ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-1945) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Girit ile ilgili Tezler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 09 Ara 2019, 13:55


Kürtlerin, buradan alınarak eski yerlerine gönderilmesi, isteyenlerin ise Batı bölgelerine nakledilmesi, bürokrasinin Kürt kökenlerinden arındırılması, Malatya, Elaziz, Diyarbakır, Bitlis, Van, Muş, Urfa, Ergani, Hozat, Erciş, Adilcevaz, Ahlat, Palu, Çarsancak, Çemişkezek, Ovacık, Hısnı Mansur, Behisni, Arga, Hekimhan, Birecik ve Çermik vilayetleri ile kaza
merkezlerinde, hükümet/belediye daireleri ile diğer idari şubelerde, okullarda, çarşı ve pazarlarda Türkçe’den başka dil kullananların, hükümet ve belediye emirlerine karşı gelmek suçundan cezalandırılması, aslen Türk olan fakat Kürtlük ya da Araplığa asimile olmak üzere olan bölgelerde Türk ocakları ve okulları açılması, Fırat’ın Batısındaki illerin bazılarında dağınık olarak bulunan Kürtlerin Kürtçe konuşmalarının yasaklanmasıdır.68


Kürt isyanlarının çözümünde gündeme gelen diğer bir öneri Umumi

Müfettişler Konferansı’nda Abidin Özmen’in sunduğu tebliğidir.


Aralık 1937 tarihli Umumi Müfettişler Konferansı’nda Dahiliye Müfettişi Abidin Özmen’in, Kürtçülük akımının önlenmesi için önerdiği çözüm yolu, “asimilasyon”dur. Bu kapsamda: Doğu illeri; Van Gölü çevresi, Muş Ovası, Bulanık ve Malazgirt ilçeleri ile, trenlerin ve şoselerin uğradığı yerlere Türk göçmenleri yerleştirilmesi, Kürtlere Türkçe öğretilecek, bunun için de köy çocuklarının okuyacağı köy okulları kurulması, “Asimilasyonu” sağlamak için “Türklük Merkezleri” kurulması, devlet dairelerinde Kürtçe konuşmaya izin verilmemesi, Kürtçe konuşan memurların uyarılması, bir ileriki aşamada ise maaşlarında kesinti uygulanması, Kürtler üzerindeki ağa egemenliğinin engellenmesi, bölgede yol yapımına hız verilmesi ve gerekirse askerlik çağına gelenlerin “Amele Taburları”nda görevlendirilmesidir. 69


1939-1940 yılları arasında hazırlandığı tahmin edilen ve CHP Genel

Sekreterliğine sunulan yazarı belirsiz raporda ise şu hususlar yer almaktadır:






68 Ahmet Yıldız, “Ne Mutlu Türküm Diyebilene” Türk Ulusal Kimliğinin Etno-Seküler

Sınırları (1919-1938), İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, ss.246-247.
69 Mumcu, Kürt Dosyası, ss.99-100.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 09 Ara 2019, 13:57


“…Türkiye Cumhuriyeti bünyesi tam bir “Milli Devlet” vasfını taşımaktadır. Bu bakımdan Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı imparatorluğundan en esaslı vasıfta ayrılmakta olduğundan Milliyet esasını ilk plana almıştır. Bu ülkede müstakil bir devlet olarak yaşayabilmek de ancak milliyet davasının ilk plana alınması ile mümkündür. Nitekim çok sağlam esaslarla kurulmuş olan bugünkü Türkiye Cumhuriyeti, derin bir sağ duyu ile bu esası, prensiplerinin başına almış ve Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile tespit etmiştir.

Osmanlı imparatorluğunun şarkta Volga nehrine, garpta Viyana önlerine, cenupta
Basra körfezine, Afrika’da Fas hudutlarına dayanarak kuvvetinin en yüksek haddine vardığı
16. asırda olduğu gibi bu imparatorluğun en zayıf zamanı olan II.Abdülhamit devrinde de Türk unsuru, devletin en ağır yüklerini omuzlarında taşımakla beraber, bu ülkede ekseriyeti teşkil etmiyordu. Bugünkü Türkiye Cumhuriyetinde ise mesele bu bakından da berraktır. Yani bugünkü milli hudutlarımız içinde yaşayan insanların en az %85’inin dili Türkçe’dir. Geri kalan %15’i ise Türkçe’den başka bir anadiliyle konuşmaktadır. Bu durum karşısında tek vazifemiz bu vatan üstünde anadili bakımından “Birlik bir millet” meydana getirmektir.” 70



