Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Girit ile ilgili Tezler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:25

da götürülerek temizlenmeleri sağlanmaktadır. Tedavi ve temizliklerinin ardından mübadillerin geldikleri yerlerdeki mesleklerine göre ikamet edecekleri yerlere nakilleri yapılır; bazen bu nakil süresi uzun sürebilirdi.
Türk mübadillerle yapılan röportajlardan hareketle mübadillerin Anadolu’da ikamet ettirilmesi sırasında çeşitli sorunların baş gösterdiği söylenilebilir. Bunlardan ilki hiç kuşkusuz uyum sorunudur. Yıllardır yaşadıkları topraklardan göçmek zorunda kalan mübadillerle gittikleri yerin yerel halkıyla ya da kendilerinden önce gelen mübadillerle aralarında problemler yaşandığı; gittikleri yerlerde ekonomik düzenlerini ve yerleşik hayatlarını kurana dek zorluklar çektikleri görülmektedir.
Kitap, Türklerle beraber Rumlarla yapılan görüşmeleri de içerisine almaktadır. Türk topraklarında doğup büyüyen; mübadele ile birlikte Yunanistan ‘a gitmek zorunda kalmışlardır. Gemiler aracılığıyla Yunanistan ‘a giden mübadiller burada Türk mübadillerin boşalttıkları evlere yerleşmiştir.
Yunanistan’a giden mübadiller Türklerle benzer olarak başta uyum sorunu olmak üzere ekonomik ve sosyal sorunlarla uğraşmıştır. Geldiklerinde Yunanistan Anadolu’da aldıkları yenilgiden dolayı yorgun bir vaziyette olduğu görülmektedir. Bu durum Yunan İç Savaşı’nın etkileri geçene dek devam etmiştir. Yunanistan – Bulgaristan arasındaki gerilime İkinci Dünya Savaşı ile birlikte işgal bölgesine dönmüştür. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Yunan İç Savaşı patlak vermiş; etkileri uzun bir süre geçmemiştir.
Röportajlar birbirleriyle ilintili bir şekildedir ve ortak özellikler barındırmaktadır. Bunlardan ilki Rumlarla Türkler arasındaki ilişkidir. Rumlarla Türklerin birlikte uyum içerisinde yaşadığı, birçok adetlerinin birbirleriyle benzerlik gösterdiği; hatta Nikos Kiriazdis’in hatıralarından yola çıkılarak kirvelik geleneğinin Türkler ve Rumlar arasında da var olduğu söylenilebilir. İkinci benzerlik ise içlerinde geri dönme arzusudur. Birçoğu
/size]



Mübadele öncesi ve sonrasında olumsuz koşullar, besin yetersizliği gibi nedenlerden dolayı sıtma ve tifo salgınları görülmüştür. Bunun dışında tifüs, kolera ve kızamık da mübadillerin hayatlarını kaybetmelerine neden olan diğer hastalıklardandır. Ayrıntılı bilgi için bknz: Yıldırım, a.g.e. ,s 212-215 Hilali Ahmer Cemiyeti mübadele süresince mübadillerin sağlık durumlarının kontrolü ve ihtiyaç duyulan tedavilerin yapılması, mübadillerin ve taşınabilir malvarlıklarının Türkiye’ye getirilmesi ve Türkiye’de geldikleri yerlerdeki mesleklerine uygun bir şekilde iskân ettirilmesi gibi çeşitli görevleri üstlenmiştir. Ayrıntılı bilgi için Mesut Çapa, Mübadelede Kızılay’ın (Hilal-i Ahmer) Cemiyeti’nin Rolü, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.10 Y.2001 s.29-60
Onur Yıldırım Diplomasi ve Göç adlı kitabında muhacirlerin hükümet tarafından geldikleri bölgelere göre tütüncü, çiftçi ve bağcı olarak üçe ayrıldığını ifade eder. Bu ayrımın yapılırken mübadilleri Yunanistan’daki gibi köylü ve kentli olarak sınıflandırmak yerine çoğu muhaciri kırsal kökenli saydığını; bu yüzden de birçok sorunun yaşandığını belirtmiştir. Ayrıntılı bilgi için bknz Yıldırım , a.g.e. ,s. 237-240
Özsoy , a.g.e. ,s. 56
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:27

yaşadığı yeri yabancılamış ve yaşadığı yerdeki yerli halk tarafından da yabancı olarak görülmüştür.
3. Küçük Asya Araştırmaları Merkezi ‘nden Rumları Anadolu’ya Göç Hatıraları

