OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Girit ile ilgili Tezler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:36

oğlanlarından olup geri hizmette kalan askerlerin savaş sırasında devamlı olarak Fetih Suresi okumaları emredilmişti.504
Osmanlı seferleri sırasında kutlanan Ramazan ve Kurban bayramları dini törenler arasında önemli bir yer tutuyordu. Bayram kutlamalarında diğer tüm askeri konularda olduğu gibi sefer kaide ve adetlerini görmek mümkündü. Öncelikle arife günü devlet ricalinin Padişah veya serdar huzuruna çıktığı görülüyordu. Bayram gecesi top ve tüfek atışları yapılıyor, aynı zamanda çadırlar mum ve kandillerle süsleniyordu. Eğer bayram, bir şehirde kutlanıyorsa minareler, evler ile çarşı-pazar alanları da mum ve kandillerle aydınlatılıyordu. Buna “donanma” adı verilmekteydi. Top ve tüfek atışlarıyla aydınlatmalar aralıklarla üç gün boyunca sürebiliyordu. Her kutlama öncesi özellikle bayram namazlarında kullanılmak üzere minber inşa ediliyordu. Sabah namazının ardından erkânı devlet Padişah huzuruna çıkarak el öpüyor ve bayramını tebrik ediyordu. Bayram kutlamaları, merkezi yönetimin askerlere karşı bolca ihsanlarda bulunduğu zamanlardı. Kurbanlar kesilerek dağıtılıyor, askerlere ziyafet ve hediyeler veriliyordu. Bayramların askerin moral ve motivasyonunu üst düzeyde tutulması için yaptığı etki büyüktü. 1617-18 tarihli Erdebil seferinde, Serav Sahrasında, bayram kutlamaları yapılmıştı. Bayram namazı sonrasında Veziriazam Halil Paşa’nın otağında ziyafetler verilmişti. Ardından beylerbeyiler, sancak beyleri, ağalar, Defterdar gibi tüm komutan ve devlet ricali veziriazam huzuruna çıkarak bayramını kutlamışlardı. Ardından alaylar düzenlenerek cirit oynanmış ve silahşorluklar yapılmıştı. Atış yapılması için nişanlar dikilmiş tüfek ve ok atışları yapılmıştı. Bayram gecesinde ise mumlar ile aydınlatmalar yapılmış, davullar çalınarak şenlikler düzenlenmişti.505
1620-21 tarihli Hotin seferinde kandil ve bayram kutlamaları yapılmıştı. Regaip Kandili’ni kutlamak üzere çadırlar mumlarla aydınlatılmış, otağ ve büyük çadırlar yine mum ve kandillerle süslenmişti. Bunun yanında Veziriazam Hüseyin Paşa otağı ile ordugâh meydanında akşam namazı kılınmıştı. Cerrah Mehmet Paşa Camii’nin vaizi Şeyh İbrahim Efendi’de sefere memur olmuştu. İbrahim Efendi için kürsü kurulmuş, kendisi vaaz ve nasihatlerde bulunmuş ve askerleri gaza için şevklendirici konuşmalar yapmıştı. Sabaha kadar zikir ve dualarla meşgul olunmuştu.506 Aynı seferde Ramazan ayına girilmesiyle birlikte veziriazam otağında bir nişan ve alamet olarak kadırga sereni




504 Seyahatnâme, IV, s. 137-138.
505 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 682. İstanbul’da bayram kutlamalarıyla ilgili olarak bkz. Gülgün Üçel Aybet,
“XVII. Yüzyıl Osmanlı Toplumunda Sosyal İlişkiler”, Türkler, c. 10, Ankara 2002, 359-364.
506 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 724-725.