1935 istatistiklerinde nüfusun %15’ine yakınının Türkçe’den başka dilleri konuştuğunun hatırlatılmasının ardından aynı raporda durumun gelecek için tehlike teşkil edeceği “tek millet” yaratılması gerektiği şöyle ifade edilmiştir:

“ Coğrafi mevkisi nazik, fakir bir memlekette bu nisbet, daima uyanık bulunmayı gerekli kılmaktadır. Bunun için Osmanlı imparatorluğundan kalan bu muhtelif unsurları bir pota içinde kaynatarak kısa bir zamanda (Birlik bir millet) meydana getirmek, bugünkü neslin esas vazifesidir. Bu vazifeyi hakkıyla yapabilmek için de sistemli bir milliyet politikasının esaslarını tespit ederek tatbik etmek lazımdır…”71


Türk milliyetçiliğinin devlet dahilindeki hedefi şu şekilde açıklanmıştır:


“Tek bir dil konuşan; kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı bulunan yurttaşlardan mürekkep siyasi ve içtimai bir bütün meydana getirmek yani vatan içinde anadili tek, ülküsü tek birlik bir millet yaratmaktır. Dar ırk ve dar coğrafi fikirlere bağlanarak ayıran ve azaltan bir Türkçülük değil, dil, dilek ve kültür biriliğini daima göz önünde tutan çoğaltıcı bir millet prensibi gütmek ve bunun murakibi olmak Parti bakımından vazifemizdir.”


Bu hedefe ulaşmak için izlenecek yollar; birleşik millet anlayışının partiye benimsetilmesi, Memleketteki her türlü şerefin Türkçe ve kendisini





70 Faik Bulut, Kürt Sorununa Çözüm Arayışları-Devlet ve Parti Raporlarlı, Yerli ve

Yabancı Öneriler (1920-1997), İstanbul, Ozan Yayıncılık, 1998, ss. 168-169.
71 Bulut, a.g.e., ss. 169-170.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 09 Ara 2019, 13:59

Türk hissederek Türkçülükten başka bir kavmiyete bağlılık göstermeyenlere has olduğunun zihinlere işlenmesi,72 şeklinde sıralanmıştır.


Tek bir dil konuşan, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı yurttaşlar yaratmanın yolları; yurttaş olarak yaratılmak istenilen milletin coğrafyasının parçalanması ve bu suretle topluluğun bozulması, iktisaden bağımlı hale getirilmesi, ulusal kültürünün yaygınlaştırılması, topluluğu bozulmuş azınlıkla akrabalıklar tesis edilmesi, uygulamalar esnasında adaletin göz önünde bulundurularak sevgi ve saygı telkin edilmesi 73 olarak sıralanmıştır.


Raporun Kürtler başlığı adı altında “Türkiye’de en mühim milliyet

meselesi Kürt meselesidir” denildikten sonra şunlar belirtilmiştir:


“Irkları eski milliyetleri ne olursa olsun bunlarla aramızda milli birliğin en esaslı amili olan dil birliği yoktur. Bu realiteyi açık ve sarih olarak görmek lazımdır. “Dağ Türkü, Yayla Kürdü” tabirlerle hakikatı kendi gözlerimizden saklamak zarardan başka bir şey getirmeyeceği gibi, bunların Türk olduğuna da mazileri ne olursa olsun bugün ne kendilerini ne de başka bir kimseyi inandıramayız. Bunun için memleketin büyük bir kısmında yabancı bir unsurun toplu olarak yaşadığını bilmek ve itiraf etmek ve buna göre tedbirler almak zaruridir. Bu unsurun toplu bir halde hudut üzerinde oturması ve her vakit dışarının iğvasına (kandırmasına) maruz bulunması bu husustaki uyanıklığımızı en yüksek dereceye çıkarmaktadır.