İletişim Yayınları’ndan çıkan Göç: Rumların Anadolu’dan Mecburi Ayrılışı (1919-1923) Küçük Asya Araştırmaları Merkezi tarafından hazırlanan bu çalışma önceden yine aynı konu hakkında hazırlanan iki ciltlik çalışmanın Herkül Millas tarafından derlenmiş haldir.
Hatırata geçmeden önce Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’nden söz etmek gerekmektedir. 1920’lilerin sonralarına doğru Madam Merlier tarafından Anadolu’dan gelen mübadillerin kendileriyle birlikte Yunanistan ‘a getirmiş oldukları müzik, lehçe, din, dil ve etnografya gibi kültürel ögeleri içeren kültürel mirasın derlemesi için oluşturulan bir kurum şeklinde ortaya çıkmış; 1930 yılında ise resmen kurulmuştur .
Yukarıdaki paragraftan da anlaşılacağı üzere Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’nin temel uğraşı alanı Anadolu’dan yapılan göç, göçün sebep ve sonuçları bağlamında değerlendirilmesi olmuştur. İskender Özsoy ‘un çalışmasıyla konu olarak benzerlik gösterse de söylem olarak sert bir tutum izlendiği ve olumsuz portrelerin olumlulara nazaran daha fazla öne çıkartıldığı söylenilebilir.
Bu çalışmanın değerlendirilmesinde Yunanistan ve Türkiye arasındaki söylem farklılığı ve Kurtuluş Savaşı’nın her iki devlet tarafından da nasıl algılandığı hususunu göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Ancak bu şekilde objektif bir çerçeve içerisinde kitabın içerisindeki hatıralar değerlendirilebilmektedir. Bu husus makalenin ilk bölümünde değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Kitap incelendiğinde Küçük Asya’nın yani Anadolu’nun temel olarak 14 farklı bölgeye ayrıldığı daha sonrasında 54 adet daha spesifikleştirilmiş bölgeye ayrıldığı söylenilebilir. Diğer bir değişle başlangıçta oluşturulan 14 bölgenin 54 kişi tarafından yorumlanması yapılmıştır. Kişiler Anadolu’da yaşadıkları yerlerin özelliklerini bölgede savaş ortamıyla birlikte nelerin değiştiğini ve Anadolu’dan zorunlu olarak nasıl ayrıldıklarını kendileriyle yapılan röportajlar aracılığıyla aktarmışlardır.




Paschalis M.Kitromilides, Küçük Asya Araştırmaları Merkezi ve Küçük Asya’da Yunan Kültürel Geleneği; (çev. Ertuğrul Altınay) ; Edt. Müfide Pekin, Yeniden Kurulan Yaşamlar: 1923 Tük –Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul Ekim 2005 s. 31
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:29

