karşılarında Avrupa devletlerini bulunca durum değişti. Müzakereler sonucunda Osmanlı Devleti, Tesalya’yı Yunanistan’a iade etmek zorunda kaldı. Savaş tazminatı olarak da yaptığı harcamanın ancak üçte birini aldı. Yunan kuvvetlerinin halkın emval ve emlakına vermiş olduğu zararlar için de ayrıca 100.000 lira daha tazminat elde edildi. Bâbıâli, 100.000 liralık tazminatla tebaasının zararlarını karşılamayı planlarken, Avrupa devletlerinin tebaası olup Tesalya, Selanik ve Yanya’da gayrimenkulleri bulunan ecnebilerin tazminat talepleriyle karşılaştı. Oysa anlaşmayı imzalarken böyle bir taleple karşılaşılacağını düşünülmemişti. Osmanlı Devleti, Avrupa devletleriyle arasının bozulmaması için Yunan vatandaşları haricindeki tüm zarar gören sivillerin taleplerini dikkate almak zorunda kaldı.
Çalışmamız, 1897 Türk-Yunan Savaşı’nın galibi Osmanlıların, barış sürecinde ecnebilere ödemek zorunda kaldığı tazminat taleplerini incelemektedir.



Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Yunanistan, 1897 Türk- Yunan Savaşı, Tesalya
Abstract
Ottoman state won the 1897 Turkish-Greece war. This victory was an indication that Turks who had been losing their lands in Balkans slowly were standing still. Poets were being written and compliments

Yrd. Doç. Dr., Amasya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, e-mail: ibrahimserbest53@hotmail.com
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2022, 16:27

were paid to Ottoman administrators and army, especially Sultan Abdulhamid II. However when Ottomans, winners of the war found the European states in front of them in the peace treaties, the situation changed. At the end of negotiations, Ottoman state had to return Thessaly to Greece. As alimony, Ottoman state received back only one third of the amount it spent for war. It received also alimony of 100.000 liras for the harm given by Greek forces to assets and properties of the community. While sublime porte was planning to compensate the losses of citizens with the alimony of 100.000 liras, it confronted the alimony demands of foreigners (European citizens) that had real estates in Thessaly, Thessaloniki and Janina. In fact such a demand was not considered during the signing of the treaty. Ottoman state had to take the losses of all foreigners into consideration except Greece citizens in order not to have problems with European states.
Our study, examines the alimony demands of foreigners that Ottomans (who were the winners of 1897 Turk-Greek war) had to bear during the course of peace.
Keywords: Ottoman State, Greece, 1897 Turk-Greek War, Thessaly
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2022, 16:29

Giriş
Tesalya, Balkan yarımadasında yüksek dağların ortasında akarsuların beslediği verimli ovalarıyla eski çağlardan itibaren önemli bir yerleşim bölgesidir. Tarih boyunca değişik devlet ve milletlerin hâkimiyetine girmiştir. Osmanlı hâkimiyeti öncesinde Katalan ve Arnavut işgalleriyle bölgedeki pek çok yerleşim yeri yıkılmış ve boşalmıştı. 1386-1387 yıllarında Gazi Evrenos Bey’in Tesalya’nın doğusunu fethetmesi bölge için yeni bir başlangıç oldu. Anadolu’dan getirilen Türkmenlerle şenlendirilen Tesalya’da yeni köyler ve şehirler kuruldu. Buralarda imarethane, cami, kervansaray, dükkân, hamam ve köprüler inşa edildi.1
17. yüzyıldan itibaren Osmanlı düzenindeki değişim Tesalya’da da kendisini gösterdi. Tımar topraklarının çoğu çiftliğe dönüştü.2 Bu dönüşüm nüfusun




