TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Girit ile ilgili Tezler
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 15:00

C- AİLE YAPISINDA DEĞİŞİMLER


Her toplum yapısında kentlerde heterojen bir nüfus bulunmaktadır. Nüfusta işlevi ve ilişkileri belirli olmayan bütünleşememiş gruplar bulunmaktadır. Buna rağmen yine toplumsal yapı bu grupları emebilmek için kendine has kurumlara ve mekanizmalara sahiptir. Sanayi öncesi toplumlarında bu işlevi yüklenen en belirgin kurum geniş ailedir. Topraktan kopma ile başlayan büyük yapısal değişme sanayileşmekte olan toplumların kentlerinde, bütünleşmesi yavaş olan büyük nüfus grupları yığmaktadır. Bunların arasında bütünleşmede en önemli işlevi yine aile yüklenmektedir. Fakat ailenin sağladığı uyum daha çok eski yapıya has olduğundan hızlı değişmeyi kısıtlamaktadır84.
Aile, toplum yapısındaki temel taşı ve taşıyıcı rolü oluşturmaktadır. Ailenin

mübadele çerçevesinde bu rolü nasıl bir şekilde ilerlediğini incelemek gerekir.

Gelen mübadillerin aile yapısı incelendiğinde göze çarpan konu ailenin, geniş ve ataerkil olması idi. Aile ilişkilerine verilen önem göç sonrasında ayrı kalan akrabaların tekrar göç ederek dost ve kendi akrabalarının yanına gitmesinden anlaşılabilir. Manevi dayanışmayı arttırma adına aileler tekrar farklı yerlere göç ederken mutlaka maddi kayıplara da uğramışlardır. Ancak bu tür yer değişimleri ailelerin akraba ve dostları ile birleştiklerinde onlara güç veren bir hareket haline gelmiştir. Sosyal dayanışma da bu şekilde artmıştır. Tabi ki göçmen bir sosyal dayanışma oluşturma adına hareket etmemiştir. Onları buna iten psikoloji ailenin bir arada bulunması ve bu birliktelikle oluşacak gücün sonucunda aileyi, bireyi, soyu yaşatma güdüsü de yer almaktadır.
Mübadelenin kararlaştırılıp, halka duyurulmasıyla birlikte bazı ailenin bu durum karşısında farklı tutum ve davranışlar sergilediğini görmekteyiz. Aileler yerinden yurdundan edilip daha önce hiç görmedikleri topraklara gitmektense din değiştirerek, farklı uyruklara girerek yada çocuklarını farklı bir dine mensup biriyle evlendirerek orada kalmaya çalıştıklarını görüyoruz.
Göçmenlerin büyük çoğunluğunun yerleştirileceği mekanı önceden görme veya bilgi edinme gibi bir şansı yoktu. Eğitim durumu ve ekonomik birikimi diğerlerine göre daha iyi olan kişiler en azından geçici barınma işleminden sonra kendilerine uygun olan