124
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:38

boylu minare şerefesi yapılmıştı. Çevresine kandiller dizilmiş ve bunlar her gece yakılarak Teravih namazları kılınmıştı. Yine Padişah otağı ve büyük ahır da kandillerle süslenmişti.507 Yaş menzilinde, bayram için hazırlıklar yapılmıştı. Otağ önündeki büyük meydanda minber tamir olunmuş ve Arife günü vezirler, ulema ve beylerbeyiler ile kapıkulları, Veziriazam Hüseyin Paşa’yı otağında, ardından Şeyhülislam ve diğer vezirleri ziyaret etmişlerdi. Bayram gecesi otağ-ı hümayunda şenlikler yapılmış ve meşalelerle süslenmişti. Bununla birlikte tüm çadırlar mumlar ile donatılmıştı. Top ve tüfek atışları yanında temcidler okunmuş, vezirler, şeyhülislam, kadıaskerler, beylerbeyiler, divan üyeleri, yeniçeri ağası ve ocak zabitleri, kapıkulu ve ağaları divanda hazır bulunmuş, Sabah namazı kılındıktan sonra Padişahın bayramı tebrik edilmişti. Bayram namazından sonra askerler çadırlarına dağılarak Kuran-ı kerim okumuş, tekbir getirmişler ve ziyafetler verilmişti.508
1635-36 tarihli Revan seferinde, Ramazan ayının yirmi yedinci günü Davutpaşa Sahrası’nda otağ, çerge, sayeban ve büyük çadırlar Enderun ağaları ve halkı için kurulmuştu. Bunun yanında Rikab-ı hümayun ağaları, ulama ve meşayihin unvanlarına göre çadırları hazırlanmış ve dualar edilerek kurbanlar kesilmişti. Ramazan Bayramı gecesi, şenlikler yapılmış ve sabahında Sabah namazı kılınmış ve taht kurularak Sultan Murat tahtına oturmuştu. Kanun olduğu üzere devlet ricali Padişahın bayramını tebrik etmişti. Ayasofya camiinde ise bayram namazı kılınmıştı.509 Yine Revan seferinde, Sivas’ta Kurban Bayramı hazırlıkları yapılmıştı. Arife günü âdet olduğu üzere erkânı devlet Padişah huzuruna çıkmışlar ve Bayram günü ve gecesi şenlikler yapılarak ziyafetler verilmişti. Açık alanda minber bina olunmuş ve Sivas halkı ile çevreden gelen halk nedeniyle izdiham yaşanmıştı. Vüzera, ulema, kadıaskerler, Defterdar, Rikab-ı hümayun ağaları, Yeniçeri Ağası ve ocak sahipleriyle askerler büyük çadırlarda toplanmıştı. Sabah namazının ardından davul ve kösler çalınmıştı. Devlet ricali kaide üzere sultanın huzuruna varıp el öpmüşlerdi. Bayram namazının ardından ziyafetler verilmiş ve yeniçerilere ihsanda bulunulmuştu. Akşam vakti, Rumeli askerleri bir yere toplanarak tüfek atışları yapmışlar ve üç-dört süren şenlikler yapılmıştı. Sivas kalesinden top atışları yapılmış ve çadırlar mumlarla süslenmişti.
510





507 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 732.
508 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 736-737.
509 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 995.
510 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 1019; Revan ve Tebriz Ruznâmesi, s. 13.

125
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:39

1654-55 tarihli Bitlis seferinde, Melek Ahmet Paşa tarafından Van ayanına savaşta olmaları nedeniyle Ramazan ayında oruç tutulmadığı fakat bayramın kutlanması için hazırlıkların yapılması duyurulmuş ve Van Kalesi’nden toplar atılarak halk haberdar edilmişti. Üç gece şehirdeki bütün camii minareleri ve çarşılarda kandiller yakılmış, sabaha dek süren sohbetler olmuştu. Halk bayraklık elbiselerini giymişler ve birbirleriyle bayramlaşmışlardı. Bunun yanında çarşı ve pazarlar süslenmiş, beşik, dolap ve salıncaklar kurularak eğlenceler yapılmıştı. Üç günlük sürede sabah vakitlerinde kaleden toplar atılmıştı. Bu dönem halk arasında “Melek Ahmet Paşa Ramazanı ve Bayramı” olarak söylene gelmiş ve bu şekilde meşhur olmuştu.511 1672-1673 tarihli Kamaniçe seferinde, Hacıoğlupazarı menzilinde bayram namazı ve tebriki için hazırlıklar yapılmıştı. Has odalı ağaların oturdukları evin üst katında tahtı şerif hazırlanmış ve alt katında mehterhane aletiyle divanhane şekline dönüştürülmüştü. Divan üyelerinin kanunda belirtildiği surette oturacakları yerler düzenlenmişti. Sabah namazı kılındıktan sonra devlet ricali Sultan IV. Mehmet’in huzuruna çıkarak el öpmüşler ve alaylar halinde bayram namazına gidilmişti. Namazın ardından mehteran çalınmıştı.512
1672 yılında Edirne’de Sultan IV. Mehmet’in alaylar ile bayram namazına gidişini

