Osmanlı Girit’inde Temlik/Mülk Köyler DoçDr.Nuri Adıyeke

Girit İle ilgili Akademik Yayınlar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Osmanlı Girit’inde Temlik/Mülk Köyler DoçDr.Nuri Adıyeke

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Tem 2019, 00:42

Fatih Paşalar’in Kendilerine Armağanı
Osmanlı Girit’inde Temlik/Mülk Köyler

Nuri Adıyeke
(Dokuz Eylul University, Turkey)


Abstract Since the beginning of the Ottoman state, Ottoman sultans used to award state (miri) lands to certain individuals in full property (mülk). Full property landowners had the right to exploit their lands as they liked. Immediately after the conquest of Crete, in 1645, some of the villages on the island were awarded as full properties to the Ottoman generals leading the expedition on the island. The Ottoman surveys register a total of 19 villages held in full property across Ottoman Crete: Two villages in the district of Chania were granted in full property to Murad Paşa and one in the district of Rethymno to the Grand Vizier Fazıl Ahmed Paşa. The latter had also secured for himself a total of 16 villages held in full property in the district of Candia. This article has followed in detail the registra- tion of these villages in the Ottoman surveys of 1650, 1670 and 1704, comparing their demographic and economic structures to the data concerning other villages in the same sources, belonging to the state or to pious foundations.

Keywords Ottoman. Crete. Property. Tapu registers. Mülk villages.

Osmanlı İmparatorluğu’nda genel çerçevede toprak devletin mülküdür. Sultanın kendisi ile simgeleşen devlet için mülk sahibinin de sultan olması kaçınılmaz bir sonuçtur. Teorik tartışmaların ötesinde sultan, kendisine ait olan bu toprakları istediği gibi tasarruf ederdi. Bu çerçevede devlete ait toprakların bir kısmı, hizmet akdi için tımarlara bırakılır, bir kısmı İslam hukukundaki yegane tüzel kişilik olarak tanınmış vakıflara tahsis edilir, bir kısmı da sultanın yüksek iradesi ile bazı kişilere mülk olarak bahşedilirdi. Şüphesiz ki, bu üç tür toprak tasarrufu arasında belli çerçeve ve yönlerde geçişler söz konusu idi.
Devletin mülkü olan toprak, temlik olarak bazı askeri ve mülki ümeraya hizmetlerine karşılık, özellikle de fütuhata iştirak ve hizmet etmiş olma- nın temin ettiği bir hak ve mükafat olarak meccanen veriliyordu. (Barkan 1980a, 234; Barkan 1980b, 253). Bu kişiler de çoğunlukla “aristokrat ve seçkin yöneticiler” idi. (İnalcık 2000, 166) Barkan’ın belirttiğine göre bu temlikler iki grupta olabiliyordu. Birinci grup: Mutlak mülkler, ki onları sahih bir mülk olarak düşünebiliriz, malik mülkünü ne isterse yapabilirdi. İkinci grup: Mülk-i mahz / hakk-ı sırf, bunlar da tahsis ve irsat kabilinden olan mülklerdir. Burada devredilen şey toprak değil sadece vergi gelirle-
Hilâl 6 e-ISSN 2610-8895 | ISSN 2610-9484
DOI 10.30687/978-88-6969-260-4/008 | Submitted: 2018-01-19 | Accepted: 2018-02-11 ISBN [ebook] 978-88-6969-260-4 | ISBN [print] 978-88-6969-261-1
© 2018 | Creative Commons 4.0 Attribution alone 97

ridir. (Barkan 1980a, 235; Barkan 1980b, 253) İkinci grup içinde verilen temlikleri bir mülkiyet kaydından ziyade vergi toplama sistematizasyonu içinde düşünmek gerekir.
Sultan tarafından açık bir şekilde temlik edilmiş toprakların malikleri toprağın gerçek sahibi gibi davranma hakkına sahip oluyordu. Malik bu toprakları satabilir, hibe edebilir, miras bırakabilirdi. Keza rehin, şufa, vasiyet ve vakıf ahitleri de bu topraklar için geçerli idi. (Barkan 1980a, 231)1 Nitekim kayıtlardan bu temlik topraklarda hukuksal olarak en çok karşılaşılan işlemlerin intikal ve vakfa dönüştürme olduğu görülmektedir. Bu temlikler başlarda şahıslara bir gelir gibi düşünülse de esasında bir vakıf maksadının olduğu söylenebilir. (Barkan 1980b, 261; İnalcık 2000, 164 vd.) Osmanlı İmparatorluğu için yukarıda sözü edilen genel bilgilerin Gi- rit’teki Osmanlı toprak mülkiyeti için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Ada, XVII. yüzyılın ortalarında Venediklilerden alınmış ve burada Osmanlı yönetimi tesis edilmiş, tımar sistemi kurgulanmış ve devlete ait toprakların büyük bir kısmında bu sistem uygulanmıştır. Bu çerçevede bazı topraklar da yönetici elitlere mülk olarak tahsis edilmiştir. Burada bir sınırlamanın altını çizmemiz gerekir. 1705 tarihli kanunnamede yazılı olan “cezire-i mesfurenin arazisi arazi-i haraciyeden olmağ ile ahalisinin yedlerinde ibka olunan bağ ve bağçe ve bostan ve sair arazi mülkleri olub emlak-ı saire gibi tasarruf iderler mesela fevt olsalar vereseleri beyninde ale’l-vechü’l-şer’ taksim olunur” kaydı (TKA, 1705 tarihli Kandiye Mufassal Defteri, eski no. 488; yeni no. 4, s. 2a) bizim kastettiğimiz mülkiyet organizasyonu değildir. Burada tek tek emlakın mülkiyeti söz konusudur ve bunun meşruiyeti de kadimden malik olma geleneğidir. Burada malik bir tarlanın, bir bağın yani belirli ve küçük bir toprağın sahibidir. Aslında Girit’te özel mülkiyet adanın fethinden itibaren şekillenmiştir. Hububat üretiminin yapıldığı tarlalar, Girit’teki tüm Osmanlı egemenliği süresince, Osmanlı’nın başka memle- ketlerinde olmadığı biçimde özel mülkiyete açık olmuştu (Bkz. Veinstein, Triantafyiliou Balandé 1980; Adıyeke 2001). Bizim inceleyeceğimiz mülki- yet hakkı tımar sisteminin tamamlayıcısı olan, idarenin yeni fatih paşalara mülk olarak tevcih ettikleri büyük topraklardır. Belirtilmesi gereken bir başka nokta da şudur, yukarıda bahsi geçen tevcihatların sultanın iradesi ile gerçekleşmiş olması gerekirken, sultan bu keyfiyeti adadaki yönetici- lere bırakmıştır. Şüphesiz ki sultanın Girit adasındaki tımar dağılımlarının detayı ile ilgilenme şansı yoktu. Adanın fatih paşaları bu sistemi kendileri belirliyorlardı. İncelediğimiz belgeler suskun kalmakla birlikte İnalcık, temliklerin sultandan doğrudan veya üst düzey yöneticiler kanalıyla talep
edilerek elde edildiğini söylemektedir (İnalcık 2000, 164).
Orta dönemlerin yaygın bir kurumu olan tımar sistemini Girit’te, adaya


