Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Girit ile ilgili Tezler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:01

Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma

Burcu Örnek
Özet

Hatıratlar en basit anlamıyla geçmişin gelecek adına kayıt altına alınma arzusundan doğmuştur. Kişiler hem kendi hayatlarını hem de yaşadıkları dönemi hatıratlar aracılığıyla kayıt altına almıştır. Hatıratlardaki olaylar günlükteki gibi günü gününe yazılmaz; bu özelliğiyle geçmiş zamanın akılda kalan bir özeti olarak da görülmektedir.
Esas olarak hatıratların yazılmasında birçok neden var olsa da belki de en temel nedeni insan belleğinde iz bırakan olay ve olguları dile getirme arzusudur. Kişilerin yazdığı hatıratlarla dile getirmek istediği olgulardan biri de göçtür. Tanım olarak belirtmek gerekirse göç, insan belleğinde derin izler bırakan zorunlu veya çeşitli koşullardan dolayı kendi isteğiyle yaşanılan bölgeden farklı bir bölgeye yerleşmek zorunda kalma halidir.
Bu makalenin konusu Kurtuluş Savaşı ile birlikte başlayan ve Lozan Barış Anlaşması’na ek olarak imzalan 30 Ocak 1923 “Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol “ ‘ün ardından yaşanan zorunlu yer değiştirme yani mübadeledir. Mübadeleyle birlikte Ortodoks Hristiyan Rum Anadolu'dan Yunanistan’a; Müslüman Türk de Yunanistan'dan Türkiye'ye göç etmek zorunda kalmıştır. Bu konu mübadillerin hatıratları kullanılarak işlenmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Hatırat, Yunanistan, Türkiye, Kurtuluş Savaşı, Lozan Barış Anlaşması, Göç, Nüfus Mübadelesi

Giriş
1923 yılında yaşanan Türk –Yunan nüfus mübadelesi, Yunanlıların “Küçük Asya Felaketi “ olarak adlandırdıkları Kurtuluş Savaşı’nın ardından Anadolu ve Trakya Rumları için uzun zamandır devam eden bir sürecin nihai bir sonucu şeklinde gelişmiştir. Savaş süresince göç süresi devam etmesine rağmen Lozan Barış Anlaşmasına ek olarak imzalanan protokolle birlikte bu göç durumu zorunlu hale gelerek karşılıklı nüfus değişimine dönüşmüştür.
1923 yılında yaşanan nüfus mübadelesinden önce ilk olarak mübadele düşüncesinin diplomasinin bir çözümü olarak değerlendirilmeye alınmasından önce mübadeleyi hazırlayan şartlardan bahsetmek gerekmektedir.
1789 Fransız İhtilali ile başlayan süreç içerisinde dünyanın dengesi değişmiş; bu durum Balkanlara da yansımıştır. İhtilalin bir ürünü olarak ortaya çıkan milliyetçilik düşüncesi başta Avrupa olmak üzere geniş alanlara yayılmış, bu yayılımdan Balkanlar da etkilenmiştir. Osmanlı Devleti’nin egemenlik alanı içerisinde bulunan Balkanlar özellikle Osmanlı Devleti’nin eski gücünü yitirmesinden itibaren başta Rusya ve İngiltere olmak üzere büyük devletler tarafından bölerek hâkimiyet kurabilecekleri bir alan olarak görülmüştür. Bu emellerini gerçekleştirebilmek için milliyetçilik düşüncesinin bölge içerisinde yayılımını sağlamış; Balkan uluslarını bağımsızlıklarını elde etmeleri için kışkırtmıştır.
19. yüzyıldan itibaren Balkanlardan Anadolu’ya doğru göçler yaşanmaya başlamıştır. Rusların savaş neticesinde bölgede hızla yayılması bölgede yaşayan Türkleri göçe sevk etmiştir. Yaşanan bu göçlerin nedeni Ağanoğlu’nun “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Balkanların Makûs Kaderi: Göç “ adlı kitabında şu şekilde ifade etmiştir:
“Etnik farklılıklardan dolayı bir ayrıma tabi tutulup baskı, zulüm görme ve en korkutucusu sistematik bir şekilde, etnik soykırıma tabi tutulma, din farklılığından kaynaklanan baskı ve zulümler, bir de ekonomik şartlardan dolayı hayatı sürdüren şartların zorlaşması …”
Balkan Harbi’nin patlak vermesiyle birlikte göç süreci kesinlik kazanmıştır. Bu harple birlikte Balkan uluslarını göçmene dönüştüren sürecin de başladığı söylenilebilir. Savaş sırasında bölgedeki Osmanlı varlığının Yunan, Sırp, Bulgar ve Arnavut milletleri tarafından tehdit edilmeye başlamasıyla bu sürecin net olarak başladığı söylenebilir.
Balkan Harbi ile birlikte ilk mübadele denemesi de gerçekleşmiştir. İlk olarak Osmanlı Devleti – Bulgaristan arasında 29 Eylül 1913 ‘de imzalanan İstanbul Antlaşması’nın ardından 15 Kasım 1913 ‘te Edirne’de nüfus mübadelesi yaşanmıştır. Bu anlaşma gereğince Bulgar bölgesinden 48.570 Müslüman Doğu Trakya’da yaşayan 46. 764 Bulgar’la değiştirilmiştir.
Bu mübadele antlaşmasının ardından 1914 yılında Yunanistan ile de nüfus mübadelesi gerçekleşmiştir.27 Nisan 1914 ‘ten beri iki devlet arasında devam eden görüşmeler sonuç



Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:07

vermiş ve Yunanistan başvekili Venizelos’un 22 Mayıs 1914 tarihli mektubunun ardından Makedonya ve Yunan Epir’indeki Müslümanları Aydın vilayetinde yaşayan Rumlarla değiştirilmiştir. Asıl amacı fiili olarak var olan bu sürecin resmi olarak da onaylanması olan bu anlaşma Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasından dolayı kısmen uygulanabilmiştir.
On yıllık dönem içerisinde nüfus mübadelesi konusu 1915 ve 1918 yıllarında Venizelos tarafından tekrar gündeme getirilmiştir. Bunlardan ilki Rum ve Bulgarların mübadelesi ile ilgili olmuş; fakat kral II. Konstantin tarafından reddedilmiştir. İkinci kez ise yine Bulgar ve Rumların mübadelesi konusu Paris Barış Konferansında gündeme getirilmiş; 27 Kasım 1919 tarihinde imzalanan Neuily Anlaşması’na “ Bulgaristan ve Yunanistan Arasında Ulusal Azınlıkların Karşılıklı ve Gönüllü Göçü İçin Komisyon “ şeklinde anlaşmaya dâhil edilmiştir. Bunlar dışında Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri ve Osmanlı Devleti arasında 10 Ağustos 1920 ‘de imzalanan Sevr Barış Antlaşması’nın 143. hükmüne göre Yunanistan’a devredilen ya da Osmanlı Devleti’nde kalan bölgelerde yaşayan Türk ve Rum nüfusun mübadelesi öngörülmüş; ancak Kurtuluş Savaşı’nın sonucunda imzalanan Lozan Barış Anlaşması’nın uygulamaya konulmasından dolayı bu anlaşma geçersiz sayılmıştır.
Paris Barış Konferansı’nın ardından Yunan ordusu 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmiş; yavaş yavaş Batı Anadolu içerisinde ilerlemeye başlamıştır. Yunan ordusunun bu işgalin ardından yerel halk tarafından Kuvayı Milliye birlikleri oluşturularak işgaller karşında düzenli ordu kurulana dek Türk ordusuna zaman kazandırmıştır. Düzenli ordunun kuruluşunun ardından Yunan ordularının Batı Cephesi’nde yaşadığı yenilginin ardından Türkiye’de yaşayan Rumlar önce Batı Anadolu ve Marmara kentlerinden daha sonra Doğu Trakya ve Karadeniz kentlerinden deniz, kara ve demiryolları aracılığıyla göç etmeye başlamıştır.


H. Yıldırım Ağanoğlu, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Balkanların Makus Kaderi: Göç ,İz Yayıncılık , İstanbul 2013 , s. 72
Onur Yıldırım, Diplomasi ve Göç: Türk –Yunan Nüfus Mübadelesinin Öteki Yüzü, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları , İstanbul Aralık 2009 , s 35
Yıldırım , a.g.e . 76
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:09