A. Galland tarafından tasvir edilmişti. Selimiye camiine varıncaya kadar sokağın iki tarafını başlarında büyük merasim kavukları ve silahları olmadan iki sıra halinde yeniçeriler tutmuşlardı. Belirli aralıklarla ellerinde değnekleri, kavuklarının kenarları altın işlemeli ve bellerinde geniş bir kumaş bulunan odabaşılar yer alıyordu. Alay yürüyüşünde önde büyük sarık ve kendilerine mahsus kavuklarıyla Rumeli ve Anadolu kadıaskerleri ile nakibü’l eşraf bulunuyordu. Ardından defterdar ve nişancı kendilerine ait maiyetleriyle geçmekteydiler. Şeyhülislam baştan ayağa beyaz saten giymiş ve başında büyük bir sarık taşıyordu. Az miktarda çavuşlar, asa ve mücevvezeleriyle, müteferrikalar ise mücevveze ve farklı renklerdeki saten kaftanlarıyla kapıcıbaşıları takip ediyorlardı. Güzel atlara binmiş ve çeşitli renklerde kadife ceketler giymiş ve başlarında büyük sorguçlu kavukları olan çorbacılar, müteferrikaların arkasından geliyorlardı. Başında diğerlerinden farklı bir sorguç yer alan yeniçeri samsoncubaşısı, ellerinde kendilerine ceket yapmaları için verilmiş olan kumaşları taşıyan birkaç yeniçeriyle birlikte hareket ediyordu.
Yeniçeri kethüdası, çorbacılardan çok farklı olmayan bir tarzda giyinmiş, yolun

iki tarafında durarak selam veren yeniçerilere karşılık o da başını sağa ve sola çevirerek



511 Seyahatnâme, IV, s. 162.
512 Zübde-i Vekayiât Tahlil ve Metin, s. 43; Vekâyi'-nâme, s. 419-420.

126
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:41

askerleri selamlayarak yürüyordu. Kalabalık halde yeniçerilerle birlikte yeniçeri ağası, önünde on-on iki civarındaki solaklarla ilerliyordu. Solaklar farklı renklerde saten hırkalar giymişler ve başlarında çorbacılarınkine benzer büyük sorguçlar bulunuyordu. Yeniçeri ağasının başında sorguçlu bir kavuk değil, önceden verilen vezirlikten dolayı büyük bir mücevveze mevcuttu. Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa’nın sırtında samur kaftan ve içine samur hırka giymiş, padişahın gözdesi olan musahip paşayla birlikte büyük bir ihtişam ve ciddiyet içerisinde hareket ediyordu. Bunlardan sonra küçük balıkçıl kuş tüyleriyle süslenmiş sorguçlu ve gümüş serpuşlu, sadakları olan peykler yürüyordu. Elbiseleri, içi yeşil, mor veya kırmızı sarı karışık renklerde gümüş ve altın işlemeli ipektendi. Padişah kendisini ağır ağır taşıyan ve güzel bir ata binmişti. İki şatır da beyaz satenden hırkasının yenini çevirdiklerinden içine kaplı samurla üzerinde altın ve gümüş işlemeli, mücevherden büyük kopçaları olan eteği görülüyordu. İçi samur kaplı başka bir etekliği ve yeşil renkte hırkası bulunuyordu. Arkasından kını ve kabzası altından, kılıcı yakutlarla kaplı olan padişah kılıcını taşımakla görevli silahtar ve yanında çuhadar ilerliyordu.513
Sefer organizasyonları sırasında yer alan diğer bir dini tören de Cuma namazlarıydı. Özellikle bir bölgenin fethinde sonra kılınacak olan Cuma namazı üzerinde önemle duruluyordu. Çünkü Cuma namazındaki hutbenin Osmanlı Padişahı adına okunması hâkimiyet sembolünü ifade ediyordu. Fethin ardından kiliseler camiye dönüştürülüyor, ya da yeni cami inşa ediliyordu. Ordugâhtan namaz kılınacak alana kadar padişah veya serdarın devlet erkânı ile Cuma namazına gidişi için karşılıklı iki saf halinde askerler tarafından selama duruluyordu. Padişah veya Serdar, safların arasından geçerken askerleri selamlıyordu. 1635-1636 tarihli Bağdat seferinde, otağ-ı hümayun önünden kale kapısına varıncaya kadar karşılıklı olarak sipahiler tarafından saflar oluşturulmuştu. IV. Murat, beyaz turna ve balıkçıl tüylerinin takılı olduğu sorgucu ile samur kaplı kabaniçesiyle at üzerinde, alayları selamlayarak kale camisine girmişti. Minberin yanında Sultan için taht benzeri bir mahal tertip edilmiş ve müezzinler tarafından Kuran-ı Kerim ve Nat-ı şerif okunmuştu. Sultan IV. Murat adına hutbe okunmuş ve Cuma namazı kılınmıştı.514
1668-69 tarihli Girit-Kandiye kuşatmasında, Cuma namazı kılınması için ordugâhın her yanında Köprülü F. Ahmet Paşa tarafından askerlerin alay oluşturmaları emredilmiş ve veziriazam otağından Kandiye Kalesine kadar olan mesafede karşılıklı iki