1 Keza Mihaloğlu Ali Bey’in temlik köylerini evlatlarına, zevcelerine ve kullarına taksim etmiştir (Barkan 1980b, 258).

XIII. yüzyılın başından itibaren hakim olan Venedikliler de uygulamışlar- dır. Farklı dönemlerde farklı uygulamalar olmakla birlikte, Venedik dö- neminde de bazı tımar sahipleri tımarını istediği kişiye devretme, miras bırakma, satma, hibe etme hakkına sahipti. (Zinkeisen 2011, 422 vd- 456 vd). Dolayısıyla Girit’in Osmanlı yönetimine geçmesinden sonra hem kendi hukukunda hem de yerel gelenekte var olan bu temlik sistemi yaygın bir şekilde olmasa da uygulama alanına girmiştir. Kayıtlarda Girit’te temlik topraklara sahip üç Osmanlı yöneticisi aileye rastlanmıştır. Bunların ilki Kandiye fatihi vezir-i azam Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa, diğeri vezir-i azam Hüseyin Paşa ve onun oğullarından Ahmed Bey ve torunu Hüseyin, sonuncusu da vezir Murad Paşa’dır.
Sayısal olarak en çok temlik köy, vezir Hüseyin Paşa’nın oğlu Ahmed Bey’e verilmiştir. 1650 tahririnde Hüseyin Paşa’dan söz ederken; “vezir Hüseyin Paşa fatih-i cezire-yi Girid” denilmektedir. Aynı tarihli icmal defterinde Hüseyin Paşa’nın aşağıda detaylandıracağımız karyeleri kendisi için değil, “kendi oğlu Ahmed Bey için temlik ettirdiği” açıkça yazmaktadır.2 Defterlerde, Ahmed Bey’den alışılmadık bir şekilde “Ahmed Bey veled-i Hüseyin Paşa” veya “Hüseyin Paşa’nın veledi” diye söz etmektedir. 1705 tahririnde ise temlik sahibi “Ahmed bin Hüseyin Paşazade” olarak geçmektedir, yani Ahmet Bey’in oğlu Hüseyin Bey’dir. Sayısal açıdan, ikinci olarak “veziri-i azam ve serdar-ı ekrem Fazıl Ahmed Paşa”nın temlikleri son olarak da vezir Murad Paşa’nın temlikleri kayıtlıdır.
Kayıtlarda bu kişilere temlik haklarının yukarıda belirtildiği gibi gösterdikleri yararlılıklardan dolayı verildiği belirtilmiştir. Fazıl Ahmed Paşa’ya “uğur-u din ü mübin ve umur-u hümayun-şevket karinde avn-i rabbani ve inayet-samdani birle hidemat-ı mebrure ve fütuhat-ı meşkurede vücud[a] getirdikleri bezl-i kud[r]et ve sarf-ı himmetleri mukabelesinde” (TKA, eski no. 488; yeni no. 4, s. 215), Murad Paşa’ya da bundan önce olan seferlerde ve Hanya Kalesi’nin fethinde küffar ile yapılan muharebede “yüz aklıkları göstermiş olduğundan”3 bazı topraklar ve köyler temlik olarak verilmişti. Şüphesiz Hüseyin Paşa’nın da temliklere mazhar olmasının bunun gibi sebeplere dayalı olduğunu düşünebiliriz. Nitekim Kopasi “o misillü [temlik] kuranın kısm-ı azamı Girid’in tarih-i fethinde bir mevki-i mümtaz ahz ile şöhret kazanmış olan serdar-ı Girid Hüseyin Paşa’nın uhdesinde temlik edilmiş idi” demektedir.4
Tapu tahrir defterlerinde temliklerin, mutlaka sultanın hatt-ı hümayunu veya temlikname-i hümayunu ile mülk olarak ihsan edildiği yazılıdır. Hatt-ı