84 Ayrıntılı bilgi için bkz. Mübeccel B. Kıray, Kentleşme Yazıları, Bağlam yay. , s.150.

64
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 15:01

bir yere gitmek için çaba sarf etmiş, bunun için çalışmış veya talepte bulunmuştur. Bu kişiler azınlığı oluşturabilecek sayıdaydı. Ama geri kalan yerleştirileceği yer konusunda bilgi sahibi olmayan kişiler direk kendilerine gösterilen yerlere gitmiş veya mübadeleye bağlı kalmaksızın kendi güçleriyle farklı şehirlere yerleşmişlerdir. İşte bu kesimi oluşturanlar daha önceki yaşantılarından farklı olarak, örneğin hiç bilmedikleri Orta ve İç Anadolu’nun küçük şehirlerine yerleşmişlerdir. Bu karar da etkili olan kişi ise çoğu zaman ailenin büyüğü sayılan erkek tarafından verilmiştir. İstanbul’da eşi ve çocuklarıyla birlikte yaşamak isteyen evin erkeği, aile büyüğüne ve verdiği karara bağlı olarak hareket etmek zorunda kalarak, kendi babasının istediği küçük bir şehre gitmeyi istemese de razı olmak zorunda kalabiliyordu. Bu tür kişinin kararının dışında kendisine düşen hürmeti göstermek adına atılan adımlar olumsuz sonuçlar da doğurabilmiştir. Çocukların küçük şehir veya kasabada alacağı eğitim, kazanacağı kişilik yada aile reisinin meşgul olacağı meslek, evin hanımının kuracağı komşuluk ilişkileri, yerleştirileceği eve uyumu konusundaki gibi çok yönlü olumsuzluklar
yaşanabilmekteydi. Çocuğun büyük gelişmiş bir şehirde alacağı eğitim ile bir kasabada alacağı eğitim mukayese edilirse aradaki fark çok açık olarak ortaya çıkabilmekteydi. Ancak baba bu isteğiyle kendi büyüğünün vermiş karara uyumu arasında çelişki yaşayabiliyordu. Bu durumda kişi kendi psikolojinde yaşamış olduğu çelişkilerin sonunda sağlıksız kararlar vermesine de neden olabilmekteydi.
Mübadil ailelerin ilişkilerinin diğer yönü ise kız alıp verme konusunda irdelenebilir. Mübadiller farklı köylerden bile olsa yine kendileri gibi göçmenlere kız alıp vermekteydiler. Bu manevi alışveriş ile kendi kültürel değerleri devamlılık sağlanmaktaydı.
Mübadeleden sonra, gelen ailelerin artık hayatını geçireceği yerde tutunabilme ve soy kalıcılığını sağlama adına kısa zamanda hızlı bir şekilde çocuk sahibi olmalarını ve ailelerin, evlilik çağına gelenleri hemen evlendirdiklerini görmekteyiz. Bahsedilen bu durumun sonucunda aile bireylerinin sayısının artması sonucunda büyüyen ailenin evlerini değiştirdiklerini ya daha büyük evlere yerleştiklerini yada ikinci bir evi de satın alma, kurma yoluna gittiklerini anlamaktayız. Mübadil ailelerin, iskan işlemlerinin ilk dönemlerinde yerleştirildikleri evlerden bazı nedenlerden dolayı çıkarılması sonucu ailelerin birden fazla ev değiştirdikleri bilinen bir gerçektir.




65

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 15:03

Mübadele işlemi sistematik olarak şehirlileri şehirlere yerleştirme, köylüleri köylere yerleştirme şeklinde tam olarak sağlanamamıştır. Bu tür kaygı olmadan yapılan yerleşim sonucunda kentli mübadil ile köylü mübadil aynı yerlere yerleştirilerek aynı yaşam alanlarını paylaşmışladır. Bu görüntü kişiler arasında bir bağın oluşmasına, kültürel olmasa da davranış biçimleri, yaşam stillerinin kimi zaman çatışmasına kimi zaman ise bir adaptasyona itmiştir. Kentli bir ailenin oğlu ile kırsal kökenli bir ailenin kızının evliliği de hem çatışmaya hem de zorunlu bir adaptasyona örnek teşkil edilebilir.
Kent kültürünü almış aile ile kırsal kökenli ailelerin yaşam tarzı arasındaki fark açıktı. Yanlışlıkla kentli ve köylünün aynı yere yerleştirilmesi iki ayrı grup arasında akrabalık bağının bile oluşmasına sebep olmuştur. Aynı mekanda birleşen iki farklı kesim, kurduğu akrabalık ilişkisi sonucu yeni ve farklı bir kesimi meydana getiriyordu. Bu ne kentli ne de tam olarak köylü diyebileceğimiz bir kesimdi.