1 Machiel Kiel, “Tesalya”, TDV İslâm Ansiklopedisi, c.40, İstanbul 2011, s. 522-524; Bülent Akyay, Tesalya Meselesi (1881), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2001, s. 20-24.
2 Çiftlik, Osmanlı klasik döneminde tımar sistemi dâhilinde bir çiftçi aileye yetebilecek büyüklükte toprak birimi iken sonra büyük zirai işletmeler ve malikâneleri ifade etmeye başlamıştı. Özellikle 18. yüzyıldan itibaren tımar sisteminin bozulması sonucu ayan veya ağa çiftlikleriyle malikâneler oluştu. Bu durum 19. yüzyılda Balkanlar’daki ayaklanmaların bir sebebiydi. Osmanlı hükümetleri, büyük zirai işletmeler halindeki bu tür çiftlikleri engellemeye çalıştıysa da başarılı olamamıştı. Bkz: Halil İnalcık, “Çiftlik”, TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 8, s. 313-314. Tesalya da çiftlik tarımının yoğunlaştığı
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2022, 16:31

1897 TÜRK-YUNAN SAVAŞI’NDA ECNEBİLERİN ZARARLARININ TAZMÎNİ…
(OTAM, 34/Güz 2013)

225



dağılışını da etkiledi. 16. ve 17. yüzyılın başlarında tamamen Türklerin bulunduğu doğudaki ovalarda 19. yüzyıla gelindiğinde Rum yerleşimcilerin arttığı görüldü.3
19. yüzyılın başında Tesalya, dış ticarette artan bir ivme yakalamıştı. Tarımsal üretim birimi olarak çiftlikler yaygın bir şekilde varlığını devam ettiriyordu. Özellikle Arnavut Beyler Tesalya’da çiftlik ediniyorlardı.4 Bu çiftlikler başta olmak üzere bölgedeki şehirlerin etrafını çeviren bağ-bahçelerde5 buğday, arpa, mısır, çavdar, yulaf, patates, soğan, sarımsak, fasulye, mercimek, darı, nohut, koza, tütün, zeytin ve fındık yetiştiriliyordu.6 Dış ticaretin önemli bir kalemini oluşturan tarım ürünlerinin yanında az miktarda krom, kurşun, bakır ve kömür de ihraç ediliyordu.7
Tablo 1: Tesalya’nın 1877-1882 Yılları Arasındaki Dış Ticaret Verileri8




YIL İTHALAT İHRACAT TOPLAM
(Sterlin) (Sterlin) (Sterlin)
1877 102.500 353.100 455.600
1878 155.200 180.100 335.300
1879 337.500 255.600 593.100
1880 400.000 150.000 550.000
1881 466.800 181.500 648.300
1882 350.000 280.000 580.000

Tesalya’nın ticari potansiyelinin yanında önemli bir özelliği de kışın ılıman iklime sahip olmasıdır. Bu özelliğinden dolayı Manastır, Kosova ve Selanik taraflarından hayvan sürüleri kışlamak üzere bölgeye gelirdi. Osmanlı idaresinde olduğu gibi Yunan egemenliğine geçtikten sonra dahi Tesalya’nın tarım ve


yerlerden biriydi. Bkz: Reşat Kasaba, Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya Ekonomisi, çev: Kudret Emiroğlu, İstanbul 1993, s. 27-29; Sophia Laiou, “Some Considerations Regarding Çiftlik Formation in the Western Thessaly, Sixteenth-Nineteenth Centuries”, The Ottoman Empire, The Balkans, The Greek Lands: Toward a Social and Economic History, ed: Elias Kolovos, Phokion Kotzageorgis, İstanbul 2007, s. 255-277; Hamiyet Sezer, “Tepedelenli Ali Paşa ve Oğullarının Çiftlik ve Gelirlerine İlişkin Yeni Bilgi-Bulgular”, OTAM, S.18, Ankara 2005, s. 333-357; Hamiyet Sezer, “Tepedelenli Ali Paşa’nın Çiftlikleri Üzerine Bir Araştırma”, Belleten, S.233, Ankara 1998, s. 75-107.
3 Machiel Kiel, “Tesalya”, s. 524-525.
4 Şemsettin Sami, “Tesalya”, Kamûsu’l-Alâm, c.3, İstanbul 1308, s. 1652.
5 Mahir Mehdi, Bedraka-i Zafer Yahud Tesalya ve Yenişehir, Dersaadet 1314, s. 14.
6 Parliamentary Papers, Commercial No.26 (1880) Trade Reports, Report by Vice-Cunsul Longwort on the Trade and Commerce of Thessaly for the Year 1879, London 1880, s. 1035.
7 Şemsettin Sami, “Tesalya”, s. 1652.
8 Parliamentary Papers, Commercial No.26 (1880), s. 1033; Parliamentary Papers, Commercial No.28 (1883) Trade Reports, Report by Vice-Cunsul Longworth on the Trade and Commerce of Thessaly for the Year 1882, London 1883, s. 1197.