2 BOA, TT. d. no. 785, s. 108, 110.
3 BOA, TT. d. no. 820, s. 132.
4 Andreya Kopasi ([1315] 1897-98, 1159), Hüseyin Paşa’nın kendi el yazısı ile yazılmış, 5 Ocak 1659 tarihli bir vasiyetnamede, “bu temlikat-ı mezkureye ne surette nail olduğunu anlattığını” söylemektedir.

hümayunlarda toprakların maliklerinin bu toprakları dilerse satabilecekleri dilerse hibe edecekleri ve dilerlerse vakf edebilecekleri açık ve net olarak yazıyordu.5 Bu arazilerin mülkiyetinin temlik sahibine bırakıldığı gibi, buradaki tüm vergiler de “hukuk-u şeriye ve rüsum-u örfiyye” temlik sahibine bırakılıyordu. Bu arazilerin mülkiyetinin temlik sahibine bırakıldığı gibi, buradaki tüm vergiler de “hukuk-u şeriye ve rüsum-u örfiyye” temlik sahibine bırakılıyordu.6
Girit’teki temlik arazilerini iki grupta incelemek mümkün görünmektedir. Birinci grupta bir köy tamamen bir kişiye temlik olarak bırakılmaktadır. İkinci grup ise şehirde veya köyde arazinin bir kısmının temlik bırakıldığı topraklardır. Anlaşıldığı kadarıyla, köyün tamamı bir kişiye temlik verilmiş ise herhangi bir haritalamaya, sınırnameye gerek yoktu. Fakat temlikler kentte veya tımar köylerinin arazisi içinde ise sınırnameler düzenlendiği görülmüştür. Zira kamu arazisi ile mülk arazinin kesin olarak ayrılması ve tartışma yaratmayacak şekilde temlik arazinin haritalanması gerekmektedir. Barkan, bunun kadılar ve mahallin ileri gelenleri tarafından teşkil edilen komisyonlar tarafından yapılan incelemeler ve işaret koymalar şeklinde sınırların tespit edilip sınırnameler düzenlendiğini belirtir (1980b, 265-6). Gerçekten de 16707 ve 1705 (TKA., eski no. 488; yeni no. 4, s. 215b) (Bkz. Ek) tarihli tahrir defterlerinde bazı sınırnameler kayıtlıdır. Sınırnamelerde mülk olarak kayıtlı arazinin sınır komşuları tüm yönleriyle tek tek anılmakta temlik arazinin haritası çıkarılmaktadır. Bu işin, Barkan’ın belirttiği gibi kadı ve ileri gelenlerden oluşan bir komisyon marifetiyle gerçekleştirildiğini belirtmek gerekir.
Girit savaşlarının devam edip Hanya ve Resmo’nun Osmanlı yönetimine yeni girdiği dönemde yapılan 1650 tahririnde8 özellikle Hüseyin Paşa’nın oğlu Ahmed Bey üzerine temlik edilmiş çok sayıda köy bulunmaktadır. Adanın doğu kısmının henüz Osmanlı yönetimine girmediği bu dönemde bu kişinin üzerinde mülk olarak kayıtlı 13 köy vardır. Kenuryo’da9 8, Granbusa’da 3, Pedye ve Hanya’da da birer adet olmak üzere toplam 13

5 BOA, TT. d. no. 785, s. 109; TT. d. no. 820, s. 116-118.
6 Cf. BOA, TT. d. no. 820 s. 116-117. Temlikler ile ilgili tüm bilgiler Tapu tahrir defterlerinde kayıtlıdır. Bunan dışında ayrı bir defter yoktur. Halil İnalcık British Library’de I. Süleyman dönemine ait bir temlikname koleksiyonu bulunduğunu söylemektedir (2000, 166, dipnot 1).
7 BOA, TT. d. no. 825, s. 822.
8 BOA, Girit Mufassal Defteri, TT. d. no. 820; Girit İcmal Defteri, TT. d. no. 785.
9 Rumca yerleşim isimlerinin okunması önemli bir problemdir. Yazım katiplerinin her ne kadar yerli insanlardan yardım alsalar da bu isimleri Türk fonetiğine göre farklılaştırdık- ları anlaşılmaktadır. Bir başka sorun da Rumca bu isimleri Arap harfleriyle yazmaktan kaynaklanmıştır. Bazen katip kendine göre isimleri değiştirmiştir. Örneğin; Mournyes veya Murnies köyünü katip çok açık bir şekilde Murniye şeklinde yazmıştır. Genel olarak katibin yazım şekline uygun yazımları kabul ettik ve parantez içinde köyün Yunanca ismini yazdık. Köy isimlerinin okunuşunda yararlandığımız en önemli kaynak ise University of

adet köy Hüseyin Paşaoğlu Ahmed Bey’in temlikidir. Bu 13 köyün toplam geliri 252,780 akçedir. Burada ilginç bir konu da şudur, Pedye nahiyesi Piskopi (Episkopi) karyesinin geliri 48,780 akçe olarak yazılmış, fakat diğer karyelerin hepsinde gelirler 10,000 veya 20,000 akçe gibi yuvarlanarak yazılmıştır. Bu yazımda köylerin toprak miktarları hiçbir şekilde belirtilmemiş, sadece elde edilen ürün miktarı ve çeşidi kaydedilmiştir. Ahmet Bey’in temlik köyleri Tablo I’dedir.

