ANTALYA SİDE BÖLGESİNDE GÖÇMEN GİRİTLİLERİN İSKANI Kübra ŞAHBAZ

Girit ile ilgili Tezler
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

ANTALYA SİDE BÖLGESİNDE GÖÇMEN GİRİTLİLERİN İSKANI Kübra ŞAHBAZ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 31 Ağu 2019, 16:35

ANTALYA SİDE BÖLGESİNDE GÖÇMEN GİRİTLİLERİN İSKANI
Kübra ŞAHBAZ

DÖNEM PROJESİ
TARİH EĞİTİMİ ANABİLİM DALI TARİH BİLİMDALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ GAZİ EĞİTİM FAKÜLTESİ

OCAK 2017

ETİK BEYAN


Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Yazım Kurallarına uygun olarak hazırladığım bu tez çalışmasında; tez içinde sunduğum verileri, bilgileri ve dokümanları akademik ve etik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi, tüm bilgi, belge, değerlendirme ve sonuçları bilimsel etik ve ahlak kurallarına uygun olarak sunduğumu, tez çalışmasında yararlandığım eserlerin tümüne uygun atıfta bulunarak kaynak gösterdiğimi, kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı, bu tezde sunduğum çalışmanın özgün olduğunu, bildirir, aksi bir durumda aleyhime doğabilecek tüm hak kayıplarını kabullendiğimi beyan ederim.

Kübra Şahbaz

ANTALYA SİDE BÖLGESİNDE GÖÇMEN GİRİTLİLERİN İSKANI


(Dönem Projesi)



Kübra ŞAHBAZ GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
Ocak 2017



ÖZET

Bu tez Türkiye’nin değerli vatandaşları Girit göçmenleri’nin, Girit’te yaşadıkları zorlukları, Türkiye’ye göç süreçlerini, Antalya’ya geliş süreçlerini anlatma amacıyla yazılmıştır. Antalya’daki değişikliklerin, Antalya’ya yaptıkları katkıları kanıtlanmaya çalışılmıştır.




Sayfa Sayısı : 16
Anahtar Kelimeler : Girit, Göçmenler, Giritliler, Antalya, Side
Tez Danışmanı : Yard. Doç. Dr. Şerifnaz Gülin Karabağ

TEŞEKKÜR


Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren değerli danışman hocam Gülin Karabağ’a, bana her konuda yardımcı olmaya çalışan Ankara Milli Kütüphane görevlilerine, maddi ve manevi destekleriyle her zaman yanımda olan çok değerli ailem ve arkadaşlarıma teşekkürü borç bilirim.

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ANTALYA SİDE BÖLGESİNDE GÖÇMEN GİRİTLİLERİN İSKANI Kübra ŞAHBAZ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 31 Ağu 2019, 16:38

İÇİNDEKİLER

Sayfa ÖZET… i
TEŞEKKÜR ii
1. GİRİŞ 1
1.2 İSYANLAR 3
2. ANTALYA GÜNLERİ 6
2.1 SİDE (SELİMİYE KÖYÜ)… 7
3. SONUÇ… 9
KAYNAKLAR……………………………………………………………………………. 10
ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………………. 11
EKLER……………………………………………………………………………………... 12

1. GİRİŞ

Halkımızın en içten bir parçası olan Giritliler, Girit Adası’na göç ettikleri zaman, kültürümüzü de Girit’e götürmüşlerdi. Girit Adası Türkleşmiş ve İslamlaşmıştı. İslam kültürünün en güzel örneği olan camiler inşa edilmiş, ordaki halkla güzel ilişkiler kurulmuş, etle tırnak gibi olunmuştu.
Rum halk, birliği bozmadan bir şey yapamayacak devletlerin teşvikiyle birliği bozup, Müslüman halkı katletmeye başlayınca büyük acılar yaşandı.
Giritliler, bu durum üzerine gerek Osmanlı hükümetinin yardımıyla, gerek kendi imkanlarıyla Anadolu’ya geldiler. Evleri, yuvaları arkalarında kalmıştı ve Türkçeyi unutmuşlar, Anadolu halkı Türkçe bilmemelerinden ötürü “gavur” diyerek kendi vatanlarında dışlamaya başladı.
Girit halkının kökeninin Finikeliler olduğu bilinmektedir. Bizans egemenliğinde olan Girit 823 yılında Müslüman Araplar tarafından