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2022, 16:38

hayvancılık açısından önemi devam etmiştir.9 Yabancı ülke vatandaşları (ecnebiler) da bu öneme binaen bölgede çiftlik edinerek, ticaret yapmayı tercih etmişlerdi.
I. Türk-Yunan Savaşı (1897)
19. yüzyıl Osmanlı Devleti için adeta topraklarını elinde tutma mücadelesine sahne olmaktaydı. Balkanlarda yaşayan gayrimüslim Osmanlılar kendi devletlerini kurmak için harekete geçmişlerdi. Balkan milletlerinin başlatmış oldukları bağımsızlık mücadelelerine Avrupa devletleri de destek veriyordu. 1821 Rum isyanı sırasında Avrupa’dan gelen gönüllüler Osmanlılara karşı maddi ve manevi desteklerini esirgemediler. Hristiyan bir milletin Müslümanların idaresinden kurtarılması gereğini daima dile getirdiler. Nihayet Yunanistan devletini kurdular. Ancak homojen bir nüfus oluşturmak için Müslümanları katlettiler, asimile etmeye çalıştılar veya göçe zorladılar.10 Bununla da kalmayıp Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinde bulunan topraklardan yeni yerler talep ettiler. Osmanlı Rumlarını, anarşi ve karışıklık çıkartmak için kışkırttılar. Düzeni sağlamak isteyen Osmanlı idaresini ise “Hristiyanları katlediyor” suçlamasıyla Avrupa’ya şikayet ettiler. Diğer bir ifade ile suçluluğunun yanında Avrupa devletlerinin desteğiyle güçlü duruma gelmeye çalıştılar. Nihayet 19. yüzyılın sonunda Avrupalılara hemen her istediğini yaptırmış olmanın verdiği güvenle yeni hedef olarak Girit’i seçtiler.
Yunanistan’ın tahrikleri neticesinde Girit’te kargaşa hâkim oldu. Osmanlı yönetimi adada istediği reformları tam anlamıyla uygulamaya koyamamıştı. Bunu fırsat bilen adalı Rumlar Epitropi Cemiyeti’ni kurarak organize oldular.11 Yunanistan’ın bu cemiyete desteği ve Ermeni sorunlarıyla uğraşan Bâbıâli’nin sorunu vali değişiklikleriyle çözmeye çalışması olayların büyümesinde etkili oldu. Girit’e 1895 yılında vali tayin edilen Aleksander Karateodori Paşa’nın adada yönetimin imkânsız hale geldiğini söylemesi ve valilikten Mayıs 1896’da istifa


9 Süleyman Tevfik- Abdullah Zühdi, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye ile Yunan Muharebesi 1314,
İstanbul 1315, s. 246.
10 Ali Fuat Örenç, Balkanlarda İlk Dram: Unuttuğumuz Mora Türkleri ve Eyaletten Bağımsızlığa Yunanistan, İstanbul 2009.
11 Epitropi Cemiyeti, tamamen Rum nüfusun yaşadığı İsfakiye’de Eylül 1894’te kurulmuştu. Bölgedeki küçük Rum çetelerinin bir araya gelmesinden oluşuyordu. Halepa döneminin ayrıcalıklarının geri verilmesini savunuyor gibi göründüğü halde gerçekte Ermeni olaylarının yarattığı kaos ortamında Girit’in muhtariyete sahip olmasını için mücadele veriyordu. Etniki Eterya örgütünden maddi destek alıyor, Girit Rumlarından para topluyordu. Epitropi Cemiyetinin faaliyetlerinden Girit’teki Avrupa devletleri konsoloslarının da haberi vardı. Hatta konsoloslar cemiyetin faaliyetlerine son vermesini ve üyelerinin adayı terk etmesini dahi istemişlerdi. Fakat cemiyet üyeleri Girit’in Yunanistan’a katılması yolunda altyapıyı oluşturdular ve İhtilal Komitesinin kurulmasına zemin hazırladılar. Bkz: Ayşe Nükhet Adıyeke, Osmanlı İmparatorluğu ve Girit Bunalımı (1896-1908), Ankara 2000, s. 144-146.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2022, 16:40