Bağlı haritaya bakılacak olursa Ağrı, Hakkari, Van, Bitlis, Muş, Bingöl, Tunceli, Siirt, Diyarbakır, Mardin ve Urfa vilayetlerinde Kürtler nüfusun %60’ından fazlasını teşkil etmekte ve muayyen bir memleket parçasında ekseriyet halinde bulunmaktadırlar. Bugün Kürt kavminin yazılmış bir tarihi, bir edebiyatı, ilim dili ve bunlar kadar mühim olan bir istiklal gelenekleri bulunmamakla beraber, yerleştikleri yerin ehemmiyeti ve her vakit haricin iğvasına maruz bulunmaları ve daima büyük devletlerden yardım görmeleri bunların herhangi bir zamanda istiklal hareketine geçmelerini mümkün kılabilir.”74


Rapora göre; sayılan nedenden ötürü acilen hususi tedbirler almak gerekmektedir, ancak burada alınacak tedbirler Çerkes, Arnavut, Gürcü gibi küçük azınlıklar için alınan önlemlerden daha kapsamlı olmalıdır. Bunlardan ilki “Her Türk için Türkiye’de uzaklık ve yakınlık mefhumu ancak hududun ötesinden başlayacak bir mefhum olduğunu, yoksa Ankara’ya veya İstanbul’a olan mesafenin vatan bakımından bir ölçüt olmadığını bilmek ve zihniyetini


72 Bulut, a.g.e., s. 174.
73 Bulut, a.g.e., s. 175.
74 Bulut, a.g.e., s. 173.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 09 Ara 2019, 14:01

buna uydurmak Türk devleti teşkilatında iş alan her adamın vazifesidir.”75 olarak tanımlanan vazifelerin yerine getirilişi esnasında fedakarlıktan kaçınmamaktır.


İkinci tedbir iskan tedbiridir ve Kürtlerin bulundukları yerlerde Türklerin

iskan edilmesi gerektiği şöyle anlatılmıştır:


“Kürtlerin yoğunlukta oturdukları memleket parçasını tabii harita üzerinde ve nüfus haritasıyla mukayese edersek bu parçanın şarktan garba doğru uzayan silsileler arasında büyük nehirlerle sulanan vadilerde memleketin ortasına kadar uzayıp gittiğini görürüz. Bu sahada oturan ve ekseriyeti çoban ve kısmen göçebe olarak yaşayan bu kavmin, memleketin en cenup mıntıkasından başlayarak bir taraftan Palandöken dağlarının güney eğimine, diğer taraftan Kars vilayetinin göle kazasına ve garpta Birecik, Behisni, Akçadağ, Hekimhan hattına kadar uzayan kısmında keşif ve tam bir arazi irtibatı dahilinde oturmakta olduğunu görürüz. Bu tevazu şekline bakınca ilk hatra gelen şey, arazinin de tabiyatına uyarak bu havalide muayyen yerlerde kesif Türk kitlelerini iskan etmektir.” 76

Rapor, 1934 tarihli İskan Kanunu’na yönelik yorumlar da getirmiş, kanunun, yürürlüğe girdiği günden itibaren içeriğine uygun tatbik edilmediği, idare amirlerinin isteklerine alet olduğu ve bir çok ahvalde de yalnız hariçten gelenlerin şöyle böyle iskanına hizmet ettiği belirtilmiştir.


İskanın başarıya ulaşması için Türk nüfusunun miktarının buralarda oturan Kürt nüfusa tekabül etmesi ve medeni seviye itibariyle de Kürt’e üstün olması öngörülmüştür. Bu noktada yapılması gerekenler: İlk öğretimin devlet yardımıyla gerçekleştirilmesi, öncelikle Kürt olan köylerde okul açılmayarak nüfusu karışık olan köylerde okul açılması, Kürt olan köylerin çocukları için bölgede yatılı ilkokulların tesisine başlanması, maarif teşkilatında çalışacak öğretmenlerin ana dillerinin Kürtçe olmamasına dikkat edilmesi, seçilecek öğretmenlerin kendi başlarına bırakılmayarak enstitüye bağlanması,
öğretmen okulları ile köy enstitülerine ana dili Kürtçe olanların alınmaması, öğretmen okulları ve enstitülerinin kendilerine ayrılan bölgedeki ilkokulların






75 Bulut, a.g.e., s. 184.
76 Bulut, a.g.e., s. 184.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 09 Ara 2019, 14:02