Savaşın zaferle sonuçlanmasının ardından İtilaf Devletleri ve Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti arasında savaşın resmen bittiğini ilan eden Mudanya Ateşkes Antlaşması 11 Ekim 1922’de imzalanmış; 14 Ekim 1922’de Yunanistan tarafından kabul edilmiştir.
A. Lozan Barış Konferansı ve Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Giden Süreçte Yunanistan ve Türkiye
Lozan, Türkiye ve Batılı devletlerarasında savaş ortamına son vermek amacıyla toplanmış bir konferanstı. Mudanya Barış Antlaşması’nın imzalanmasının akabinde İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon of Keddelston tarafından barış konferansının 13 Kasım’da yapılması yönünde çalışmalar başlamış; bu çalışmalar neticesinde Türk hükümetine 27 Ekim 1922’de sözlü bir nota vermiştir.
O tarihlerde İzmir’de bulunan Mustafa Kemal ‘in konferansın burada yani İzmir’de yapılmasını talep etse de konferansın Lozan’da yapılmasına karar verilmiştir. Konferansa başlangıçta Ankara Hükümeti’nin yanında İstanbul Hükümeti’nin de çağırılmasıyla bir ikililik yaratılamaya çalışılsa da saltanatın 1 Kasım 1922’de kaldırılmasıyla bu ikililik giderilmiştir. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen dönemin dışişleri bakanı İsmet İnönü başkanlığında bir heyet hazırlanarak Lozan’a gönderilmiştir.
Konferansın amacı İtilaf Devletleri açısından Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altında bulunan bölgelerde kendi çıkarları doğrultusunda barış koşullarını tahsis etmek ve barışın korunması için önleyici tedbirler almaktı. Türkiye ve Yunanistan içinse kendi aralarındaki husumetin giderilmesine bir araç olabileceği yönüne bir beklenti oluşturmuştur.
1.Lozan Öncesi Anadolu ve Yunanistan’ın Durumu

Lozan görüşmelerinde Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan nüfus sorununun topografik verilere uygun olarak ele alınması beklenmiştir. Bilindiği üzere Balkan Savaşları’ndan itibaren iki taraf arasında nüfus hareketleri yaşanmış hatta 1914 yılında zorunlu



Ağanoğlu , a.g.e. , s . 142
Sevr’in konu ile ilgili 143. Maddesi şu şekildedir: “Türkiye, soy azınlıklarından olan kişilerin karşılıklı ve gönüllü göçlerine ilişkin olarak Müttefik Devletlerin uygun görecekleri hükümleri tanımaya yükümlüdürler.
Türkiye, karşılıklı göç konusunda Yunanistan’la Bulgaristan arasında 27 Kasım 1919’da Neuilly-sur- Seine’de imzalanan sözleşmenin 16. Maddesinden yararlanmamayı yükümlenir, işbu antlaşmanın yürürlüğe girişini izleyecek altı ay içinde, Yunanistan ile Türkiye, Yunanistan ‘a aktarılan ya da Osmanlı kalan topraklardaki Türk ve Yunan soylu halkın karşılıklı ve gönüllü göçüne ilişkin özel bir antlaşma yapacaklardır.
Bir anlaşmaya varılamaması durumunda, Yunanistan ve Türkiye, Milletler Cemiyeti Konseyine başvurmak hakkına sahip olacaklar ve Konsey sözü edilen anlaşmanın koşullarını saptayacaktır. “
Sevr Antlaşması için bknz: Nihat Erim, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları , C 1 (Osmanlı İmparatorluğu Antlaşmaları ), Ankara 1953
Yıldırım , a.g.e. , s. 76-77
Kemal Arı , Büyük Mübadele : Türkiye’ye Zorunlu Göç 1923-1925, Tarih Vakfı Yurt Yayınları , İstanbul Ocak 2014 s.7
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:13

olmamak kaydıyla iki kesim arasında nüfus mübadelesi yaşanmış fakat Birinci Dünya Savaşı nedeniyle bu durum uzun sürmemiştir
Kurtuluş Savaşı’nda Türklerin galip gelmesinin ardından bölgeden ayrılmak üzere İzmir rıhtımında toplanan Rumları Yunanistan ‘a taşımak üzere gemi arayışına girilmiştir. Amiral Bristol bu konuyla ilgili 13 Eylül 1922 yılında hazırladığı raporda Ege kıyılarında yaklaşık 300.000 kişi olduğunu ve bunların yaşadıkları yerlere dönemeyecekleri bu yüzden Amerikan Hükümeti’nin duruma el koyması gerektiğine değinmiştir. Hazırlanan bu rapor neticesinde İngiliz, İtalyan, Fransız ve Amerikan bandıralı gemilere bayrak çekmeme ve sahile fazla yaklaşmama şartıyla buradaki Rumların taşınmasına izin verilmiştir.
9 Eylül 1922’de Türklerin İzmir ‘e girişi ve bölgedeki Ortodoks Rumların Yunanistan’a göç etmesi Milletler Cemiyeti’ni tedirgin etmiş; savaş dolayısıyla yaşanan bu nüfus hareketini kontrol etmek amacıyla Norveçli Fridtjof Nansen ‘i 19 Eylül 1922’de görevlendirmiştir.
İlk etapta Nansen Mustafa Kemal ve Venizelos ile telgraf yoluyla iletişime geçmeye çalışarak mübadele hakkında fikirlerini öğrenmeye çalışmış; aynı zamanda Milletler Cemiyeti’nin mütareke ile ilgili plan ve düzenlemelerini uygulamaya koymaya çalışmıştır.
Nansen, Yunanistan ‘da yaşayan Müslümanlarla, Türkiye’deki Anadolu Rumlarının yer değiştirmelerini yani karşılıklı olarak nüfus mübadelesinin yapılmasının; böylelikle iki ülke arasında kalıcı olarak barış ortamının sağlanacağını düşünmüştür. İki ülke arasında hükümleri Bulgaristan ve Yunanistan arasında imzalanan Neuilly Barış Antlaşması’na benzeyen bir mütareke protokolünün hazırlanması yönündeki fikirlerini Türk Hükümeti’ne iletmiştir. Nihayetinde Lozan‘dan bir hafta önce Türk Hükümeti tarafından mübadelenin gerçekleşeceği açıklanmış; mübadeleden muaf tutulacaklarınsa Lozan ‘da kesinlik kazanacağını belirtmiştir.