etmesi durumu kısaca özetliyordu. Bu aşamadan sonra Avrupa devletleri devreye girip Bâbıâli’ye tavsiyelerde bulunmaya başladılar. Adaya bir Hristiyan vali atanması, Halepa Sözleşmesinin12 uygulamaya konulması ve genel af ilanını ihtiva eden tavsiyelerin sorunu çözmeyeceği aşikârdı. Çünkü Yunanistan açıkça Rumları yönlendiriyordu. Adadaki olayların büyümesi sorunun uluslararası boyuta taşınması anlamına gelecekti ki böylece Yunanistan’ın eli güçlenecekti. Nihayetinde Girit’te yaşanan karışıklık 1896 düzenlemeleriyle geçici olarak sonlandırıldı.13
Epitropi Cemiyeti adada sükûnetin sağlanmasından rahatsız olmuştu. Çok geçmeden Müslümanlara karşı saldırıya geçtiler. Adada yeni bir isyanın başlamasıyla birlikte Yunanistan, olayları bastırmak bahanesiyle Osmanlı karasularını hiçe sayarak Girit’e savaş gemisi gönderdi. Avrupa devletleri hemen devreye girerek Yunan hükümetini bir nota ile uyardılar. Ancak Yunan albayı Vasos, adayı kralı adına ilhak ettiğini ilan etti.14
Yunanistan’ın bir taraftan Girit’i elde etmeye çalışıyor diğer taraftan Tesalya üzerinden Osmanlı topraklarına saldırıyordu. Bâbıâli karşı harekâta başlamadan önce Avrupa devletleri nezdinde girişimde bulunmayı tercih etmişti. Avrupa devletleri de her iki devletin savaşın eşiğinde olduğunun farkında olarak, savaş çıkması halinde ilk saldırıda bulunan tarafın sorumlu tutulacağını ilan etti. Oysa Yunanistan bu ana kadar gerek savaş gemileriyle Osmanlı karasularını ihlal etmiş gerekse de Girit’i ilhak ettiğini ilan etmekle zaten sorumlu pozisyonuna gelmişti. Ancak Bâbıâli, Yunan saldırılarının engellenmesi için yine Avrupa devletlerinin sefirlerini uyarıyordu. Muhtemel bir savaşın yaşanması halinde sorumluluğun Yunanistan’a ait olacağını, Osmanlı Devleti’nin kimsenin toprağında gözü olmadığını belirtiyordu. Aynı ifadeleri bir nota ile Yunan hükümetine de iletmişti.15
16 Nisan 1897 tarihinde Yunanistan’ın saldırıları şiddetlenince Osmanlı hükümetinin 56 saatlik toplantısının ardından saldırılara karşılık verilmesi kararı alındı. II. Abdülhamid, savaşın galibi olmayacağı ve Batılı devletlerin Yunanistan’ın yanında yer alacaklarından hareketle yaşadığı tereddütlere rağmen savaşmaktan başka çaresinin olmadığını gördü.16 Yaklaşık bir ay süren savaşta