öğretmenlerinden, her sene üçte birini kendi müesseselerine celbederek en az altı hafta bunlarla çalışmasıdır.77


Tek parti döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da CHP’nin parti teşkilatlanması düşük bir seviyede olmuş, hatta bölgeye ait 13 ilde bulunan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri de kapatılmıştır. Bölgeye parti teşkilatı kurmaya gerek duyulmamış ve Halk Evleri de açılmamıştır. Bölgeden milletvekili belirlenmiş, ancak halk CHP’nin katılım sistemi içerisinde yer alamamıştır.78


1936 yılında CHP’nin Doğu ve Güneydoğu bölgesine ilişkin olarak parti teşkilatı sadece üç ilden oluşmaktadır. Bu iller 10.497 üye sayısı ile Maraş, 4.463 üye sayısı ile Malatya ve 1.575 üye sayısı ile Gaziantep’tir.79


CHP’nin ulus inşası ve bu ulus içerisinde Türk kültürüne yaptığı vurgu 1927 tarihli parti programında da yer almıştır. 1927 programında CHP, vatandaşlar arasında en kuvvetli rabıtanın dil birliği, his birliği, fikir birliği olduğuna kani olarak Türk dilini ve kültürünü bihakkın yaymak ve inkişaf ettirmeyi esas kabul etmiştir.80


Adalet Bakanlarından Mahmut Esat Bozkurt’un 17 Eylül 1930 tarihli bir konuşması da parti fikirlerini yansıtır niteliktedir: “Cumhuriyet Halk fırkasındayım. Çünkü bu fırka bugüne kadar yaptıkları ile, esasen önemli olan Türk milletine mevkiini iade etti. Benim fikrim ve kanaatim şudur ki, dost da düşman da bilsin ki bu memleketin efendisi Türk’tük. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.” 81






77 Bulut, a.g.e., s. 190.
78 Akyol, a.g.e., s.122.
79 Cemil Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945), Cilt-1, İstanbul, İletişim Yayınları,
2003, s.161.
80 İsmail Beşikçi, CHF Tüzüğü (1927) ve Kürt Sorunu, Ankara, Yurt Kitap Yayın, 1990,
s.81.
81 Akyol, a.g.e. s.126.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 09 Ara 2019, 14:03


1931 tarihli CHF programında da; “Türk dilinin milli, mükemmel ve mazbut bir dil haline gelmesi hakkındaki ciddi teşebbüse devam olunacaktır.” ifadesi yer almıştır.82


B. Kürt Sorunu Konusu Umumi Müfettişlik Uygulaması


1927 yılında Doğu ve Güneydoğuya yönelik sıkıyönetim

uygulamasının kaldırılmasının ardından 26 Haziran 1927 tarih ve 1164 numaralı Umumi Müfettişlik Teşkiline Dair Kanun ilan edilmiş ve Türkiye dört genel müfettişliğe ayrılmıştır. Genel Müfettişliklerin kuruluşunun nedeni 5 maddelik kanunun 1 ve 3. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Buna göre temel amaç, idare ve işbirliğini tesis etmek ve emniyet, asayiş ile idare amirleri arasında çalışma birliğini sağlamaktır.83 1947’de kaldırılan bu uygulamanın, ilk Umumi Müfettişi İbrahim Tali Öngören’dir.84


Umumi Müfettişliklerden ilki, Elazığ, Urfa, Bitlis, Van, Hakkari, Diyarbakır, Siirt ve Mardin vilayetlerini içine almak üzere Birinci Umumi Müfettişlik adıyla Diyarbakır merkezli olarak 1 Ocak 1928’de faaliyete geçirilmiştir. Bu müfettişliğe daha sonra Ağrı vilayeti de ilave edilmiş, böylece Umumi Müfettişlik kapsamındaki vilayet sayısı 9’a yükseltilmiştir. 1929 yılında 1509 sayılı kanunla Bitlis vilayeti lağvedilmiş, onun yerine Muş vilayeti kurulmuştur. Bitlis de kaza halinde Muş’a bağlanmıştır.