513 Galland, İstanbul’a Ait Günlük Anılar, s. 91-95.
514 Revan ve Tebriz Seferi Ruznâmesi, s. 27-28.

127
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:42

tarafta askerler saf bağlamışlardı. Yolun sağ ve solunda saflar halinde bulunan askerleri, Ahmet Paşa selamlayarak geçmişti. Bu sırada kurbanlar kesilmiş ve selama duran askerlere yirmi bir kese civarındaki altın dağıtılmıştı.515 1672-73 tarihli Kamaniçe seferinde, Cuma namazının kılınmasında kullanılmak için IV. Mehmet tarafından mihrap ve minber yapılması istenmiş ve bir gün içinde bunların yetiştirilmesi için hayli çaba harcanmıştı. Yeniçeriler ve ocak ağaları tarafından ordugâh içinden cami kapısına kadar iki taraflı saflar, selam durmak üzere oluşturulmuştu. Vezirler, Şeyhülislam, Vani Mehmet Efendi ve diğer erkânı devlet alaylar ile camiye girmiş, Cuma namazı kılındıktan sonra hutbe Sultan IV. Mehmet adına okunmuştu. Yine burada Vani Mehmet Efendi, gaza ve cihata dair vaaz ve nasihatlerde bulunmuş, fetih nedeniyle askerleri şükretmeye davet etmişti. Bu sırada Sultanın ağlayarak hamd ettiğini duyan askerler de ağlamaya başlamış ve dualar edilmişti. 516
Seferlerde şehit düşen askerler için cenaze ve defn töreni düzenlenmekteydi. 1662-63 tarihli Ciğerdelen savaşı ardından şehitler için mezarlık oluşturulmuş ve cenaze töreni gerçekleştirilmişti. Öncelikle Köprülü F. Ahmet Paşa’nın isteğiyle Ciğerdelen çevresinde bulunan şehitlerin naaşları askerler tarafından aranıp bulunarak Estergon’a getirilmişti. Bin altmış civarındaki şehit cenazelerini defn etmek için Süleyman Han Tepesi’nde büyük bir kazı yapılmıştı. Ordu Mollası Ünsi Efendi’nin imamlığında tüm askerlerin katıldığı Cenaze namazı kılınmıştı. Ancak cenazeler ayrı ayrı değil hepsi tek bir noktaya toplu olarak defnedilmişti. Bunun yanında Estergon uleması görevlendirilerek üç gün üç gece şehitler için Kuran-ı kerim okutulmuştu. Şehitlere gösterilen hürmet, askerleri oldukça memnun etmişti. Askerler Sadrazama giderek, şehitleri düşman elinde bırakmayıp onlarla ilgilendiği için, bundan sonra her ne tarafa gidilirse can ve başla savaşmaya hazır olduklarını söylemişlerdi.517
1662-63 tarihli Uyvar seferinde, şehitler için Cenaze töreni gerçekleştirilmişti. Evliya’ya göre, Uyvar Kalesi’nin Aktabya mevkiinde şehit cenazeleri toplanıp mezarlığa defn etmek için aranırken burada Div Ali Beşe adlı asker ile alaybeyinin birbirine sarılmış halde şehit oldukları görülmüştü. Yirmi yedi gün geçmesine rağmen naaşlarının bozulmadığının görülmesi üzerine Sührab Mehmet Paşa tarafından şehitler için Aktabya üzerine bir kasr inşa edilmişti. Cenazeleri bulunamayan şehitler ile diğer tüm şehitlerin cenaze namazı kılınmış ardından helvalar dökülerek askerlere dağıtılmıştı. Daha önce



515 Seyahatnâme, VIII, s. 204.
516 Tarih-i Kamaniçe tahlil ve metin, s. 85-86; Vekâyi'-nâme, s. 387-388.
517 Seyahatnâme, VI, s. 184.