4.Lazaros Aşıkoğlu, Kileman: Anadolu’dan Gelen Bir Rum’un Anıları

Belge Yayınları’ndan çıkan bu kitap babası Kileman Aşıkoğlu’nun yaşam öyküsüyle birlikte mübadele dönemine kadar Türklerle Rumların ilişkilerini ve mübadele öncesi ile mübadele sonrasında değişen Anadolu manzarasını anlatmaktadır.
Hatırattaki olaylar öyküleştirilerek kaleme alınmıştır. Bunun nedeni olarak ikinci bir şahıs yani oğul tarafından yazıldığı ve anlatılardan etkilenerek kaleme alındığından dolayı bu hikâyenin aktarılması amaçlandığındandır. Anlatılardan yola çıkılarak kaleme alındığından dolayı hatıratta sübjektif ifadelerin ya da eksik bilgilerin bulunduğu söylenilebilir. Bu sübjektif ve eksik ifadelerin kitabın içerisindeki Sivas’taki toplama kampı anıları ve Kileman’ın mübadele izlenimleri ile ilgili anlatımlarda bulunduğu söylenilebilir.
Kitap, Barla ‘da Aşıkoğlu ailesinin mübadele öncesi ve mübadele sırasındaki yaşadıklarını içermektedir.Aşıkoğlu ailesinin üç ferdi üzerinde vurgu yapılan bu hatırat bir roman edasıyla yazıldığından dolayı başlangıçta aile bağları belli olmamakla birlikte anlatılan kişilerin Deli Todoros (Kileman’ın dayısı ) , Kileman ve Çakır Anastas (Kileman ‘ın babası ) olduğu bilinmektedir.
Kileman’ın dayısı olan Deli Todoros hatırattan anlaşılacağı üzere bölge halkının sevdiği, iri yarı, saf görüşlü bir kimsedir. Bölgedeki yerel halk tarafından iri yarı ve saf görünüşlü olmasından dolayı herhangi bir zorlukla karşılaşılması durumunda Todoros’tan yardım istenmiştir. Çoğu zaman bölgenin genç erkekleri tarafından güçlerini test edebildikleri biri olarak görülmüştür.
Kileman’ın babası olan Çakır Anastas hatırattan da anlaşılacağı üzere Barla halkı tarafından sevilen Rum muhtardır. Hatıratta Anastas’ın gözlerinin masmavi olmasından dolayı kendisine “çakır” lakabının takıldığı söylenilmektedir Muhtarlık dışında avcılık yaptığı ve atının bakımını da yaptığı hatıratta belirtilmiştir.
Hatıratın ana karakteri olan Kileman, Çakır Anastas’ın dördüncü ve en büyük oğludur. Okuma konusunda hevesinin olmamasından dolayı babası tarafından zanaat öğrenmesi için bir kalay ustasının yanına verilmiş; zamanı gelince kendisi de kalay ustası olmuştur. Lazaros, Çakır Anastas’ın oğlu için bu seçimi yapmasının nedenini şu şekilde açıklamıştır:



Lazaros Aşıkoğlu, Kileman: Anadolu’dan Gelen Bir Rum’un Anıları, Evdokia Veriopulu (çev) Belge Yayınları, İstanbul Ekim 2009 s.25-26
Aşıkoğlu, a.g.e. ,s.43
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:30

“Bir Rum’un tembel ve uğursuz olmaması gerekiyordu. Onun okumaya özel bir yeteneği olmadığına ve bu yüzden eğitimine devam etmesine olanak bulunmadığına göre, onun bir meslek öğrenmesi lazımdı. Tarlalarda çiftçi de olamazdı. Rumların arazi sahibi olmaya hakları yoktu. Osmanlı hukukunun bir ayrıcalığı ve ‘Sultanların merhameti’ sayesinde sadece ev sahibi olmuşlardı. Türklerin, onların kendi mahallelerinin yakınına yerleşmelerine rıza göstermelerine rağmen elverişli toprakları kendileriyle birlikte paylaşmalarına müsaade etmediler. Bu yüzden Hristiyanlar ‘inşaatçı, marangoz, su tesisatçıları, değirmenci, kayıkçı, önce esnaf, sonra büyük esnaf sahibi ve vergilerden ondalıkları kiralamak ‘gibi güçlerinin yettiği her nevi işle uğraşmaya mecbur kaldılar. “
Hatırat içerisinde Rumların Türk kökenli eşkıyalar ve çeteler tarafından sık sık saldırıya maruz kaldığı; bu saldırılar nedeniyle birçok Rum’un hayatını kaybettiğini yazmıştır. Bu saldırıların birinde Kileman’ın, babası Çakır Anastas’ın yıllar önce yaptığı bir yardım sayesinde kurtulduğu yazılmıştır.
Kişilerin tanıtımları ve konunun başlangıç manzarasının çizilmesinin ardından mübadele öncesi Barla’dan bahsedilmeye çalışılmıştır. Mübadele öncesi Müslümanların Rumlara karşı saldırılar düzenlediği; Osmanlı Devleti’nde Jön Türklerin iktidar olmasıyla Rumlara karşı duyulan güvensizliğin arttığı ve Jön Türklerin muhtevasında bulunan milliyetçilik düşüncesinin bir uzantısı olarak Rumları temizleme girişiminde bulunulduğu yazılmıştır .
Kitaptaki mübadele hatıraları öncelikle sürgün ve on yedi ile elli yaş aralığındaki erkeklerin Barla‘dan sürgün edilerek birçoğunun amele taburunda götürülmesinden bahsedilmektedir. Amele taburunun ardından 1914’deki sürgün kanunundan bahsedilmektedir. Bu kanunla birlikte birçok Rum ‘un tehcire tabi tutulduğu söylenilebilir.




