DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Girit İle ilgili Akademik Yayınlar
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 25 Haz 2021, 21:35

DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI
Abdullah AYDIN
ÖZET

Girit, M. 1645–1913 yılları arasında iki yüz atmış sekiz yıl
Osmanlı hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu süre içerisinde kırk üç divan
şairinin yetiştiği tespit edilmiştir. Bu şairlere ait çok sayıda manzum ve
mensur eser vardır. Bunlardan çok azı hakkında akademik çalışmalar
yapılmıştır. Bu alanda yapılacak kitap, makale ve tez düzeyindeki
çalışmalar, Girit’te bize ait olan maddî ve manevî daha pek çok kültür
unsurunu ortaya çıkaracaktır, kanaatindeyiz.
Girit’te siyasi hayatın yanı başında, ondan daha hızlı gelişerek
yaygınlaşan beşerî ve edebî bir hayat daha vardır. Bu hayat, siyasi
durumdan etkilenen fakat çoğu zaman da beşerî duygularla adadaki
ilişkilerin iyi bir düzeyde korunmasına çalışan sosyal ve edebî içerikli
yönüyle dikkat çekmektedir. Bazen siyasi hayatın aynen yansıması
bazen de yumuşatılarak halka aksettirilmesidir. Adadaki divan şairleri,
hem Rumlara hem de Rumcaya hoşgörü penceresinden bakarak, sosyal
ve edebî olan bu hayata onları da dâhil etme gayretinde olmuşlardır. Bu
amaçla Rumca Türkçe sözlükler ve bu dillerin kullanıldığı mülemma
şiirler yazmışlardır. Böylece Girit’teki halkı yakından ilgilendiren her
şeyi şiirlerine konu etmişlerdir.
Bu makale Hanyalı Nûrî Osman’ın eserleri, Hanyalı Kâmî Divanı,
Giritli Aşkî Divanı, Sabrî Divanı, Salacıoğlu Mustafa Divanı ve
Mesnevileri kaynak alınarak Girit’teki hoşgörü ortamı, Rumcaya
yaklaşımlar, Rumca öğrenmeye yönelik yapılan çalışmalar ve yazılan
şiirler hakkında bilgi verilmiştir.


Anahtar Kelimeler: Girit, Hanya, Nûrî, Rumca, Rumca Lügat,
Rumca Dilbilgisi.
THE APPROACHES OF DİVAN POETS TO ROMAIC AND
GREEKS IN CRETE
ABSTRACT
Crete was under the thumb of Ottoman Empire between the years
of 1645–1913 for 268 years. It is estimated that 43 divan poets were
brought up during that period. There are a wide range of poetic and
prose works belonging to these poets. Only a few of these works were
studied academically. We consider that the studies will be done on
book, essay and thesis level on this field will reveal many cultural
elements belonging to us in Crete.
There is a humane and litaral life just beside the political life in
Crete. This life draws attraction by its social and literal context in terms
of being affected by political landscape but mostly trying to protect the
relationships on the island and humane feelings. Being tolerant of the
Greek and Romaic the divan poets on the island have endeavored to
include them in social and literal life. They have written Romaic Turkish
dictionaries and mülemma (written in multiple languages) poems and
entrated everything that concern the Crete people closely to their
poems.
In this study, information is given about the tolerance
athmosphere in Creek, the approches to Romaic, the studies done on
learning Romaic and the poems written, providing from the references
which are the works of Hanyalı Nûrî Osman, the Divan of Hanyalı Kami,
the Divan of Cretan Aşki, the Divan of Sabri, the Divan and Masnavis of
Salacıoğlu Mustafa.
Key Words: Creterete, Hania, Nuri, Romaic, Romaic Dictionary,
Romaic Grammar



Bu makale, 27-28 Nisan 2012 tarihlerinde Ankara’da yapılan “Divan şiirinin Dili Uluslararası Çalıştayı”nda sunulan
bildirinin gözden geçirilmiş hâlidir.
** Yrd. Doç. Dr., Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, El-mek: divansiiri@

Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/4, Fall 2012, p. 865-882, ANKARA-TURKEY
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 25 Haz 2021, 21:55