D-KENTE GÖÇ EDENLERİN ADAPTASYONU VE SOSYALLEŞMESİ



Mübadele, İmar ve İskan Vekili Mustafa Necati’nin, mübadele göçmenlerine

ilişkin yayınladığı bir genelgede şu sözleri dile getirmiştir:

“Gelen göçmenler kardeşlerimizdir. Göçün acılarına uğramış vatandaşlarımızdır. Bölgenizde özellikle yerlilik, yabancılık gibi bir zihniyetin ortaya çıkmasına engel olmak için halkı aydınlatmak gereklidir. Bir Türk göçmeni kardeşi gibi bağrına basmayanlar, asalet ve faziletin dünyada mümessili olan büyük atalarımızın çocukları sayılamazlar. Fazilet ve büyüklük, yoksullara yardım, göçmen kardeşlere samimi ve gülümseyen, iltifat eden bir yüz takınmakla gerçekleşmiş ve sağlanmış olur.”
Mübadele, İmar ve İskan Vekili Mustafa Necati’nin genelgede amaçladığı konu, vekalette çalışanların geleceklere gösterecekleri muamelede samimi davranarak, sorumluluk ve görev bilincinin oluşmasını sağlamaktadır. Bu bilinçle hareket edecek görevli, mübadilin sıkıntısız bir şekilde Türkiye’ye ayak basmasını sağlayacaktı. Mübadil ise bu tutum ile Türkiye’de uyum problemi yaşamadan, yerel ile kaynaşacaktı.

66

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 15:04

Ancak vekaletin kaynaklarının sınırlılığı, memurların aynı görev hassasiyetini taşımaması bu konuda çok başarılı bir sonucun alınmadığını göstermiştir. Yine Mustafa Necati, genelgede göçmenlere verilen evlerin, arazilerin daimi surette verildiğini ve göçmenlere ellerinde var olanların kendilerine ait olduğunu hissettirmeleri için bir madde de koymuştur. Bununla da başarılmak istenen mübadilin oturduğu evin kendi malı olduğu düşüncesi ile evini benimsemesini, koruyup, onarmasını ve gelecek kuşağa da o yeni evde manevi mirasını bırakmasını sağlamaktı. Aslında, sadece vekalet memurlarından beklenen bir sosyal sorumluluk yoktu. Ayrıca mübadilden de istenilen sosyal sorumluluklar vardı. Savaş ve karmaşa ortamından çıkmış ülkede zarar görmüş, viraneye dönüşmüş evler, bahçeler göçmene elden geldiğince düzeltilip onarıldıktan sonra mübadile verilmiştir. Mübadile de elindeki mallar için bir sahiplik duygusu yaratılmaya çalışılmıştır. Mübadil evini güzelleştirerek, tamir edip onararak karmaşa ve savaş ortamının izlerini silmiş olacak, yerleştiği yere mensup olduğunu hissederek yaptığı faydalı işlerle de ülkenin huzur ve mutluluğuna katkıda bulunmuş olacaktı. İşte sosyal sorumlulukların bir kısmını bu tür ayrıntılar oluşturmaktaydı.
Göç uygulaması öncelikle kişiye çok çeşitli sıkıntılar getirirken bunun yanı sıra geldikleri yere uyumları da farklı bir süreci oluşturmuştur. Bahsettiğim süreci birkaç ana başlıklarıyla inceleyebiliriz. Bunlardan ilk süreci oluşturan; mübadilin toprağından, eski yaşam alışkanlıklarından koparak büyük bir kısmının da bilmediği, ne ile karşılaşacağını tahmin edemediği farklı bir yere gitmenin yarattığı psikoloji. Türkiye’deki büyük bir kesimin gelecek olan mübadillere bakış açısı Müslüman bir kitlenin var olan nüfusa eklenmesi idi. Halkın zihninde daha baskın gelen düşünce Mübadillerin, Türk kimliğinin dışında “Müslüman” olduğuydu. Yani öne çıkan kavram “Müslümanlık” kavramıydı. Türkiye’deki insanların bir kısmı, gelenlerin yaşantılarının Yunanlılara benzer bir durumda olduğunu düşünmekteydi. Bu düşünce farklı bir
önyargıyı oluşturur diyebiliriz. Ancak mübadelenin gerçekleşmesi ve yerleşim işlemlerinin yapılması ile yerli halkla yaşanan deneyimler sonucunda fikirler farklı yönlere kayabilmiş, olumsuz önyargılar yıkılabilmişti. Deneyimlerin de zamanla kazanıldığı da düşünülürse bu sürecinde kısa bir zamanda değil belirli bir sürecin sonucunda gerçekleştiğini vurgulayabiliriz.
İkinci süreç ise; mübadilin geldiği yerdeki insanlarla ilişkiler kurması ve