20 Haziran 1927 tarihli ve 1164 sayılı kanun gereğince, 19 Şubat 1934’te Trakya bölgesi İkinci Genel Müfettişlik olarak kurulmuştur. İkinci Genel Müfettişlik, Kırklareli, Tekirdağ, Edirne, Çanakkale illerini içine almış, merkez olarak ise Edirne’yi belirlemiştir.
[
/size]



82 İsmail Beşikçi, CHF’nın Programı (1931) ve Kürt Sorunu, Ankara, Belge Yayınları, 1990,
s.19
83 İsmail Beşikçi, Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi, Ankara, Yurt Kitap Yayın,
1992, s.46.
84 Yıldız, a.g.e., s.257.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 09 Ara 2019, 14:05

Yine aynı kanun gereği olarak 6 Eylül 1935’te merkezi Erzurum olmak üzere üçüncü Genel Müfettişlik kurulmuş, Üçüncü Genel Müfettişlik Ağrı (birinci Genel Müfettişlikten alınarak) Erzurum, Erzincan, Kars, Rize, Trabzon, Gümüşhane illerini içine almıştır.


20 Haziran 1927 tarihli ve 1164 sayılı kanun gereğince Birinci Genel Müfettişlik bölgesi içinde yer alan Tunceli, Bingöl ve Elazığ vilayetleri Dördüncü Genel Müfettişlik olarak teşkil edilmiştir.85 Genel Müfettişlik
uygulaması 1947 yılında kaldırılmıştır.


Genel Müfettişlik uygulaması sıkıyönetim uygulamasının yerini almış, bölge vali ya da Jandarma komutanının yerine genel müfettiş tarafından idare olunmuştur.




C. Kürt Sorunu Konusunda İskan Kanunu



1927 tarih ve 1097 sayılı yasa ile “İdari, askeri ve içtimai sebeplere binaen Şark örfi idare mıntıkası ile Beyazıt vilayetlerinden 1400 kadar şahsın ve işbu eşhas aileleri ile 80 asi ailesinin ve bu sebepten ağır ceza mahkumlarının garp vilayetlerine nakli için hükümete mezuniyet verilmiştir.”86 Yasa gerekçesinde İsmet İnönü, Cumhuriyet döneminde “hükümet içinde hükümet şeklinde icrayı hüküm ve bu yüzden menfaat temin eden mütügallibe” diye tanımladığı bu kişileri, yerinden alınıp Batı illerine sürülmedikçe “aydınlanma ve ilerleme olmayacağı” nı belirtmiştir.87 Yasa gereğince Kürtlerin yaşadığı bölgelere yönelik olarak Cumhuriyet rejimi ilk zorunlu göç uygulamasını gerçekleştirmiştir.






85 Beşikçi, Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi, ss.42-43.
86 Beşikçi, Doğu Anadolu’nun Düzeni Sosyo-Ekonomik ve Etnik Temeller, Ankara, Yurt
Kitap-Yayın, 1992, s.434.
87 Uğur Mumcu, Kürt Dosyası, s.53.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 09 Ara 2019, 14:07

İskan Kanunu’nun gerekçesinde kanunun amacı şu şekilde

belirtilmiştir:


“Türk bayrağına gönül bağlamamış iken Türk yurttaşlığını, kanunun ona verdiği her türlü hakları kullanmakta olanları Türkiye Cumhuriyeti uygun göremezdi. Bunun içindir ki bu gibileri Türk kültüründe eritmek ve onları Türk oldukları için daha sağlam yurda bağlamak yollarını bu kanun göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinde, Türküm diyen herkesin bu Türklüğü devlet için belli ve açık olmalıdır”88


İkinci zorunlu göç uygulaması 1934 tarihli İskan Kanunu olmuştur. İskan Kanunu’na ilişkin kanun tasarısı TBMM’ne 2 Mayıs 1932 tarihinde sunulmuş, tasarının kanunlaşması 1934 tarihine kadar uzamıştır. İskan kanunun sunuluş gerekçesinde; Yavuz Sultan Selim devrinde hilafetin Osmanlı hanedanlığına geçmesi ile birlikte, fetih yolu ile ele geçirilen ülkelerde Türklüğün temsiline engel olunduğu belirtilerek Tanzimat döneminde yaratılan yapay Osmanlıcılığın “milli temsil siyaseti”ni engellediği vurgulanmıştır. 89


Kanuna ilişkin gerekçede Osmanlı devletinin Kürt aşiretler için izlediği

özel siyasete ilişkin şu ifadelere yer verilmiştir:


“Aşiretleri kendi hallerine bırakmak, hatta reisler ve ağaların aşiret üzerlerindeki nüfuzlarını artırmak ve onları ağalar ve beyler aracılığı ile Hükümete bağlamak, gerek birbirleriyle gerek yerleşen halk ile aralarındaki uyuşmazlık ve çelişkileri beklemek mutlak yönetimin başlıca siyasetiydi. Eski ve yeni Osmanlı yönetiminin bütün yasaları, fermanları ve fetvaları, aşiret ağalığı, beyliği, tıpkı aramızda bir komün idaresi özerkliği ve belediye başkanlığı şeklinde görmüş ve tanımıştır. Meşrutiyet’in ilanından ve Balkan Savaşı’ndan sonra İçişleri Bakanlığı’na bağlı göçmenlerin yönetiminin faaliyetleri arttı. 1914 yılında aşiretlerin yönetimi de göçmenlerin yönetimi kapsamı içine alındı.” 90


Yasanın; ağa, şeyh ve beylere verilen tüm ayrıcalıkları kaldırmayı ve Kürt feodal yönetimlerinin yok edilmesini hedefleyen amacı ise şöyle anlatılmıştır:


“Milli üretimi artırmak ve kıymetlendirmek için mevcut nüfusumuzu hem dışarıdan
gelecek ırkdaşlarımızla artırmaya, hem de içeride üreyip türemek imkanının kalmadığı dar gelirli çevrelerden kurtararak arazileri geniş yerlerde ırkı kuvvetlendirecek, vatandaşlar arasında fazla doğurganlık ve sağlık koşulları uygunsuz olan yerlerden elverişli yerlere kaldırarak nüfus kütleleri arasında ölümlerin azalmasıyla ve topraksız halkın toprak edinmesiyle gelişmeye ihtiyaç vardı.”91


88 TBMM Zabıt, 4.Dönem, Cilt:23-24, s.8.
89 Mumcu, a.g.e., s.55.
90 Mumcu, a.g.e., s.56.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 09 Ara 2019, 14:09

27.04.1934 tarihli İskan Kanunu Muvakkat Encümeni Mazbatası’nda

“Bu kanun niçin yapıldı?” sorusunun cevabı şu şekilde yer almıştır:


“...Yalnız muhacir getirerek yerleştirmek düşüncesi bu kanunda yer tutmuş değildir. Burada en canlı ve köklü düşünce yapılacak iş, yerleştirmenin bilgi yolunda yapılmış olması ile beraber binlerce yıldan beri dönüp dolaşan dağınık Türkleri toparlayarak artık bu göçebe yaşayışına bir son vermek ve kültür işini kökünden kesmek için buraya açık ve kestirme kurallar konmuştur. Öteden beri Türk kültürüne uzak kalmış olanların ülkede yerleşerek onlara Türk kültürünü benimsetmek için devletin yapacağı işler, bu kanunda açıkça gösterilmiştir. Türk bayrağına gönül bağlamışken, Türk yurttaşlığını, kanunun ona verdiği her türlü hakları kullanmakta olanları Türkiye Cumhuriyeti uygun göremezdi. Bunun içindir ki, bu gibileri Türk kültüründe eritmek ve onları Türk oldukları için daha sağlam yurda bağlamak yollarını bu kanun göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinde Türk’üm diyen her kesin bu Türklüğü devlet için belli ve açık olmalıdır. Burada devlet, hiçbir Türk’ün Türklüğünden bir soluk işkillenmek istemez. Yalnız, devletin kanunlarından her türlü koruyuculuğu ve yararlılığı görerek, her Türk gibi, yurdun bütün iyiliklerini kazançlarını verimlerini bol bol almakla beraber, Türk duygusunu taşımaz gibi durmak işini bu kanun kökünden kesip atmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bütün bunların nereden geldiğini araştırarak bu kanunla
uygunsuzlukların hepsini ortadan kaldırmıştır. Bunları Türk Büyük Benliğinde yerleşip eriterek, bir kardeş yurttaş varlığı yaratmak istemiştir. Bunun için de kanunun temeli ne gelişigüzele, ne de bana göreler üzerine kurulmuş değildir. Burada en sarsılmaz temel kökünü yaşamak bilgisinden alarak kurulmuş olan Yurt bilgisidir. Ve kanun bunun üzerine kurulmak istemiştir. Bunun içindir ki, devletin düşüncesi yalnız muhacir getirip yerleştirmek olmadığını başlangıçta anlatmıştır.”92