Giriş
Girit, Doğu Akdeniz’in Kıbrıs’tan sonra ikinci büyük adasıdır. M. 1645–1913 yılları arasında iki yüz atmış sekiz yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalan Girit’te şüphesiz çok sayıda mimarî eser yapılmıştır. Fakat bunların pek çoğu, zamanla tahrip olmuş ve kaybolmuştur. Osmanlı Devleti’nin Girit’teki varlığını belgeleyen en önemli kaynak ise orada yazılan eserlerdir.
Edebî eserler, meydana getirildiği toplumun maddî ve manevî kültür unsurlarından beslenir. Yazıldığı bölgenin sosyal yapısından izler taşır. Haluk İpekten, Divan Edebiyatında Edebî Muhitler adlı eserinin önsözünde; “Türk edebiyatının hangi şartlar altında gelişme imkânı bulduğunu araştırırken, sanatkârların bazı devirlerde ve bazı merkezlerde toplandıklarını görüyoruz. Bu topluluklar daima edebiyata ehemmiyet veren, cömertlikleri ile sanatkârları koruyan, kıymetli eserleri mükâfatlandıran şahsiyetlerin tesiriyle olmuştur. Böylece bu kümelenmelerden muhtelif devirlerde ve belirli şahsiyetlerin etrafında birer edebî muhit meydana gelmiştir.” demektedir (1996: 11). Biyografi kaynaklarının taranmasıyla Girit’te de böyle bir edebî muhitin oluştuğu ve bu muhitin bir okul gibi çalıştığı görülmektedir. Girit’te yetişen şairler hakkında makale ve kitap düzeyinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların hepsi tetkik edildiğinde Mustafa İsen’in 4 (1997: 68), Ahmet Sevgi’nin 15 (1994: 33-51), Filiz Kılıç’ın 21 (2004: 275-294), Orhan Kurtoğlu’nun 20 (2006) şair tespit ettiği görülmektedir. Ayrıca bu kaynaklarda bahsedilmeyen fakat Hanyalı Nûrî’nin divanında isimlerine rastladığımız 8 şair daha vardır (Aydın 2009b: 26). Bu çalışmalarda müşterek olan şairler dikkate alındığında Girit’te toplam 43 divan şairinin yetiştiğini görmekteyiz (Aydın 2009b: 48-49). Bu şairlerden Giritli Aşkî (Alper 2005), Hanyalı Kâmî (Akyol 2005), Hanyalı Nûrî (Aydın 2009b), Sabrî (Uz 2009) ve Salacıoğlu Mustafa (Kurnaz vd. 2000) divanları üzerine akademik düzeyde çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca Salacıoğlu’nun Mesnevileri (Kurnaz 2001) ile Hanyalı Nûrî’nin Tezkiresi (Kurtoğlu 2006) de yayımlanmıştır.
Yukarıda bahsedilen çalışmalar incelendiğinde Girit’te ciddî bir edebî ortamın oluştuğu,
Osmanlı Devleti’nin geniş coğrafyasında yaygın olan divan şiiri dilinin bu adada bazı yerel
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 25 Haz 2021, 22:23

unsurlarla desteklendiği görülmektedir. Bunlar kılık-kıyafet, yer isimleri, Girit’te yetişen sebze, meyve olabildiği gibi bazen de adadaki Rumlara ait unsurlardan teşekkül etmektedir.

Siyasi hayatın yanı başında, ondan etkilenen fakat çoğu zaman da beşerî duygularla adadaki ilişkilerin iyi bir düzeyde korunmasına çalışan sosyal ve edebî bir hayat daha vardır. Adadaki divan şairleri hem Rumlara hem de Rumcaya hoşgörü penceresinden bakarak, sosyal ve edebî olan bu hayata onları da dâhil etme gayretindedir. Bu maksatla Rum tebaa ile müşterek olan unsurlara dikkat çekmekte, Rumca Türkçe mülemma şiirler yazmakta, halkı yakından ilgilendiren olayları veya Girit’te üretilen ürünleri şiirlerine konu etmektedirler.