fethedildikten sonra 961 yılında tekrar Bizans egemenliğine girdi. Bunu izleyen Ceneviz hakimiyetinden sonra 15 kg altın karşılığında Venediklilere satıldı. Adada katı bir Katolik idaresi kuruldu, Ortodoks kilisesi kuruldu.
Türkler Girit’e ilk kez 1341 yılında geldi. 1427’de Girit’e saldıran Osmanlı donanması bu saldırılarını 1538’de Barbaros Hayreddin Paşa komutasında sürdürdü. 1567’de Türk akınları tekrarlandı. 1645’de Girit’i tümü ile fethetme harekatı başladı.
Batı ülkeleri, Kandiye’nin de Türklerin eline geçmesini önlemek için Fransa, Malta Şövalyeleri, Venedik, Almanya, İngiltere, İspanya ve Papalığın da desteğiyle oluşturdukları bir Haçlı Ordusu sayesinde şehri yıllarca savundu. Girit savaşı 24 yıl, 4 ay, 16 gün sürdü. Venedikliler daha fazla dayanamayarak teslim oldular. Böylece Kandiye, onbinlerce Türk askerinin canı pahasına 27 Eylül 1669’da fethedildi. Böylece Tüm Girit Türk hakimiyetine girmiş oldu. Türklerin adayı Venediklilerden alınmasını Rumlar sevinçle karşıladı. Kapatılan Ortodoks kiliseleri yeniden açıldı.
Adanın Osmanlı hakimiyetine geçişi ile Venedik Cumhuriyeti 'nin Doğu Akdeniz'de yüzyıllardır süregelen önemli rolü son bulmuştur. Ege Denizi'nde ve Mora'da Venedik hakimiyetinde kalan birkaç küçük ada ve kale de müteakip yıllarda Osmanlı Devleti tarafından alındı. Bölgedeki isyankar Rum aileleri bugünkü Trabzon'un Of ilçesi civarlarına yerleştirildi. Kos, Yasiciannis(Yazıcı) ve Dmitris(Çelikler) bugün bilinen ailelerin başlıcalarıdır. Meşhur papaz Igor Yasiciannis 'den sonra ailelerin dili dönüştürülmüştür. Bu durum, Osmanlı fütuhatı açısından, Fatih Sultan Mehmet zamanından beri teker teker alınan Ege adalarının ve kıyı kalelerinin ve nihayet 1571'de Kıbrıs'ın (yine Venedik'ten) alınmasının mantıklı bir uzantısını teşkil etmiştir.
24 yıllık fetih süreci ve hemen sonrasında, ilki Batı Avrupa medeniyeti açısından, ikincisi de Osmanlı kültür mozaiği bakımından önem arzeden iki ilginç gelişme cereyan etti. Ada halkı 450 yıl süren Venedik yönetimi bünyesinde orijinal bir entelektüel kültür ve zümre yetiştirmiş bulunmaktaydı. Bu oluşumda Girit'in antik çağlardan beri muhafaza ettiği özgün benliğin ve 1453 'den sonra Bizans kültür odaklarının artık tarihe karışmalarının veya köklü bir kimlik değişimi yaşamalarının da etkisi olmuştur. Osmanlı fethi ile birlikte Venedikli Girit kültürel birikimin temsilcilerinden bir kısmı eski idarecileri ile birlikte Batı Avrupa'ya geçti.
Batı Avrupa 'da aydınlanma çağı ruhunu besleyecek olan bu Giritli aydın şahsiyetler arasında en önemlisi İspanyol resim sanatının temel taşlarından biri haline gelecek olan El Greco, veya asıl adıyla Domenikos Theotokopulos'tu.