Yıldırım, a.g.e. s.59
T.C Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü, Türkiye Dış Politikasında 50. Yıl: Lozan (1922-1923) , Ankara 1974, s. 2
Heyette görev alan diğer isimler için bknz: Dışişleri , a.g.e. , s. 4-6
Yıldırım , a.g.e., s 67
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:15

2. Lozan Konferansı ve Türk Yunan Nüfus Mübadelesi

Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından bir hafta sonra Lozan’da belirlenen konferans gerçekleşmiştir. Konferansta öncelikli olarak sığınmacı halk ile esirlerin durumu ve geride kalanların ne olacağı konusu görüşülmüştür.
Bu husus hakkında derinlemesine araştırmanın yapılabilesi için” Bölgesel ve Askeri Komisyon “adı altında bir komisyon kurulmuştur. Kurulan bu komisyon tarafından 1 Kasım 1922 ‘de bu konu tekrar ele alınarak yapılan görüşmeler neticesinde “Tutuklu ve Nüfus Mübadelesi “ adı altında alt bir komisyon kurulmuştur. Bu konu hakkında ayrıca komisyona çalışmalarını 14 Aralık 1922‘de bildirecek olan “ Azınlıklar Alt Komisyonu” gündemine de eklenmiştir. Bu alt komisyonun hazırladıkları raporu 9 Ocak 1923’te Bölgesel ve Askeri Komisyon’a sunmuştur.
Görüşmeler neticesinde 30 Ocak 1923’te Türk – Yunan nüfus mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokolü imzalamıştır. Bu protokol gereğince İstanbul’daki Rumlar ve Batı Trakya haricinde Anadolu Rumları ve Müslüman unsurlar zorunlu göçe tabi tutulacak; zorunlu göçe tabi tutulanların izin almaksızın bu ülkelere giremeyecek ya da iskân edemeyecektir.
Bakıldığında savaş durumunun ve sonrasında yaşananların sonuçları birbirlerinden zıt olduğu görülmektedir. Bu zıtlık ilk olarak yapılan savaşın sonuçları ile ilgilidir. Kurtuluş Savaşı Türkler için zaferle sonuçlanmıştır. Bu zaferle birlikte Osmanlı Devleti’nin yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Yunanistan için ise bu savaş “Küçük Asya Felaketi “olarak görülmüştür.Renee Hirschon makalesinde bu konu ile ilgili şu ifadeleri kullanmıştır :
“Oysa bu olay, Yunanlılar için Küçük Asya Felaketi” olarak bilinen büyük bir yenilgi olmuştur ve Helenlerin Anadolu’daki binlerce yıllık varlığına son verdiği için, İstanbul’un 1453’te Osmanlılarca alınmasından bile daha büyük bir felaket kabul edilmektedir. Yaşandığı dönemde bu olay, önemli bir acil durum sayılmış; uluslararası kuruluşlar yerinden yurdundan olmuş bu insanlara gerek uzun gerek kısa vadede rahatlatma için devreye girmişlerdir. “
Ayrıca Hirschon mübadele ve mübadele sonrasında Yunanistan ve Türkiye ‘de yaşanan sorunlar hakkında şu ifadeleri kullanmıştır:



Ayhan Aktar, Türk- Yunan Nüfus Mübadelesi’nin İlk Yılı: Eylül 1922- Eylül 1923; Edt. Müfide Pekin, Yeniden Kurulan Yaşamlar: 1923 Tük –Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul Ekim 2005 s. 52-53
Kurtuluş Savaşı tabiri yerine birçok kaynakta” 1920-1922 Türk –Yunan Savaşı “ tabiri kullanılmaktadır. Yunanistan’daki birçok akademik bazdaki araştırmalardaysa “Küçük Asya Seferi “ ifadesi kullanılmaktadır. Savaşta alınan yenilgiden dolayı Kurtuluş Savaşı ile birlikte güdülen Megali İdea emelinin de artık uygulanamayacak durumda olmasından dolayı Yunan kaynaklarında “Küçük Asya Felaketi “ olarak geçmektedir. Ayrıntılı bilgi için bknz: Renee Hirschon, Lozan Sözleşmesi’nin Sonuçları: Genel Bir Bakış; (çev. Müfide Pekin – Ertuğ Altınay )Edt. Renee Hirschon,Ege’yi Geçerken: 1923 Tük –Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul Mart 2005 s. 17- 19
Aktar , a.g.m. ,s .54-56
Aktar , a.g.m , s. 57
Aktar , a.g.m. , s. 58-1
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:16

“….Nüfus Mübadelesi , Yunanistan için süregiden uzun vadeli ekonomik , siyasi , kültürel ve toplumsal uyum ve asimilasyon süreciyle sonuçlanmış; sayılarının büyüklüğü sayesinde Yunan devletini ve toplumun her boyutunu derinden değiştirmiştir.
Fakat Türkiye için zaferle sonuçlanan bu olayın bedelleri de olmuştur. Gerçekte tüccar sınıfının, burjuvazinin ve Osmanlı seçkinlerinin büyük bir kısmının yitirilmesi anlamına gelmiş olan mübadele, aynı zamanda, yıllar önce Balkan vilayetlerinin yitirilmesi ve Anadolu’daki Ermenilerin büyük kısmının kaybıyla başlamış olan bir sürecin doruğa çıktığı noktaydı. Hem doğrudan hem de dolaylı olarak çok sayıda insanın dâhil olduğu nüfus mübadelesi, mevcut toplumsal ve siyasi yapıları yıkmış; bunların yeniden inşası kolay olmamıştır. “

Yukarıdaki paragraflardan da anlaşılacağı üzere yaşanılan süreç Türkiye ve Yunanistan tarafından farklı yorumlanmış; birbirinden farklı sonuçlar doğurmuştur. En temel ayrımlardan biri mübadele konusunda olmuştur. Türkiye ve Yunanistan’ın mübadele hakkındaki istek ve görüşleri birbirlerinden farklıdır. Türkiye mübadelenin zorunlu olmasını ve İstanbul’da bulunan Rumların da mübadeleye dâhil etmeyi de isterken; Yunanistan ise mübadelenin isteğe bağlı gerçekleşen bir süreç olmasını istemiştir.
Bunun yanında iki devlet arasında mübadeleden muaf tutulacak yerler sorunu çıkmıştır. Nansen ‘in görüşmeleri neticesinde Türk Hükümeti tarafından mübadelenin yapılacağının kararlaştırılmasının ardından hangi bölgelerin mübadele haricinde olacağı konusu Lozan ‘a bırakılmıştı.
“Etabli” olarak adlandırılan bu kavram Fransızca “yerleşmiş (uzun süre) ve sakin" anlamlarına gelmektedir. İstanbul'da yerleşmiş Rumlar ve Batı Trakya'daki Türkler için bu ifade kullanılmıştır. Lozan Barış Antlaşması dâhilinde Türkiye ve Yunanistan arasında sorun yaratan bir siyasi kavram halini almıştır. Bu kavram dâhilinde İstanbul’daki Rumların ve Batı Trakya’da yaşayan Müslüman nüfusun mübadele dışında bırakılması kararlaştırılmıştır. Bu bölgeler haricinde Gökçeada ve Bozcada da mübadele haricinde tutulmuştur.
Mübadeleden muaf tutulanlar yalnızca belirtilen bölgelerde yaşayanlar değildi. Yaşlı ve engelli kimseler mübadele kapsamı dışında bırakılmıştı. Mübadelede ana faktör dindi. Sonradan Müslüman olan (ihtida) ve Müslüman bir erkekle evli olan kadınlar mübadele



