Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Girit Konulu Dergiler
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 18 Eki 2020, 15:24

Mübadil Misafirhaneleri İmmigranteguesthouses

Fahriye Emgili



Giriş
30 Ocak 1923’te Lozan’da imzalanan Türk-Rum ahali mübadelesine ilişkin sözleşmenin 25 Ağustos 1923’te her iki ülke tarafından onaylanarak yürürlüğe girmesinin ardından, Yunanistan’daki ve Türkiye’deki göçmenlerin değiş tokuşuna başlandı. İş bu anlaşmayla Türk ve Yunan tarafı türdeş yapıya sahip millî bir devlet oluşturmayı hedef aldıklarından, zamanla ortaya çıkan bazı meseleler karşılıklı göç uygulamasını durdurmadı. Ne var ki savaştan henüz kurtulmuş olan Türkiye, Türk mübadillerin iskânında olağanüstü çaba sarfetmek durumunda kaldı. Zirâ, Yunanlıların işgal ettiği bölgeler birer harabe halindeydi; hemen hepsi iskân bölgesi olarak belirlenen bu yerlerde gayrimüslimlerin terkettiği evler de göçmen iskânına müsait değildi. Diğer yandan Yunanistan’da kıyı kentlere yığılan göçmen mübadelesinde acele edilmek zorunda kalınması, isabetli bir imâr ve iskân plânının yapılmasına zaman bırakmamıştı.
Mübadillerin iskân mıntıkları İcra Vekilleri Heyeti tarafından tasdik edilen 17 Temmuz 1923 tarihli talimatname ile sekiz mıntıka olarak belirlenmiş, daha sonra ise yapılan çalışmalar neticesinde bu sayı ona çıkarılmıştır.1





* Doç. Dr. Mersin Üniversitesi, Tarih Bölümü, Elmek: femgili@gmail.com
1 Osmanlı Hilâli Ahmer Mecmuası, 15 Kânunu Evvel, 1338, No: 28, s.103-
104. bkz. Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmuası, 15 Aralık 1923, Sayı: 28, Cilt: 3, s. 103-104.

MÜBADİL MİSAFİRHANELERİ 155



Tablo 1: Mübadiller için Belirlenen 10 İskân Alanı


Birinci Alan: Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Amasya, Tokat, Çorum

İkinci Alan: Edirne, Tekfur dağı, Gelibolu, Kırık kilise, Çanakkale

Üçüncü Alan: Balıkesir;

Dördüncü Alan: İzmir, Manisa, Aydın, Menteşe, Afyon;

Beşinci Alan: Bursa

Altıncı Alan: İstanbul, Çatalca, Zonguldak

Yedinci Alan: İzmit, Bolu, Bilecik, Eskişehir, Kütahya

Sekizinci Alan: Antalya, Isparta, Burdur

Dokuzuncu Alan: Konya, Niğde, Kayseri, Aksaray, Kırşehir

Onuncu Alan: Adana, Mersin, Silifke, Kozan, Ayıntab, Maraş

Nitekim yukarıdaki tabloda belirlenen iskân mıntıkaları çerçevesinde Mübadilleri sadece Türkiye’ye getirmek meseleyi çözmemekteydi. Mübadillerin iskân mıntıklarına yerleştirilmeleri hemen mümkün olmamaktaydı. Onların öncelikle bindirme ve indirme iskelelerinden iskân oluncaya kadar geçen sürede sağlıklı olmalarını sağlayıp geçici barınmalarını sağlamak gerekmekteydi.
Türkiye ise uzun süren savaşların yükünü daha üzerinden atamadan mübadele kararının alınmasıyla harekete geçmiş, ancak imkânları elvermediği için yeterli hazırlık yapamamıştır. Bu sebeple mübadele işini, en azından kış sonu ilkbahar başlarında başlatarak eksiklerini tamamlamayı düşünmüştür. Kış aylarında yapılacak bir zorunlu göçte, sağlık, barınma, beslenme, ulaşım ve yerleşme sorunlarının artacağı ortadaydı. Ne var ki göçün kış ayları geçinceye değin geciktirilmesi göçe zorlanmış durumda olan mübadilleri zor durumda bırakacaktı. Bu da bir açmazdı.
Türk mübadiller, “Yunanistan'ın gördüğü yardımdan yoksun olarak, savaş yıkıntılarını taşıyan topraklara, tüm doğramaları ateş yakmak için kullanılmış" evlere yerleşmek zorunda kalıyorlardı.2 Çünkü konut meselesi Türkiye’nin en önemli sorunu olup, Yunanlıların ülkeyi terk ederken geçtikleri her yeri yakıp yıkmaları nedeniyle kullanılabilir olanı hemen hemen yok gibidir.



2 Seçil Akgün, “Birkaç Amerikan Kaynağından Türk-Yunan Mübadelesi runu”, Üçüncü Askeri Tarih Semineri Bildiriler, Tarih Boyunca Türk-Yunan İlişkileri (20 Temmuz 1974'e Kadar), Gnkur. Basımevi, Ankara 1986, s. 255
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 18 Eki 2020, 15:33

Muhtelit Mübadele Komisyonu, Tevfik Rüştü Bey’in önerisiyle; mübadeleye, öncelikli olarak liman şehirlerine çeşitli sebeplerle yığılmış perişan durumda olan göçmenlerden başlanması, sonra da iç bölgelerde kalan ve büyük ölçüde evlerini terk etmek zorunda kalmış Müslüman kitlelerin taşınması kararlaştırıldı.3
Bilindiği gibi Lozan görüşmeleri sırasında imzalanan nüfus mübadelesi sözleşmesi ile birlikte Yunanistan’da bulunan Türkler, Selanik, Kavala, Hanya, Kandiye, Girit gibi liman kentlerinde toplan- maya başlamışlardı.4 Bu durum Türkiye tarafında da aynıydı. Her iki tarafta da şehir ve kasabalarda oturan mübadiller taşınabilir mallarını paraya çevirip yanlarına aldıkları özel eşyalarıyla, trenlerle sahildeki kentlere yığılıyorlardı.5 Bindirme iskelelerine kadar kilometrelerce yol, binbir zorlukla genellikle yaya olarak aşılmaktaydı. Bu sefalet koşulları, beraberinde birtakım sağlık sorunlarını ve bulaşıcı hastalıkları da ortaya çıkarıyordu.6
Yunanistan tarafında en yoğun yığılma Selanik’teydi. Özellikle Serfice, Kozana, Karaferye’den gelenler bu liman kentinde toplanmışlardı. Aralık 1923’te yalnızca Selanik’e yığılan 30.000-40.000 kişiden söz edilmekteydi.7 Yunanistan’da uygulamaya ilk olarak Selanik’le birlikte, kötü koşullar sebebiyle Kozana ve Kayalar yerleşim bölgelerinden başlandığı anlaşılmaktaydı. Liman kentlerinde toplanan mübadilleri hemen sevk etmek mümkün değildi. Mübadillerin biriktiği bu kentlerde, birtakım sağlık sorunları ile karşı karşıya kalınması kaçınılmazdı. Bu sebeple de sağlık önlemlerinin alınması gerekiyordu. Mübadiller, hem sağlık sorunlarının çözümü hem de gerektiğinde iaşelerinin sağlanması için Yunanistan’da görevlendirilen Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne başvuruyorlardı.

Tablo 2: Bazı İndirme ve Bindirme İskeleleri



BİNDİRME İSKELESİ İNDİRME İSKELESİ

Selanik ve Kavala İzmir
Selanik ve Kavala İstanbul ve Marmara Havzası
Selanik ve Kavala Ereğli ve Trabzon
Girit Limanlarından Mersin ve Silifke
Girit Limanlarından Edremit ve Ayvalık
Selanik Mersin, Mudanya, İzmit

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 18 Eki 2020, 15:44

Her bindirme iskelesinde birer “Bindirme ve Yükleme Heyeti” bulunuyordu. Beşer kişiden oluşan bu heyetlerin görevi, göçmenlerin vapurlara bindirilmesi, resmî kayıtlarının yapılması, belgelerinin denetimi gibi işlerdi. Bu heyet önceden belirlenmiş listelere göre hangi vapura Yunanistan’ın hangi yöresinden gelen göçmenlerin binmesi gerektiğini belirliyordu. Göçmenlerin daha vapurlara binmeden önce, ne tür işle uğraştıklarının teker teker belirlenmesi, bu bilgileri kapsayacak düzenli çizelge ve raporların hazırlanması gerekiyordu.8 Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti’nin isteği doğrultusunda düzenlenecek bu cetvellerle ilgili yayınlanan talimatnamede mübadillerin uğraş alanları ile ilgili nakliyat esnasında tutulan cetvellerin yanı sıra mübadillerin sevk ve iskân yerlerini gösteren ayrıca bir numune cetvel oluşturulması yer almaktaydı. Bu cetvelde gelen kişi, eşya ve hayvan sayısı da gösterilmişti. Ayrıca, Mayıs 1924 tarihine kadar gidenleri gösterir bir cetvel de düzenlendi.

1.Bindirme İskelelerinde Misafirhanaler


Hilal-i Ahmer Cemiyeti limanlarda beklemek zorunda olan mübadiller için limanlara yakın boş arazilere çadırdan misafirhaneler kurdurmuş ve mübadillere gıda, giyim ve ilaç yardımında bulun-muştu. Mübadillerin köylerinden Karaferye istasyonuna gelebilmeleri için 40-65 km. yol katetmeleri gerektiğinden bu çerçevede Kozana’da 1500, Karaferye istasyonunda 1000, Hadova’da 1000 kişiyi ağırlamaya ve barındırmaya yeterli üç misafirhane kurulmuştu. Çadırlardan oluşan bu misafirhanelerde sıcak yemek ve ekmek servisi yapılıyor, hasta olanların tedavileri ile uğraşılıyor ve korunma amaçlı aşı uygulanıyordu.9 Mübadillere başta çiçek aşısı olmak üzere, dizanteri ve veba aşıları yapılıyordu.10
Kayalar’dan nakliyata 7 Mart’ta başlanacak bir ay içinde 10 bin kişi sevkedilecekti. Kayalar heyetinin merkezi Suruvic olacak ve burada 1500 kişilik bir misafirhane ve aşhane açılacaktı. Vodine ve Karacaova mıntıkaları Selanik Tâlî Komisyonuna ait olmakla birlikte, Vodine’de açılacak küçük misafirhanenin Selanik heyeti tarafından tesis ve idaresi kararlaştırıldı.11
Bindirme iskelelerinde hazırlıklar sürerken misafirhaneye getirilen kaynak suyunun masrafını Muhtelit komisyondaki Türk delegesi heyeti karşılamıştı. Böylece sayıları 200 bine yaklaşan muhacirler mesken kirası derdinden kurtulacaklar; misafirhaneye getirtilen kaynak suyu ile dizanteri, tifo ve diğer salgın hastalıklara karşı korunmuş olacaklardı. Diğer yandan, hastalar en müsait şartlar altında tedavi edilecekler, yaz mevsiminde özellikle çocukların sıtmaya yakalanmaları önlenmiş olacak, buradaki muhacirlerin toplu olarak vapura nakledilmeleri kolay hale gelecekti.
Selanik Hilal-i Ahmer Sağlık Yardım Kurulu Başkanı Mahir Bey, Muhtelit Mübadele Komisyonu’nun Hilal-i Ahmer temsilcisi Ömer Lütfi Bey’e gönderdiği 3 Aralık 1923 tarihli raporunda; bütün bu önlemlere karşın mübadillerin aç, yardıma muhtaç olduğunu, çeşitli hastalıkların çoğaldığını ve hasta sayısının artmasından endişe edildiğini bildiriyordu.12
Bindirme (İrkap) iskelelerindeki söz edilen misafirhanelerin dışında, Selanik’teki göçmenlerin karşılaştıkları sorunlara son vermek amacıyla Selanik Sağlık Yardım Kurulu, Selanik şehri civarında Kireç köyü yolu üzerinde 5000 kişiyi barındırabilecek başka bir misafirhane de oluşturmuştu.13
1924 Yılının ilk günlerinde faaliyete geçtiği anlaşılan misafirhanenin 20 Ocak 1924 tarihli talimatnamesine göre; Türkiye’ye sevkedilmek üzere dâhilden kara yoluyla ve trenle gelecek muhacirlerin hepsi bu misafirhaneye alınacak ve bunlar için bir dispanser, on yataklı bir hastane, bir çayhane, bir aşhane açılarak dispanser ve has- tanede iki doktor, bir eczacı veya cerrah ve yeteri kadar da hastabakıcı istihdam edilecekti. Çiçek aşısı misafirhanede tamamlanacaktı.14
Bindirme iskelelerinde Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nce işlemleri tamamlanan mübadil göçmenler gemilere bindirilerek Türkiye’ye götürülmekteydiler. Bu mübadiller, Ayvalık, Mudanya, Bandırma, Erdek, Gelibolu, İzmit, İzmir, Fethiye, Çeşme, Urla, Tekfur dağı, Mersin, Tuzla, Çanakkale, Antalya, Sinop, Samsun, Giresun ve Polat- hane liman ve iskelelerinden karaya çıkarıldılar.15 İskeleden sonra yerleşim yerlerine gönderilenceye kadar mübadilleri rahat ettirmek göç yolculuğu sırasında yaşanan sıkıntıların üstesinden gelmek gerekmekteydi.
9 Aralık 1923 tarihli “Muhacirlerin Kabûl, iaşe, Sevk ve İskânları Hakkındaki Talimatname” gereğince, sıkı bir kontrolden geçirilmekteydiler. Bu kontroller esnasında ilk evvela Karma Komisyon tarafından mübadillere verilen hüviyet belgeleri kontrol edi- liyor ve içlerinde anarşist, cani, casus olanlarla, Milli Mücadele’de Yunanlılarla işbirliği yapmış, ırken ve hissen Türkiye’de yerleşmesine imkân görünmeyenlerin tespiti yapılarak16 mübadillerin istirahatlarının sağlanması için misafirhanelere gönderilerek geçici barınma sorunlarına çözüm getirilmeye çalışılıyordu.
Mübadiller için Anadolunun muhtelif yerlerinde dört bin kişilik misafirhane açılmıştı. Bu süre içinde, gayri mâlül Rum göçmenler- den 4700 kişi Yunanistan’a sevk olunmuştu.17





9 THAM, III/31, 15 Mart 1340/924, s. 226; THAM, III/49, 15 Eylül 1925, s.163.
10 TBMMZC, D. II, İÇ. II, C. IX, Ankara, 1975, s. 58.
11 Kızılay Aşivi(KA), ds. 530; THAM, no:31, 15 Mart 1924, s.226.
12 Mesut Çapa, “Lozan’da Öngörülen Türk Ahali Mübadelesinin Uygulanma- sında Türkiye Kızılay Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Katkıları”, Atatürk Yolu, Yıl: 1, S. 2, Kasım 1988, ss. 241-255.
13 Çapa, a.g.m., s. 247.
14 KA, Dosya: 530.
15 Nedim İpek, Samsun ve Mübadele, TTK Yayınları, Ankara 2000, s. 48.
16 İskân Tarihçesi, Ankara 1932, s.21.
17 Açıksöz, 7 Ocak 1924.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 18 Eki 2020, 16:03

2.İndirme (İhraç) İskelelerinde Mübadiller

Mübadiller için indirme iskelelerinde iki türlü misafirhane açılmıştır. Bunlardan bir tanesi mübadillerin temizlik ve sağlık denetimlerinin yapıldığı, kimlik ve eşyalarının da elden geçirildiği karantina merkezleri (tahaffuzhaneler) idi. Ayrıca, burada göçmenlere ne tür uygulamalarla karşılaşacakları konusunda bilgi verilmekteydi. İkincisi ise, temizlik ve kimlik kontrolleri yapılmış mübadillerin istirahatları için hazırlanmış olan diğer konakladıkları misafirhanelerdi.18

2.1.Karantinalar (Tahaffuzhaneler)

Birçok sıkıntının yaşandığı vapur yolculuğunun sonunda mübadillerin iskân edilecekleri bölgelere, limanlara varıldığında ilk anda karşılaşılan sorunlardan biri kişilerin başını sokacakları bir ev bulana kadar nereye yerleştirilecekleriydi. Bu nedenle, mübadillerin iskelelere indirilmelerinden, yerleşecekleri evlere ulaştırılmalarına kadarki süreçte geçici barındırılmaları ve sağlık kontrolleri için tahaffuzhaneler kuruldu.
Selanik’te imadad-ı sıhhi heyetlerince sağlık kontrolleri yapıldıktan sonra Türkiye’ye doğru vapurlarla hareket eden mübadillerin ilk durağı Tuzla tahaffuzhanesi olmuştu. İlk sağlık kontrollerinin yapıldığı bu tahaffuzhanede kadın ve erkekler için ayrı birer hastane ve misafirhane olarak kullanılmak üzere birçok baraka inşa edilmişti. Mübadillerin burada sağlık kontrolleri ve vücut temizliklerinin yanı sıra eşyaları da temizlik işleminden geçirilmiş, bunun için gerekli olan etüv makinesi tahsis edilmiştir.19
Meselâ 1923 yılı Kasım ayı sonlarından itibaren mübadillerin Türkiye’ye sevk işlemine başlanmıştı. 24 Kasım 1923 tarihinde Selanik limanından hareket eden Arslan vapuruyla 710 Langazalı ve
190 yetim Tekirdağ’da iskân edilmek üzere yola çıkmıştır. Bu mü- badiller temizlik işlemleri yapılmak üzere 27 Kasım 1923 tarihinde Tuzla’ya varmışlar, burada karantinaya alınmışlardır.20 Tekirdağ’a sevk edilen ikinci kafile olan Langaza ve Kılkış mübadillerinden 2300 nüfus, 26 Kasım 1923’te Selanik’ten yola çıkarılmış, bu mübadiller de aynı şekilde ilk olarak Tuzla tahaffuzhanesi’ne götürülmüş, temizlik işlemlerinin tamamlanmasından sonra 2 Aralık 1923 tarihinde Tekirdağ’a çıkarılmışlardır.21 Sağlık denetimleri karantinalarda yapılan mübadiller geldikleri vapurlara tekrar bindirilerek Tekirdağ’a nakledilmişlerdi. Bu uygulama ilk gelen mübadil kafilelerinin tamamı için uygulanırken bir süre sonra kaldırılmıştır. Bu uygulamanın kaldırılmasının sebebi göç yolculuğu sırasında vapurlarda doktor bulundurulmaması olmuştur. Selanik’ten yola çıkan mübadllerin 3-5 günlük uzun deniz yolculuğunun etkisiyle mübadillerin sağlık durumlarında bozulmalar meydana gelmiş, olası salgın hastalığın önüne geçmek için mübadiller ilk olarak tahffuzhanelere sevk edilmiştir.
Ancak 27 Ocak 1924 tarihinde Hilal-i Ahmer Cemiyeti ile görüşmelere başlayan Mübadele, İmar ve İskân Vekili Mustafa Necati Bey, bu uygulamanın sevk masraflarını arttırdığı gibi mübadillerin daha fazla sefalet çektiğini bildirerek bu tarihten itibaren vazgeçilmiştir.
1923 sonu ve 1924 yılı içerisinde dört karantina merkezi faaliyet göstermişti. İzmir ve havalisinde iskân edilecek mübadiller için Klazumen; İstanbul ve Tekirdağ’da yerleştirilecek olanlar için Tuzla, Karadeniz’de iskân olunacaklar için ise Kavak ve Sinop karantina merkezleri olarak belirlenmiştir.22 Tuzla tahaffuzhanesi bu misafirhanelerin en büyüğü idi. Bunların yanı sıra Samsun, Mersin, Aydın, Gelibolu, Çanakkale, İzmit, Fethiye, Ayvalık, Erdek, Çeşme ve Bayındır misafirhaneleri de mübadillerin geçici barınma sorunlarının giderilmesinde önemli yer tutmuştur.
Vapurlardan inen göçmenler, ilk önce gruplar halinde karantinalara alınıyorlardı. Burada sağlık kontrolleri yapıldıktan sonra, aşı kartları inceleniyor ve aşısı olmayanlara aşıları uygulanıyor, bütün göçmenlerin temizlenmeleri sağlanıyor, karma komisyonca verilen resmi belgeler inceleniyor, beraberinde getirdikleri eşyalar teker teker inceleniyordu. Misafirhanelere yakın yerlere, göçmenlerin yanlarında getirdikleri koyun, öküz, eşek, at gibi hayvanlar için de ahırlar yapılmıştı. Tahffuzhane kısmında temizlenen ve diğer işlemleri tamamlanan göçmenler bu kez asıl misafirhaneye alınıyorlardı. Fakir durumda olan göçmenlerin iaşelerini Hilal-i Ahmer üstlenmişti.

Hükümet bu tür göçmenler için sabahları çay akşamları çorba veriyordu. Bazı diğer göçmenler de misafirhanede kaldıkları süre içinde kendi yiyeceklerini kendileri temin ediyorlardı.
Göçmenlerin sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak için kamuoyunda büyük bir yardım kampanyası başlatılmıştı. Meselâ Musevi cemaatinden bir kurul, Klazumen Misafirhanesine ziyaret ederek o misafirhanede kalan göçmenlere 500 pide, 500 paket sigara, 42 kıyye tahin helvası dağıtmıştır.
Bu yardımlar adı geçen cemaat tarafından aralıklarla tekrarlanmıştır.23
Mübadillerin bir kısmı da yolculuk sırasında, geçici olarak konakladıkları limanlarda karantinaya alınıyor, burada temizlik işlem- leri gerçekleştiriliyordu. Selanikli bir mübadil, yolculuğu sırasında Urla’da karantinaya alınmalarını şu şekilde anlatmaktadır:

“Bizim geldiğimiz küçük vapurdu. Vapurun kömürü bitti. Kömür almağa gitti, İs tanbul’a gelmedi. On beş gün on beş gece orada yattık. Urla’da kaldık. Hamamlarda bizi yıkadılar. Bir hastalık olmasın diye. Yukarıdan akarsular macır [muhacir] işi. Yoklama yaparlar yani. Madem geldin macır, acaba var mı hastalık? Yoktu.”24

Canlarını zor kurtararak, aç ve çıplak durumda Selanik limanlarına doğru akın etmiş, tüm kıyı kentleri derme çatma çadır ve barınaklarda yanında birkaç eşyası ile kendisini anavatana götürecek gemileri bekleyen göçmenlerle dolup taşmıştır. Mübadele ile Sela- nik’in Kılkış kazasından Tuzla iskelesine çıkarılan bir mübadilin anlattığına göre, Türk limanına geliş yolculuğu şöyle gerçekleşmişti:
“Yola çıkacağımız haberini alınca günlük hayatımız pek değişmedi. Zaten bir yıl önceden Türkiye’ye gideceğimiz belliydi. Bir gün, “haydi gidiyorsunuz” dediler. Arabalar geldi, eşyalarımızı yüklediler ve Selanik’e götürdüler. Biz daha sonra at ara balarına, manda arabalarına binerek Selanik’e gittik. (...) Eşyalarımızı bulduk. Yanımızda 900 drahmi vardı.
Selanik’te bize drahmilerin karşılığı olarak 300 lira verdiler. 18 gün bizi Türkiye’ye götürecek geminin gelmesini otelde bekledik. Nihayet Ümit Gemisi geldi. Pasaportlarımız Hayrabolu için hazır- lanmıştı. Türkiye’ye gelince gemi önce Tuzla’ya yanaştı. Etüvden geçirilmek üzere tahaffuzhaneye götürüldük. Biz yoldayken Atatürk’ten emir gelmiş, “İstedikleri yere yerleşsinler” demiş. Bunu duyunca buraya yerleştik. Yolculuğumuz çok zor geçti. Gemi bizi iki günde Tuzla’ya getirdi. 1924 yılının Kasım ayında geldik. Tuzla bir Rum köyüydü ama, biz geldiğimiz de hiç Rum kalmamıştı. (...) Tuzla istasyonunda bir hafta, on gün kadar kaldık. Ondan sonra verilen evleri aradık, bulduk ve yerleştik.(...) ‘Herşeye rağmen vatan Selanik. Köyümü ve şerbet gibi suyunu özlüyorum.”
Bu anlatılarda, mübadillerin Selanik’in ve Girit’in çeşitli yerleşim birimlerinden Türkiye’ye olan yolculuğuna hazırlanışları, ne olduğunu bile pek anlayamadıkları bir yolculuğa çıkışları ve gemi yolculuğu sırasında yaşadıkları sıkıntılar, Anadolu’nun çeşitli limanlarına geliş süreçleri yer almaktadır.
Limana ayak basanları öncelikle karantina bekliyordu. Her indirme iskelesinde olduğu gibi onuncu iskân mıntıkasının çıkış iskelesi olan Mersin de de, Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nce kurulmuş birer sağlık ocağı ve dispanser vardı. İskelede bulaşıcı hastalık taşıyıcısı olan mübadiller karantinaya alını yor, hafif hastalar dispanser de tedavi ediliyorlardı.25 Daha Mersin’e ulaşmadan mübadillerin karantinaya alındığı durumların da yaşandığını bir mübadilin sözleri doğrulamaktadır.
“Yolculuk vapurla dokuz gün dokuz gece sürdü. Urla’da hamama soktular. Anlayamam, belki bir hastalık vardır diye, öyle tecrübe ederdim.”26 İskeleye ulaştıklarında ağır hastalar hastaneye sevk ediliyordu. Mübadillerden fakir ve yardıma muhtaç olanlara, gerektiği kadar giyim ve eşya yardımı yapılıyordu.27




18 TBMMZC, D.II, C.9, Ankara 1975, s.58.
19 Kaan Temizel, “Mübadele Öncesi Tuzla”, Selanik’ten Tuzla’ya Mübadele Sempozyum Bildirileri, Tuzla Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği- Lozan Mübadilleri Vakfı Yayınları, İstanbul 2010, s.54.
20 Akşam, 27 Kasım 1923; Vakit, 27 Kasım 1923.
21 İleri, 2 Aralık 1923; Vakit, 2 Aralık 1923.
22 Vatan, 27 Teşrinisani 1339.
23 THAM, III/28, s.109.
24 Osman Oğuz ile yapılan görüşme, 09.05.2003.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 18 Eki 2020, 16:14

2.2. Geçici Konaklama: Göçmen Misafirhaneleri
Mübadillerin karantina işlemlerinin ve sağlık taramalarının yapılmasının ardından yerleştirileceği misafirhanelerin hangi kurallar dâhilinde işletileceği ve buralarda ne tür hizmetler verileceği konusuna da açıklık getirmek gerekmekteydi. Mübadillerin istirahatlarını temin etmek maksadıyla ihraç iskelelerinde, konak mahallerinde, iskân mıntıkalarında açılmış olan bu misafirhanelerin açılış gayeleri ve misafirhanelerin idaresine ait temel hususlar 28 Kasım 1923 tarihli “Misafirhaneler Talimatnâmesi’nde” belirtilmiştir. Bu genelge, indirme iskelelerinde, konaklama yerlerinde ve iskân alanlarında açılacak göçmen misafirhanelerin açılış biçimi ve yöntemi hususundaki hükümleri de kapsamaktaydı.
28 Kasım 1923 tarihinde yayınlanan Misafirhaneler Talimatnâmesi’ne buna göre ihraç (indirme) iskelelerinde, konak yerle- rinde, iskân mıntıkalarında açılacak olan misafirhanelerin açılma şartları ve idaresi anlatılmıştır.
Talimatnâmede:
1-Terk edilmiş binalar onarılarak kullanılır hale getirilecektir. 2-Terk edilmiş yerlerden ve askeriyeden yatak, yorgan gibi ihtiyaçlar karşılanarak, hiç kimsenin taş ve toprak üzerinde kalmasına izi verilmeyecektir.
3-İhraç iskelelerinde büyük misafirhanelerde Hilâl-i Ahmer ta- rafından 10’ar yataklı birer revir açılarak tıbbi ilaç malzeme sağlanacaktır.
4-Muhacirler misafirhanelerde azami 3 gün kalarak bu süre zarfında verilecek olan çay, sıcak yemek ve sair, Hilâl-i Ahmer tarafından karşılanacak imkân olmadığı zamanlarda ihtiyaçlar hükümet tarafından karşılanacaktır.28

Yayınlanan bu talimatname doğrultusunda yerleşim bölgelerinde misafirhaneler açılmaya başlanmış ve mübadillerin buralarda konaklayabilmeleri için uygun koşullar yaratılmaya başlanmıştır. Mübadele İmar ve İskân Vekili Mustafa Necati, Hâkimiyet-i Milliye gazetesine verdiği mülakatında, misafirhanelerin olabildiğince ailelerin ayrı ayrı kalacakları bölümlerden oluşturulacağını, yatak olarak karyolalar kullanılacağını, ısınma sıkıntısı yaşatmamak için sobalar kurulacağını ve temizliğin sağlanması için gerekli gayret gösterileceğini ifade etmiştir.29
İndirme iskelelerindeki büyük misafirhanelerde, Hilal-i Ahmer tarafından onar yataklı birer revir açılarak buralarda ilaç ve tıbbi malzeme bulundurulması şart olarak ileri sürülmekteydi. Mübadillerin bu misafirhanelerde en çok üç gün kalabileceği, bu süre içinde verilecek çay, sıcak yemek vb.yardımların Hilal-i Ahmer ve diğer yardımsever kuruluşlardan ve kişilerden sağlanacağı, buna olanak bulunmayan yerlerde, iaşe işinin hükümet tarafından yerine getirileceği belirtilmekteydi.30
Misafirhanelerin oluşturulmasında, kullanılmayan askeri kışlalar ile resmî kurumlardan da yararlanılmış, ihtiyaç halinde kiralama usulüne de başvurulmuştur. Misafirhanelerde her odaya karyola kurulmasına özen gösterilmiş, imkânların el vermediği yerlerde ise ot ve minder serilerek mübadil göçmenlerin yerde yatmamalarına özen gösterilmiştir. Hilâl-i Ahmer Cemiyetinin görevlendirdiği bir tabip, yemek memuru ve sıhhiye memuru her misafirhanede mutlaka gö- rev yapmıştır.31
Kimlikleri kontrol edilen ve Hilal-i Ahmer Cemiyetine mensup doktoralar tarafından sağlık denetimleri yapılan ve iskeleye çıkarılan mübadillerden özellikle kadınlar, çocuklar ve güçsüzlerin eşyaları araba ve kamyonlarla taşınarak kendileri için daha önce hazırla- nan misafirhanelere dinlenmek üzere gönderilmekteydiler.32
Meselâ, Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti, Drama’dan geleceklerin soğuktan muhafazaları için 30 vagonluk bir katarın İzmit veya Haydarpaşa’da hazır bulundurulmasını kararlaştırmıştı.33 Ayrıca, karadan Trakya’ya gelecekler için Edirne-Karaağaç’ta bin kişilik bir misafirhane açılmıştı.34 Ocak 1924’te gelen 29.096 mübadilin büyük çoğunluğu Türk vapurlarıyla, çok az bir kısmı da demiryoluyla Türkiye’ye gelmişlerdi.35 Mübadiller iskân yerlerine gönderilmeden önce, Kızılay ve Bakanlığın açtığı misafirhanelerde barındırılıyorlardı. Muhtelif iskelelerde ilk aylarda açılan misafirhanelerin toplam yatak kapasitesi 10.850 idi. İstanbul’da Ahırkapı’da 2000, İplikhane’de 1000 yataklı iki misafirhane kuruldu. Bunun dışında Kalikratya, Gelibolu, Güllük İskelesinde, Marmaris’te, Fethiye’de, Ayvalık’ta, Çanakkale’de, Erdek İskelesinde ve Samsun’da toplam 6500 kişilik misafirhaneler açıldı. Ayrıca, Mersin’de bir fabrika misafir- hane haline getirilmişti.36 Bunların içinde büyük olanları Gülhane ve İplikhane idi.37
Göçün Mersin iskelesinde son bulacağını ümit ederek Selanik limanından yola çıkan mübadillerden İhsan Acar, yolculuğun Mersin’de sona ermediğini bize şu şekilde anlatıyor:38





25 Vekâlet ile Hilal-i Ahmer arasında yapılan itilafname için bkz. BCA, Fon K.:
272.00.0.12, 26 Mart 1340/1924, Yer No: 41.46.14.
26 Ali Bölükbaşı ile yapılan görüşme, 25.09.2002.
27 BCA, Fon K.: 272.00.0.12, 26 Mart 1340/1924, Yer No: 41.46.14; Türkiye Hilal-i Ahmer Mecmuası (THAM), III/31, 10 Mart 1340/1924, s. 224-225; THAM, III/22, 15 Teşrini Evvel 1339/1923, s. 385
28 İskân Tarihçesi, s.19-20
29 Hâkimiyet-i Milliye, 3 Aralık 1923.
30 İskan Tarihçesi, s.19-20.
31 Erdal, Mübadele Uluslaşma Sürecinde Türkiye ve Yunanistan 1923-1930, İdeal Kültür Yayıncılık, İstanbul 2018, s.114-116
32 Vatan, 24 Teşrinisani 1339.
33 Açıksöz, 20 Şubat 1924
34 Hâkimiyet-i Milliye, 4 Ocak 1924
35 Açıksöz, 20 Şubat 1924
36 Hâkimiyet-i Milliye, 4 Ocak 1924
37 Tanin, 26 Mart 1923.
38 İhsan Acar ile yapılan görüşme, 8.09.2003.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 18 Eki 2020, 16:38

“Mersin’de büyük bir yer göstermişler. Ama çok sıcak, sivrisinek çok, sıtma çok. Bizim orası güzel yayla yer. Hatta bizim Makedonya’daki topraklarımız yayladır. Bizim köy yapamamış. 10 gün kalmışlar burada çadırlarda. Büyük evlere alınmışlar. Orada yemekler pişmiş, yedirmişler. Ondan sonra trene bindirip Ulukışla’ya göndermişler. Ulukışla’dan sonra talika dediğimiz arabalar var, şimdi o arabalardan yok. Onlara bindirmişler kafile kafile. Boş olan Rum köylerine sevk etmişler.(...) Nevşehir var, Kırşehir var, Serezliler deyince Kayseri var. Sivas da var (...) Güney doğu Anadolu’da Fırat’ı geçmezler. En fazla Antep’te var, Maraş’ta var.”

Bölgeye yerleştirilmeyen mübadilin göç yolculuğunda Mersin mola noktası, Niğde ise son varılan istasyondur. Mersin’e gelen mübadillerin, gümrük iskelesinden karaya çıkartıldıktan sonra burada ilk sağlık kontrolleri yapılıyor, hasta ve yaralı olanlar Hilal-i Ahmer’e ait kamyonlarla misafirhaneye götürülüyordu. Ağır hasta olanlardan revirde tedavi olması gerekenler, hastalığın süresine göre dispanserde tedavi ediliyordu. Mübadillerin sağlık kontrolleri ve iaşeleri, toplam üç gün sürüyor, eğer zorunlu bir durum varsa bu süre uzatılıyordu.
Bahr-ı Cedit vapuru 26 Kasım 1923’te 1000’den fazla mübadil ile, Giresun adlı vapur da 29 Kasım 1923’te 1500 kişilik yolcusuyla Hanya limanından, Ayvalık limanına doğru yola çıkmıştı. Bahr-ı Cedit vapuruyla gelen 1027 kişilik ilk kafile Ayvalık’a nakledilmiş, bunlar eşyalarını hatta sandallarını dahi beraberlerinde getirmişlerdi. Göçmenlerin indikleri yerlerde dinlenmeleri için, Edremit ve Ayvalıkta 500’er kişilik misafirhaneler yapılmıştır.39
Mübadeleye karar verilmesinin ardından Selanik’te toplanan yaklaşık 5000 Müslüman Kasım 1923’te hareket etmek üzere hazır haldeydi. Bu ilk mübadil kafileleri Trakya bölgesine sevk edilmek üzere Tekirdağ’a çıkarılacaklardı. 29 Kasım 1923 tarihinde Trakya İmar ve İskân Müdüriyeti’ne yazı gönderen Mustafa Necati, iskân, iaşe ve konaklama tertibatının alınmasını istemiştir.40 Böylece Tekirdağ’da 500 kişilik misafirhane kurulmuş ancak bu misafirhana tek bir binadan oluşmamış, çeşitli yerlerde binalar misafirhaneye çevrilerek kullanıma hazır hale getirilmiştir. Bu bölgede açılan misafirhaneler ile ilgili bilgiyi Trakya İmar ve İskân Müdürü’nün 8 Nisan 1924 tarihinde Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti’ne gönderdiği bir yazıdan öğreniyoruz. Tekirdağ’a gelen ilk mübadil kafileleri için oluşturulan en büyük misafirhane daha önceden Rum Gençleri Kulübü olarak kullanılan bina ve bu binanın bitişiğinde bulunan bir diğer bina olmuştur.41 Üç katlı olan bu binanın birinci katı bodrum, ikinci katı dört oda bir salon ve bir koridor, üçüncü katı ise dört oda ve bir salondan ibarettir. Müştemilatı olmasa da bitişiğindeki binanın da misafirhaneye çevrilmesi ile alan genişletirelerek, üç yüz mübadilin misafir edilebileceği bir misafirhane haline getirilmiştir. Bu iki binanın bodrum katlarına birer hamam yaptırılmıştır. Bu bina dışında misafirhane olarak kullanılan diğer binalar ise Ermeni Mektebi ve küçük hanlardır.42
Her ne kadar misafirhanelere mübadilleri yerleştirilerek barınma sorunlarına çözüm getirilse de bu misafirhanelerde mübadillerin karşılaştıkları sorunların başında ısınma gelmekteydi. Dönemin basınından edinilen habere göre, misafirhanelere soba temin edilememiş, Tekirdağ’ın çok şiddetli soğuk günlerinde mübadiller soğuk odalarda kalmışlardır.43
Mübadillerin Türkiye genelinde yaşadıkları bir sorun da daimi iskân bölgelerine sevklerindeki gecikmelerdi. Misafirhaneler talimatnamesine göre mübadillerin misafirhanelerde konaklama süreleri üç gün olarak belirlenmiş, bu üç günün ardından daimi iskân bölgelerine sevklerinin tamamlanacağı düşünülmüştü. Ancak bu sürenin aşıldığı da olmuştur. Mübadele İmar ve İskân Vekili Mustafa Necati, TBMM’ne bu konuda yaptığı açıklamada; mübadillerin da- imi iskan bölgelerine sevkindeki bu gecikmenin kışın şiddetli geçmesi sebebiyle yaşandığını ifade ederek Tekirdağ Vilayetinde karın yarım metre yüksekliğe ulaştığı, bu bölgede mübadilleri on gün mi- safirhanelerde tutmak mecburiyetinde kalındığını örnek vermiştir.44
Mübadillerin konaklamasını sağlamaya yönelik misafirhane olarak açılacak binaların çoğunun gerekli donanımı olmadığından alelacele onarılarak mümkün olduğunca kullanıma uygun hale getirilmesine çalışıldı. Meselâ onuncu iskân mıntıkasının indirme iskelesi konumunda olan Mersin’de de mübadillerin gelişinden önce Tarsus yolu üzerindeki bir fabrika mübadiller için geçici barınak olarak düzenlenmeye çalışılmıştır. Harap durumda olan fabrikanın tamiratı 40-50 amele ve 10 usta ile üç günde bitirilmiş; fabrika mübadillerin barınmasına elverişli hale getirilmiştir. Bu fabrika, mübadillere hem karantina yeri hem de barınak olmuştur.45
Bir mübadilin anlatısından Mersin’de fabrikaya yerleştirilmelerini şöyle öğreniyoruz: “Geldik 1924 Şubat. Postanenin önünden çıktık. Umum mağazalarının orada İngiliz fabrikası vardı. Bir kısmını orada, bir kısmını terminalin orada fabrikaya attılar.”46
10. iskân mıntıkasının ihraç iskelesi Mersin’de sağlık hizmetlerinin yanında, mübadillerin sağlıklı bir sekilde sevk edilmesinde ve yerleştirilmesinde Mersin Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, önemli hizmetlerde bulunmuştu. Mersin Valisi Hilmi Bey, mübadiller için misafirhane olarak kullanılacak fabrikanın tamir ve onarımı için İstanbul Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nden yardım talebinde bulunmuştu. Mübadiller için Mersin’de kurulan misafirhanelerin masrafları Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin girişimleriyle Mübadele İskân ve İmar Vekâleti tarafından karşılanmış; ayrıca Mersin’de toplanan yardım paraları da Mersin Hilâl-i Ahmer Şubesi tarafından misafirhanenin yapımına tahsis edilmişti.47 Misafirhanedeki mutfak malzemesinden el yıkama sabununa kadar en küçük ihtiyaç bile Hilâl-i Ahmer Cemiyeti tarafından karşılanmıştı.
Mübadiller, iskeleden misafirhaneye, kısmen ücretsiz kısmen de kiralık arabalarla taşınmışlardır. Ayrıca misafirhanedeki mübadillerin beslenmesi için gerekli erzak da ambarlara yerleştirilmiştir.48
Mersin C.H.F Teskilatı Mutemet Fazıl Bey’in Başkanlığı’nda bir komisyon kurarak; Yunanistan’ın çeşitli bölgelerinden göç eden mübadillere yardım etmek için yiyecek, giyecek ve barınma konularında ihtiyaçlarını karşılamıştı.49 Mersin Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, mübadele sırasında sağlık ve iaşe yardımlarıyla ön plana çıkmıştı. Cenevre Uluslarası Haç Komitesi de mübadelenin kolay bir sekilde yürütülmesi için Mersin Limanı’nda yardım misyonu oluştur- muştu.50 Mersin Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, muhacirleri Tarsus istasyon Mahallesi’nde karşılayarak ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamıştı. Tarsus Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, mübadiller ve kendi ihtiyaçlar için Ramazan Bayramı’nın birinci günü 226 lira 86 kuruş toplamıştı.51 Hilâl-i Ahmer, mübadillerin ihtiyaçlarını dikkate alarak topladıgı çamaşırları depolamıştı.52 Yerel halktan iktisadî durumu iyi olanların da mübadillere yardım ettigi görülmüş; Mersinli Tüccar Seyh Mustafa Efendi, mübadillere 600 kilo kaya kömürü yardımında bulunmuştu.53
Kandiyeli bir mübadil, Hilâl-i Ahmer’den maddi ve manevi destek gördüklerini, Misafirhanede kaldıkları sürece Mersin İmdad-ı Sıhhıye Heyeti Reisi Doktor İrfan Bey’in her gün kendilerini ziyaret ettigini belirtmiştir.54
Tarsus yolu üzerinde bulunan fabrikanın yanı sıra Mersin merkez de Taş Han55 diye bilinen büyük avlusu, iki katı ve bir çok odasıyla oldukça elverişli olan binada mübadillerin geçici konaklama yeri olarak düzenlenmişti.56 Mersin’de mübadillerin bir kısmı iskân yerlerine sevk edilinceye değin misafirhane haline getirilen fabrikada, bir kısmı da bir süre çadırlarda barınmışlardır. Mübadillerden durumu iyi olanlar, kendilerine gösterilen yerin dışında otel vb. yerlerde, kendi olanakları ile kalmışlardır. Giritli mübadil Necati Tütüner bu yola başvuranlardandır: “Tarsus yolunda bir fabrika vardı. Orada bir jandarma okulu vardı. Jandarma binası iki katlı idi. Bir kısmı orada kaldı. Bir kısmı da Rumların boşaltmış olduğu evlere yerleştiler. Biz bir müddet Vatan Otelinde kaldık. Şimdiki yıkılan Azak han’ın yerinde olan Otoparkın yanın daydı. Ondan sonra bize bir ev gösterdiler. Annem o evi beğenmedi. 15-20 gün otelde kaldık. Annem oteli beğenmedi, ondan sonra şimdiki eve taşındık.”57
Bu geçici barınma süresince çoğu yardıma muhtaç mübadillere Hilal-i Ahmer’ce iaşe ve giyim yardımında bulunulmuş; gömlek, don, ceket, entari, yelek, pantolon, battaniye, ayakkabı, yorgan, yatak, yastık vb. gibi eşyalar dağıtılmıştı.58
Bir diğer önemli bölge, 7. iskân mıntıka iskelesi olarak kabûl edilen, İzmit’e mübadillerin nakledilmesinden önce yetkililer tara- fından hazırlıklar yapılmaya başlanmıştı. Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti’ne bağlı İzmit Müdüriyeti, şehirde mübadiller için ilk başta 100 hane kapasitesinde bir misafirhane kurmuştu.
Müdüriyet misafirhane için sıhhî yardım, soba, yatak, hasır,59 yorgan, kilim gibi malzemelerin yanında çay ve sıcak yemek gibi yardımları ise Hilâl- i Ahmer Cemiyeti’nden talep etmekteydi.60 Misafirhanelere mübadillerin viziteleri her gün doktorlar tarafından yapılmakta ve gerekli olanlara ilaçları verilmekteydi. İhtiyacı olduğu görülen mübadillere Hilâl-i Ahmer Heyeti tarafından süt ve yoğurt verilmekte, ayrıca elbise yardımı da yapılmaktaydı.61 Meselâ Ocak 1924’te İzmit’te iskân edilmek üzere misafirhanelere yerleştirilen 100 kadar mübadil arasında iki çocukta kızamık vakıası ortaya çıkması üzerine bütün mübadillerin buradaki eşyaları ve misafirhaneleri sıhhî bir temizlik- ten geçirilmiştir.62 Birkaç gün sonra üç yaşındaki bir çocukta da kızamık vakıası görülmüştür. Bunun üzerine çocuk vakit kaybetmeden hastaneye yatırılırken ailesi ise misafirhanede tecrit olunarak dezenfekte edilmiştir.63








39 Arı, a.g.e. s.177
40 BCA, 272/11-16-68-16.
41 Mehmet Serez, Tekirdağ ve Çevresinde Mübadele, Ankara 2014, s.40.
42 BCA, Fon K. : 272.00.11, Yer No: 18.82.21.
43 Vakit, 29 Aralık 1923.
44 TBMMZC, Devre II, İçtima Senesi II, Cilt 7/1, TBMM Matbaası, Ankara
1970, s.1046-1047.
45 Seniye Koraltan ile yapılan görüşme, 18.10.2002.
46 Muharrem Çokuslu ile yapılan görüşme, 22.04.2004.
47 Türkiye Kızılay Arşivi, Kutu No:158, Belge No:210.
48 Hâkimiyet-i Milliye, 4 KS 1924, s. 5
49 Cumhuriyet 3 Kânunusani /Ocak 1925
50 Türkiye Kızılay Arşivi, Kutu No:1244,Belge No:71.
51 Tarsus, 24 Nisan 1926.
52 Bkz. Fahriye Emgili, Yunanistan’dan Mersin’e Köklerinden Koparılmış Hayatlar, Bilge Kültür ve Sanat Yayıncılık, İstanbul 2012.
53 Türksözü, 1 Subat 1924.
54 Mersin, 26 Subat 1924.
55 TaşHan Mersin merkez PTT’nin arkasında bulunan bir binadır. Deniz kenarında kalan bu yapı, avlu çevresinde alt katta depolar, üst katta ise tüccarların odalarının bulunduğu XV. Yüzyıl Osmanlı hanlarında görülen bir düzene sahipti. Taşhan dört tarafı kapalı bir geleneksel plan yerine üç tarafı kapalı, dördüncü yüzü sokağa açılan avlulu, çift katlı bir plana sahiptir. Bina 1871 yılında inşa edilmiştir. Hayati Şinasi Develi, Dünden Bugüne Mersin, Yorum Basın, Mersin, 1991, s. 72. Binanın ilk sahipleri, Mavromati ve Devlet Şurası azalarından Vayvani adlı kişilerdi.
56 Mehmet Arseven ile yapılan görüşme, 10.10.2002; Haydar Doğruer ile Yapılan Görüşme, 17.10.2002; Hamiyet Arman ile yapılan görüşme,
27.02.2003;“Üç-dört odada bir aile vardı. Biz TaşHan’a gitmedik. Ama orada konaklayanlar da olmuş, biz oraya gitmedik. Arkada evlerde her odada bir aile oturdu. Ondan sonra evlere dağıtıldılar.”
57 Necati Tütüner ile yapılan görüşme, 09.10.2002.
58 BCA, Fon K.: 272.00.0.12, 26 Mart 1340/1924, Yer No: 41.46.14; Türkiye Hilal-i Ahmer Mecmuası (THAM), III/31, 10 Şubat 1340/1924, ss. 224-225; Giritli bir mübadilin anlatısına göre de Hilal-i Ahmer göçmenlere yeterince yardımda bulunmamıştı. Mehmet Arseven ile yapılan görüşme, 10.10.2002; “Beslenme barınma sorununa bir şey yapmadı. Cebinde ne varsa altınını maltınını bozdurdu. Perişanlık çekti çoğu.”
59 Kızılay Arşivi (KA), 1296/ 178, 19 Kânunuevvel 1339/Aralık 1923
60 KA, 1296/ 178, lef: 1, 21 Kânunuevvel 339/Aralık 1923
61 KA, 1268/ 11, 8 Kânunusani 1340/Ocak 1924
62 KA, 1268/ 29, 3 Şubat 1340/1924.
63 KA, 1268/ 30, 5 Şubat 1340/1924.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 18 Eki 2020, 16:58

Ocak sonlarından Şubat ortalarına kadar mübadil gelmeyen İzmit’e 17 Şubat’ta Sulh vapuru ile 1.542 mübadil daha gelmiştir. Vapurda bir tabip, bir hasta bakıcı hemşire, iki hasta bakıcı ve bir hademeden oluşan Hilâl-i Ahmer heyeti de bulunmaktaydı. Vapurdaki mübadiller arasında üç adet hasta vardı. Ayrıca kızamık şüphesiyle üç yaşındaki bir çocuk karantinaya alınmıştı. Vapura binmeden önce bütün mübadillere Hilâl-i Ahmer Heyeti tarafından çiçek ve birinci dizanteri aşıları yapılmış olup ikinci aşıları ise İzmit Hilâl-i Ahmer Heyeti tarafından yapılacaktı. Yine 17 Şubat’ta 2.200 nüfus mübadil, 460 manda-öküz, 1.350 koyun ve pek çok eşyayı taşıyan Akdeniz vapuru İzmit körfezine ulaştı. Bunun üzerine vapura giden İzmit Hilâl-i Ahmer İmdad Heyeti Sertabibi İsmail Hikmet Bey, mübadillerin sağlık durumlarıyla alakalı incelemelerde bulundu.64 Aynı zamanda mübadillerin yapılmayan ikinci dizanteri aşısıyla beraber çiçek aşıları da İmdat Heyeti tarafından yapıldı.65
Bu arada İzmit’teki misafirhanelerde kalan mübadiller, çeşitli bulaşıcı hastalıklara yakalanmışlardır. Nitekim 5 Numaralı Misafirhane’deki mübadillerden birçoğu kızamığa yakalanmışlardı. Bunlar hemen Hilâl-i Ahmer Hastahanesi’ne gönderilmiş, misafirhane karantina altına alınmış ve misafirhanede kalan şahıslar ve eşyaları dezenfekte edilmiştir. Misafirhanedekiler ise müşahede altında tutulmak için karantinaya alınmışlardır.66 Bu olayın ardından 10 gün geçmeden bu kez Sulh vapuruyla gelen mübadillerin kaldığı 8 Numaralı Misafirhane’de bulunanlarda kızamık hastalığı ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine hastalar hastaneye gönderilirken, misafirhane de dezenfekte edilmiştir. Ayrıca kızamığa yakalananların aileleri ve eşyaları dezenfekte edildiği gibi aileleri müşahede için karantinaya gönderilmiştir.67
İzmit’te misafirhanelerdeki izdihamı azaltmak için yeni misafir- haneler tesis edilmesi yoluna gidilmiştir. Hastalarının çokluğu ve hastanelerin yetersizliği nedeniyle 35 yataklı bir revir açılmıştır. Bu revir hastane için hem karantina hizmeti görecek hem de misafirhanelerdeki hastalara hizmet vermesi kararlaştırılmıştı.68
1924 Nisan ayı sonlarında ve Mayıs ayı başlarında hem İzmit’teki göçmen izdihamı arttı hem de mübadillerin sağlık koşulları daha da kötüleşti. Bu durum üzerine Vilayet Sıhhiye Müdürü, İmar ve İskân Mıntıka Tabibi, Fırka Ser Tabibi ve Mülkiye Hastanesi Ser tabibi ile Hilâl-i Ahmer İmdad-ı Sıhhî Heyeti bir toplantı gerçekleştirdiler ve çok önemli kararlar aldılar:
1- İzmit’te bulunan bütün mübadiller, elbiseleri ve misafirhanelerle birlikte tamamıyla temizlenecek, kalabalık misafirhaneler mümkün olduğu kadar seyrekleştirilecektir.
2- Mübadiller İzmit’te kalabalık bir halde beklettirilmeyerek bir an evvel sevkleri hususunda İmar ve İskân Mıntıka Müdüriyeti nezdinde teşebbüslerde bulunulacaktır.
3- Çarşı ve şehir sokakları ve bilhassa misafirhaneler etrafı bele- diye tarafından 24 saat zarfında temizlenecek olup bundan sonra hiçbir suretle taharetsizliğe meydan verilmeyecektir.
4- Misafirhanelerin temizliği hususunda ihmali görülen misafirhane memurlarının tebdili için isimleri mıntıkaya bildirilecektir.
5- Hükümet ve belediye tabibi günde iki defa misafirhaneleri teftişte bulunacak olup Hilâl-i Ahmer İmdat Heyeti ise dispansere gelenleri tedaviye devam ederken hummalı hastaları tecriden kabul edecektir.
6- Revir fakirler ve zayıflara mahsus olarak mıntıka tabibinin
idaresi altında bulunacaktır.
7- Askerî ve Mülkî tabipler iki günlerini Hilâl-i Ahmer hastalarına ayıracaklardır.
8- İzmit Sıhhiye Müdüriyeti’nin İmar ve İskân Vekâleti’yle Sıhhiye Vekâleti’ne yazdığı üzere büyük kafile halinde gelen muhacirler Tuzla Tahaffuzhanesi’ne uğramadıkça kabûl edilmeyeceklerdir.
9- Aşısızlar mevcutsa aşı yapılmasına dikkat edilecektir.
10- Lekeli tifonun ortaya çıkması durumunda Mülkiye Hastanesi’nde karantinaya alınacaktır. Kızıl, kızamık ve humre gibi diğer bulaşıcı hastalıklar tecrithane haline getirilecek küçük odaları havi bir tecrithanede Hilâl-i Ahmer tarafından tedavi edilecektir.69
Meselâ 5. iskân mıntıkası olarak belirlenen Bursa’da yerleştirilecek mübadele göçmenleri, önce Mudanya limanına gelmekteydi. Mudanya’ya gelen göçmenler en çok bir gün sonra trenle Bursa’ya gönderilmekteydiler. Ancak buradaki kalış süresinin bazen bir haftayı geçtiği de olmuştur. Burada göçün yaz günlerine denk geldiği günlerde göçmenler zeytinliklerde kalmışlar, kış günlerinde de Rum evlerinde 4-5 hane birlikte kalmışlardır. Bursa’da ise, Muradiye, Iışıklar göçmenler için geçici barınma merkezleri olarak düzenlenmişti. Burada göçmenler en çok bir ay barınıyor, bu arada göçmenlerin iskân edilecekleri yerler tespit ediliyordu.70 Bu misafirhanelerde fakir olanlara yemek ve ekmek dağıtılıyordu. Mudanya’ya ilk göçmen kafilesi 19 Aralık 1923’de ayak basmıştı. Hüdavendigar gazetesi haberine göre:

“Bir haftadan beri yolda olduğu söylenen Selanik ve havalisi göçmenlerinden 3000 nüfus, Sakarya vapuru ile ayın 19’unda sabahleyin Mudanya iskelesine varmış ve vilayetimize gelen göçmenlerin ilk kafilesi anavatana ayak basmıştır(…)Çarşamba günü gemiden Mudanya’ya çıkan göçmenlerden 300 kişilik bir kısmı trenle Muradiye istasyonuna varmış. Vali Hilmi Bey ile Belediye başkanı ve diğer hükümet erkânı tarafından büyük bir sevgi ile karşılanmıştır. Arabacı esnafı gelen kardeşlerini ve eşyalarını taşımak için istasyon meydanını arabalarla doldurmuşlardı. Vagondan çıkan aileleri adeta kapışarak arabalarına almışlardır… Sonra da misafirhanelerine yerleştirildiler. (…) birader, hemşire, valide hitaplarından başka söz işitilmiyordu… İstasyondan sonra Vali ve diğer Hükümet erkanı göçmenleri misafirhanelerde ziyaret ettiler.”71

Mübadiller Yunanistan limanlarından çıktıktan yaklaşık 2-3 ay sonra Bursa’ya ulaşabilmekteydiler. Kötü koşullarda yapılan yolculuk sırasında göçmenler sürekli salgın hastalık tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorlardı. Marmara bölgesine gelen göçmenlerin ilk durağı Tuzla karantinası idi. Aynı şekilde Bursa’ya gelen göçmenler önce Tuzla’da indirilip orada eşyaları ısıtılmakta ve göçmenler de dezenfekte edilmekteydiler. Olayı yaşayan mübadil göçmenlere göre bu olay ütü olarak adlandırılmaktaymış.
Her ne kadar misafirhanelerde kalma süresi 3 gün ile sınırlı ise de bu sürenin aşıldığı uzadığı görülmekteydi. Özellikle 1924 yılının ilk aylarından itibaren misafirhanelerde kalma konusunda bazı zorluklar baş göstermişti. Çünkü terk edilmiş evlerin yetersiz kalması ya da fuzuli işgal altındaki evlerin tahliye ettirilememesi göçmenlerin bir kısmının yerleştirilmesini güçleştirmekteydi.
Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti’nin 1924 yılı bütçesinden anlaşıldığına göre, 1924 yılının Ocak ayı sonuna kadar 98.268 kişinin iaşesi sağlanmıştı. Bunlardan 47.524 kişi misafirhanelerde, 2.489 kişi yollarda, 20.805 kişi de iskelelerde iaşe edilmişti. Durumu kötü olup İskân kanuna göre iaşe edilmiş kişi sayısı ise 31.444’tü.72






64 KA, 590/ 307, 17 Şubat 1340/1924.
65 KA, 1268/ 41, 21 Şubat 1340/1924.
66 BCA, 272.79.72.2.4, lef: 1, 2 Mart 1340/1924
67 BCA, 272.79.72.2.4, lef: 2, 11 Mart 1340/1924.
68 KA, 1268/ 59, ty
69 Mustafa Sarı, “Mübadele’de Hilâl-İ Ahmer Cemiyeti’nin Faaliyetleri: Ko- caeli Örneği (Ocak-Haziran 1924)”, Karamürsel Alp, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, s.489-490, KA, 1268/ 81, 7 Mayıs 340/1924
70 Raif Kaplanoğlu, Bursada Mübadele, Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları,
Bursa 1999, s.92.
71 Hüdavendigar, 20 Kânunu Evvel 1339/1923
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 18 Eki 2020, 17:10

3. Beslenme Sorunu

Türkiye’ye gelen mübadiller için, iaşe talimatnamesi yayınlanmadan önceki süreçte, 1921 tarihinde Yunan işgali sebebiyle iç bölgelere yığılan göçmenler için kullanılan yönetmelik geçerli oldu. Bununla sağlanan olanaklar ise son derece sınırlıydı. Bu yönetmeliğe göre göçmenlerin iaşeleri on yaşında küçükler hariç yarım okka ekmekten ibaretti.73 Ekmek bedeli yerel rayice göre gündelik olarak verilmekteydi.
Gıda yardımı olarak üç ay süresince, on yaşından büyük olanlara yarım okka ve on yaşında küçük olanlara 250 gram olarak belirlenmişti. 74 Ancak bu yönetmelik mübadillerin beslenme sorunlarını karşılamakta yetersiz kalmaktaydı. Bu sebeple 25 Kasım 1923 tarihinde yayımlanan yeni iaşe yönetmeliği ile mübadillerin beslenme sorununa çözüm bulunmak istendi. Mübadillerin beslenme süresi ve bunlara verilecek gıda maddelerinin cinsi ile miktarı belirlendi. İskân edilmek üzere Türkiye’ye getirilen mübadillere tahaffuzhanelerde sabahları ekmek, çay, akşamları ise sıcak yemek, ihraç iskelelerine kadar yolda ekmek ve katık, ihraç iskelelerindeki misafirhanelerde kaldıkları süre içinde her sabah ekmek, çay; akşamları etli yemek verilecekti. Ekmek, sıcak yemek ve çayla birlikte verildiğinde büyükler için 500 gr., on yaşından küçükler için ise 250 gr olacaktı. Sıcak yemek çıktığında etin miktarı 100 gr., fasulyenin miktarı 100gr. Sade yağın miktarı 5, tuzun 8, şekerin 10, çayın da 1 gr. olarak belirlendi. İhraç iskelesinden yerleşim yerlerine gelinceye kadar yapılan yolculuk sırasında ekmek ve katık, yerleşim yerle- rinde iki ay süreyle yanlı ekmek ve un veyahut bunların bedeli verilecekti. Çocuk emziren kadınlara ve üç yaşına kadar çocuklara iki günde bir, bir kutu şekerli süt verilecekti.75
Meselâ, Mersin’de de mübadiller iaşe talimatnamesi doğrultusunda doyurulmaya çalışılmıştı. Mübadil Haydar Doğruer ilk karşılamadan oldukça memnundu:

“Hükümet bizi indirdi. Taş Han’ına soktu, bize orada baktı. Her gün bir deve keserdi. Hükümet bize her gün kesiyordu, deve eti yiyor duk. Üç-dört mü beş ay mı düzenli yemek verdiler bize dağıttılar, ev verdiler bize, hükümet çekildi.” 76

Mübadillerin bir kısmının beslenme sorunu da Mersin ‘de İleri İlkokulu civarındaki arsada kurulan kazanlarda yemeklerin Mübadillerin geçimlerini sağlayabilecek düzeye gelmeleri için, yaklaşık bir yıl gibi süreye ihtiyaçları vardı. Bu sebeple, Mübadelei İmar ve İskân Kanunu’nun birinci maddesine eklenen 22 Nisan 1924 tarihli ek madde ile, mübadiller arasında yardıma gereksinimi saptananların iskan olundukları yerlerde ürünleri yetişinceye kadar ihtiyaçlarının karşılanması, yetim, dul ve kimsesiz kadınlar ile acizlerin iaşe sürelerinin Darülacezeye, kimsesiz çocukların da Darüleytam’a sevklerine kadar sürdürülmesini hükme bağlıyordu.
Mübadillerin Mersin iskelesinde, misafirhanelerde ve iskân bölgelerine gönderilmeleri sırasında iaşelerinin sağlanması ağır bir yük idi. Bunu Mübadele İmar ve İskân Vekâleti üstlenmişti. Mersin’de de mübadillerin gereksinimlerinin büyük oranda karşılandığını mübadillerin anlattıklarına dayanarak söyleyebiliriz.
İmkânların yetersizliği sebebiyle kısıtlı miktarda olan malzemenin mübadillere ulaştırılmasında misafirhanelerin durumuna ve olanaklara göre farklı yol takip edilmiştir. Bazı misafirhanelerde malzeme pişirilip hazırlandıktan sonra kişilere sunulurken, bazıların- daysa gıda malzemesi olarak belirlenen ölçütlere göre erzak biçiminde dağıtılmıştı.77 Sınırlı bütçesi ile Vekâlet yiyecek dağıtımında titiz davranmaya çalışmış ve bir dizi genelge ile ilgili sürekli uyar-
mıştı.78
Meselâ, Göçmenlerin Bursa’da iskânına kadar geçen geçici barınma sürecinde Muradiye ve Işıklar’daki yaklaşık bir aylık barınma sürecinde çoğu göçmen kendi yiyeceğini kendisinin yaptığını, ancak çok fakir olanların devletin karavanasından yediği anlaşılmaktaydı. Bursa'ya yerleştirilen mübadiller ile yapılan görüşmelerden çoğunun iskân olacağı köylerine gidene kadar devletin karavanasından yeme- diklerini, sadece çay ve çorba alanların olduğu anlatılmıştır.79
Gerek misafirhanelerde gerek göçmenlerin yerleşim yerlerine götürülmelerinde, kendilerine verilen yiyecek türleri ve oranları hakkında elde ayrıntılı liste bulunmamaktadır.80
Ancak, Beşinci İskân Müdürü Arif Bey’i aktardığı bilgiye göre, mesela Ahırkapı’daki misafirhanede iaşe işini Hilal-i Ahmer Cemiyeti yapmak- taydı. Burada günde ortalama 9000 kap yemek hazırlanıp dağıtılmaktaydı. Diğer adı geçen misafirhanelerde, sabahları çay, akşamları da etli çorba veriliyordu.81
Ülke genelinde Mart 1924’te 276.000, Nisan 1924’te 340.000, Mayıs 1924’te 396.000, Haziran 1924’te 410.000, Temmuz 1924’te 456.000, Ağustos 1924’te 458.000, Eylül 1924’te 61.000 göçmen iaşe edilmişti.82 1924 Mart’ından sonra iaşe edilen göçmen sayısının artması gelen göçmenlerin olanaklarıyla beslenmeyecek ölçüde perişan olduğunu göstermektedir. Türkiye’ye gelen göçmenlerin iaşe giderleri için harcanan toplam para 1925 yılın da 343.758, 1926’da 2.912, 1927’de 132.715, 1928’de 28.255, 1929’da 54.250 liraydı.83








72 TBMMZC, D. II, İÇ.II, C.VII/1, Ankara 1968, s.1061.
73 TBMMZC, D. II, İÇ. I, C. III., Ankara, ty., s. 183.
74 Muhacir ve Mültecilerin Tarz-ı İdare ve Sevkleri Hakkında Nizamname, Ankara, 1937, s. 3, madde 5.
75 İkdam, 2 Kânunu Evvel 1923, No. 9579; Hâkimiyet-i Milliye, 7 Kânunu Sani 1924, s. 1. Yunanistan’ı terk ederek Türkiye’ye gelen yardıma muhtaç göçmenlerin karantinalarda, misafirhanelerde, yollarda, iskân mahallerinde ne kadar ve ne şekilde iaşe edilecekleri, verilecek iaşenin türü, miktarı icra vekillerinin onayıyla belirleniyordu. İskân Tarihçesi, s. 17.
76 Haydar Doğruer ile yapılan görüşme, 17.10.2002.
77 Mehmet Ali Gökaçtı, Nüfus Mübadelesi; Kayıp Bir Kuşağın Hikayesi, iletişim Yayınları, İstanbul, 2003, s. 178.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 18 Eki 2020, 17:21

Sonuç
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi gereğince, Yunanistan’dan Anadolu’ya gelen mübadillerin geçici barınma meselelerine çözüm bulabilmek için bindirme ve indirme iskelelerinde Hilal-i Ahmer Cemiyetinin yardımlarıyla iki çeşit misafirhane açılmıştır. Bunlardan biri mübadillerin temizlik ve sağlık sorunlarının çözüldüğü, kimlik ve eşyalarını denetimlerinin elden geçirildiği tahffuzhaneler, diğeri ise temizlik ve kontrolleri gerçekleştirilmiş olanların iskân edilinceye kadar misafir edilerek barınma sorunlarının çözül- düğü geçici barınma yerleridir.
Yunanistan’da bulunan Türkler, Selanik, Kavala, Hanya, Kandiye, Girit gibi liman kentlerinde toplanmaya başlamışlardı. Bindirme iskelelerine kadar kilometrelerce yol, bin bir zorlukla genellikle yaya olarak aşılmaktaydı. Bu sefalet koşulları, beraberinde birtakım sağlık sorunlarını ve bulaşıcı hastalıkları da ortaya çıkarıyordu. Bu sebeple de sağlık önlemlerinin alınması ve sağlık problemlerinin çözülmesi gerekiyordu. Mübadillerin yardımına, hem sağlık sorunlarının çözümü hem de gerektiğinde iaşelerinin sağlanması için, Yunanistan’da bindirme iskelelerinde ve Türkiye’de indirme iskelelerinde, Hilal-i Ahmer Cemiyeti koşuyordu.
Hilal-i Ahmer Cemiyeti limanlarda beklemek zorunda olan mübadiller için limanlara yakın boş arazilere çadırdan misafirhaneler kurdurmuş ve mübadillere gıda, giyim ve ilaç yardımında bulunmuştu. Selanik’te yığılan mübadil göçmenlerin yolculuk öncesi barınmalarını sağlamak için Kozana’da 1500, Karaferye istasyonunda 1000, Hadova’da 1000 kişiyi ağırlamaya ve barındırmaya yeterli üç misafirhane kurulmuştu. Ayrıca Suroviç’te 1500 kişilik Vodine’de de küçük bir misafirhane daha açılmıştı. Çadırlardan oluşan bu misafirhanelerde sıcak yemek ve ekmek servisi yapılarak, hasta olanların tedavileri ile uğraşılmış ve aşı uygulanarak sağlıklı şekilde Türkiye’ye ulaşmaları sağlanmıştır.
Ayrıca bindirme iskelelerinde açılan bu misafirhanelerin yığılma karşısında yetersiz kalması ile birlikte Selanik şehri civarında Kireç köyü yolu üzerinde 5000 kişiyi barındırabilecek başka bir misafirhane de oluşturmuştu.
Mübadiller, Ayvalık, Mudanya, Bandırma, Erdek, Gelibolu, İz- mit, İzmir, Fethiye, Çeşme, Urla, Tekfur dağı, Mersin, Tuzla, Çanakkale, Antalya, Sinop, Samsun, Giresun ve Polathane liman ve iskelelerinden karaya çıkarıldılar. İskeleden sonra yerleşim yerlerine gönderilenceye kadar mübadilleri rahat ettirmek göç yolculuğu sırasında yaşanan sıkıntıların üstesinden gelmek gerekmekteydi. Gerekli kimlik kontrolleri tamamlandıktna sonra da istirhatlerinin temin edileceği ve tedavilerinin yapılacağı karantina ve misafirhanlere taşındılar.
Mübadillerin Türkiye’ye ilk ayak bastıklarında temizlik işlemlerinin yapıldığı ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasının önüne geçmek için karantinaya alındıkları yerler arasında Tuzla, Klazumen ve Kavak karantinaları önemli yer tutmuştur. İlk sağlık kontrollerinin yapıldığı bu karantinalarda kadın ve erkekler için ayrı birer hastane ve misafirhane olarak kullanılmak üzere birçok baraka inşa edilmişti. Mübadillerin burada sağlık kontrolleri ve vücut temizliklerinin yanı sıra eşyaları da temizlik işleminden geçirilmiş, bunun için gerekli olan etüv makinesi tahsis edilmiştir.
Mübadiller iskân yerlerine gönderilmeden önce, Kızılay ve Bakanlığın açtığı misafirhanelerde barındırılıyorlardı. Muhtelif iskelelerde ilk aylarda açılan misafirhanelerin toplam yatak kapasitesi
10.850 idi. İstanbul’da Ahırkapı’da 2000, İplikhane’de 1000 yataklı iki misafirhane kuruldu. Bunun dışında Kalikratya, Gelibolu, Güllük İskelesinde, Marmaris’te, Fethiye’de, Ayvalık’ta, Çanakkale’de, Erdek İskelesinde ve Samsun’da toplam 6500 kişilik misafirhaneler açıldı. Ayrıca, Mersin’de bir fabrika misafirhane haline getirilmişti. Bunların içinde büyük olanları Gülhane ve İplikhane idi. Bu çalışmada da, Mersin, İzmit, Tekirdağ ve Bursa’da mübadillerin misafir- hanelerde yaşadıkları sorunlara nasıl çözüm bulunduğu, arşiv belgeleri ve sözlü görüşmeler örnekleri ile açıklanmıştır.
Ayrıca, 25 Kasım 1923 tarihinde yayımlanan iaşe yönetmeliği ile mübadillerin misafirhanelerde beslenme sorununa gerekli çözüm bulunarak en iyi şekilde gıda yardımı yapılmaya çalışılmıştır.








78 BCA, Fon K.: 272.00.0.12, 12 Ma yıs 1340/1924, Yer No: 41.48.23.
79 Kaplanoğlu, a.g.e, s.99.
80 Arı, a.g.e., s.98.
81 İkdam, 15 Kânunisani 1924.
82 TBMMZC, D. II, İÇ. I, C. X, An ka ra, 1975, s. 45.
83 Bkz. 1930 Yılı İstatistik Yıllığı.



Kaynaklar
Arşivler
1.Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi(BCA), Fon K.: 272.00.0.12, 6 Kasım
1339/1923, Yer No: 40.41.10.
BCA, Fon K.: 272.00.0.12, 26 Mart 1340/1924, Yer No: 41.46.14. BCA, Fon K. : 272.00.11, Yer No: 18.82.21.
BCA, Fon K.: 272.00.0.12, 6 Kasım 1339/1923, Yer No: 40.41.10. BCA, Fon K.: 272.00.0.14, 31 Mayıs 1340/1924, 76.31.26.
BCA, Fon K.: 272.00.0.12, 26 Mart 1340/1924, Yer No: 41.46.14. BCA, Fon K.: 272.00.0.12, 12 Ma yıs 1340/1924, Yer No: 41.48.23. BCA, 272.79.72.2.4, lef: 1, 2 Mart 1340/1924.

2.Kızılay Aşivi(KA), ds. 530.
Türkiye Kızılay Arşivi, Kutu No:158, Belge No:210. KA, Kutu No:1244,Belge No:71.
KA, 1296/ 178, 19 Kânunuevvel 1339/Aralık 1923.
KA, 1268/ 11, 8 Kânunusani 1340/Ocak 1924. KA, 1268/ 29, 3 Şubat 1340/1924.







MÜBADİL MİSAFİRHANELERİ 179



KA, 1268/ 30, 5 Şubat 1340/1924. KA, 590/ 307, 17 Şubat 1340/1924. KA, 1268/ 41, 21 Şubat 1340/1924. KA, 1268/ 59, ty.
KA, 1268/ 81, 7 Mayıs 340/1924.

3.Resmi Yayınlar
Osmanlı Hilâli Ahmer Mecmuası, 15 Kânunu Evvel, 1338, No: 28. Türkiye Hilal-i Ahmer Mecmuası (THAM), III/31, 10 Mart 1340/1924 Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmuası, 15 Aralık 1923, Sayı: 28, Cilt: 3.
Türkiye Hilal-i Ahmer Mecmuası (THAM), III/27, 15 Kasım
1339/1923.TBMMZC, D. II, İÇ. I, C. X, Ankara, 1968.
Türkiye Hilal-i Ahmer Mecmuası (THAM), III/31, 10 Şubat 1340/1924.
THAM, III/22, 15 Teşrini Evvel 1339/1923. THAM, III/31, 15 Mart 1340/924.
THAM, III/49, 15 Eylül 1925.
TBMMZC, D. II, İÇ. I, C. X, Ankara, 1968. TBMMZC, D. II, İÇ. II, C. IX, Ankara, 1975. TBMMZC, D.II, C.9, Ankara 1975.
TBMMZC, Devre II, İçtima Senesi II, Cilt 7/1, TBMM Matbaası, Ankara 1970. TBMMZC, D. II, İÇ.II, C.VII/1, Ankara 1968, s.1061.
TBMMZC, D. II, İÇ. I, C. III., An ka ra, ty., s. 183. TBMMZC, D. II, İÇ. I, C. X, Ankara, 1975.
Muhacir ve Mültecilerin Tarz-ı İdare ve Sevkleri Hakkında Nizamname, An-
kara, 1937.
İskân Tarihçesi, Ankara 1932.

4.Gazeteler
Vatan, 27 Teşrinisani 1339.
İkdam, 5 Kanunu Sani 1923, No. 9612. Hâkimiyet-i Milliye, 6 Kanun-u Evvel 1923. Hâkimiyet-i Milliye, 6 Kanunu Evvel 1923. Vatan, 24 Teşrinisani 1339.
Türksözü, 1 Şubat 1924. Mersin, 26 Şubat 1924.
Hüdavendigar, 20 Kânunu Evvel 1339/1923. İkdam, 2 Kânunu Evvel 1923, No. 9579. Hâkimiyet-i Milliye, 7 Kânunu Sani 1924. İkdam, 15 Kânunu Sani 1924.
Tanin, 26 Mart 1923.
İkdam Gazetesi, 5 Nisan 1923. Akşam, 27 Kasım 1923.
Vakit, 27 Kasım 1923. İleri, 2 Aralık 1923. Vakit, 2 Aralık 1923.
Hâkimiyet-i Milliye, 3 Aralık 1923. Vakit, 29 Aralık 1923.


Hâkimiyet-i Milliye, 4 Ocak 1924.
Açıksöz, 7 Ocak 1924. Açıksöz, 20 Şubat 1924.
Cumhuriyet 3 Kânunusani /Ocak 1925.
Tarsus, 24 Nisan 1926.Hâkimiyet-i Milliye, 4 KS 1924.

5.Kitap ve Makaleler
Hayati Şinasi Develi, Dünden Bugüne Mersin, Yorum Basın, Mersin, 1991. Erdal, Mübadele Uluslaşma Sürecinde Türkiye ve Yunanistan 1923-1930, İdeal Kültür Yayıncılık, İstanbul 2018.
Fahriye Emgili, Yunanistan’dan Mersin’e Köklerinden Koparılmış Hayatlar,
Bilge Kültür ve Sanat Yayıncılık, İstanbul 2012.
Kaan Temizel, “Mübadele Öncesi Tuzla”, Selanik’ten Tuzla’ya Mübadele Sempozyum Bildirileri, Tuzla Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği-Lo- zan Mübadilleri Vakfı Yayınları, İstanbul 2010.
Kemal Arı, Büyük Mübadele Türkiye’ye Zorunlu Göç (1923-1925), Tarih Vakfı
Yurt Yayınları, İstanbul, 1995.
Mehmet Ali Gökaçtı, Nüfus Mübadelesi; Kayıp Bir Kuşağın Hikâyesi, İletişim
Yayınları, İstanbul, 2003.
Mehmet Çanlı, “Mübadele Dosyası Yunanistan’daki Türklerin Anadolu’ya
Nakledilmesi”, Tarih ve Toplum, Eylül 1994, S. 129.
Mehmet Serez, Tekirdağ ve Çevresinde Mübadele, Ankara 2014.
Mesut Çapa, “Lozan’da Öngörülen Türk Ahali Mübadelesinin Uygulanmasında Türkiye Kızılay Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Katkıları”, Atatürk Yolu, Yıl: 1, S. 2, Kasım 1988.
Mustafa Sarı, “Mübadele’de Hilâl-İ Ahmer Cemiyeti’nin Faaliyetleri: Kocaeli Örneği (Ocak-Haziran 1924)”, Karamürsel Alp, Kocaeli Büyükşehir Bele- diyesi.
Nedim İpek, Samsun ve Mübadele, TTK Yayınları, Ankara 2000.
Raif Kaplanoğlu, Bursada Mübadele, Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları,
Bursa 1999.
Seçil Akgün, “Birkaç Amerikan Kaynağından Türk-Yunan Mübadelesi So- runu”, Üçüncü Askeri Tarih Semineri Bildiriler, Tarih Boyunca Türk-Yu- nan İlişkileri (20 Temmuz 1974'e Kadar), Gnkur. Basımevi, Ankara, 1986.
Yıldırım Ağanoğlu, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Balkanların Makus Tarihi:
Göç, Kum Saati Yayınları, İstanbul, 2001.

6.Sözlü Görüşmeler
Ali Bölükbaşı ile yapılan görüşme, 25.09.2002. İhsan Acar ile yapılan görüşme, 8.09.2003. Osman Oğuz ile yapılan görüşme, 09.05.2003. Seniye Koraltan ile yapılan görüşme, 18.10.2002.
Muharrem Çokuslu ile yapılan görüşme, 22.04.2004. Mehmet Arseven ile yapılan görüşme, 10.10.2002. Haydar Doğruer ile Yapılan Görüşme, 17.10.2002. Hamiyet Arman ile yapılan görüşme, 27.02.2003. Necati Tütüner ile yapılan görüşme, 09.10.2002.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Mübadil Misafirhaneleri /Fahriye Emgili

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 18 Eki 2020, 17:26

belge kapak.png
belge kapak.png (680.45 KiB) 2686 kere görüntülendi
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 5 misafir