Bu makalede Girit adasındaki hoşgörü ortamı, Türkçeye ve Rumcaya yaklaşımlar, Rumca öğrenmeye yönelik yapılan çalışmalar, Rumca yazılan şiirler ve eserler hakkında bilgi verilecektir. Kaynak olarak Hanyalı Nûrî Osman Divanı, Salacıoğlu Mustafa Divanı, Salacıoğlu Mustafa’nın Mesnevileri, Hanyalı Kâmî Divanı, Giritli Aşkî Divanı ve Sabrî Divanı kullanılacaktır.

1. Girit’te Şiirin ve Şairin Durumu
Daha önce belirttiğimiz gibi adada 43 tane divan şairi yetişmiştir. Hiç şüphesiz bu sayı yeni araştırmalarla eksilmeyecek, artacaktır.
Divan şairleri, kendi şiirlerini tavsif ederken Girit’in yerel unsurları ile bağlantı kurmuşlardır. Kendi şiirlerini Girit’in balına benzetmişler (Tarih 1286: 632), Girit’te yaygın olan zeytinyağı ve sabunu öne çıkarmışlardır (Şemseddin Sami 1896: 3853):
Engübìn-i Giriddir sühanım
N‟eyleyim kand ü sükker-i Şamı
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 906)

Her hâk-i diyârın olur elbette metâ‟ı
Şîrîn sühânım sırrı Girîdin „aselidir
Salacıoğlu Mustafa (Kurnaz vd. 2000: 156)

Ebna-yı dehre söyleme esrar-ı „ışkı kim
Añdıkları ya şabün veya dühn-i zeyt olur
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 667)

Hem-vâre pâk-dâmen isefi Kamiya n‟ola
Şabün kanı ya„nì Giridin meta„iyiz
Hanyalı Kâmî (Akyol 2005: 270)

Yenilik arayışları içinde olan şairler, yeni ve Girit’e has tarzlar ortaya koyma gayretindedir. Bunlar içinde dikkat çekeni ise levendane tarzdır. “Pek çok tezkirede ve bazı şiirlerde klasik şiir ve şair değerlendirmeleri yapılmaktadır. Genellikle âb-dâr, pür-kâr, rengîn, turfe-beyân, hakîmâne vs. kelime ve terkiplerle ifade edilen bu değerlendirmelerden bazıları eda, bazıları lafz, bazıları da mana için kullanılmıştır (Açıkgöz 1991: 11).” Bunlara levendâne, yetîmâne, fânî-Ģîve vb. daha birçok duygu ve düşünce ifade eden tabirlerin, tavsiflerin eklenebileceği araştırmacılar tarafından belirtilmiştir. (Tolasa 1998: 347; Kılıç 1998: 127). Hanyalı Nûrî’nin divan nüshalarından birinde, gazeliyat bölümünün baĢında “Âgâz-ı Gazeliyyât-ı Levendâne-i Giridân” yazılıdır (Nuri Y. 326: 110b). Levent, deniz erlerine verilen isimdir. Dört
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 25 Haz 2021, 22:56

tarafı denizle çevrili Girit’te yaşayan ve divan şiirindeki rintlerle aynı özelliklere sahip olan leventlere hitap eden tarza levendane denilmiştir.

Emriñ olursa eya daver-i iklìm-i kerem
Bir levendane ğazel eyleye hamem inşa
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 314)

Kamiya gahi levendane ğazel söyledigim
Bezmde şìve-i mahbüb-ı levendimdendir
Hanyalı Kâmî (Akyol 2005: 256)

Girit’te bulunan edebî muhit çok şair yetişmesinde etkili olmuştur. Fakat bu şairler yeterince tanınmamaktadır. Hanyalı Kâmî, Hanyalı Nûrî için yazdığı tercüme-i hâlde aslında onun “reisü’ş-şu’ara” olarak görüldüğünü belirtmektedir. Eğer devlet merkezinde yani İstanbul’da yaşasaydı bu unvanı layıkıyla taşırdı, denilmektedir:

Álì-himem [ü] kerìmü‟ş-şiyem şi„r ü inşa-yı sihr-fermaları mu„ciz ü müciz ve
müsellem bir zat-ı mekarim-endüd u bir vücüd-ı nadirü‟l-vücüd olup böyle bir bahr-i muhìd-i
ma„arif-i seniyye re‟ìsü‟ş-şu„ara-yı devlet-i „aliyye olmağa şayan iken sahil-nìşìn-i Cezìre-i
Girid olması mücerred mukteza-yı tabì„at-i derya-nihad ve lazıme-i refahiyyet-i istiğnamu„tadlarıdır (Kurtoğlu 2006: 100-101; Kâmî y.2113: 239a).