128
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:44

metrislere gömülen cenazeler çıkarılarak kilimlerle tüm şehitlerin defnedildiği alana taşınmışlardı.518 1668-69 tarihli Girit-Kandiye kuşatmasında, kırk-elli yerde büyük mezarlıklar oluşturulmasına rağmen birçok şehit cenazesi metrislerde perişan olmuştu. Bunun yanında mezarlıkların çevresine geniş hendekler kazılarak hayvanların buralara girmesi önlenmek istenmişti. Ayrıca şehit mezarlarının yeri belli olması için başları ucuna yeşil boyalı tahtalar dikilmişti.519
Kutsal savaş anlayışının tezahürü olan dini merasimler Osmanlı seferlerinin önemli bir bölümünü oluşturuyordu. Bununla birlikte sefer dönemleri, bir savaş süreci olduğu kadar askerlerin günlük yaşamlarına devam ettikleri ve günlük ibadetlerini yerine getirdikleri olağan bir süreci ifade ediyordu.

3.4. Fetih Kutlamaları ve Eğlenceleri


Osmanlı seferlerinin başarıya ulaşmasının ardından gerek ordugâhta gerekse fethin merkeze bildirilmesiyle birlikte ülke genelinde kutlamalar yapılıyordu. Öncelikle devlet ricali tarafından seferin sevk ve idaresinden sorumlu Padişah veya Serdarın gazası tebrik edilmekteydi. Fetih eğlencelerinin önde gelen uygulamaları, “donanma” denilen mum, meşale veya kandillerle yapılan aydınlatmalar ile top ve tüfek atışlarıydı. Serdarın idaresindeki bir seferde, fetih haberinin merkeze ulaştırılmasıyla birlikte merkezden hattı hümayun yanında serdar ve ileri gelen devlet erkânına hediyeler gönderiliyordu. Fetih eğlenceleri, devletin güç ve ihtişamının ortaya koyulduğu, asker ile halkın geniş katılımıyla gerçekleştirilen uygulamalardı.
Savaşın sonlandırılması ve fethin gerçekleştirilmesiyle birlikte ordugâhta kurulan divanda “tehniyet-i feth” veya “tehniyet-i feth-i zafer” olarak tabir edilen Padişah veya Serdarın devlet erkânı tarafından fetih nedeniyle kutlanması töreni gerçekleştirilmekteydi.1635-36 tarihli Revan seferinde, devlet ricali tarafından Sultan IV. Murat’ın Revan Kalesi’ni fethini tebrik etmek amacıyla otağ-ı hümayun önünde büyük bir gölgelik kurulup içerisi döşenmişti. Şeyhülislam, Sadrazam, Rumeli Valisi Mustafa Paşa, Anadolu Beylerbeyi Mehmet Paşa, Kapudan Hüseyin Paşa, Halep Beylerbeyi Ahmet Paşa, Nişancı Mustafa Paşa, Anadolu ve Rumeli Kadıaskerleri, Ordu Kadısı Şaban Efendi, Baş Defterdar İbrahim Efendi ve Anadolu Defterdarı altı Boğaçazade Mahmut Efendi divanda hazır bulunmuştu. Sultanın çıkışıyla birlikte otağ



518 Seyahatnâme, VI, s. 205.
519 Seyahatnâme, VIII, s. 209.

129
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:45

açılmış ve erkân el öpmek için davet edilmişti. Öncelikle Şeyhülislam ardından, vezirler, Rumeli ümerası, defterdarı ve kethüdası ile alaybeyleri, ardından Anadolu beylerbeyi ve alaybeyleri ile yeniçeri ve bölük ağaları gibi tüm üst rütbeli askerler Sultanın gazasını tebrik ederek el öpmüşlerdi. Ardından kösler çalınmış ve geriye kalan İran memleketlerinin fethi için dua edilmişti.520
1654-55 tarihli Melek Ahmet Paşa’nın Bitlis seferinde, divan kurularak mehterhane çalınmış ve ocak ağaları ile askerler karşılıklı saflarda durarak bir ağızdan “Gazan mübarek olsun. Tanrı padişaha ömürler versin!” diyerek Ahmet Paşa’yı kutlamışlar ve dualar edilmişti. Paşa kethüdası Yusuf Ağa’ya samur kürk giydirilerek başına üç çatal bir çelenk Paşa tarafından takılmıştı. Bu arada divan çavuşları bir ağızdan “hilat-ı çelenğin mübarek olsun!” diye dua etmişlerdi. Ardından Van ağaları ve kapıkulları ile başçavuş, çorbacılar, topçu ve cebeci ağaları toplamda yirmi dört bayrak sahibi Van ağaları gelmiş ve teşrifat kanunları üzere birer hilat-ı fahire ve birer çelenk ihsan olunmuştu. Bununla birlikte iki bin yüz yirmi adet baş getiren gazilere gümüş çelenk takılmış ve elbiseler verilmişti.521
Kanuni Sultan Süleyman’ın İran seferi ardından İstanbul’da bulunan Hans Dernschwam kutlamalara dair farklı bilgiler vermiştir. Seyyaha göre padişah bir savaşı kazandıktan sonra ülkede üç gün üç gece kutlamalar yapılmaktaydı ve bu süreçte esnaf dükkânını gece gündüz açık tutmak zorundaydı. Tüccarlar en güzel kumaş ve giyecekleriyle mallarını sergilemekteydiler.522 Dernschawm’a göre üç günlük eğlencede çeşitli oyunlar oynanıyor, boru, kaval, trampet ve ud gibi enstrümanlar çalınıyordu. Bayram kutlamalarında olduğu gibi fetih eğlencelerinde de minareler kandillerle süslenmekteydi. Kandillerin alt kısmında renkli sular ve üstüne yağ konularak, kandiller kırmızı, yeşil, mavi veya beyaz renk ışık saçıyordu. Yine seyyaha göre padişaha ait aslan, kaplan veya leoparlar şehir içinde dolaştırılıyorlardı. Bununla birlikte Venedik elçisi tarafından Galata ile İstanbul arasında kayık yarışı düzenlenmişti. Ayrıca Venedikli tüccarlar arasında asılı bir halkaya ya da Hz. İsa’nın çarmıha gerilmiş haldeki tasviri bulunan sütuna doğru bir koşu yarışı yapılmıştı. Hedefe ulaşan hediyenin sahibi oluyordu. Bunun yanında seyyah, dokumacılardan birinin halılarla örtülüp dolaştırıldığını ve yere