bahsedilen ilişkileri sağlamlaştırılmasıdır. Kırsal bölgelere yerleştirilenler ile kente


67
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 15:05

yerleştirilenlerin bu konuda durumları birbirlerinden oldukça farklıdır. Örneğin köye yerleştirilen birkaç ailenin yerel halk ile ilişki kurması ve yerelin, çoğunluğu oluştuğu yerde farklılıkların gerilemesi oldukça doğaldır. Böyle bir ilişki de daha hızlı gerçekleşerek gelen mübadilin adaptasyonunu hızlandırmıştır. Karşılıklı ilişkiler; birbirlerinin tarım teknik ve usullerini kullanması, kız alıp verme, aile kurma, yemek kültürünün paylaşılması ve bununla beraber geldikleri köylerin yemek kültürünü de benimsemeleri, eğlence anlayışlarıdır. Bu konularda karşılıklı etkileşimle, uyum beraber olabilmiştir. Ancak; gelenlerin topluca bir köye yerleştirilmeleri ve sadece mübadillerden oluşan bir köy kültüründe durum daha farklıdır. Nispeten yine yerel köylüler ile mübadil köylüler arasında karşılıklı ilişki, iletişim ve uyum vardır. Ama bununla birlikte; sadece mübadillerden oluşan köylerin kendi içlerinde bir sosyalleşmenin ve kendi içinde bir kapalılığın da olduğunu belirtmek gerekir. Sadece mübadillerden oluşan köylerin yanı sıra; daha önce Rumlara birlikte yaşayan Türklerin de oluşturduğu köyler vardı. Bu tür köylerdeki Rumlar, mübadele işlemi sonucunda Yunanistan’a taşınmıştı. Bu kesim göç edince geride kalan Türk köylüsüydü. Rumlarla birlikte yaşamanın onlara vermiş olduğu farklılıklar, ülkeye gelen mübadiller ile yaşanan ilişkilerdeki ayrılıkları değil uyumu bile sağlayabilmişti. Rum köylerde yaşayan Türk köylüsünün, mübadiller ile olan iletişimleri daha çabuk ve daha kolay olabilmişti. Rumların kullandığı sözcükleri, yemekleri, eğlence türlerini zaten biliyorlardı ve ülkeye gelen mübadillerin de kullandıkları aynı sözcükleri duyunca, yedikleri yemeğin adını işitip görünce, eğlence türlerini gözlemlediklerinde bütün
bunları yadırgamadılar.

Diğer süreç ise; kente gelen mübadillerin, geldikleri yerde üretime geçmeleri yani yaşam mücadelesinde kendisine uygun bir meslek dalıyla tutunabilmesidir. Bu da birbirinden farklı grubu oluşturan mübadil kitleleri arasında farklı şekillerde oluşmuştur. Örneğin kente göç eden bir köylü mübadilin üretim ilişkisine girmesi yine mensup olduğu topraklardan uzaklaşması gibi hızlı ve kolay olmamıştır. Kente göç edenlerin yeni bir sınıfsal mensubiyetinin oluşmasında üretim ilişkilerinin etkisi çoktur. Ancak kente göç eden kırsal kesime ait kişiler sadece tarım sektöründe çalıştıkları için kentin iç dünyasındaki rollerini kolay bulamamışlardır. Bunun dışında kentli mübadilin de eski yaşantısındaki standardı ve mesleki imkanları geldiği yerde bulması zor olmuştur. Ancak zaman içerisinde oturtulabilmiştir.