2. Rum Tebaaya Hoşgörü

Girit’in başlıca şehirleri Hanya, Kandiye ve Resmo’dur. Girit Tarihi adlı eserde adanın coğrafi durumu ile halkın yaşayış şekli arasında bağlantı kurulmuştur. Burada,
… Ekalìm-i selase-i mezkürenin biri ki Anadoludur. Kandiyeye seksen mil mesafede vaki„ olmağın ahalì-i Kandiye Anadolu sükkanına ahlak ve etvarda müşakil ve kezalik Hanyada Rumili sevahili dahi seksen mil mesafe olmağın ahalì-i Hanya Rumili halkına müşabih ve mümaşildir. Resmo ve İsfk[y]a caniblerinden „Arabistan dahi seksen mil mesafe olmağın ol tarafların ademleri bi-„aynihi etvar u ahlakda „Arabistan halkınabeñzer. denilmektedir (Nûrî, y. 205: 3a).

Yukarıdaki ifadelerde kısaca; Anadolu tarafında bulunan Kandiye’nin Anadolu, Rum tarafındaki Hanya’nın Rum, Arabistan (Mısır) tarafındaki Resmo ve İsfakya’nın da Arabistan halkına benzediği belirtilmektedir.
Girit’in Osmanlı tarafından fethedilmesiyle adada Türk nüfus artmaya başlamış, buraya yerleşenlerin çocukları, torunları zamanla Girit’i vatan olarak görmüşlerdir:

Hod-be-hod fikr eylerim halim Giride ben garìb
Kimse bilmez derdimi etdim vatanda iğtirab
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 271)

Girit’ten farklı bir coğrafyada yaşamak onlar için artık imkânsızdır:
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 25 Haz 2021, 23:12

Giridden edemem ğayrı bir mahalle sefer
Beni şu silsile-i tak ile ki bağladılar
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 966)

“Türkler Girit’e girdikleri günden itibaren yerli halkın din ve mezhep işlerine karışmamış, ana dillerini kullanmalarına izin vermişlerdir. Ayrıca, ihtida eden Rum kadınlarıyla yapılan evlilikler sonrası doğan çocuklar, annelerinden dolayı Rumca eğitim ve terbiye aldıklarından adada konuşulan yaygın dil Türkçe değil Rumca olmuştur (Tukin 1945: 196).” Adada bir arada yaşamak beraberinde evlilikleri de getirmiştir. Aynı coğrafyada bulunmanın ve aynı denizi kullanmanın yanında akrabalık bağlarının da oluşması karşılıklı b ir hoşgörünün oluşmasını sağlamıştır. Çünkü inanç ve kültür noktasında birbirlerinden farklı olsalar da Girit’te yaşanan salgın hastalık, doğal afet veya sosyal düzeni tehdit eden sıkıntılar herkesi etkilemiştir.
Veba, humma ve taun gibi salgın hastalıklar sebebiyle içlerinde ehl-i hünerin de bulunduğu çok sayıda insan ölmüştür:

Áh ki etdi nice ehl-i hüner
Hanyada „ukbaya vebadan sefer
Hanyalı Kâmî (Akyol 2005: 199)

Veba salgının olduğu yıl Hanyalı Kâmî tarafından “vahşetistan yılı” olarak nitelenmiştir:
Göbek burusun‟uğratdı bayırda yatmadan halkı
Veba-yı dehşet-engìzi bu sal-i vahşetistanıñ
Hanyalı Kâmî (Akyol 2005: 118)

Hanya’nın valisiz kalmasıyla eşkıya her şeye karışmış, halkın can ve mal güvenliği
kalmamıştır:

Hanyada hayli zemandan beri gitmişdi nizam
Pay-mal etmiş idi cümle-i havaşı „avam
Mecra bir valìden olmuş idi ya„nì halì
Ehl-i „arz olmuş idi zurbalarıñ pay-malı
Çar nahiyeniñ ahalìsi perìşan olmuş
Áteş-i zulm ü ta„addì ile büryan olmuş
Mal-i mìrìleri vermez[ler] idi tağìler
Yediler üç sene bağàtımı ol bağìler
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 533)
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 25 Haz 2021, 23:31

Hanya’nın ileri gelenleri bir araya gelerek İstanbul’dan yardım isterler. Padişah, vezirlerinden birini seçerek Hanya’ya gönderir:

„Ulema ile ocaklı ederek meşvereti
Ehl-i „arz eylediler anlara hep ta„biyeti
İttifak üzre der-i devlete muhzırlar ile
Áteş-i süz u güdaz ile o eşk-i ter ile

Bab-ı „alìye edip bir müte„ayyin isra
Bir vezìr eylediler gelmesini istid„a
İntihab eyledi bir zatı ki beyne‟l-vüzera
„Akl u tedbìr iledir şimdi o aşaf-ara
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 534)

Görevlendirilen Hacı Osman Paşa, kısa sürede Hanya’da nizamı sağlar, eşkıyayı cezalandırır. Halk eski huzuruna yine kavuşur:

Hanyanıñ oldu nizamına yeñiden me‟mür
Aña irsal olunup bir iki memhür menşür
Eşkiya havfa düşüp taşra karar eylediler
Kimi ğurbetde kimi küyda karar eylediler
Tutulup altı yedi zürba eli bağlı idi
Kan u hırsızlık ile altısı da suçlu idi
Oldu Àsüde Girid eyledi rahat fukara
Kimse hìç vık diyemez kimseye asla kat„a
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 535, 541, 543)

Ada halkı sıkıntılara karşı birlikte hareket etmekte, kötüyle mücadelede birbirlerine destek vermektedir. Hanyalı Kâmî’ye ait hicviyede, İvlastu isimli bir zimmînin iflas etmesi, borçlu olduğu kişilere borcunu ödeyememesi neticesinde Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan halkın kendisinden şikâyetçi olmaları anlatılır:
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 25 Haz 2021, 23:48

İflâs-ı çañ çalınca kenìsinde carisiñ
Dayinleri boğazına aşıldı çün ceres
Kimisi söger kimisi döger kimi silleler
Tüccar-ı müslüman hele gönderdiler „ases
Biraz Yahudìler de peşinden devan olup
Ağlar figanlar eyleyerek der ki kaykares(?)
Zimmì güruhu da ne kadarsa ciger yanık
Kokmuş ciger gibi pes ü pìşinde çün meges
Hanyalı Kâmî (Akyol 2005: 133-134)

Bu sıkıntılı durumlarla birlikte devlet merkezinden yani İstanbul’dan gelen sevinçli haberler de insanları aynı mutluluk ortamında birleştirmektedir. şehzadelerin doğum haberleri bunlardan biridir:

Giride geldi üç peyk-i mübeşşir dediler tarìh
Tevellüd eyledi şeh-zade Sultan Ahmed-i Dara
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 1180)

Giritli şairlerin önemlilerinden olan Hanyalı Nûrî, gerek sunduğu kasidelerdeki isteklerinde gerekse dua bölümlerinde Girit’te yaşayan herkesi bir bütün olarak görmüş, Müslüman olmayan halkı da dualarına dâhil etmiştir:

Ya Rab Giride ba huşuş Hanya‟ya verme hìç keder
Cümle ahalìsi ola lutfuñla her dem şad-kam
Hanyalı Nûrî (Nuri Y. 193: 31a)

Divan şairleri, inanç noktasında gayr-ı Müslimleri tenkit edici herhangi bir konuya Şiirlerinde yer vermemişlerdir. Hoşgörü diyebileceğimiz bu durumu en güzel şekilde Hanyalı Nûrî’nin divanında görmekteyiz. şair, Rumlarla ortak paydada buluşmak gayretiyle Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem üzerine yemin etmektedir. Bilindiği gibi bir Şeye yemin edileceği zaman üzerine yemin edilecek Şeye ya da isme iki tarafın da değer vermesi gereklidir. Bu sebeple Müslümanlar tarafından yaygın olarak bilinen ekmek, Kur’an veya Hz. Muhammed’in annesi veya eşleri üzerine yapılan yeminler tercih edilmemiştir. Her iki toplumun da kutsal gördüğü Hz. Meryem ise doğru bir tercih olmuş, böylece Rum tebaa da anlatılanlara ortak edilmiştir:

Rüh-ı revan-ı Meryem Anaya yemìn edem
Kim ol bütüñ hulüs-veriyim bì-riyasıyım
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 793)
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 26 Haz 2021, 00:06

Hanyalı Kâmî de, “Biz onların kutsalına söz etmedik, o muğbeçenin kız kardeşi bize niçin taş atar?” derken Meryem ismini kullanmaktadır:

Ya biz de Meryem anaya taş atmadık niçin
Hemşìresi o muğ-beçenin bize seng atar
Hanyalı Kâmî (Akyol 2005: 252)

Birden fazla dinî inanışa sahip çok uluslu bir toplum olan Girit’te herkesin aynı Allah’ın kulu olduğu gerçeği şairler tarafından dile getirilmiştir:

Hep Müselmân u Nasârî vü Yehûd bende-i Hak
Bir efendi kuluyuz cümle kapı yoldaşıyız
Salacıoğlu Mustafa (Kurnaz vd. 2000: 7)

Hatta bazen ibadet hürriyeti noktasında Hıristiyanlar daha serbesttir. Caferiliği yanlış yaydığı düşüncesiyle bir şeyh idam edilmiştir. Bu durumu eleştiren Salacıoğlu Mustafa, kâfirin ayin icra etmesine cevaz verenlerin Caferî şeyhe daha katı davrandığını ortaya koymaktadır:

Zikr-i Hakk etmek kabâhat mi durur
Kankı mezhebde bu istihsân olur
Kâfire âyin-i icrâ etmesi
Var icâzet kanda kaldı gayrısı
Salacıoğlu Mustafa (Kurnaz vd. 2001: 109)

Bu ortak unsurları tespit etme ve kullanma ameliyesi Hanyalı Nûrî’de çok görülmektedir. Rumlarla iç içe yaşamasının etkisiyle olsa gerek İlyas peygamber şiirde Batı kültüründeki ismiyle yani “İliya” olarak geçmektedir. şair, Hz. Ali’den bahsederken belki Rumların da tanımasını istediği için ona İliya diyerek hitap etmiştir:

Ya „Alì ya İliya babü‟l-hasen babü‟t-türab
Ya veliyy‟ullah ya „allame-i faşlu‟l-hitab
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 593)
,
Buna benzer bir husus Hanyalı Kâmî Divanı’nda da görülmektedir. şair, keseceği
kurbanını Müslümanlara ait türbe ve tekkeler yerine bir manastıra adamaktadır:

Şekl-i şãlib o bütle olaydım da Kamiya
Bir nezrim olsun Akmanastırdaki haça
Hanyalı Kâmî (Akyol 2005: 309)

Türkler ile Rumlar arasındaki ilişkiler din adamları seviyesinde de görülmektedir. Belki başka coğrafyalarda bir şeyhin Hıristiyan bir şahsa borçlu olması çok tenkide medar olur. Fakat Girit’te bu durum gayet doğal olarak karşılanmaktadır:
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 26 Haz 2021, 00:20

Borcu bir zimmîye var imiş meğer
Gör ne yüzden borcunu verdi o er
Salacıoğlu Mustafa (Kurnaz vd. 2001: 112)

şair, diğer taraftan Hanya fatihlerinin çocuklarından oluşan neslinin her ferdi gibi, Rumlardan ihtida eden, yani Müslümanlığa geçen, kişiler olduğunda sevincini yine şiirlerle dile getirmektedir. Biat-ı Ahmed Efendi başlıklı tarih şiirinden bazı beyitler aşağıdadır:

Hakka şükür ki Ahmedimiz müslüman olup
ErbÀb-ı vahdet ile ne hoş ülfet eyledi
Çıkdı bir ehl-i dil dedi ey Nürì tarìhin
Behcet zemane sãhibine bì„at eyledi
Hanyalı Nûrî (Aydın 2009a: 1005)