Osmanlı toprak rejimine baktığımızda toprakların hükümdara ait olduğu ancak toprağın kullanım hakkının belirli süreler içerisinde halka devredildiği söylenilebilir. Bu kullanımın şartları vardı. Toprağın çıplak mülkiyeti devlete aittir. Bu yüzden tımar sahibi yalnız toprağın gelirlerinin bir kısmına sahip olabilir ve bu topraklar gerekli görüldüğü durumda geri alınabilirdi. Hatıratta yazıldığı gibi Müslümanların topraklara sahip olma durumu söz konusu değildir. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için bknz : Halil İnalcık , Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ(1300-1600) Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2011; H. İnalcık Devlet-i Aliyye I. Cilt , İş Bankası Kültür Yayınları İstanbul Nisan 2011
Aşıkoğlu, a.g.e. s. 52-53
Aşıkoğlu, a.g.e. s. 61 vd.
Aşıkoğlu, a.g.e. s. 81-83
Amele taburu, savaş sırasında cephe gerisi hizmetlerinde kullanılmak üzere gayrimüslimlerden kurulan birliklere denilmektedir. Hatırat içerisinde anlatılan bu taburun çalışma şekli iş düzeni tam olarak bilinmemekle birlikte yazar tarafından kampın ağır koşullara sahip olduğu ve bir kıyım aracı olarak görüldüğünün altı çizilmiştir.
Aşıkoğlu, a.g.e. s. 84-94
1914 ‘ teki Türk –Yunan nüfus mübadelesinden ilk kısımda bahsedilmiştir. Bu göçün zorunlu değil isteğe bağlı olarak gerçekleştiği kaynaklarca bilinmektedir. Bu yüzden dolayı tehcir yani zorunlu göç tabirinin gerçeği yansıtmadığı söylenilebilir.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:31

Hatıratlarda 14 Mayıs 1921 ‘de ikinci bir sürgünün gerçekleştiği ; bu sürgünle birlikte on beş ile atmış yaş aralığındaki erkeklere yönelik ikinci sürgün hareketinin başladığı yazılmıştır. Sürgün emrine itaat etmeyenlerinse idamla cezalandırıldığı yazılmıştır. Sürgün hatıraları içerisinde Sivas’ta kurulan bir toplama kampından bahsedilmiştir. Çalıştırılacak işçilerin toplandığı bu kampa yardım kuruluşların dahi yaklaştırılmadığı belirtilmiştir.
Kileman, başlangıçta bölgedeki çoğu erkek gibi sürgüne tabi tutulmuş; Sivas’taki toplama kampına gönderilmiştir. Kamp ile ilgili zor koşullara vurgu yapılmıştır. Zor koşullar anlatılırken jandarma çavuş Orhan diye bir Türk’ten bahsedilmektedir. Kileman uzun süre kurduğu planlar neticesinde, saf olarak nitelendirilen bu Türk’ü kampa yemek getirme bahanesiyle kandırıp kamptan kaçarak ailesini bulmaya uğraşmış; uzun uğraşlar neticesinde ailesine ulaşmıştır.
Hatıratın son kısımları Aşıkoğlu ailesinin mübadele anıları ile ilgilidir . Mübadele kararının çıkmasının üzerine Mersin Limanı’na giden mübadiller gemilere bindirilerek Yunanistan’a götürülmüştür. Yolculuk sırasında Çakır Anastas’ın da aralarında olduğu birçok mübadil başta yetersiz beslenme olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı hayatlarını kaybetmiştir.
Hatıratta son olarak Yunanistan’ın mübadeleden sonra geçirdiği aşamalar ve bu aşamalar nedeniyle zor günler geçirdiği belirtilmiştir.





Aşıkoğlu, a.g.e. s. 87
Hatırat içerisinde bahsedilen Sivas’taki toplama kampı ve kampta yaşananlar hakkına bir veri bulunamadığından bu detayın doğruluğu veya yanlışlığı ile ilgili bir yorum yapılmamakta; bu yüzden de yalnızca hatırattaki veri aktarılmaktadır.
Aşıkoğlu, a.g.e. s. 95-114
Aşıkoğlu, a.g.e. s. 115 vd.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:32