Yıldırım , a.g.e. ,s. 71
Arı , a.g.e., s.18-19
Hirschon , a.g.m. , s. 17-18
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:18

kapsamı dışında tutulmuştur. Bundan dolayı mübadele esnasına ihtida ve Müslümanla evlenme durumunun sıkça görüldüğü söylenilebilir.
Mübadele, Milletler Cemiyeti tarafından sistematik hale getirilmiştir. Gerekli olan kurumsallaşma ağı sağlanmaya çalışılarak mübadelenin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilmesi açısından bu adım önem taşımıştır. Kurumsallaşma adımının başında Milletler Cemiyeti tarafından kurulan Muhtelif Mübadele Komisyonu (Karma Komisyon ) gelmektedir. Bu komisyonun en önemli amacı Rumların ve Müslüman nüfusun taşınması ve bu nüfusa ait taşınabilir ve taşınamaz malların tasdik edilmesi ile ilgili olmuştur. İskân durumunun denetimi ve mübadillerin yerleştirilmesi için Yunanistan’da “Mübadil Yerleştirme Komisyonu” Türkiye’de ise “Mübadele İmar ve İskân Vekâleti “kurulmuştur.
B. Hatıratlar Işığında Nüfus Mübadelesi

Makalenin ilk kısmında Lozan ve Lozan ‘a götüren sürecin tarihsel arka planı verilerek makalenin ana konusu olan hatıratların bir temele oturtulmasına çalışılmıştır. Makalenin bu kısmında mübadelenin Anadolu Rumları ve Müslüman Türkler açısından görülen yüzlerinin inceleneceğinden dolayı söylem farklılıkları ve bu farklılıkların nedeni ilk bölümde ifade edilmeye çalışılarak hatıratların daha objektif bir zemine oturtulmasına çaba gösterilmiştir.
Bu ikinci bölümde dört hatırat çalışması kullanılarak mübadeleye dört farklı pencereden bakılmaya çalışılmıştır. Bu hatıralardan ikisi Anadolu Rumlarını göç anılarını içermektedir. Bu çalışmanın amacı hatıratları incelemekle beraber aralarındaki söylem farklılıkları ve ya benzerliklerini tespit etmektir.
1. Kobakizade İsmail Hakkı Efendi ve Bir Mübadilin Hatıraları: Yunan
Parlamentosunda Bir Türk Diplomatın Anıları


Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Bir Mübadilin Hatıraları” İsmail Hakkı Kobakoğlu (Kobakizade) ‘nin 17 Şubat 1941 yılına kadar kaleme aldığı hayatının kısa bir özeti şekildedir. 1914-1924 yılları arasında Yunanistan’da iktidarda olan Demokratia Partisi’nin eski bir uzantısı


Hirschon , a.g.m. ,s.18
Ağanoğlu, a.g.e. , s.311
Arı , a.g.e., s. 18
Nezih Başgelen, Anavatana Göç Edenler: Türkiye Cumhuriyeti'nde Mübadil, Muhacir ve Mülteciler 1923-1938, Arkeoloji Sanat Yayınları, İstanbul 2000, s. 9
Yıldırım, a.g.e. ,s. 265
Yıldırım , a.g.e. ,s. 273-285
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:19

olan Gunaris Partisi’nde 1914 yılında seçilen 15 Türk milletvekilinden biri olan Kobakizade Yunanistan’dan nüfus mübadelesiyle Türkiye’ye son gelen kafilenin arasındadır
Kobakizade’nin hayatına kısaca bakmak gerekirse 1882 yılında Kavala ’ya bağlı Sarıbaşan kazasının Nedirli mahallesinin Kobaklı köyünde on kardeşten ikincisi olarak dünya gelmiştir. Babası Kobakoğlu Hacı Hüseyin Efendi, bölgenin hatırı sayılır kişilerinden biridir. Hacı Hüseyin Efendi bölgenin aşar iltizamından sorumluydu ve ayrıca tütün tüccarlığı da yapmaktaydı.
Hatırattan yola çıkarak Kobakizade’nin yaşamının ilk yıllarında babasının öldürülmesinin ardından itibar-ı mali yaptırarak babasından kalan aşar iltizamını devralmış; aynı zamanda babası gibi tütün tüccarlığıyla da uğraşmıştır. Balkan Harbi’nin çıkmasıyla birlikte 1882 doğumlularla birlikte ikinci kez askere çağırılmış fakat otuz altın bedelini yatırmak suretiyle askere gitmemiştir.
Hatıratında Balkan Harbi’nin ardından Kavala ‘ya muhacir göçünden bahseden Kobakizade, daha sonrasında Bulgarların işgaline uğrayan bir Kavala manzarası vermektedir. Başlangıçta şehrin güvenli olduğu ve işgale uğramayacağı düşünülürken Bulgar işgaline uğramış; bu sırada birçok Müslüman öldürüldüğü belirtilmiştir.
Balkanlardaki harp nedeniyle önce Selimiye imamı Hafız Süleyman Efendi’yi ikna ederek ilk mahsura vapuruyla birlikte Çanakkale’ye kaçan Kobakizade daha sonra Hilal-i Ahmer vapuruyla İstanbul’a gitmiş; burada kahvehane açarak kendisine altı aylığına bir hayat kurmuştur. Daha sonrasına İstanbul’da Bulgar istilası tehlikesinin artmasından dolayı buradaki malvarlığını satarak İzmir’e gitmiş; burada da bir bakkaliye açmıştır. 6 ayın sonunda Yunanistan’ın İkinci Balkan Harbi ile birlikte Kavala ’ya geri dönmüştür.
Kavala ‘ya dönmesinin ardından siyasete adım atarak Kral’ın partisi olarak da adlandırılan Gunaris Partisi’nden Drama Mebusu olarak meclise girmiştir. Mebusluk dönemlerinde hem Türkler hem de Rumlar aleyhinde propaganda yapığı yönündeki iddialarla hem de Bulgar komitacılarıyla uğraşmış; hatta komitacılar tarafından Sofya götürülmüştür.


Muzaffer Çandır, Cumhuriyet Dönemi’nde Yaşanan Mübadele Hareketleri Bağlamında Kobakizade İsmail Hakkı Bey’in Bir Mübadilin Hatıraları İsimli Kitabı, CBÜ III. Uluslararası Balkanlarda Türk Varlığı Sempozyumu, 10-12 Mayıs 2012, Manisa, s. 318
Kobakizade İsmail Hakkı Efendi, Bir Mübadilin Anıları, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul Ekim 2012, s . 29
Kobakizade ,a.g.e. , s .28-29
Kobakizade ,a.g.e. , s .30-31
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:21

Burada bir süre kaldıktan sonra Bulgar askeri olarak gösterilerek özgür kalır ve Kavala ‘ya geri döner.
Kobakizade, Kavala ‘ya tekrar dönmesinin ardından mütareke dönemi İstanbul’una gitmek üzere yola çıkmış; şehre varmasının ardından Yunan sefaretine giderek kendisi ve ailesi dâhil olmak üzere birçok tanıdığının kayıtlarını yaptırarak tatbikat vesikalarını almıştır. Mütareke ile beraber Türk ordusunun yurda geri dönüşünü ve düşman askerlerinin İtilaf Devletleri’ne ait donanmaları ve Yunanistan’ın Averof zırhlısı tarafından alınışları şu şekilde aktarılmıştır:
“Nihayet ‘mütareke’ imzalandı. Müttefikler donanması İstanbul limanına girdi. Sabah vaktiydi. Ben de Galata’dan geliyordum. İngiliz, Fransız, İtalyan harp gemileri ve Yunanistan’ın Averof zırhlısı hep birlikte Dolmabahçe önünde demirlediler. Ve millet pek meyus bir halde olup gayr-ı müslim ahali , bilhassa Ermeniler şenlik ve neşe içerisinde Hurra (Slavca yaşasın), Zito (Yunanca yaşasın ) , diye bağırıyorlardı. “
İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edildiği fakat daha sonra mağlup edilerek geri çekilmek zorunda kaldıkları dönemde Atina’da bulunan Kobakizade, burada Türkler aleyhine bir manzaranın var olduğunu anlatmıştır. Yunanlıların Türklerle alay ettiğini, bazı buraya sürgün edilen Türklerin Yunanlılar adına jurnalcilik yaptığını, Rumların Anadolu’daki şehirleri birer birer ele geçirmesinden dolayı büyük bir keyif duyduklarını ancak İzmir’de yaşanılan bozgunun ardından Yunan askerlerinin oldukça kötü bir şekilde geri döndüklerini yazmıştır
Yunanistan’ın Ege ‘de uğradığı yenilginin ardından Kral II. Konstantin ve Gunaris partisine karşı 1922 yılında Albay Plastiras önderliğinde gerçekleşen askeri darbesinin ardından Kobakizade ve “Hamdiler” namıyla anılan iki Hamdi Bey aileleriyle birlikte Girit’e bağlı Hanya’ya gönderilmiştir. Burada dört ay kaldıktan sonra tekrar Kavala ‘ya dönmüştür.
1923 yılına kadar Kavala ‘da yaşayan Kobakizade, İbrahim Paşazade Hüseyin Bey’in başında olduğu mübadele komisyonunda Türkiye’ye gidecek olan mübadillerin sevk memuru olarak görev yapmış; daha sonra 3 Aralık 1923 tarihinde Sakarya Vapuru ile birlikte Samsun‘a