68
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 15:06

Dönemin şartları kontrol edildiğinde meslek dallarının belirli bir çerçevede olduğundan bahsedebiliriz. Bu sınırlı alanda yer alan meslek dalları işçi kategorisi içerisinde yer alan terzilik, marangozluk, dülgerlik, kuyumculuk, fabrika işçiliği sayılabilir. Ayrıca kentin mesleki çeşitliliğinin diğer parçasını ise küçük tüccarlar oluşturmaktadır. Bu tarzda sayılabilir meslek dalları, Cumhuriyet kentlerinin sanayileşmemiş bir yapıda olduğunu göstermektedir. Yani daha çok bir örgüt ve düzenden yoksun olan Cumhuriyet kentleri bize modern ile gelenekselin çapraşık bir birleşimini anımsatmaktadır.






E- KÖY İNSANI KENTLİ OLURKEN



Kent insanını, köy insanı gibi değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir.

Kitlesel göçler ve köylülüğün çözülüşüyle beraber oluşan sorunlar netice olarak

kentlerde yıkımların, diğer yandan da kentli insanların kaosunu da yaratır.

Köylü, kentli, köy ve kent kavramlarının ayrımını yapabilmek önemlidir. Köylü denince akla ilk gelen tarım işçisidir. Halbuki köylü kavramı daha çok kendi değer yapıları ve inanışlarıyla izole edilmiş küçük topluluğu ifade eder. Üretim ve ilişkiler sınırlıdır. Yani farklılaşma ve uzmanlaşma çok belirgin değildir. Nüfusun bile kendine has bir stabilliği vardır. Aslında emeğin köyde fazlalığı yarattığı durumlarda köyden kente göç süreci başlamaktadır. Halbuki I. Dünya Savaşı sonrasında köylerin vaziyeti bunda daha çok etkili oldu. Yani bu tür göçe demografik artış değil, daha çok savaş sonrası harabe olan köylerin durumu, bakımsız tarım alanlarının etkisi büyük olmuştur.
Mübadele ile Türkiye’ye gelenlerin büyük kısmı köylüydü. Ancak Türkiye’den Yunanistan’a giden nüfusun büyük çoğunluğu ise kentliydi. Bırakılan arazinin gelen köylüye yetmeyeceği aşikardı. Bununla beraber kentlerde dahi Rumlardan kalan mal ve mülkün hem savaş sırasında hem de savaş sonrasında tahrip edilmişti.
Göçmenlerin sadece iskan edilmesi ile bütün sorunlar hallolmamıştı. Karşılaştıkları yeni topluma sosyal uyumu sağlamaları ve bu uyumu sağlamada kişilerin sosyal rollerinin belirlenip oturması gerekli idi. Ancak belirli bir süre devletin yardımı ile ayakta kalabileceklerdi. Ondan sonrası ise kendi çabalarına bağlıydı. Kişiler bu

69
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 15:07

çabaları daha önceki yaşam koşulları çerçevesinde yapabilirlerdi. Gelen mübadil daha önceki toprağında hangi mesleği yürüttüyse geldiği yerde de kendi mesleğini yaparak eski yaşam standartlarını yakalayabilirdi.
Gelen göçmenlerin hepsi aynı sosyal tabakaya mensup değillerdi. Hepsi farklı toplumsal katmanlara dahillerdi. Yani bu katmanların içinde kentli, köylü ve kasabalı grupları vardı. Bu grupların her biri kendi içerisinde farklı meslek gruplarına ayrılıyordu. Tüccar, çitçi, esnaf bu meslek gruplarından sadece bir kaçıdır.
Mübadillerin daha önce çalışmış oldukları iş kollarını birkaç kısımda ele