No Köy İsmi Nahiyesi Hane sayısı Hasılatı (akçe)
1 Piskopi Pedye 146 48,780
2 Peri Kenuryo 46 10,000
3 Alikyanu (Alithini) Kenuryo 70 10,000
4 Bobya (Pobya) Kenuryo 172 20,000
5 Plorya (Plora) Kenuryo 95 20,000
6 Hristolagi(Hirolagi) Kenuryo 16 14,000
7 Platano (Platanos) Kenuryo 14 10,000
8 Monohoro ve metohu Kenuryo 121 20,000
9 Monohoro Çigalyaş (Galias) Kenuryo 25 20,000
10 Spaluşe(Sympallousa) Piryotiçe 51 20,000
11 Tibaki Piryotiçe 53 20,000
12 Aya Tiryada Piryotiçe 82 20,000
13 Alikanu Hanya 63 20,000

Tablo 1. 1650 Yılı Hüseyin Paşaoğlu Ahmed Bey Temlikleri Kaynak: BOA, TT. d. no. 820, ss. 125-131















Crete, Institute for Mediterranean Studies tarafından hazırlanan Digital Crete oldu (ht- tp://digitalcrete.ims.forth.gr/index.php?l=1) Ayrıca bu konudaki yardımları için Elias Kolovos’a teşekkür ederim.

1650 tahririnde Murad Paşa’nın Hanya Nahiyesi’ne bağlı bir temlik köyü (Furniya Kasteli) vardır ki bunun geliri de 18,000 akçedir. Ayrıca Hüseyin Paşaoğlu Ahmet Bey’in Hanya’ya bağlı 14 farklı has ve zeamet köylerinde parçalı temlik arazileri de vardı.
1650 tahririnden önce Hüseyin Paşa’nın başka karyeleri de temlik olarak aldığını söyleyebiliriz. Zira bu tahrirde, Hüseyin Paşaoğlu Ahmed Bey’in Kisamu nahiyesinde 5 adet (Asiliya?, Piskopi, Lukya?, Drapanya); Hanya (Vrisesve Drakiyana), Apokoron (ArmenusveNea Horyo) ve Resmo (Prases ve Hromanastırı [Hora Manastır]) nahiyelerinde de ikişer adet olmak üzere toplam 11 adet mülk köyünü vakfa çevirttiği belirtilmiştir. Detayları hakkında ileride üzerinde duracağımız temlik köylerin vakfa dönüştürülmesi uygulaması çerçevesinde yapılan bu işlemlerde bu köylerin gelirleri yazılmamıştır.10
1670 yılında adanın tamamen fethini müteakiben yapılan tahrirler11 ise Girit’in bütünü hakkında daha önemli bilgiler sunmaktadır (1650 ve 1670 yıllarında yapılan iki tahririn genel anlamda değerlendirilmesi ve karşılaştırılması için bkn. Gülsoy 2001). İdari bölümlenmenin farklılaştığını da göz önünde tutarak bu tarihteki temlikleri özetlersek en çok temlik karyenin Hüseyin Paşaoğlu Ahmed Bey’e kayıtlı olduğunu söyleyebiliriz. Bu kişinin Kenuryo nahiyesinde çok sayıda köy ve metoh (çiftlik), temlikleri bulunmaktadır. Ayrıca, Monofaça, Piryotiçe ve Pedye nahiyesinde de temlik köyleri bulunmaktadır. Bu köylerin toplam geliri ise 476,223 akçeyi bulmaktadır. Bu karyelerin dökümü Tablo II’dedir.

No Köy İsmi Nahiyesi Hane sayısı Hasılatı (akçe)
1 Piskopi (Episkopi) Pedye 261 87,488
2 Kuşe (Kouses) Kenuryo 24 16,495
3 Metohoryo Aliya ? Kenuryo 30 8,538
4 Popya (Pobya) Kenuryo 94 62,616
5 Peri Kenuryo 42 25,965
6 Alisini Kenuryo 39 15,841
7 Monohoro Yalya (Monochoro Galya) Kenuryo 21 13,832
8 Metoh-u Listaroz (Metohoryaki) Kenuryo 6 5,088
9 Karye-i Metoh-u Elya? Kenuryo 4 3,030
10 Karye-i Metoh-u İkserikara (Xeri Kara) Kenuryo 8 1,575
11 Plora Kenuryo 106 54,791
12 Metoh-u Platano {Plora} Kenuryo 31 34,605
13 Metoh-u Kuvari {Plora} Kenuryo 2 6,750


10 Cf. BOA, TT. d. no.785, s. 109. Defter şerhinde her ne kadar açıkça “onbir” köyden söz etse de yukarıda da görüldüğü gibi on adet köy ismi yazılmıştır.
11 BOA, Girit, Hanya Resmo Mufassal Defteri, TT. d. no. 822; Girit, Kandiye Sitia Mufassal Defteri, TT. d. no. 825.


14 Metoh-u Kustoliyana{Plora} Kenurya 12 12,705
15 Aya Triyanda Piryotiçe 71 37,983
16 Sibalussa Piryotiçe 70 31,144
17 Dibaki (Tymbaki) Piryotiçe 62 57,777

Tablo 2. 1670 Yılı Hüseyin Paşaoğlu Ahmed Bey Temlikleri Kaynak: BOA, TT. d. no. 825, s. 168-851 arası muhtelif


1670 tarihli tahrirden anlaşıldığına göre, Murad Paşa’nın Hanya’da toplam 40,000 akçeye yakın gelire sahip 3 karyesi, Fazıl Ahmed Paşa’nın da Monofaça nahiyesinde 2, Milapotamu nahiyesinde de 1 temlik karyesi mevcuttur. Ahmed Paşa’nın Temenos kazasında parçalı farklı temlik arazileri de bulunmaktadır. Bu temliklerin tespit edilen toplam geliri 309,726 akçedir. Buna ek olarak aynı kazanın havass-ı hümayun olan Gavnos ? köyünde geliri belirtilmemiş 38,371 cerib arazi de Ahmet Paşa temlikidir. 1670 yılında Fazıl Ahmed Paşa’nın ve Murad Paşa’nın temlik köyleri ile ilgili detay Tablo III’dedir.