520 Fezleke Tahlil ve Metin, s. 860; Tarih-i Nâimâ, III, s. 818.
521 Seyahatnâme, IV, s. 146.
522 Hans Dernschwam, İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, (çev. Yaşar Önen), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1992, s. 124.

130
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:47

diz çökerek külahına vurulup kesildiğini ve yere fırlatıldığını anlatıyordu. Dernschwam, külahın yere fırlatılmasını düşmanın yenilgisini ifade ettiğini söylemekteydi.523
1662-63 tarihli Uyvar seferinde, Köprülü F. Ahmet Paşa, gösterdiği başarı nedeniyle ödüllendirilmişti. Ahmet Paşa’nın orduyla birlikte Edirne yakınlarındaki Mustafa Paşa Köprüsü’ne yaklaştığı haber alınmış, taşlarla süslü sorguç, hançer ve altın zincir ile iki adet hilat-ı fahire Musahip Mustafa Ağa’yla gönderilmişti. Mustafa Ağa orduya doğru hareket edip yaklaştığında, öncelikle Sadrazam kethüdası İbrahim Ağa, ardından vüzera, beylerbeyiler, yeniçeri ve bölük ağaları askeriyle birlikte karşılamışlardı. Fazıl Ahmet Paşa ise selimi sarığı ile otağ kapısından tuğların bulunduğu alana kadar teşrifat gereği karşılamaya çıkmıştı. Musahip Mustafa Ağa atından inip karşılama merasimini gösterip sorgucu Ahmet Paşa’nın başına ve hançeri kemerine takmış, ardından altın zincir ve hattı hümayunu teslim etmişti. Ahmet Paşa dahi hattı hümayunu öpüp başına koymuş ve kanun olduğu üzere herkesin içinde okutturmuştu. Ardından Veziriazam tarafından Padişaha gönderilecek hediyeler Musahip Mustafa Ağa’ya verilmişti. Bunlar arasında üç samur kürk, dört at, taşlarla süslü altın hançer ve kemer ile yirmi kese altın bulunmaktaydı.524 Ayrıca İstanbul’da Şikâr Kapısı karşısında su terazisi yakınında büyük bir otağ kurularak Uyvar’ın fethini kutlamak amacıyla devlet erkânı tarafından Sultan IV. Mehmet’in eli öpülmüş ve kendilerine hilatler ihsan olunmuştu.525 1672-73 tarihinde Kamaniçe’nin fethi nedeniyle Sultan IV. Mehmet devlet ricali tarafından tebrik edilmişti. Vezirler, ümera, yeniçeri ve altı bölük zabitleri ile diğer erkân fethin tebriki için sultanın huzuruna çıkmışlar ve kendileri hilat-ı fahire ile ödüllendirilmişlerdi.526
Gerek ordugâhta gerekse devlet merkezinde meydana getirilen eğlencelerin başında “donanma”527 denilen mum, kandil ve fener gibi aydınlatıcıların kullanılarak ordugâh veya şehrin süslenmesi geliyordu. Bununla birlikte donanma gemileri ile fethedilen bölgedeki kalenin topları ve ordu toplarından belirli zamanlarda atışlar yapılmaktaydı. Aynı zamanda tüfekli birliklerin atışları da görülmekteydi. 1635-36 tarihli Revan’ın fethi sonrasında Kaim-makam Vezir Bayram Paşa’ya haberin ulaştırılmasıyla