alabiliriz. Esnaf kısmını oluşturanlar: Nalbant, fırıncı, ayakkabıcı, terzi, bakkal, manifaturacı. Memuriyete mensup olanlar: Katipler, öğretmenler, gümrük memurları ve kontrolörler. Tüccar grubunu oluşturan: İstanbul, İzmir ve kendi bölgelerindeki diğer illerde ticaret yapan sınıf. Kırsal bölgeden temin edilen gıda, canlı hayvan, dokuma ürünleri satan buna karşılık büyük kentlerden lüks sınıfına girecek tüketim maddelerini getirip pazarlayan sınıf. Ulema sınıfını oluşturanlar: Toplumdaki konumları itibariyle imtiyazlı olan bu sınıfa cami imamları, müezzinler, tarikat mensupları, şeyhler…
Belirtmiş olduğum meslek kollarında genellikle kişilerin özel eğitim alınmasını

gerektirmeyenlerin tercih edildiği görülmektedir.

Türkiye’nin, sosyal ve ekonomik gücünün tekrar kazanılması için gelenleri en kısa sürede üretim alanına yerleştirilmesi gerekiyordu. Rumların gidişiyle boşalan sektörlerin ve ihtiyaç duyulan emek ihtiyacının da doldurulması için bu şarttı. Mübadele işlemini gerçekleştiren ilgili kurum da bunu destekliyordu.
Göçmenlerin kış aylarında gelmiş olması menfi bir durumdu. Fakat kış aylarında gelmelerine rağmen kendilerine verilen adet, edavat, tohumluk, dükkan sayesinde çok ta uzun olmayan bir sürede üretime geçmeleri sağlandı. Böylece ihtiyaç duyulan işçi de tedarik edilmişti. Artık yapılacaklar arasında üretimin arttırılması adına işçi olarak çalışan ve diğer meslek gruplarına dahil olan kişiler için eğitim tesisleri, gerekli kurumlar ve alt yapıyı sağlayacak imkanları tesis etmek yer alıyordu.
Mübadiller için önceden çalışacağı alanların tespiti yapılarak, iskanın genelde kişilerin meslek ve beceri türü doğrultusunda oluşturulması hedefleniyordu. Fakat tam anlamıyla istenilen hedefler tutturulamadı. Yanlış yönlendirmelerle kimi tütüncü ailesi bağcılıkla uğraşabilecekleri alanlara iskan edilmişlerdi. Daha da vahim olan durum ise




70
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 15:08

köylü mübadilin kente yerleştirilmesidir. Zaten gelenlerin büyük bir kısmını; eğer bunu kabaca yüzdelendirmek gerekirse % 90’ını köylü-çiftçi gruplar oluşturmaktaydı.