Aynı dönemde bir kısım Giritli de doğuya yöneldi. O dönemde olgunluk çağına ermiş bulunan Osmanlı bürokratik geleneğinin düzenli kayıtlarından takip edilebildiği üzere, fethin hemen ardından Girit yerli halkı arasında bir ihtidâ (İslamiyet’i kabul) süreci yaşandı. Osmanlı'nın Venediğe kıyasla dini inançlara müsamaha ve vergilendirme konularında ada halkı açısından kurtarıcı kimliğine bürünmüş olduğu rahatlıkla iddia edilebilir.
Antik Yunan ve Anadolu Uygarlıkları arasında bir köprü olan ve “Girit Medeniyeti” adı verilen ve çok önemli bir uygarlığa ev sahipliği yapan bu topraklar bir kilit noktasıydı ve bu kilit açılmadan Ege’ye girilemezdi, bu yüzden Girit çok önemliydi.
Osmanlı’nın 1669 yılında fethettiği Girit Adası 1913 yılına kadar, 344 yıl Türk hakimiyetinde kalmıştır. Müslümanlaşma süreci hakkında farklı görüşler vardı. Prof.Dr. Ayşe Nükhet Adıyeke bu süreci;
“Osmanlı fethettiği yerlerde Müslüman nüfusu oluşturmak için genel olarak uyguladığı bir politikayı Girit’te de uyguladı. “Şenlendirme” adı verilen bu politika yeni fethettiği yerlere Anadolu’dan insanlar götürüp yerleştirerek orada gayr-ı Müslim ve Müslüman nüfusu dengelemek esasına dayanıyordu.
Göç ettirilecek grupları seçerken de bazı unsurlara dikkat eder, öncelikle kendine tehdit unsuru oluşturulabilecek insan toplulukları ve mezhep üyelerini gönderirdi. Girit için de aynısını yaptı. (Örneğin ilerde ayaklanma olasılığı olan Karamanoğlu beyliği yönetimindeki halk ve Bektaşiler.)”
Prof.Dr. Mete Gülmen “Bir Girit Masalı” adlı makalesinde:
“Adanın Müslümanlaştırılması konusunda farklı bir metot uyguladı: Balkanlarda “şenlendirme” adıyla yaptığı zorunlu iskânı bu kez adada uygulamadı. Fakat zorunlu olmasa da Girit, Türk göçü aldı. Bu arada Osmanlı, Kapıkulu askerinin evlenme yasağını kaldırdı. Bunlar Rum kızlarıyla evlendi. Bazı Rumların da din değiştirmesiyle Girit nüfusunda Müslüman sayısı kısa sürede çoğaldı. Anımsatmalıyım: İhtida eden Rumların bir bölümü 823-963 yılları arasında adaya egemen olan Müslüman Araplar idi. Bizans’ın zoruyla Hıristiyan olmuşlardı.
1700’li yıllarda ada nüfusunda Rumlar ve Türkler hemen hemen eşitti. Adanın dili Rumca, Arapça, Türkçe karışımı olan yerel halkın “Giritçe” dediği dildi. Bu dil Rumcaya yakındı. Bunun sebebi, Osmanlı idaresinin Türkçeye gerekli özeni göstermemesiydi. İlginçtir; Girit’te Türk dilinin unutulmamasını sağlayan Horasan kökenli Bektaşi tekke ve zaviyeleriydi.”
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ANTALYA SİDE BÖLGESİNDE GÖÇMEN GİRİTLİLERİN İSKANI Kübra ŞAHBAZ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 31 Ağu 2019, 16:40