12 Halepa Sözleşmesi, Osmanlı Devleti ile Batılı devletlerin Girit’in yönetimine dair, 25 Ekim 1878 tarihinde imzaladığı sözleşmedir. Sözleşmeye göre Girit valisi Hristiyan olacak ve beş yıl için Batılı devletlerin onayıyla atanacaktı. 49 Hristiyan 31 Müslüman üyesinin bulunacağı Girit Genel Meclisi oluşturulacaktı. Adadaki memurlar çoğunlukla Hristiyan olacak, Rumca Türkçe ile birlikte resmi dil kabul edilecekti. Bkz: A. N. Adıyeke, Girit Bunalımı, s. 28-29.
13 A. N. Adıyeke, Girit Bunalımı, s. 139-160.
14 Ayşe Nükhet Adıyeke-Nuri Adıyeke, Fethinden Kaybına Girit, İstanbul 2006, s. 217-223.
15 Metin Hülagü, Osmanlı-Yunan Savaşı Abdülhamid’in Zaferi, İstanbul 2008, s. 77-80.
16 M. Hülagü, Osmanlı-Yunan Savaşı, s. 87-93.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2022, 16:48

Osmanlı ordusu Yunanlıları bozguna uğrattı. Mayıs ayına gelindiğinde Yunan hükümeti, Osmanlıların durdurulmazsa Atina’yı da ele geçireceğinden endişe etmeye başladı. Düzenin değişmesini istemeyen Batılı devletler hemen araya girerek, Osmanlı Devleti’nin savaş tazminatı17 karşılığında eski öncesi topraklara geri çekilmesini sağladılar.18 Yapılan anlaşmaya göre Yunanistan 4 milyon liraya ek olarak zarar gören halkın mağduriyetinin giderilmesi için 100.000 lira daha tazminat ödeyecekti.19
II. Savaşın Mağdurları: Siviller
Tesalya nüfusu, Evlâd-ı Fatihân, Arnavut, Tatar ve Çerkeslerin oluşturduğu Müslümanlarla birlikte Rum, Ulah, Yahudi ve ecnebilerden oluşmaktaydı. Farklı kaynaklar değişik oranlar verdikleri halde, Tesalya’nın Yunanistan’a terk edildiği 1881 yılı itibarıyla nüfusun çoğunluğunu Rumlar; yaklaşık %10’luk kısmını ise Müslümanlar teşkil ediyordu.


Tablo 2: 1878 Sayımına Göre Tesalya Nüfusu20

Kaza Hristiyan Müslüman Yahudi Toplam
Ermiye 7.240 1.731 - 8.971
Golos 71.985 2.675 650 75.310
Velestin- Tırnova 26.580 16.445 3.000 43.025
Tırhala-
Dereli- 118.875 8.435 400 127.310
Alasonya-
Yenişehir
Kardiçe-
Çatalca- 60.021 10.106 40 70.127
Toplam 284.701 39.392 4.090 324.093




A. Rumlar
Yunan saldırılarıyla başlayan Tesalya Savaşı, askeri harekât açısından oldukça kısa sürmüştü. Osmanlı ordusu Yunan birliklerini bozguna uğratmıştı. Yunan askerlerinin cepheleri terk ederek kaçması, sivil Rumları da korkuyla karışık


17 Savaş Tazminatı, uluslararası hukukta yer almamasına rağmen 18. yüzyılda ortaya çıkmış bir uygulamadır. Daha önceki dönemlerde yenen taraf yenilene bir bağlılık göstergesi olarak vergi öderdi. 18. yüzyılda ise yenilen tarafın savaşın sorumlusu olduğundan hareketle tazminat maddesi anlaşmalarda yer almaya başladı. 22 Nisan 1745 tarihli Avusturya-Bavyera Antlaşması bunun ilk örneklerindendir. Bkz: Armin A. Steinkamn, “War Damages”, Encyclopedia of Public International Law, vol: 4, Use of Force War and Neutrality Peace Treaties (N-Z), Amsterdam, New York, Oxford 1982,s. 298- 303. 18 Stanford J.Shaw- Ezel Kural Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, c. II, Reform, Devrim ve Cumhuriyet: Modern Türkiye’nin Doğuşu, 1808-1975, İstanbul 1983, s. 256-258.
19 M. Hülagü, Osmanlı-Yunan Savaşı, s. 178-187.
20 Aleksandre Popoviç, Balkanlar’da İslâm, Türkçesi: Komisyon, İstanbul 1995, s. 304.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2022, 16:51