523 Dernschwam, a.g.e., s. 132-133.
524 Vekâyi'-nâme, s. 196-197.
525 Vekâyi'-nâme, s. 198.
526 Zübde-i Vekayiât Tahlil ve Metin, s. 30.
527 Aynı zamanda “Çırağan” veya “Çereğan” olarak ifade edilen eğlenceler sırasında meş’ale ve kandillerle yapılan süslemelerdi. Çereğan zamanı, geceleri bahçeler mum ve fenerlerle donatıldığı gibi sırtında yanar mumlar taşıyan kaplumbağalar gezdiriliyor veya içi yağla tutuşturulmuş çok sayıda midye kabukları denize salınıyordu. Midye kabukları suyun üzerinde güzel bir manzara oluşturuyordu. Ünal, Osmanlı Tarih Sözlüğü, s. 170.

131
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:48

birlikte İstanbul’da Saray Köşkü sahilinde top şenlikleri yapılmıştı. Bedesten ve dükkânlar mücevherle süslenmiş, evlerde kandillerle aydınlatmalar yapılmıştı. Haftada iki defa Ayasofya ve diğer selâtin camilerinde dualar edilmişti.528 1638-39 tarihinde Bağdat Kalesi’nin fethiyle birlikte bu haberi merkeze ulaştırmak üzere Mirahur-ı Evvel Halil Ağa, İstanbul’a gönderilmişti. Ağa’nın Üsküdar’a ulaşmasıyla Bostan-başı tarafından karşılanmış ve o saat Topkapı yalı Burnu yakınındaki Badoloşka topları ile bostancı tüfekleri ateşlenmişti. Ayrıca Tophane, Tersane, Kız kulesi ile Anadolu ve Rumeli hisarlarından top atışları yapılmıştı. Bütün saraylar ile bedesten ve çarşılar, yeniçeri odaları ve tophane, tersane gibi devlet kurumları ile evler yirmi gece kandillerle aydınlatılmıştı.529 1656-57 tarihli Bozcaada’nın fethi Sultan IV. Mehmet’in Akkerman’da bulunduğu sırada ulaşmıştı. Burada divan kurulup fetihname okunduktan sonra Akkerman’da yedi gün ve gece kutlama yapılması ferman olunmuştu. Kaleden atılan top ve tüfek atışlarıyla birlikte dükkân ve sokaklar kumaşlarla süslenmişti. Binlerce kandille geceleri aydınlatma yapılmış, herkes keyifli bir şekilde oyun ve eğlence içinde yiyip içmişlerdi.530
1660-61 tarihli Varat seferinde, kalenin fethinin ardından şenlik ve kutlamalar yapılmıştı. Öncelikle fetih ezanı okunarak Cuma Namazı kılınmış, ardından bir yaylım top ve tüfek atışı yapılmış ve gülbanglar531 çekilmişti. Yetmiş koldan davullar çalınarak üç gün ve gece aydınlatmalar ferman olunmuştu. Çadırların ipleri gece yarısı neft, katran, mum ve meşaleler kullanılarak aydınlatılmış, her namaz vaktinden sonra gülbanglar çekilerek birer yayım top ve tüfek atışları yapılmıştı. 532 1662-63 Ciğerdelen savaşı sonrasında şenlikler düzenlenmişti. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa tarafından Estargon Kalesi’nden üçer kez top ve tüfek atışları yapılıp gülbang çekilmesi istenmişti. Ordugâhta bulunan balyemez topları ve düşmandan ele geçirilen top ve tüfekler kullanılarak atışlar yapılmıştı. Bunun yanında ordugâhta bulunan tüm çadırlar mum ve meşalelerle aydınlatılmak suretiyle şenlikler düzenlenmişti. Develerin bakımından sorumlu görevliler tarafından develerin üzerlerine balmumları ve süslü fenerler asılmış, katırlarında üzerinde
e



528 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 1032, 1040.
529 Topçular Kâtibi Tarihi, s. 1105-1107; Zafername Tahlil ve Metin, s. 55-56.
530 Seyahatnâme, V, s. 89.
531 Gülbang veya Gülbank, belirli zaman ve mekânlarda tertip edilen duayı ifade ediyordu. Yeniçerilerin önde gelen gülbankı; “Allah Allah illallah baş uryân sine püryân kılıç alkan bu meydanda nice başlar kesilir olmaz hiç soran. Eyvallah eyvallah kahrımız kılıcımız düşmana ziyan kulluğumuz padişaha ayân üçler, yediler, kırklar gülbank-ı Muhammedi nur-ı nebi kerem-i Ali pirimiz sultanımız hünkâr Hacı Bektaş- ı Veli demine hu diyelim hu” şeklindeydi. Bununla birlikte yeniçeri maaşı ve günlük et istihkakı yanında savaşa başlanacağı esnada gülbang çekilmekteydi. Ünal, a.g.e., s. 276.
532 Seyahatnâme, V, s. 212.

132
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: OSMANLI NEFERİ VE SAVAŞ (1593-1699) İsmail GÜNTAN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 13 May 2020, 13:50

mumlar yakılmış, “Ardala” ve “Bin Burc” isimli çanları takılarak ordu pazarı içerisinde gezdirilmişlerdi. Deve kiralayıcıları, meşaleci ve karakullukçular sabaha kadar el çırparak ve ağızlarına vurarak “Elâ yansuru's-sultân” diyerek çeşitli şakalar yapmışlardı. Bu şekilde sabaha denk sevinç içinde kutlamalar ile çadırlarda hoş sohbetler gerçekleştirilmişti.533
Uyvar Kalesi’nin fethinin ardından üç gün üç gecelik şenlikler yapılmış ve Uyvar Kalesi’nin burç ve tabyaları bayraklarla süslenmişti. Günlük beş vakit namazın ardından askerler silahlarıyla birlikte meydana çıkarak önce yeniçeriler gülbang çekiyor ardından tüm top ve tüfeklerden atışlar yapılarak vezirler ve mîr-i mîrânların davulları çalınıyordu. Geceleri ordugâhtaki çadırlar ve Uyvar’ın duvarlarına çekilen topraklar üstüne meşale, kandil ve fenerler konularak donatmalar yapılıyordu.534 Köprülü F. Ahmet Paşa’nın kale içine gerekli askerler konulduktan sonra orduyla birlikte Uyvar Kalesi’nden hareketi sırasında da törenler yapılmıştı. Sadrazam alaylar ile kaleden çıktıktan sonra iç kaleden üç kez gülbang çekilmiş ve yüz bine varan tüfeklerden tekrar ve tekrar atışlar yapılmıştı. Bunun yanında "Safâ gitdiniz ve hoş gidesiz" anlamında elveda topları atılmıştı. Ordu içindeki askerler, kalede ikamet edecek askerler için dualar etmişti. Ayrıca kale içinde yer alan büyük Gazi Süleyman Han topundan da atış yapılmış ve bu topun sesi diğer bütün topları bastırmıştı. Askerler bu seste bir hikmet olduğunu düşünmüşlerdi.535 Uyvar’ın fethi haberi Edirne’de bulunan Sultana ulaştırılmasıyla birlikte burada şehir aydınlatması yapılmıştı. Ancak bu tür şenlikler kazalara da yol açabiliyordu. Edirne’deki aydınlatma sırasında bir hallaç dükkânına ateş isabet etmesi nedeniyle çarşıdaki yüz civarında dükkân yanmıştı.536
1668-69 tarihli Girit-Kandiye kuşatmasında, Kaptan-ı Derya Kaplan Paşa tarafından tüm kadırgalar ve baştardalardan “Gazanız kutlu olsun” anlamında bir yaylım tüfek ve top atışları, arkasından tekrar kale ve donanma toplarından yedi kez arka arkaya atışlar yapılmıştı.537 Cuma namazı ardından kale içindeki bir konağa Köprülü Fazıl Ahmet Paşa yerleşmiş ve kale duvarları üzerine tüfekli askerler çıkarılmıştı. Öncelikle limanda demirli bulunan baştarda-i hümayun ve tüm kadırgalar sancak, bayrak ve alemlerle süslenmiş çarmıhlarında cambazlar gösteriler yapmışlardı. Kadırgaların kürekçileri kırmızı fes ve beyaz gömlekler ile çeşit çeşit elbiselerini giymişler ve



533 Seyahatnâme, VI, 183-184.
534 Seyahatnâme, VI, s. 205.
535 Seyahatnâme, VI, s. 225.
536 İsa-zade Tarihi Tahlil ve Metin, s. 80.
537 Seyahatnâme, VIII, s. 204.

133
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 16 misafir