No Köy İsmi Nahiyesi Temlik Sahibi Hane sayısı Hasılatı (akçe)
1 Aya Varvara Monofaça Fazıl Ahmed Paşa 198 102,709
2 Aya Toma Monofaça Fazıl Ahmed Paşa 224 75,762
3 Aya İrini Milopotamu Fazıl Ahmed Paşa 278 122,595
4 Murniye Hanya Murad Paşa 56 30,369
5 Meskla Hanya Murad Paşa 24 9,140

Tablo 3. 1670 Yılı Fazıl Ahmed Paşa ve Murad Paşa Temlikleri
Kaynak: İlk iki köy; BOA, TT. d. no. 825, s. 910-913 / 950-954. Diğer köyler; BOA, TT. d. no. 822, ss. 43-45 / 504-508


Temlik köylerinin öyküsü izleyebildiğimiz son kaynak 1705 tahrirleridir. Girit’e ait son tapu tahrirleri olan (TKA, Hanya Mufassal Defteri, eski no. 489; yeni no. 1; Kandiye Mufassal Defteri, eski no. 488; yeni no. 4)12 bu defterler özellikle 1670 defterleri ile büyük bir benzerlik göstermektedir. Temlik köyleri açısından en çok temlik yine Hüseyin Paşazade Ahmed Bey adına kayıtlıdır. Kenuryo kazasında 11, Piryotiçe kazasında 3 ve Kandiye’de bir köy bu kişinin mülkiyetindedir. Bu köylerin toplam geliri 278,013 akçedir. Hüseyin Paşaoğlu Ahmed Bey’in temliklerinin genel özeti Tablo IV’tedir.


12 Bu tahrirler H. 1116-1117 yıllarında yapılmıştır. 1704-1706 yılları arasına isabet eden bu defterleri 1705 yılı tahriri olarak kabul ettik.


No Köy İsmi Nahiyesi Hane sayısı Hasılatı (akçe)
1 Piskopi Kandiye 175 49,581
2 Kuşe Kenuryo 24 4,362
3 Metohoryo Aliya ? Kenuryo 41 4,370
4 Bobya Kenuryo 120 46,973
5 Alisini Kenuryo 28 10,618
6 Monohoro Yalı Kenuryo 20 4,209
7 Listaro Kenuryo 13 5,332
8 Pilora (Plora) Kenuryo 97 32,560
9 Platano Kenuryo 16 11,808
10 Kuvari Kenuryo 4 4,890
11 Kustoliyana Kenuryo 22 6,478
12 Aya Triyanda Kenuryo 5 1,106
13 Sibalussa Piryotiçe 58 19,150
14 Dibaki Piryotiçe 65 49,180
15 Triyanda (Hagi Triadha) Piryotiçe 81 19,150

Tablo 4. 1705 Yılı Hüseyin Paşaoğlu Ahmed Bey Temlikleri Kaynak: TKA, eski no. 488; yeni no. 4, muhtelif sayfalar

İncelediğimiz 1705 tahririnde, Fazıl Ahmed Paşa’nın Monofaça’da 2, Milopotamu’da bir köy toplam 184,628 akçelik temliki kaydedilmiştir. Aynı tahrirde Murad Paşa’nın ise kayıtlı olan 2 karyesi bulunmaktadır. Bunların bilgileri Tablo V’dedir.

No Köy İsmi Nahiyesi Temlik Sahibi Hane sayısı Hasılatı (akçe)
1 Murniya Hanya Murad Paşa 79 26,299
2 Meskla Hanya Murad Paşa 27 10,030
3 Magarites Milopotamu Fazıl Ahmed Paşa 438 92,154
4 Anadolu Monofaça Fazıl Ahmed Paşa 153 38,113
5 Aya Varvara Monofaça Fazıl Ahmed Paşa 158 54,361

Tablo 5. 1705 Yılı Fazıl Ahmed Paşa ve Murad Paşa Temlikleri
Kaynak: TKA,eski no. 489; yeni no. 1; eski no. 488; yeni no. 4. Muhtelif sayfalar

Temlik köyleri ile tımar ve vakıf köyleri karşılaştırıldığında göze çarpan herhangi bir farklılaşma bulunmamaktadır. Büyüklük ve zenginlik bakımından, üretimde bir uzmanlaşma bulunmaması bakımından temlik köylerinin diğer köylerle benzer olduğunu söyleyebiliriz. Temlik köylerinin diğer temlik köyleri ile karşılaştırılmasında da dikkate değer farklılaşmaların olmadığını söyleyebiliriz. Ancak köylerdeki hane gelirlerinin genel olarak çok farklı olduğunu söyleyebiliriz. Tablolardan anlaşıldığı kadarıyla köylerde hane başına düşen hasılat 1,220 akçeye kadar çıkabilmekte veya 181 akçeye kadar düşebilmektedir.