Sonuç

Mübadele, insan belleğinde derin izler bırakan bir hadise olmuştur. Daha önceden 1913 ve 1914 yılında iki kez diplomasinin zorunlu bir çaresi olarak görülen bu karar isteğe bağlı olarak tutulsa da mübadele protokolüyle birlikte zorunlu hale gelmiştir. Zorunlu olarak ilan edilmesinin ardından mübadiller kara, demir ve deniz yoluyla bundan sonra yaşayacakları yerlere aktarılmıştır. Mübadele öncesinde ve sırasında birçok sorun yaşanmış bu sorunlar mübadele sonrasında da devam etmiştir. Bu sorunların en büyüğü uyum ile ilgili olmuştur. İkinci büyük sorunsa ayrılmak zorunda kalınan vatanlarıyla ilgili olmuştur .
Hatıratlar birbirleriyle ortak özellik taşımasının yanına birbirlerinden farklı söylemleri de içermektedir. Aralarında söylem farkları hatıratların da farklı yönlere ilerlemesine neden olmuştur. Bu farklı yöne gidişin nedenleri makale içerisinde özellikle ilk bölümde sıkça vurgulanmıştır.

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Hatıratlarla Türk –Yunan Nüfus Mübadelesine Yeniden Bakma Burcu Örnek

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 06 Haz 2021, 11:33

Kaynakça

Ağanoğlu, H. Yıldırım ;Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Balkanların Makus Kaderi: Göç ,İz Yayıncılık , İstanbul 2013
Aktar, Ayhan ; Türk- Yunan Nüfus Mübadelesi’nin İlk Yılı: Eylül 1922- Eylül 1923; Edt. Pekin, Müfide; Yeniden Kurulan Yaşamlar: 1923 Tük –Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul Ekim 2005 s. 41-74
Arı , Kemal; Büyük Mübadele : Türkiye’ye Zorunlu Göç 1923-1925, Tarih Vakfı Yurt Yayınları , İstanbul Ocak 2014
Aşıkoğlu, Lazaros; Kileman: Anadolu’dan Gelen Bir Rum’un Anıları, Veriopulu, Evdokia ; (çev) Belge Yayınları, İstanbul Ekim 2009
Başgelen, Nezih; Anavatana Göç Edenler: Türkiye Cumhuriyeti'nde Mübadil, Muhacir ve Mülteciler 1923-1938, Arkeoloji Sanat Yayınları, İstanbul 2000
Çandır, Muzaffer; Cumhuriyet Dönemi’nde Yaşanan Mübadele Hareketleri Bağlamında Kobakizade İsmail Hakkı Bey’in Bir Mübadilin Hatıraları İsimli Kitabı, CBÜ III. Uluslararası Balkanlarda Türk Varlığı Sempozyumu, 10-12 Mayıs 2012, Manisa, s.312-321
Çapa, Mesut; Mübadelede Kızılay’ın (Hilal-i Ahmer) Cemiyeti’nin Rolü, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.10 Y.2001 s.29-60
Hirschon, Renee; Lozan Sözleşmesi’nin Sonuçları: Genel Bir Bakış; (çev. Pekin, Müfide – Altınay ,Ertuğ)Edt. Hirschon ,Renee ;Ege’yi Geçerken: 1923 Tük –Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul Mart 2005 s. 17- 28
Kitromilides , M. Paschalis ; Küçük Asya Araştırmaları Merkezi ve Küçük Asya’da Yunan Kültürel Geleneği; (çev. Altınay ,Ertuğrul) ; Edt. Pekin, Müfide; Yeniden Kurulan Yaşamlar: 1923 Tük –Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul Ekim 2005 s.27-37
Kobakizade İsmail Hakkı Efendi, Bir Mübadilin Anıları, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul Ekim 2012
Macar, Elçin; İki Dünya Savaşı Arası Türkiye ve Yunanistan, Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi, Çağdaş Türkiye Semineri, 16 Aralık 2006 Konuşma Metni
Özsoy, İskender; Mübadelenin Yas Kardeşleri, Bağlam Yayınları, Ocak 2014
Sepetcioğlu, T.Ercan; Cumhuriyetin İlk Yıllarında Girit’ten Söke’ye Mübadele Öyküleri, Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Aydın 2007
T.C Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü, Türkiye Dış Politikasında 50. Yıl: Lozan (1922-1923) , Ankara 1974, s. 2
Tevfik, İhsan; İnsan ve Mekân Yüzüyle Mübadele: 1923’ten Günümüze Zorunlu Göç, İnkılap Yayınları, İstanbul 2014
Yıldırım, Onur; Diplomasi ve Göç: Türk –Yunan Nüfus Mübadelesinin Öteki Yüzü, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul Aralık 2009
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 15 misafir