endişeye sevk etmişti. Onlar da evlerini, bağlarını-bahçelerini bırakarak memleketlerini terk ediyor, Yunanistan’ın başka bölgelerine gidiyorlardı. Savaş esnasında bölgede bulunan gazeteci Süleyman Tevfik’in, göç edip sonra da evine dönen bir Hristiyan’ın anlattıklarından hareketle yazdıkları Rumların yaşadığı korkuyu şöyle tasvir ediyordu:21
En ziyade telaş gösteren asker idi. “Osmanlılar Yenişehir’in arkasını dolaşarak cümlemizi kesecekler, gemisini kurtaran kaptandır.” gibi sözler ağızlarda dolaşmağa başladı, bir de o sırada askerin ricat emri aldığı haberi çıkarak dehşeti bin kat artırdı.
Herkes çoluk çocuk, erkek kadın karışık bir halde istasyon yolunu tuttular, her taraftan, her sokaktan sel gibi ahali akıyordu. Bu kalabalığa bir de süratle kaçan süvari, piyade, topçu askerleri, erzak ve mühimmat arabaları munzam oldu. O zaman şehirde sanki kıyamet koptu. Ezilen, yuvarlanan, çiğnenenin haddi hesabı yoktu… Her taraftan “kaçınız, geliyorlar, geldiler..” gibi sözler, naralar işitiliyordu.
Ben bir elimle zevcemi ve diğer elimle oğlumu tutmuş olduğum halde akıntının şiddet-i cereyanına kapılarak ayaklarım yere dokunmaksızın istasyona kadar gittim. Orada en evvel hareket edecek olan trene çocuklar ile kadınların bindirilmesine karar verilmiş olduğundan herkesle beraber ben de zevcemi ve oğlumu bir vagona sokabildim. Her vagonda hatta furgonlarda belki birkaç yüz kişi birbiri üzerine çıkarak sokulmuşlardı. Yalnız ahaliden erkekler değil askerler bile zavallı kadınları, çocukları kollarından çekerek kendileri binmek istiyorlardı.
Yine gazeteci Süleyman Tevfik’e göre Rumların korkudan kaçması geride bıraktıkları mallarının yağmalanmasına yol açmıştı. Bu vakaların önüne geçmek için Osmanlı askerleri kontrollerine geçen şehirlerde hızla güvenlik tedbirleri alıyorlardı. Örneğin Yenişehir’de göç edenlerin giderken kapılarını açık bıraktıkları mülklerine girilmemesi için nöbetçiler görevlendiriliyor, geceleri fenerler yakılarak aydınlatma sağlanıyordu. Zaman zaman komutanlar bizzat dolaşarak alınan tedbirleri denetliyorlardı.22 Osmanlı ordusunun ele geçirdiği yerlerden birisi de Golos’tu. Burada da halka adaletli davranılacağı ancak Osmanlı askerlerine düşmanlık yapanlara müsamaha gösterilmeyeceği ilan edildi. Ardından şehrin güvenliğini Osmanlı askerleri sağlamaya başladılar.23
Tesalya’da Osmanlı askerleri güvenliği sağlarken korkuya kapılıp gitmiş olan Rumlar, sefil bir halde evlerinden uzakta yaşıyordu. Neyse ki savaşın kısa sürede sona ermesi Rumları evlerine dönüş için umutlandırdı. Ancak Hudud-ı Yunaniye Kumandanı Müşir Edhem Paşa, Rumlardan arazi sahibi olanların ziraat mevsiminin bitmesinden evvel topraklarını işlemek isterlerse dönebileceklerini, serseri takımıyla askeri sınıftan olanlara müsaade edilmemesi