1650 tahririnde toprak esas alınmamış, ürünler esas alınmıştır. Tek tek ürün miktarları yazılmakla birlikte bu ürünlerin ne kadar bir topraktan elde edildiği kayıtlı değildir. 1670 ve 1705 tahrirlerinde ilk tahririn aksine toprak miktarı detaylı olarak yazılmıştır. Tarlalar ala ve muvassat (vasat) olarak cerib miktarıyla ayrı ayrı yazılmıştır. Bağlar da ala, evsat ve ed- na olarak üç grupta belirtildikten sonra bunların vergilendirilmesinden elde edilecek gelirler de belirtilmiştir. Bunlara ek olarak bahçe, bostan, çayırların yanı sıra boş topraklar da “arz-ı hali” olarak yazılmış ve vergi- lendirilmiştir. Defterlerde zeytin ve diğer meyve ağaçları da yazılarak her birinin vergileri yazılmıştır. Dolayısıyla 1670 verileri ile 1705 verilerini karşılaştırmak mümkün görünmektedir. Temlik köylerin her üç tahrirde karşılaştırılabilecek veriler sadece hane sayıları ve toplam hasılatlardır.
Karşılaştırmalar her zaman anlamlı sonuçlar vermemektedir. Örneğin; Murniye köyü 1670 sayımlarında 56 hane ve toplam 932 cerib bir araziye sahip iken hasılatı 30,369 akçedir. 1705tahririnde köy büyümüş 79 hanelik 1062 cerib araziye sahip bir köy haline gelmiş fakat hasılatı yaklaşık %10 gerileyerek 26,299 akçeye düşmüştür. Keza Meskla karyesinde 1670’den 1705 yılına değin hane sayısı %10 artarak 24’den 27 çıkmış toprak bü- yüklüğü ise %75 artarak 282 ceribden 463 ceribe yükselmiştir. Hasılata baktığımız zaman %10’luk bir artış yaşanmış ve 9140 akçe olan hasılat 10,030 akçeye yükselmiştir.
1670 tahriri ile 1705 tahriri de köylerin sürekliği açısından önemli veriler sunmaktadır. Hüseyin Paşaoğlu Ahmet Bey temlik köylerinden Piskopi, Kuşe, Metohoryo Aliya, Pobya, Alisini, Monohoro Yalı, Metoh-u Listaroz (Metohor- yaki), Plora, Metoh-u Platano, Metoh-u Kuvari, Metoh-u Kustoliyana, Aya Triyanda, Sibalussa ve Dibaki karyelerinin 1670 yılı hane sayıları ve toplam hasılatı karşılaştırıldığı zaman dikkat çeken durum şudur. Köylerin hane sa- yıları bazılarında artmış bazılarında azalmıştır. Fakat Listaroz karyesi hariç bütün köylerin toplam hasılatında önemli bir azalma göze çarpmaktadır.
Temlik köylerin döneminde yaşadığı önemli bir sorun bu köylerin genel tahrirler sırasında farklı kişilere ve kurumlara yazılmaları ve çeşitli taarruzlara maruz kalması olmuştur. Örneğin; Kursiua köyünde bazı yerler hatt-ı hümayun ile Murat Paşa’ya temlik edildiği halde sonradan bazı kişiler bunun mülkiyetine tımar ve zeamet yoluyla müdahalede bulunmuşlardır. Daha sonra bu mülklerin bir kısmı geri verildiyse de Piskopi karyesinin geri verilme işlemi unutulmuştur. Buranın da hatt-ı hümayun mucibince geri verilmesi için 11 Kasım 1654 de işlem yapılmıştır.13 Keza 1673 Ekim tarihli bir kayıtta vezir-i azam Ahmed Paşa’nın Kandiye Kalesi altında ve muhtelif karyelerdeki parçalı temliklerinin “keşf ve muayene” olunarak, hücceti mucibince defterhane-yi amirede tashih



13 BOA, TT. d. no. 820, s. 132.



edilip mucibince kayıt edilmesi gerekliliği yazılmıştır.14 Her iki kaydın da genel tahririn hemen arkasına tarihlenmesi bu konularda tahrirler çerçevesinde sorunlar yaşandığını göstermektedir.
Temlik arazinin doğal bir süreç olan mirastan sonra en çok vakfa dönüş- türme işlemine maruz kaldığı görülmektedir. Barkan’ın, bu temliklerin kimi zaman arazinin vakfa çevrilmesi için bir önbiçim olabileceği (Barkan 1980 b, 251 dipnot 3) tezi de pek göz ardı edilecek bir görüş değildir. Nitekim Girit’e ait her üç tahrirde de buna dair çok sayıda işlem ile karşılaşılmakta- dır. Temliklerin vakfa dönüştürülmesinden önce 1650 tahrir defterlerinde başta vezir Hüseyin Paşa’ya (Bkz. Sağır 2013), 1670 ve 1705 tahrirlerinde vezir Fazıl Ahmet Paşa’ya ve daha birçok yöneticiye ait çok sayıda vakıf köy ve mülkleri defterlerde kayıtlıdır. Bu köy ve arazilerin, Osmanlı egemenli- ğine girişi sırasında vakıf arazisi olarak kaydedildiği düşünülmelidir. Dö- nüşme işleminde ise toprak bir kişiye mülk olarak tescil edilmekte bu kişi de bir süre sonra bu mülkünü vakfa devretmektedir. Anlaşıldığı kadarı ile temliklerin vakfa çevrilmesi yeni bina ve vakıfların kurulması ile ilişkilidir. Temliklerin vakfa çevrilmesi ile ilgili ilk örnek Nisan 1659 tarihlidir. Vezir-i azam Hüseyin Paşa’nın Girit’te bulunan kethüdası Ömer Ağa vasıtasıyla yapılan işlemde Pigi karyesi ve Resmo kalesindeki hamamın gelirleri Resmo’da bina ettirdiği camiye vakfedilmiştir.15 Ayrıca aynı tarihte birçok köy Resmo ve Kisamu’da bina ettirdiği caminin mühimmat ve mürtezikası için vakfedilmiştir. Ayrıca 14 farklı köydeki parçalı temlikler de bu vakıflara
zam olunmuştur.16
1745 Şubat tarihli bir işlem de Darüssade Ağası Beşir Ağa’nın arzuha- linden izlenmektedir. Defterde, bundan önce temlik olan Hanya nahiyesine bağlı Furniya ve Meskla karyelerinin yeni bina olunan “medrese-i latife” için vakıf olarak aktarıldığı yazılıdır. Bu iki köyün kayıtlı bağ, bahçe, zey- tin ve diğer ağaçların vakfa aktarılması için gerek yerel mali görevlilerle gerekse merkez maliyesi ile yazışmalar yapılmış; yıllık 39,109 akçe tutan gelirlerin, adı geçen vakfa, medresenin masrafları için vakıf kaydedilme- sine karar verilmiştir (TKA, eski no. 489; yeni no. 1, s. 26b-27a).
Son olarak hem ilginç hem de detayları hakkında bilgimiz olmayan ve uygulanıp uygulanmadığını tam olarak bilemediğimiz bir vakıftan söz edeceğiz. Girit’te bir dönem Osmanlı yöneticisi olarak çalışmış ve oldukça önemli bilgiler sunan Andrea Kopasi, Hüseyin Paşa’nın bir vasiyetinden söz etmektedir. Bu vasiyetinde Paşa’nın Hanya’da, Kandiye’de ve Resmo’da birer tane eytam ve ihtiyaç sandığı kurduğundan söz etmektedir.17 Buna

14 BOA, TT. d. no. 825, s. 506.
15 BOA, TT. d. no.820, s. 116-118.
16 BOA, TT. d. no.785, s. 109-110.
17 “Eytam ve ihtiyaç sandığı” terimi XIX. yüzyılda kullanılan bir terimdir. Kopasi çok büyük bir ihtimalle bu terimleri nükud vakfı karşılığında kullanmıştır.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Girit’inde Temlik/Mülk Köyler DoçDr.Nuri Adıyeke

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 16 Tem 2019, 00:45

göre bu sandıkları bir başkan dört üye gönüllüler yöneteceklerdi. Aşar ve tapu hasılatının “her ne mikdar murad ve emr” ederse o miktarı vakfa gelir yazılacaktır. Sandıktan çıkan akçenin her kesesi yani 500 kuruş, aylık 31 akçe faizle kefiller ile talep edenlere verilecektir. Bu sandıkların amacı ahaliden anasız, babasız, akrabasız, yetim kalan kız ve erkeklere nafaka, elbise temin etmek gelin olacaklara çeyiz almaktı. Bu sandıkların muhasebesi her altı ayda bir kontrol edilecekti. (Kopasi [1315] 1897-98, 1159) Bu kontrol mekanizması aslında tüm para vakıfları için uygulanan bir prosedür idi. Kopasi bu bilgileri verirken vakfının kuruluşunda hangi köylerin vakfa dönüştürüldüğünü yazmamaktadır.
Sonuç olarak; ilk etapta merkezden oldukça uzakta olan toprakların temlik sahibi Osmanlı elitleri için ne gibi avantajlar sağladığı tartışılsa da geçen zaman içinde elitlerin ahfadına bu durum çok önemli avantajlar sağ- lamıştır. Bu mülk sahiplerinin büyük bir çoğunluğu temlik köylerin vergi ve çeşitli gelirlerini camilere ve diğer hayır kurumlarına vakfetmişlerdir. Cami ve diğer kurumların masrafları vakıf hasılatından çıktıktan sonra ka- lan hasılat “şart-ı vakf vechle” varislere kalıyordu. Kalan para bu kişilerin ekonomik olarak rahat bir hayat sürdürmelerini olanaklı kılıyordu. Buna ek olarak bu kişilerin bu köylerin “umuruna nazarat etmek” vazifesi de kendilerine intikal ediyordu. (Kopasi [1315] 1897-98, 1159) Bu durum da bu kişilerin toplumsal prestijlerinin devamını sağlıyordu.
Sultanın ihsanı olan temlikler yine sultanın iradesiyle müsadere yöntemi ile tekrar miriye dönüştürülebilirdi. Ne varki vakfa dönüştürülen temlikler vasıtasıyla fatih paşalar ahfadının geleceğini hem ekonomik açıdan hem de toplumsal statü açısından garanti altına almış oluyorlardı. Girit’te de bu sürecin sisteme uygun olarak yürüdüğü görülmektedir.



Kaynaklar

TT. d. = Girit Tapu Tahrir Defterleri
BOA = İstanbul, Başbakanlık Osmanlı Arşivi
TT. d. no. 785, 1650 Tarihli Girit İcmal Defteri.
TT. d. no. 820, 1650 Tarihli Girit Mufassal Defteri.
TT. d. no. 822, 1670 Tarihli Hanya, Resmo Mufassal Defteri. TT. d. no. 825, 1670 Tarihli Kandiye, Sitia Mufassal Defteri. TKA = Ankara, Tapu Kadastro Arşivi
Eski no. 489; yeni no. 1, 1705 Tarihli Hanya Mufassal Defteri. Eski no. 488; yeni no. 4, 1705 Tarihli Kandiye Mufassal Defteri.