Kobakizade, a.g.e. , s. 54
Kobakizade, a.g.e. , s. 58-60
1922 yılında İzmir’de yaşanan yenilgiden o dönemde iktidarda bulunan Kral II. Konstantin ve “Kral’ın Partisi” olarak anılan Gunaris Partisi’ni sorumlu tutmuştur. Bunun neticesinde İzmir’den kaçan Yunan ordusu ile Yunanistan ‘a sığınan Venizelist eğilimli yaklaşık 900 bine ulaşan ordu, ihtilal komitesi oluşturarak Albay Plastiras önderliğinde 13-14 Eylül 1922’de Yunanistan‘daki ilk askeri darbeyi gerçekleştirmiştir. Yapılan bu darbeden dolayı ülkeden kral II. Konstantin başta olmak üzere partinin birçok üyesi sürgüne gönderilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bknz: Elçin Macar, İki Dünya Savaşı Arası Türkiye ve Yunanistan, Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi, Çağdaş Türkiye Semineri, 16 Aralık 2006 Konuşma Metni
Kobakizade, a.g.e. , s . 61- 63
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:23

gitmiştir. Mübadele sonrasında birçok zorluk yaşayan Kobakizade, mal varlığını geri kazanma hususunda dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile sürtüşme yaşamış; 1953 ‘te ise Samsun’da hayatını kaybetmiştir.
Bakıldığında Kobakizade babasından aşar iltizamı ve saygınlık nedeniyle avantajlı bir konumda olmuş; gittiği yerlerde zorluk çekse de daha sonrasında kendi düzenini tekrar kurabilmiştir. Siyasete de atılan Kobakizade Gunaris Partisi’nden Drama Mebusu seçilmiş ve mübadele yapılana kadar görevde kalmıştır. Mübadeleyi yürüten Karma Komisyon’da da görev alan Kobakizade, mübadeleyle Yunanistan’dan en son gelen kafilenin arasında olmuştur.
2. İskender Özsoy, Mübadele’nin Yas Kardeşleri: Mübadeleyi Tekrar Okumak

Bağlam Yayınları’ndan çıkan bu kitap 2007-2012 yılları arasında çeşitli gazetelerde yayımlanan röportajları içermektedir. Mübadele tablosunun her iki yakasına birer ayna tutmayı amaçlayan bu kitapta Anadolu’dan Yunanistan’a, Yunanistan’dan da Anadolu’ya gitmek zorunda kalan mübadil ve ailelerinin hatıralarını içermektedir. Kitap içerisinde 27 Müslüman ve 7 Ortodoks Rum’un mübadele hatıraları verilmiştir. Kitapta verilen röportajlar çeşitli fotoğraf ve belge ile desteklenmeye çalışılmıştır.
Mübadillerin birçoğu Hilal-i Ahmer cemiyetinin mübadillerin Türkiye’ye sevki için tahsis ettiği gemilerle İstanbul başta olmak üzere İzmir ve Samsun’a gelmiştir. Drama’dan gelen mübadiller ise İstanbul’a trenle gelmiştir. Gelenlere buradakiler tarafından patiryot denilmekteydi. Mübadillerden Hüseyin Yapıcı patriyot olmak hakkında şunları söylemiştir:
“Patriyot bizim için hemşeri demek. Hem Rumca konuşmamız hem de Müslüman olmamız milleti şaşırtıyor. Bize yarım gâvur dediler. Bizim hakkımızda söylenenlerin hepsi yalan. Patriyot olmak beni rahatsız etmiyor. Patriyot bizim için hemşeri demek o kadar. “
Türkiye’de iskân ettirilen mübadiller yerleştirilecekleri yerlere gönderilmeden önce başta Selimiye Kışlası olmak üzere Kızılay’ın belirlediği çeşitli yerlerde karantinaya alınarak mübadele sırasında olası bir enfeksiyondan etkilenip etkilenmedikleri yaşanan hijyen sorunundan dolayı bit taşıyıp taşımadıklarına bakılmakta; sağlık kontrolleri ile birlikte hamama


Röportajlar ışığında bu gemilerin Gülcemal, Aslan, Dumlupınar, Sakarya, Akdeniz ve Kırzade olduğu tespit edilmiştir. Kitapta yer alan mübadillerden yalnızca Salih Sufi mübadele öncesi gittiği İskenderiye’den Yunan bandıralı Andrea adlı bir şilebe binerek Pire’ye gelmiş, oradan da İtalyan şilebi Strobari ile İzmir ‘e gelmiştir.
Patriyot İngilizce ’de vatansever manasına gelmektedir.
İskender Özsoy, Mübadelenin Yas Kardeşleri, Bağlam Yayınları, Ocak 2014, s. 37
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 10 misafir