21 Süleyman Tevfik, Tesalyada Bir Cevelan ve Dört Aylık Seyahatim, Dersaadet 1315, s. 218-223.
22 S. Tevfik, Tesalyada Bir Cevelan, s. 217-218.
23 1897 Türk-Yunan Savaşı (Tesalya Savaşı), Yayına Hazırlayan: Bayram Kodaman, Ankara 1993, s. 29-30.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2022, 16:53

talimatına uyulduğunu bildiriyordu. Bu uygulama yeni bir sorunun doğuşu anlamına geliyordu. Çünkü göçmen Rumların çoğu Tesalya’da emlak ve arazi sahibi değildi. Bunlar bölgede bir hayli fazla olan çiftliklerde yarıcılık ve ondalıkçılık yaparak geçimlerini sağlayan, yardıma muhtaç kişilerdi. Osmanlı memurları hem bu kişiler hem de diğer dönecekler hakkında detaylı bilgiye sahip değildir. Bunlar Tesalyalı olsa bile topraklarını bırakıp göç ettiklerinden dolayı tanınmıyorlardı. İçlerinde sahte isimlerle gelenler olabilirdi. Bu nedenle Osmanlı memurları kimsenin dönmesine müsaade etmiyordu.24
Osmanlı memurlarının Rumların geri dönüşünü engellemesi üzerine çoğu Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya gibi Avrupa devletlerinin vatandaşı olan çiftlik sahipleri devreye girdiler. Sefaretleri aracılığıyla Bâbıâli’ye müracaatta bulunan ecnebiler, engellemelerin kaldırılmasını istediler. Bâbıâli de konu hakkında Edhem Paşa’nın bilgisine başvurdu. Edhem Paşa, henüz anlaşmayı imzalamayan Yunan hükümeti üzerinde, memleketlerine dönemeyen Rum göçmenler vasıtasıyla baskı oluşturmayı amaçladığını söyledi. Oysa ön anlaşma Osmanlı Devleti ile Avrupa devletleri arasında imzalandığından, Yunanistan’ın imzalamasına gerek yoktu. Bu nedenle ön anlaşmada, Tesalya’yı terk eden Rumların dönmesi kararlaştırıldığından engellemeler haksız görülüyordu.25 Atina’daki İngiliz elçisi Edwin H. Egerton, Osmanlı yöneticilerinin anlaşmaya rağmen Rum göçmenlerin dönüşüne zorluk çıkarttığını ülkesine rapor ediyordu.26
Batılı devletlerin baskısı üzerine Rumlar 1897 yılının sonbaharında evlerine geri dönmeye başladılar. 35.000 Rum göçmenden yaklaşık 20.000’inin Golos’a gelmesi bekleniyordu.27 Hem Yunan hükümeti hem de İngiltere ve Rusya dönüş yolculuğunda Rumlara tıbbi malzeme, yiyecek ve giyecek yardımında bulundu.28
B. Müslümanlar
Tesalya’nın Yunanistan’a bırakılmasıyla Müslümanlar için sorunlar başlamıştı. Her şeyden önce Yunan idaresi döneminde Tesalya’nın Müslüman nüfusu 40 binden 4 bine kadar gerilemişti. Bunlar da Tesalya’nın doğu kesimlerine çekilmişlerdi. 1897 savaşında Osmanlıların Yunanlıları bozguna uğratması ve Rumların göç etmesi, doğrudan bölge Müslümanlarını hedef haline getirdi. Savaştaki yenilginin faturası Müslümanlara kesildi. Geri dönen Rumlar, Yunan hükümetinin de desteğiyle katliamlara başladılar. Şehir ve köyler


24 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Bâb-ı Âli Evrak Odası (BEO). 1017/76270, 5 Ekim 1897.
25 BOA, BEO. 1022/76577, 11 Ekim 1897.
26 “Mr. Egerton to the Marquess of Salisbury”, Parliamentary Papers, Correspondence Respecting the Negotiations for the Conclusion of Peace Between Turkey and Greece, London 1898, s. 280.
27 “Sir P. Currie to the Marquess of Salisbury”, Parliamentary Papers, Correspondence Respecting the Negotiations for the Conclusion of Peace Between Turkey and Greece, London 1898, s. 309.
28 BOA, İrade Eyalat-ı Mümtaze Yunanistan. 22/1041, 5 Temmuz 1897; BOA, BEO. 1131/84824, 29 Mayıs 1898; BOA, BEO. 1048/78587, 4 Aralık 1897; BOA, İrade Rüsumat. 8/17, 8 Mayıs 1898; BOA, BEO. 1049/78631, 7 Aralık 1897.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Ecnebilerin Zararlarının Tazmîni Meselesi İbrahim Serbestoğlu