1.2İSYANLAR
Türk ve Rumlar arasında yıllar içinde akrabalık sayısı arttı. Et ve tırnak gibi oldular. Ancak ne zaman Osmanlı ekonomisinde duraklama ve gerileme dönemi başladı; Girit’te isyanlar patlak verdi. “Biz Kimiz?” sorusunu sormaya başladıkları milliyetçilik akımları dönemleri başladı. İlk Girit İsyanı Ruslar tarafından örgütlenmiştir.

Bunda, Ortodoksların hamiliğine soyunan Rusya’nın payı büyüktü. 1768’de Çariçe Katerina’nın kışkırtmasıyla, ticari filoya sahip zengin tüccar Yanis Daskoloyanis önderliğinde Rumlar (Sfakyalılar) ayaklandı.Osmanlı isyanı bastırdı; Daskoloyanis ve arkadaşları idam edildi ama 100 yıldır et ve tırnak gibi yaşayan Rumlar ve Türkler arasında güven kaybı başladı.Ne yazık ki, yaşanılacak sonraki tarihsel süreç adanın bu iki halkını birbirine düşman edecekti.Bunun içsel olduğu gibi dışsal nedenleri de vardı.
Öncelikle, siyasi, sosyal ve ekonomisi altüst olan Avrupa yeniden kuruluyor; yeni ittifaklar oluşturuluyordu.
Bu nedenle 1821’de Mora Yarımadasında başlayıp Girit’e sıçrayan isyan Avrupa’dan çok destek buldu. Bu desteğin siyasi yanı gibi kültürel yanı da vardı; Rönesans’la birlikte Batıda antik Yunan hayranlığı başlamıştı.1
Çeşme’de Türk donanmasını yaktıktan sonra, Rus donanması Ege adalar halkını Osmanlı Devleti’ne karşı isyana teşvik etti. Rus donanması çekildikten sonra isyan bastırıldı.
Girit’te 1791 yılında ilk kez Megali-İdea haritasının çizilmesinden ve bu haritanın 1796 yılında yayınlanmasından sonra Çar’ın teşvikiyle kurulan Filiki Eterya ve Etniki Eterya gibi örgütlerin, Rus ve İngiliz hükümetlerinin desteği ile bu tarihten 1866 yılına dek birçok kez ayaklanma çıktı. 1864 yılında İngiltere tarafından “Yedi Ada”nın Yunanistan’a verilmesinden sonra, Girit Rumları Yunanistan, Rusya, İngiltere ve Fransa’dan gördükleri silah ve para yardımına güvenerek 1866 yılında yeniden ayaklandılar. Bu sırada Rusya, İngiltere, Fransa’nın desteğine güvenen Girit Rumları, Yunanistan’dan aldıkları güçle 16 Ağustos 1866 gecesi Selino kazası Müslümanlarını kılıçtan geçirdiler. 2 Osmanlı isyanı bastırdı; Daskoloyanis ve arkadaşları idam edildi ama 100 yıldır et ve tırnak gibi yaşayan Rumlar ve Türkler arasında güven kaybı başladı.
Ne yazık ki, yaşanılacak sonraki tarihsel süreç adanın bu iki halkını birbirine düşman edecekti.Bunun içsel olduğu gibi dışsal nedenleri de vardı. Öncelikle, siyasi, sosyal ve ekonomisi altüst olan Avrupa yeniden kuruluyor; yeni ittifaklar oluşturuluyordu.Bu nedenle 1821’de Mora Yarımadasında başlayıp Girit’e sıçrayan isyan Avrupa’dan çok destek buldu. Bu desteğin siyasi yanı gibi kültürel yanı da vardı; Rönesans’la birlikte Batıda antik Yunan hayranlığı başlamıştı.
Osmanlı’nın müdahalesine Avrupalı büyük devler karşı çıktı. Ada Rumları bundan istifade 2 Eylül 1866’da “Enosis”i ilan ederek Girit’in Yunanistan’a bağlandığını açıkladılar. Bu esnada Osmanlı Avrupalı devletlerin müdahalesinden çekindiği için Girit’te asker kullanmadı. Bu durumdan daha da cesaretlenen Girit Rumları, Hacı Mihail adlı çetecinin başkanlığında 12 bin kişilik bir kuvvet oluşturarak Türk halkını katletmeye, etrafı yakıp yıkmaya başladılar.

1 Prof.Dr. Gülmen, M. Bir Girit Masalı
2 Tanal,Ö. 2011. Antalya’dan Sideye Giritliler. (Birinci Baskı). Antalya : Side Belediyesi.