Köylü kesimin meşgaleleri sınırlıydı. Kente gelen bir köylünün, geldiği yerde çiftçilik yapma gibi bir şansı çok azdı. Kentlerin manzarası ise işsizliği, pahalılığı yansıtıyordu. Köylü bir insanında kente yerleşmesi işsizlikten kendisinin de nasibini alması demekti. Eğer köylü çiftçi ailenin para birikimi de yoksa bu kötü durum kişiyi yoksulluğa kadar itebiliyordu. Bir kısmının zorunluluktan dolayı göç ettirildiğini düşünmesi, bir kısmının da vatana kavuşmak amacıyla göç ettirilmesinin yarattığı etki değişik yaklaşımları doğurdu. Mübadilin geldikten sonra da durumun kötü olması aynı sonuçların doğmasına sebep olmuştur. Geldikten sonra içine düşülen durum, geliş noktasında bireyin düşüncelerinin değişmesini sağlamıştır. Kimlik sıkıntısına ek olarak bireyin yaşadığı bir toplumsal statü ve rol karmaşasıdır.
Çiftçi, sahip olduğu becerisini kentte nasıl gösterebilirdi? Kente nasıl uyum sağlayabilirdi? Hangi meslek dalıyla uğraşabilirdi? İşte bütün bu sorular hem kişinin beyninde soru ve sorun olarak belirdi. Bu vaziyet kişinin yeni toplumsal koşullarda mesleğini yapamayacağını düşünerek, farklı meslek gruplarına yönelmesine yada yerleştirildiği yerden ayrılarak yeni bir hareketliliğin doğmasına sebep oldu. Mübadil, artık eski mensup olduğu yerdeki toplumsal statünün parçası değildi. Aynı zamanda yeni karşılaşmış olduğu toplumunda da bir statüye sahip değildi. Köylü mübadil yeni geldiği yerde yani kentte de toplumsal statüsünü yakalayamıyordu. Çünkü daha önceki yaşamda rolleri belirli idi. Eski ekonomik gücün de tutturulamayışı aile içindeki fertlerin psikolojik çöküşüne de neden olabiliyordu.
Köylü kesimin meslek yapısı çok çeşitli değildi. Ayrıca köylü kesimin kendi içinde keskin ayrımları olmayan bir tabaka yapısının olduğunu belirtebiliriz. Tarım işçisi veya kendi toprağının çiftçisi olan bu grupların kente gelişiyle beraber köyde var olmayan keskin sınıf çizgisinin farkına vardığını görmekteyiz. Kentteki meslek
kollarıyla ilintili varlığın, mübadilin mensubiyet çelişkisinin doğmasına sebep olduğunu söylemek yanlış olamasa gerek. Kentteki meslek kollarını sınıflandırdığımızda yine köyden gelen kişilerin sahip olduğu becerinin bu sınıflandırmanın dışında kaldığını anlamaktayız. Bu farklılık, kişinin hem ekonomik gücüne hem de psikolojisine zarar vermektedir. Bütün bunlar kentin ve kente göç edenlerin sınıfsal meslek yapısının şekilsizliğinden kaynaklanmaktadır.


71
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 15:09

Sanayileşmeme de, meslek yapısındaki uygunsuzlukları yaratmaktadır.

Sanayileşme, kentleşme ve örgütleşme daima birbirleriyle paralel bir şekilde yol alır. Kırsaldan kente göç eden, topraklarını bırakmak zorunda kalan mübadiller yeteri kadar sanayileşmemiş olan ülkede kentli işçi kimliği oluşturamamıştır. Özellikle,
modernleşme ve sanayileşme öncesi toplumların yapısında tarım dışı üreticileri oluşturanlar esnaf ve zanaatkârlardı. Kentlerde kısıtlı sayıda bulunan ve
teşkilatlanmamış olan bu gruplara katılacak olan, kente göç eden kırsal mübadillerin şansı oldukça azdı. Bir kısım mübadilin bu yapının içinde toprağa yani yeniden köye yerleşmeye meyli de bu bahsettiğim faktörlerden kaynaklıdır. Ancak durum yine bu insanlar için risklidir. Çünkü Türkiye’yi daha önce hiç görmemiş olan bu kişilerin yine Türkiye’de hiç bilmedikleri bir köye gitmek istemesi en büyük risktir. Daha önceki yaşamında oturduğu köyün standartlarını bulmak veya yakalamaya çalışmak kente adapte olmak kadar çetrefilli bir iştir. En azından bir yakınının tavsiyesi dahilinde gidenler diğerlerine göre biraz daha şanslıdır. Vahim olan o kişinin yeniden yer değiştirerek gittiği toplumsal yapıyı farkında olmadan sarsması ve kişilerin yine göç yolunda karşılaşacakları kişisel sorunlardır.
Toplumsal statüsü irdelenmeden veya bir tür hatadan dolayı kente getirilen çiftçilerin, kendine uygun ortamı yakalamak adına farklı kırsallara doğru hareket edip bulduğu arsalara yerleşmeleri ve yerleştiği yerlerde araziler için hak iddia etmeleri yeni karışıklıklara sebebiyet vermiştir. Bu yerel insanlar ile aralarında problemlerin doğmasına sebebiyet vermiştir.
Bazı köylü mübadiller de kendi istekleri doğrultusunda kasaba ve şehirlere yerleşmek istemişlerdi. Hatta bazı rençperler de müracaatları halinde kasaba ve şehirlere nakledilebilmişlerdi. Bu gibilere adi iskân hakkından feragat etmeleri ve hükümetten yardım talep etmemeleri şartıyla iskan yerlerini değiştirmelerine izin veriliyordu85.
Köylü insanın kentte hem ekonomik, sosyal, kültürel hem de psikolojik uyumu sağlaması oldukça karışık bir durumdur. Bu dinamikler herhangi bir sistematikle yoluna girmemiş tamamen zamanla spontan bir şekilde gerçekleşmiştir.
Kente gelenlerin yerli halk ile arasındaki ayrılıklar neticesinde diğer göçmenlerle beraber kentte farklı mahalleler kurarak bir bütünleşme içerisine girdiklerini görmekteyiz. Sözü geçen ayrılık kelimesi tam anlamıyla farklılık veya yerele kapalılık