Bibliyografya

Adıyeke, Ayşe Nükhet (2001). “XVII. Yüzyıl Girit (Resmo) Kadı Sicillerinde Zımmi Davaları”. Çiçek, Kemal (ed.), Pax Ottomana Studies in Memo- riam Prof. Dr. Nejat Göyünç. Haarlem-Ankara: Sota-Yeni Türkiye, 77-95. Barkan, Ömer Lütfi (1980a). “Mülk Topraklar ve Sultanın Temlik Hakkı (1)”. Barkan, Ömer Lütfi, Türkiye’de Toprak Meselesi Toplu Eserler. İs-
tanbul: Gözlem Yayınları, 231-47.
Barkan, Ömer Lütfi (1980b). “İmparatorluk Devrinde Toprak Mülk ve Va- kıfların Hususiyeti (1)”. Barkan, Ömer Lütfi, Türkiye’de Toprak Meselesi Toplu Eserler. İstanbul: Gözlem Yayınları, 249-81.
Digital Archeological Atlas of Crete. URL http://digitalcrete.ims.forth. gr/index.php?l=1 (2018.06.17)
Gülsoy, Ersin (2001). “Osmanlı Tahrir Geleneğinde Bir Değişim Örneği: Girit Eyaleti’nin 1650 ve 1670 Tarihli Sayımları”. Çiçek, Kemal (ed.), Pax Ottomana Studies in Memoriam Prof. Dr. Nejat Göyünç. Haarlem; Ankara: Sota-Yeni Türkiye, 183-203.
İnalcık, Halil (2000). Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Ta- rihi 1300-1600, cilt 1. Halil. İstanbul: Eren Yayıncılık.
Kopasi, Andreya [1315] (1897-98). “Girid’in Ahval-i Umumiye ve Tarihiye- si”. Mecmua-yı Ebuzziya, 7(69-70) (Cemazie’l-Evvel), 1085-93, 1158-62. Sağır, Yusuf (2013). “Gâzî Hüseyin Paşa’nın Girit’teki Vakıf Eserleri”. Tur-
kish Studies, 8(2), 285-301.
Veinstein, Gilles; Triantafyiliou Balandé, Yolande (1980). “Les Inventaires Après Décès Ottomans de Crète”. Woude, Ad M.; van der Woude, A.M.; Schuurman, Anton (eds.), Probate Inventoires A New Source for the Hi- storical Study of Wealth Material Culture and Agricultural Development. Wageningen: Afdeling Agrarische Geschiedenis Landboowhogeschool, 191-204.
Zinkeisen, Johann Wilhelm (2011). Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, cilt 4.
İstanbul: Yeditepe Yayınları.
Nuri Adıyeke hoca 1.png
Nuri Adıyeke hoca 1.png (159.33 KiB) 1598 kere görüntülendi
Ek. 1. Tapu Kadastro Arşivi, Kandiye Mufassal Defteri, eski no. 488; yeni no. 4, s. 215b.

Vezîr-i â’zam ve serdâr-ı ekrem Ahmed Pâşâ adâm-allahu te’âla ve iclâle- hunun uğûr-u dîn ve mübîn ve umûr-u hümâyûn şevket karînde ’avn-i rab- bâni ve ‘inâyet sâmedâni birle hidemât-ı mebrûre ve fütûhât-ı meşkûrede vücûd getürdükleri bez-i kud[r]et ve sarf-ı himmetleri mukâbelesinde bâ- hatt-ı hümâyûn şevket makrûn hibe ve temlîk ve ihsân buyurulan bâlâda mastûr Topaltı’nda dâhil-i emlâk ve ârâzînin sınûr ve hudud deyu rüknü zikr olunur ber-mûcib-i defter mesâha ka’le-i Kandiye hâricinde sâhil-i bahrin şark tarafında vâki’ Nazarâta dimekle ma’rûf mevz’ide İbrâhim Pâşâyurdu altındaki sedd ile mezârlık altından geçüb Pedye nam karye yolunda ve andan tarîk-i ‘âmm ile gidüb Tâşlıdâğ’ın altında vaki İncir sedd üzerinde vaki tarîk-i hâss ile harâbe şırahâneye ve andan yine zikr olunan İncir sedd üzerindeki yol ile Câmeşûy Deresi’ne ve yine andan dere ile bir mikdâr yukaru gidüb zikr olunan derenin üzerinde yol ile Aktepe’den yukaru harâbe manâstıra ve andan sedd kenârında vâki’ şirehâneye ve andan sedd ile tarîk-i ‘âmma müntehi olub ba’dehu dört yol bâşına ve an- dan Frenkyol ile yeniçerîlerin eski karâgolhânesine andan Tekye altında vâki’ Frenkyolu’nda Burûsa nâm karyede vâki’ hamâm yerine ve andan yine zikr olunan Burûsa karyesi sinor dâhilinde Eskiordu altında vâki’ tarîk-i ‘âmm ile Anâdolu karâgolhânesine ve andan yine tarîk-i ‘âmm ile Rumili karâgolhânesine andan derede vâki’ Hasan Pâşâ Köprüsü dimekle meşhûr taş köprüye ve andan köprüyü geçüb yol ile sedd üzerinde vâki’ mağâraya ve andan yolun sol tarafında vâki’ harâbe şirehâneye ve andan yine yol ile Finike nâm karyeye tefrîk olunan yol başına ve andan Alayyolu ile tepede vâki’ üç yol başına ve andan aşağı yine Alâyyolu ile üç yol başına ve andan aşağı yine Alayyolu ile ova yolunun üzerine uğrayub andan yine Alây tarîkiyle Finike Deresi’ne ve andan yine zikr olunan tarîk-i alây ile yol üzerinde vâki’ yerlü büyük kayaya ve andan bâş muhâsebeci Mehmed Efendi olduğu sedd başında vâki’ mağâralar üzerinde yol ile mezârlığa ve andan beğlik kassâbhâneye ve andan aşağı sedd ile Vârdiye Kulesi al- tında harâbe şirehâneye ve andan aşağı yine üç yol başında vâki’ harâbe şırahâneye ve andan Uluyol altındaki eski binâ yerinde deryâya doğru vaz’ olunan nişân taşları ile su deresinin deryâya muhtelit ve mülâhık olduğu mahallden deryâya müntehi olur
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 8 misafir