Bu sırada Yunanistan’dan Ada’ya silah ve cephane taşınmaya başlandı. Başlangıçta Osmanlı egemenliğine karşı başlayan ayaklanmalar kısa süre sonra adanın Müslüman halkına yönelik katliamlara, onları yerlerinden yurtlarından göç etmeye zorlayacak çatışmalara dönüştü. Barbarlık derecesine varan katliamlardan kaçan Türkler, Kandiye Kalesi’ne sığınmaya başladı. Eylül 1866 sonunda kaleye sığınanların sayısı 50 bini bulmuştu. Bu arada 60 bin civarında Türk ise Anadolu’ya göç etmişti. Bu ayaklanmanın ardından Girit’i yönetmeyi sürdüren Osmanlı Devleti Avrupalı devletlerin baskısıyla Girit’e oldukça liberal bir rejim getirmek zorunda kaldı. 1895’te adada yeni bir isyan patlak verdi. Osmanlı Devleti isyanı bastırdı. Avrupa devletleri “Adayı biz koruyacağız” diye tekrar devreye girdi ve sonra 1913’te Avrupa devletleri Girit’i Yunanistan’a verdi. 3
Şair Lord Byron, ressam Delacroix, yazar Victor Hugo vs. gibi aydınlar eserlerinde Yunan isyanına destek çıktı.
İngiliz, Fransız ve Rus donanmaları Mora’daki Navarin Limanındaki 57 Türk gemisini batırıp sekiz bin Mehmetçiki şehit ettiler. Osmanlı Yeniçeri Ocağı’nı yeni tasfiye edip, Asakir-i Mansure-i Muhammediye teşkilatını kurmuştu. Savaşacak askeri gücü yoktu. Sonuçta Osmanlı, Yunanistan’ın bağımsızlık talebinden vazgeçmesi ve kendisine her yıl belli miktarda vergi vermesi karşılığında, Mora Yarımadasında Yunan Prensliği kurulmasını kabul etti. Ardından Rusya Osmanlıya iki yandan saldırdı. Erzurum’u, Edirne’yi aldı. İngiltere ve Fransa, Rusya’nın ilerleyişinden memnun olmadı. Taraflar bir masa etrafında buluştu. Buradan çıkan karar Yunanistan’ın bağımsızlığı oldu. 4
1908 ile Girit’in Yunanistan’a bağlandığı Londra Protokolü sırasında orada yaşayan Türk halkına yönelik akıl almaz kıyımlar yaşandı.
Bundan sonra her iki halk arasındaki mücadelede Avrupalı devletlerin Yunan hakimiyetini desteklemesi, Balkan Savaşları’ndan yeni çıkmış Enver Paşa yönetimindeki Osmanlı’dan Girit’teki Türk halkına destek gelmemesi sonucu tek çareyi ata yurduna dönmekte buldular. Kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalan bu Türklerden kaçabilenler nereye gittiklerini, ne yapacaklarını bilmeden parçalanmış aileler halinde ve çok zor şartlarda kendi deyimleri ile “pabuçlarını gemi, bağlarını yelken” yaparak Anadolu’ya geldiler. Bazıları yollarda, bazıları da geldikleri yerlerde açlık, salgın hastalık, kötü hayat koşullarından yaşamlarını yitirdi.
1867 yılından karşılıklı değiş-tokuş demek olan mübadelenin yapıldığı 1924 yılları arasında ve sonrasında bu zorunlu göçler ve kaçışlar böyle sürdü.
Girit yönetiminde bulunmuş olan Tahmisci-zade Mehmed Macid:


3 Tanal, Öznur. Tanal,Ö. 2011. Antalya’dan Sideye Giritliler. (Birinci Baskı). Antalya : Side Belediyesi.
4 Gülmen, Mete.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ANTALYA SİDE BÖLGESİNDE GÖÇMEN GİRİTLİLERİN İSKANI Kübra ŞAHBAZ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 31 Ağu 2019, 16:45