85 Nedim İpek, Mübadele ve Samsun, TTK yay, Ankara, 2000, s.68,69.

72
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: TÜRKİYE KENT YAŞAMI VE MÜBADİLLER Gül KARACAER YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Kas 2019, 15:10

anlamında düşünülmemelidir. Sonuçta giden kitlenin yerini alan bu kişilere yerli halk tarafından tepkiler de gelebilmiştir. Gidenlerden kalan mal, mülk ve hakların mübadillere verilmesi sonucu sadece bazı kesimlerin verdiği tepkidir. Toplumsal özellikleriyle de gelenlerin yerel halk tarafından farklı algılanması bu süreci doğurmuştur. Ancak bu tepki veya algılama şekli tam anlamıyla dışlanmışlığı çağrıştırmaz. Zamanla farklı mahalleler kuran göçmenler yine spontan bir şekilde yerel ile alış-veriş kavramını gerçek hayatta yaşamaya başlamış, geliştirerek de iletişimi ve uyumu sağlamışlardır.
Benimsenen öğeler yine Türk-Müslüman olan göçmenin kendi kimliğine, benliğine uygun olan kültürel değerlerdir. Yerel halkın da Türk-Müslüman kimliği, kaynaşmanın en önemli etkenlerindendir.






F- ULUSALLAŞMA SÜRECİNDE MÜBADELENİN YERİ


Türk ulusçuluğu ancak Balkan Savaşı sonrasında devleti etkileyen bir politika haline gelmiştir. Dünya Savaşı sırasında İmparatorluk içindeki dış destekli ulusçuluk akımları sadece Müslüman olmayan gruplara değil aynı zamanda da Müslüman gruplara da yayılmıştır. Savaş koşulları “Balkanlaşma” sürecinin tüm imparatorluğa yayılmasına neden olmuştur. Dünya savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanarak yerini ulusal devletlerin alması süreci büyük ölçüde tamamlanmış ve savaş sonrası barış anlaşmalarında her ulusun nüfus bakımından homojenleşmesini sağlayacak insanların iradesi dışında zorunlu nüfus değişmelerine yer verilmiştir. Bunlarla zorunlu yer değişimleri dünyada ilk kez uluslar arası anlaşmalarda yer almış olmaktadır86.
Sosyal hareketlenmeyi sağlayan mübadelenin, ülkede toplumsal homojenliğe katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz. Mübadele gereğince Türkiye’den giden bir buçuk milyona yakın Rum nüfusun yerini dolduran bir Türk kimliğini görüyoruz. Aynı dili konuşan ve aynı sosyal-kültürel değerlere sahip olan bu kitlenin Türk kimliğini






86 İlhan Tekeli, “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Nüfusun Zorunlu Yer Değiştirmesi ve İskan

Sorunu”, Toplum ve Bilim, s. 50, 1990, s.s.59.



73
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 18 misafir