Yasanın TBMM’nde gerçekleşen görüşmelerinde İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, yasanın göçebelerin iskanını da kapsayacağını belirterek şu hususlara değinmiştir:


“Kendilerine (göçmenlere) Cumhuriyet nimetleri henüz yetiştirilememiştir. Aralarında ne yargıç vardır, ne hekim ne öğretmen. Bunların, böyle rüzgara kapılmış yapraklar gibi oradan oraya sürüklendiğini görmek çok acıdır. Ben bir bakan, bir milletvekili olarak bunları görmekten çok üzülüyorum. Sizin de üzüntülerinizi dile getiriyorum. Bu yurttaşları da uygar ve iktisadi bir halde oturtmak için bu yasa içinde maddeler vardır.”


Yasa sadece iskan konusunu ihtiva etmemekte aynı zamanda

uygarlaşmayı da öngörmektedir. Ancak aynı Bakan konuşmasının devamında asıl amacın ne olduğu şu sözler ile ifade edilmiştir: “Bazı yerlerde




91 Mumcu, a.g.e., s.57.
92 İsmail BEŞİKÇİ, Kürtlerin Mecburi İskanı, ss. 134-135)
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ULUS İNŞASINDA ZORUNLU GÖÇ UNSURU: TEK PARTİ DÖNEMİ (1923-19445) İSKAN KANUNLARI Hayriye YÜKSEL

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 09 Ara 2019, 14:11

niçin temiz Türkçe konuşulmuyor? Bu yasa tek dille konuşan, bir düşünen, aynı duyguyu taşıyan bir memleket yapacaktır. 93


İskan Kanunu’nun, ulus inşası kapsamında değerlendirilebilecek maddelerinden ilki kanunun ikinci maddesidir∗. Bu madde ile Türkiye üç iskan bölgesine ayrılmıştır. Birinci bölge Türk kültürünün yayılması istenilen ve ülkenin Doğu bölgesi olarak tespit edildiği değerlendirilen illerden oluşmuş ve ikinci bölge; Türk kültüründen olmayan nüfusun bu kültüre asimile olması için tasarlanan, yoğun Türk nüfusun bulunduğu ve ülkenin Batı bölgesi olarak tespit edildiği değerlendirilen illeri kapsamıştır. Üçüncü bölge ise; iskanın yasak olduğu, boşaltılması istenilen ve yine ülkenin Doğu bölgesi olduğu değerlendirilen illerden meydana gelmiştir.


Konuyla ilgili ikinci madde İskan Kanunu’nun 4. maddesidir.Kanuna göre; Türk kültürüne bağlı olduğu düşünülen Türk soyundan muhacirlerin 1 numaralı mıntıkalara yerleştirilmesi planlanmış, ancak anarşistler, casuslar ve çingeneler muhacir olarak değerlendirilmediğinden iskana tabi tutulmaları uygun görülmemiştir.







93 TBMM Zabıt, Yıl:1934, Cilt:23, Devre:4, s.141.
Madde 2.Dahiliye Vekilliğince yapılıp İcra Vekilleri Heyetince tasdik olunacak haritaya göre
Türkiye, iskan bakımından üç nevi mıntıkaya ayrılır.
1 numaralı mıntıkalar:Türk kültürlü nüfusunun tekasüfü istenilen yerlerdir.
2 numaralı mıntıkalar: Türk kültürüne temsili istenilen nüfusun nakil ve iskanına ayrılan yerlerdir.
3 numaralı mıntıkalar: Yer, sıhhat, iktisat, kültür, siyaset, askerlik ve inzibat sebepleri boşaltılması istenilen ve iskan ve ikamet yasak edilen yelerdir.

Madde 4.
A: Türk kültürüne bağlı olmayanlar, B: Anarşistler,
C: Casuslar,
Ç: Göçebe çingeneler,
D: Memleket dışına çıkarılmış olanlar Türkiye’ye muhacir olarak alınmazlar, Bulaşık hastalıklar doğrudan doğruya Hükümet hastanelerine gönderilip orada parasız tedavi olunurlar.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 10 misafir