“1912 Balkan Harbi’nden sonra Girit Osmanlı’dan kopar. Girit Türklerinin Türkçe bilmemeleri memlekette sorun olur. Mübadeleyle gelen yaşlı bir Girit kaymakamlığa gider ve derdini anlatamaz. Ona tercümanlık yapan Mehmed Macid Efendi’ye oradaki memurun söylediği sözler onu şaşkına çevirir;”
“Biz Türkçe bilmeyenlere gavur deriz!” Oysa Girit Müslümanları hiçbir zaman gavur olmamışlardır.5
Başta Türk oldukları halde 350 yıldır kullanılmadığı için bilmedikleri Türkçe sorunu olmak üzere orada yaşadıklarını ve geride bıraktıklarının acısını bile gölgede bırakacak bir bir yoksullukla karşılaştılar.
Adayı fethe giden ve oraya yerleşen askerlerin Rum kadınlarla evlenmesi ve ailede dil bakımından annenin belirleyici unsur olması, Ada’da oturanların zaten Rumca konuşması ve adada belirleyici unsurun dil değil din olması sebepler Türkçe’yi unutturmuştu.
Gelenlerin çoğu hiç Türkçe bilmeyen, türküleri, öyküleri, manileri hep Rumca olan bu insanlar, Antalya’nın yerli halkı tarafından “yarı gavur” diye aşağılandı, hor görüldü. Öyle ki “Giritliden olmaz evliya, olsa bile koyma (h)avluya!” diye bir deyiş vardır. Antalya’ya gelenlerin çoğu da diğerleriyle aynı durumdadır.


2. ANTALYA GÜNLERİ
Girit’ten 1897’den itibaren başlayıp gittikçe hızlanan göç Ege Adalarında yoğunlaştığı gibi Anadolu’nun batı ve güney kıyılarını da etkiler. Aydın ve İzmir vilayetlerine her hafta yüzlercesi gelen Girit mağdurları buralarda yer kalmadığı için başka kıyı vilayetlere sevk edilmeye başlanır. Onların iskan edileceği yeni yerlerden biri de o zamanlar Konya Vilayetine bağlı Antalya Sancağı’dır. 19 Haziran 1899’da Aydın Vilayetine gelen 450 “Muhacirin-i İslamiyye” kafilesinden 385’i Hacı Davut Vapuru ile Antalya’ya gönderilir.
Burada iaşe ve iskan işlemlerini yürüten Girit İane komisyonunda görev yapan İskan-ı Muhacirin memurlarının yanı sıra vilayet tarafından zengin eşraftan oluşan mahalli komisyonlar oluşturulup barınabilecekleri evlerin yapımlarına başlanır. Bunun için gereken ağaç da miri ormanlardan sağlanır.
İlk gelişte kaldıkları Şarampol’deki geçici yerleşim yerlerinden sonra yaşamlarını sürdürüp bir an önce üretici konuma geçebilecekleri münasip köylere toplu olarak içlerinde sanat sahibi olanların da çeşitli hizmetlerde çalıştırılmak üzere hızlı bir şekilde yeni yerleşim bölgelerine yerleştirilmeleri ve kendilerine arazi tahsis edilmesi için çalışmalara başlanır. Düzenli, sağlığa uygun, ucuz evlerin, okul ve camilerin yer aldığı

5 Tahmisci-zade Mehmet Macid; Girit Hatıraları. Yay.Haz. İsmet Minoğlu, İlhan Şahin. Terman 1001 Temel Eser. İstanbul,1977

köy ve kasabalar oluşturulmaya çalışılır, barınmaları için inşa edilecek yapıların yapımında zaman zaman kısmen veya tamamen zengin eşraftan yararlanılır. Daha sonra onlara belli oranlarda arazi ve hayvan dağıtılır.
Göçmenlere bittikçe kesilen kurbanlar ve padişaha teşekkürler nidalarının yükseldiği törenlerle teslim edilen bu ev ve arazilerin bulunduğu bölgeler bazı kaynaklarda Antalya’da müstakil iki mahalle ve beş köy olarak geçmekte, adlarının da şunlar olduğu belirtilmektedir;
Şarampol mevkiinde Hamidiye Mahallesi, Alanya Kazası’nın Hasbahçe mevkiinde Sultaniye Mahallesi, Eski Antalya’da Selimiye Köyü, Çakallık mevkiinde Kadriye Köyü, Boğazak mevkiinde Ahmediye Köyü, Karaburun mevkiinde Burhaniye Köyü ve Nikyet mevkiinde Mecidiye Köyü. Ayrıca adı daha sonra Osmaniye’te değiştirilen Hamidiye Mahallesi’nde yapılan camiye Reşadiye, 1908 yılında yapılan okula da (Mekteb-i İbtadaiyye) Meşrutiyet adı verildiği yazılmaktadır.
Yerli halkın tepkileri nedeniyle Giritlilerin barınamadığı Mecidiye ve bugün sadece yörük yerleşimi olan Cihadiye Köyü dışındakiler hala mevcuttur.
1890’lı yıllardan başlayıp 1924’te yapılan Mübadele ile son bulan süreçte yazılı ve sözlü kaynaklara göre 1897-1912 yılları arasında Antalya’ya 4690 Girit Göçmeni yerleştirilmiştir. Antalya’nın demografik, toplumsal ve ekonomik çehresini değiştiren bu göç hareketi aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin yapısının değişerek ulus bilincine dayalı modern Türkiye’nin temel taşlarından biri olmuştur.


2.1 SİDE ( SELİMİYE KÖYÜ)

Bu köye ilk gelen 10-20 aileyi o zamanlar ormanlık ve bataklık olan, hatta vahşi hayvanların dolaştığı daha önce burda yaşayan Rumların malı olan bölgeye getirirler.
“Cavırın çiftliği” denen bu yerde yaşayan beş Rum o zamanlar bu bölgede çokça bulunan eski eserleri heykelleri şimdiki müzenin yakınlarındaki ocaklarında eritip kireç yaparlarmış. Bir gün yaptıkları işi merak edip onlara bakmaya giden Girit göçmenlerinin çocuklarını kireç kuyusuna atmaya yeltenmişler. Çocuklar bunu ana-babalarına söyleyince Giritliler onları öldürmüşler. Bu nedenle daha mübadele olmadan Yunanistan’daki adalara kaçan bu Rumlar Side ve Manavgat’ta birçok mal mülk sahibi ve değirmencilik, yapı ustalığı vb. gibi birçok önemli mesleklerin tek erbabıymışlar. Yıllar sonra onların çocukları ellerindeki eski tapularla Manavgat’taki baba evlerini almaya ve miras istemeye gelmişler.
Side’de kalan Giritliler ya karın tokluğuna ağaların ırgatlığını yaparlar ya da yürüyerek veya bisikletle Manavgat’a gidip kunduracılık, kasaplık, odacılık, inşaat işçiliği gibi işlerde çalışırlar.

Daha sonra gelenlerle sayıları artan göçmenler için devlet tarafından bölgenin zengin ailelerinden olup Giritlilerin ırgatlığını yaptıkları Tugayoğulları’na yaptırılan 133 hanede iskan edilirler. Bugünkü Side Antik tiyatrosu yakınında burada daha önce kalan Rumlar oturduğu için “Cavırın Çiftliği” denen yerde yapılan bazen tek katlı bazen altı ahır üstü tek göz evlerde tüm aile fertleri bir arada kalırlar. İlk gelenler adeta yiyecek ekmeğe muhtaç, Antalya’dan gemi ile gelecek lahana, pırasa, şeker kamışının yolunu gözledikleri günler geçirirler.
Bölge halkı Side’ye gelen Giritli göçmenleri yıllarca “kirtikoz” diye aşağılar. Buna karşın Girit ile Side’nin çok benzer taraflarının olmasının göçmenler için birçok avantajı da olmuştur. İki yerin de denize sıfır olması, balıkçılık yapılabilmesi, tarım kültürü, el sanatları, zeytincilik gibi unsurlar göçmenlerin bu bölgeye kısa sürede alışmalarını sağlamıştır.
Antik dönemde Pamfilya’nın önemli ticaret merkezlerinden olan ve “Sidece” denen özgün bir dilin konuşulduğu daha sonra Helenistik ve Roma dönemine ait önemli arkeolojik buluntuların olduğu Side’de bunların gün yüzüne çıkarılması amacıyla 1946 yılında Ord.Prof. Arif Müfit Mansel yönetiminde başlayan kazılar yöre insanı için iş kapısı olmuştur.
1937 yılında yapılan Toprak Reformu ile ailelerin her bireyine 12’şer dönüm arazi verilir. (İhsaniye köyü’nde 66 haneye 37’şer dönüm arazi verilmiş.) 1965’li yıllarda Side Türkiye’de yaşayan diplomatların vasıtası ile ve burada “Side Dostları” diye bir dernek kuran Washington Post’un editörlerinden Alfred Friendly ve Suat Şakir Kabaağaçlı’nın çabalarıyla bir turizm merkezi haline gelir. Giritliler turistler için birçok pansiyon kurmuşlardır.6
Şu anda, Girit göçmenleri hiçbir sorun yaşamadan Side ve Antalya’da hayatlarına devam etmektedirler.
Side’de Manavgat Belediyesi, 3000 yıllık geçmişe sahip Side'nin tarihinde önemli bir yeri olan Giritlilerin anılarını yaşatmak ve kent kültürüne katkı sağlamak amacı ile Giritliler Evi Side Kent Müzesi'ni törenle hizmete açmıştır.
Antalya Muratpaşa’da, Giritliler Derneği,Giritli Evi açmış, burda da kültürlerini yaşatmaktadırlar.


6 Tanal,Ö. 2011. Antalya’dan Sideye Giritliler. (Birinci Baskı). Antalya : Side Belediyesi.

Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: ANTALYA SİDE BÖLGESİNDE GÖÇMEN GİRİTLİLERİN İSKANI Kübra ŞAHBAZ

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 31 Ağu 2019, 16:49

SONUÇ
Sonuç olarak, mezkur tezin genel amacı, Girit’in fethiyle başlayan ordaki Türk iskanıdır. Girit’in de bir vatan haline getirilmesi ile Girit’te kesif bir Türk iskânı mevcuttur.
Başlayan isyanlarla beraber burdaki Türk iskanı vatanından deyim yerindeyse neredeyse sürülmüş, yıllarca kardeş gibi yaşadığı Rum halk tarafından katliamlara uğramıştır.
Bu zulümler sonucu Osmanlı hükümeti’nin yardımlarıyla veya kendi imkanlarıyla anavatanına dönen Girit göçmenleri, burda da çok farksız bir muameleyle karşılaşmamışlardır.
Türkçe konuşamadıkları için, halk tarafından Rum muamelesi görmüşler, halk arasına alınamamışlar ve yerleştirildikleri evlerden halk tarafından kovulmuşlardır.

Bu kaynak da, bu konuyla ilgili araştırmaları tek bir kaynakta toplamak, son halini ortaya koymak amacıyla yazılmıştır.


KAYNAKLAR
Tanal,Ö. 2011. Antalya’dan Sideye Giritliler. Antalya : Side Belediyesi.
Tahmisci-zade Mehmet Macid; Girit Hatıraları. (1977). Yay.Haz. İsmet Minoğlu, İlhan Şahin. Terman 1001 Temel Eser. İstanbul
Şenışık, P. (2014) Girit, Siyaset ve İsyan 1895-1898. Kitap Yayınevi, İstanbul.
İnternet : Giritli Evi. Web : http://www.akdenizmanset.com.tr/ozel-ha ... kulturunu- yasatan-ev-h122938.html (Erişim tarihi : 01.01.2017)
İnternet : Side Müzesi. Web : http://www.manavgat.bel.tr/sonuclanan-bazi- projeler/giritliler-evi-side-kent-muzesi-acildi (Erişim tarihi : 01.01.2017)

İnternet : Gülmen, M. Bir Girit Masalı. Web : http://www.guncelmeydan.com/pano/girit- ... te-gulmen- t30660.html (Erişim tarihi : 01.01.2017)



ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Soyadı, adı : Şahbaz, Kübra
Uyruğu : Türkiye Cumhuriyeti
Doğum tarihi ve yeri : 14.06.1997 Antalya, Manavgat Medeni hali : Bekar
Telefon : +90 553 152 89 16
Faks :
e-mail : kubraasahbaz@hotmail.com
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 13 misafir