Tüm bunlarla birlikte divanlarda menfi manada kullanılan kâfir, Yahudi, Hıristiyan kelimeleri de vardır. Fakat bu kullanımlar bir dinî inanıĢı tenkit etmek maksadıyla değil; umumî manada sevgiliyle bağlantılı olarak diğer divanlarda da görebileceğimiz şekildedir. Böyle kullanımlar divan şairlerinin kullandığı ortak malzemenin gereğidir:

Cefâ-yı dehr ile âzarda kaldık hâk-i zilletde
Fakîr olduksa biz kâfir mi olduk söyle cânâna
Salacıoğlu Mustafa (Kurnaz vd. 2000: 4)

Ehl-i tarîke dahl edenin sorsan aslını
Yâ kâfir azması yâhud „ırkı Yehûdîdir
Salacıoğlu Mustafa (Kurnaz vd. 2000: 221)

3. Rumcaya Yaklaşım

Çok uluslu bir sosyal hayatın olduğu Girit’te, topluluklar birbirlerine gösterdiği saygıyı aynı zamanda dillerine karşı da sergilemektedir. Osmanlı şairleri sıkıntılarda ve sevinçlerde kader birliği yaptıkları, aynı vatanı paylaştıkları Rum tebaanın diline kayıtsız kalmamış, aksine bu dile büyük önem vermişlerdir. şairler, Rumların gönlünü almak kabilinden şiirlerine bazen Rumca mısralar ilave etmişlerdir. Rumlarla müşterek noktalarda buluşabilmek amacıyla Rumca Türkçe manzum bir lügat bile yazılmıştır.

Tabii ki bir Müslüman olarak gayr-ı müslimin dilinde şiir yazmak bazen tenkide sebep olabilir. Bundan hareketle, Hanyalı Nûrî yazdığı Türkçe Rumca manzum lügatin girişinde hem Girit’teki Rumcanın pek kaba olduğunu hem de gayr-ı müslim dilini taklit etmenin ayıp olduğunu belirtir:
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: DİVAN ŞAİRLERİNİN GİRİT’TE RUMLARA VE RUMCAYA YAKLAŞIMLARI Abdullah AYDIN

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 26 Haz 2021, 00:35

Bu Giridiñ Rümisidir pek kaba
Hil„at-i nazma degil kat„an seza
Heb galatdır heb ğalìz elfazı heb
Ba„zı terkìbatı haric ez-edeb
Didim amma „aybdır kim müslimìn
İde taklìd-i zeban-ı kafirìn
Hanyalı Nûrî ( Nuri Y. 193: 3a)

Hanyalı Nûrî’yi eser yazmaya teşvik eden karşısındaki dostu ise böyle düşüncelerin yanlış olduğunu, Rumca eser yazılabileceğini Mevlânâ’nın Mesnevisi’nden deliller getirerek açıklar:

Didi kim bilmez misin bürhan-ı „ışk
Mukteda-yı evliya sulùan-ı „ışk
Menba„-ı „irfan u derya-yı „ulüm
Sırr-ı Mevla Hazret-i Molla-yı Rüm
Meşnevìsinde buyurmuş ilya
Bir mahallinde dahı istafilya
Ba-huşuş dìvanlarında pek güzel
Var niçe Rumì gazeller bì-bedel
Niçe Rumiyyü‟l-„ibare varidat
Nakl ider Hünkardan ba„zı şikat
Hanyalı Nûrî ( Nuri Y. 193: 3a)

3.1. Rumca Şiirler

İsmail Hakkı Aksoyak’ın makalesinde belirttiği üzere Rumca şiir yazan şairlere dair çeşitli çalışmalar vardır (2009: 1-18). Bu çalışmalardan öğrendiğimiz kadarıyla Sultan Veled, Ahmet Paşa (Tarlan 1992: 308), Avnî (Fatih Sultan Mehmet), Gelibolulu Zâifî, Gelibolulu Âlî, Vardar Yeniceli Hayretî (Çeltik 2008: 493), Balıkesirli Ravzî (Aydemir 2009: 281) Şiirlerinde Rumcaya yer vermişlerdir. Yukarıdaki isimler arasında Giritli herhangi bir şair bulunmamaktadır.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 14 misafir