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2022, 16:55

dolaşılarak Müslümanların evleri basıldı. Gayrimenkuller mahkemeler yoluyla Rumlara aktarılarak haciz işlemleri başlatıldı.29
Tesalya’nın tekrar Yunanistan’a bırakılmasıyla Rum olmayanlara karşı başlatılan saldırılar yüzünden Müslümanlar Osmanlı topraklarına göç etmek zorunda kaldılar. Selanik ve İzmir taraflarına gidenler buralarda yerel halk ve Osmanlı idaresinin kısıtlı yardımlarıyla yeni bir hayat kurmaya çalıştılar.30
C. Ulahlar ve Yahudiler
Ulahlar, Balkanların göçebe milleti olup Tesalya’nın 6. yüzyıldan itibaren Slav işgaline uğramasının ardından bölgeye yerleşmişti.31 Aynı mezhepten olmalarına rağmen Rumlarla anlaşmakta zorlanıyorlardı. Sorunun temeli Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethi sonrasında Fener Rum Patriği’ni Ortodoks cemaatinin lideri yapmasında yatıyordu. Sonraki yıllarda Ohri’de Bulgarlar ve İpek’te de Sırplar için otonom kiliseler kurulduğu halde bunlar 1765 ve 1767 kararlarıyla lağvedilmişti. Bulgar, Sırp ve Ulah din adamlarının çoğu görevlerinden alınarak yerlerine Rumlar tayin edilmişti. Rum Patrikhanesi Bulgar, Sırp ve Romenlerle birlikte Ulahları da Helenleştirmeye çalışıyordu.32
Yunan hâkimiyetine geçtiklerinde Tesalya ve Tırhala’da 200.000’den fazla nüfusa sahip olduklarını iddia eden Ulahlar, 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda ikiye bölünmüşlerdi. Osmanlı idaresini destekleyip bölgenin tekrar Osmanlı hâkimiyetinde kalmasını isteyen Ulahlar, Avrupa devletlerinin hükümetlerine dilekçeler göndermişlerdi. Böylece mezhep hürriyetlerine ve milli adetlerine saygı gösteren Osmanlı idaresini Yunanistan’a tercih ediyorlardı.33 Bu tercihleri doğal olarak Rumlar tarafından hoş karşılanmamıştı. Ulahlar, can ve mal güvenliklerinden endişe eder hale gelmişlerdi.34
1897 Türk-Yunan Savaşı öncesinde ve esnasında Tesalya Yahudilerinden bazıları Müslümanları göçe teşvik ederek geride bırakılacak malları yok pahasına


29 1881-1896 yılları arasında Müslümanlar hakkında toplam 1500 civarında haciz işlemine başvurulmuştu. Oysa 1897 Türk-Yunan Savaşı sonrasında daha bir yıl dolmadan Müslümanlara yönelik 1.500’den fazla yeni haciz işlemi başlatılmıştı. Bkz: BOA, Yıldız Perakende Arzuhal ve Jurnaller (Y.PRK.AZJ). 38/65, 1897.
30 BOA, İrade Hususi. 65/32, 4 Haziran 1898; BOA, BEO. 1136/85161, 6 Haziran 1898;
BOA, BEO. 1133/84973, 1 Haziran 1898.
31 M. Kiel, “Tesalya”, s. 522.
32 Mucize Ünlü, “II. Abdülhamid Döneminde Ulahlar”, Perspectives on Ottoman Studies Papers from the 18th Symposium of the International Committee of Pre-Ottoman and Ottoman Studies (CIEPO), Eds: Ekrem Causevic, Nenad Moacanin, Vjeran Kursar, Zagreb, 25th- 30th August 2008, s. 229-237.
33 BOA, Yıldız Perakende Askeri Maruzat. 128/26, 25 Haziran 1897; BOA, Yıldız Perakende Başkitabet Dairesi Maruzatı. 52/120, 29 Haziran 1897; BOA, Yıldız Mütenevvia. 177/198, 12 Haziran 1898.
34 BOA, Y.PRK.AZJ. 38/65, 1897.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir