XX. YÜZYILDA YUNANİSTAN’DAN TÜRKİYE’YE TÜRK GÖÇLERİ Yrd. Doç. Dr. Tuğba Eray Biber

Girit İle ilgili Akademik Yayınlar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

XX. YÜZYILDA YUNANİSTAN’DAN TÜRKİYE’YE TÜRK GÖÇLERİ Yrd. Doç. Dr. Tuğba Eray Biber

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 31 Eki 2020, 16:09

XX. YÜZYILDA YUNANİSTAN’DAN TÜRKİYE’YE TÜRK GÖÇLERİ

Yrd. Doç. Dr. Tuğba Eray Biber


Yunanistan’dan İlk Türk Göçleri

Osmanlı Devleti’nin XVII. yüzyıldan itibaren savaşlar nedeniyle kaybettiği topraklarda yaşayan Türkler, bu coğrafyalardan göç etmek zorunda bırakıldılar. 1821 Mora Ayaklanması, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi), 1896-1897 Girit Ayaklanması, 1912-1913 Balkan Savaşları, 1914-1918 I. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele dönemlerinde kitlesel göçler yaşandı.
Fransız İhtilâli ile birlikte tüm dünyayı saran milliyetçilik akımı, çok uluslu Osmanlı Devleti’ni de etkiledi. 1800’lü yılların başından itibaren Balkanlar’da Osmanlı yönetimine karşı ayaklanmalar başladı. Rumlar, ilk olarak Tepedelenli Ali Paşa’nın isyanını fırsat bilerek Eflak-Boğdan’da ayaklandılar. Ancak burada başarısızlığa uğrayan Rumlar, daha sonra 1821’de Mora’da başka bir isyan çıkarttılar.1 Yunan Krallığı’nın 1830 yılında kurulmasıyla birlikte Mora Türkleri, tamamen yok oldu.2
1821 Rum İsyanı’nın başarıya ulaşması ve Balkan coğrafyasında bağımsız bir Yunan Devleti’nin ortaya çıkması, Avrupa devletleri ve onların kamuoyunun desteği ile oldu.3 Bu olaylardan sadece Türkler değil, asırlardır bölgede yaşayan diğer halklar da etkilendi.4
Rum İsyanı’nın başlamasıyla birlikte Atina, 7 Mayıs 1821’den itibaren Rumlar tarafından kuşatma altına alındı. Nüfusu 6.000 olan Atina’nın yaklaşık 2.000’i Türklerden meydana geliyordu. Rumlar teslim olunması koşuluyla Türklere zarar verilmeyeceğini bildirseler de teslimiyet sonrası katliam yaptılar. Atina’daki Türklerden ancak 270 kadarı bir Fransız gemisi ile İzmir’e sevk edilebildi.5
1828-1829 yılında Ruslarla yapılan savaşta yenilgiye uğrayan Osmanlı Devleti, imzalamak zorunda kaldığı Edirne Antlaşması ile bağımsız bir Yunan Devleti’nin kurulmasını kabul etmiş oldu.6
3 Şubat 1830’da bir protokol hazırlayarak Yunan Devleti’nin sınırlarını belirleyen Büyük Devletler, 24 Nisan 1830’da bu durumu Osmanlı Devleti’ne de onaylattılar. Böylece Yunan Devleti resmen kurulmuş oldu.7
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Teselya’nın Yunanistan sınırlarına katılmasının akabinde büyük bir göç yaşandı. Bölgenin Yunanistan egemenliğine girmesinden sonra Teselya Müslümanlarının büyük bir kısmı Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altındaki topraklara göç etmek zorunda kaldı. 1877-1878 kışında Selanik ve Kosova vilayetlerinde tahminen 300.000 muhacir toplanırken Selanik tarafındaki muhacirlerin bir kısmı Anadolu ve Suriye’ye göç etti. 1878-1879 kışında Makedonya’daki muhacir sayısı 250.000-300.000 iken, Eylül 1879’da bu sayı 200.000’e geriledi. Bunların büyük bir kısmı tekrar memleketlerine dönmeyi ümit ettiklerinden Anadolu’ya sevk edilmeyi reddettiler.8
93 Harbi sırasında ve sonrasında Selanik Vilayeti, muhacir toplama merkezi idi. Selanik’te toplanan göçmenlerin bir kısmı Anadolu ve Suriye’ye sevk edilirken bir kısmı da vilayet dâhilinde yerleştirilmeye çalışıldı. Diğer taraftan Kosova’dan gönderilen yaklaşık
15.000 göçmen geçici olarak Selanik Vilayeti’ne yerleştirilirken 1877-1891 tarihleri arasında iskân edilmek üzere İstanbul’dan da 18.874 kişi gönderildi.9
Bir diğer önemli kitlesel göç dalgası, 1896-1897 Girit Ayaklanması sırasında yaşandı.
Etnik-i Eterya Cemiyeti’nin10 1895’te Girit’te başlattığı ayaklanma ve sonrasında Yunanistan’daki Deliyannis Hükümeti’nin olaya müdahale etmesi 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nın başlamasına yol açtı.11 Osmanlı Devleti ağır bir yenilgiye uğrattığı Yunanistan’la 4 Aralık 1897’de İstanbul Antlaşması’nı imzaladı.12 Savaşı kazanmasına rağmen Osmanlı Devleti, Büyük Devletlerin de olayda taraf olmaları nedeniyle bu antlaşmadan istediği ölçüde yararlanamadı, hatta savaş sırasında ele geçirdiği Teselya’yı, Yunanistan’a geri vermek durumunda kaldı.13
Ayrıca Büyük Devletlerin Girit ile ilgili yeni düzenlemeleri Girit’i görünüşte Osmanlı Devleti’ne, ancak fiilen Yunanistan’a bağlı hâle getirdi. 1897’den itibaren oluşturulan bu statü ile Osmanlı ordusu Girit’ten çıkartıldı ve Yunanlı bir valinin yönetimine bırakıldı. Bu şartlar altında 40.000 Giritli Müslüman,14 o dönemde Osmanlı egemenliğinde olan başta Rodos olmak üzere Oniki Ada’ya, Lübnan, Suriye ve Libya gibi Arap ülkelerine ve Anadolu’ya göç etti.


1 M. Murat Hatipoğlu, Yunanistan’daki Gelişmelerin Işığında Türk-Yunan İlişkilerinin 101 Yılı (1821-1922), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1988, s. 23-24; Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789- 1914), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1999, s. 169-172.

2Ali Fuat Örenç, “Yunanistan’ın Bağımsızlığı Sürecinde Yok Edilen Mora Türkleri”, Uluslararası Suçlar ve Tarih, Ankara 2011, s. 6. Rum isyanından kurtulan Mora Türkleri Anadolu ve Mısır gibi uzak yerlere göç ettiler. Bkz. Nedim İpek, “Rumeliden Anadolu’ya Göç”, Mübadele Şen Gittik&Yaslı Döndük, Samsun Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Derneği Kültür Yayınları, Samsun 2011, s. 15.
3A. F. Örenç, a.g.m., s. 7, Ali Fuat Örenç, Balkanlarda İlk Dram: Unuttuğumuz Mora Türkleri ve Eyaletten Bağımsızlığa Yunanistan, Babıali Kültür Yayınevi, İstanbul 2009, s. 27; Fevzi Kurtoğlu, Yunan İstiklal Harbi ve Navarin Muharebesi (Çengeloğlu Tahir Paşa), I-II, Askerî Deniz Matbaası, İstanbul 1944, s. 158.
4 Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, çev. Bilge Umar, İnkılap Yayınları, İstanbul 1998, s. 9.
5A. F. Önenç, a.g.m., s. 15; Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1994, s. 81; Molly Mackenzie, Türk Atinası Unutulan Yüzyıllar 1456-1832, çev. M. Harmancı, Aksoy Yayınları, İstanbul 1999, s. 99-104. Mora isyanındaki katliamlar hakkındaki kitapların yok edilmesi hakkında bkz.
Cem Başar, Yunan Oyunu: Türk-Yunan İlişkilerinin Gerçek Yüzü, “V” Yayıncılık, İstanbul 1988, s. 36.
6 Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1999, s. 323-324; Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, V, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 167; Antlaşma metni için bkz. Nihat Erim, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri, I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1953, s. 279-292.
7 Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997, s. 185.
8 N. İpek, a.g.e., s. 49.
9 a.g.e., s. 176.
10 Etnik-i Eterya Cemiyeti, XVIII. yüzyılda tanınmış Yunan şairi Rigas tarafından kuruldu ve onun idamı üzerine 1798’de dağıldı. Etnik-i Eterya Cemiyeti 1814’te yeniden Odessa’da, ikisi Rum, biri Bulgar üç kişilik bir tüccar grubunca kuruldu. Ayrıntılı bilgi için bkz. Türk Yunan İlişkileri ve Megalo İdea, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1985, s. 39-46; Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Nizam-ı Cedid ve Tanzimat Devirleri (1789-1856), V, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1988, s. 109-110.
11 İlber Ortaylı, “Tanzimat Döneminde Yunanistan ve Osmanlı İmparatorluğu”, Tarih Boyunca Türk Yunan İlişkileri, ATASE Yayınları, Ankara 1986, s. 171.













Biber Eray T., “20. Yüzyılda Yunanistan’dan Türk Göçleri”, XX-XXI. Yüzyılda Türk Dünyasında Sürgün ve Göç, İstanbul, 2015, s. 303-325.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: XX. YÜZYILDA YUNANİSTAN’DAN TÜRKİYE’YE TÜRK GÖÇLERİ Yrd. Doç. Dr. Tuğba Eray Biber

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 31 Eki 2020, 16:27

Aralık 1897’de İstanbul Antlaşması’nı imzaladı.12 Savaşı kazanmasına rağmen Osmanlı Devleti, Büyük Devletlerin de olayda taraf olmaları nedeniyle bu antlaşmadan istediği ölçüde yararlanamadı, hatta savaş sırasında ele geçirdiği Teselya’yı, Yunanistan’a geri vermek durumunda kaldı.13
Ayrıca Büyük Devletlerin Girit ile ilgili yeni düzenlemeleri Girit’i görünüşte Osmanlı Devleti’ne, ancak fiilen Yunanistan’a bağlı hâle getirdi. 1897’den itibaren oluşturulan bu statü ile Osmanlı ordusu Girit’ten çıkartıldı ve Yunanlı bir valinin yönetimine bırakıldı. Bu şartlar altında 40.000 Giritli Müslüman,14
o dönemde Osmanlı egemenliğinde olan başta Rodos olmak üzere Oniki Ada’ya, Lübnan, Suriye ve Libya gibi Arap ülkelerine ve Anadolu’ya göç etti.

Balkan Savaşları Döneminde Türk Göçleri


1912-1913 yıllarında meydana gelen Balkan Savaşları sonrasında Osmanlı Devleti’nin Doğu Trakya hariç Rumeli’deki toprakları Sırbistan, Karadağ, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan arasında paylaşılırken Ege Makedonya’sı, Girit, Midilli, Limni ve Sakız adaları, Yunanistan sınırları içerisinde kaldı.
Bu savaşlar sırasında 1.000.000’un üzerinde Müslüman nüfus, yurtlarından ayrılarak Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinde kalan topraklara sığındı. Bunların yarısı göç yollarında, saldırılardan, açlıktan ve hastalıktan yaşamını yitirdi. 200.000 Türk, Yunan Krallığı’na katılan yeni toprakları terkederek Osmanlı Devleti’ne sığındı. Balkanlar’da yeni kurulan devletler çağın milliyetçilik anlayışı gereği tek dinli, tek soylu homojen bir ulus yaratmak amacıyla Müslümanları göçe zorladılar.15
Balkan devletleri içinde ele geçirdiği toprakları Müslümanlardan arındırma politikasını en iyi şekilde gerçekleştiren Yunanistan oldu. Yunanistan savaşla birlikte Makedonya’nın büyük bölümünü ve Ege adalarını ele geçirerek topraklarını ve nüfusunu tam iki kat büyüttü ve böylece “Megali İdea”yı16 büyük oranda gerçekleştirdi. İkinci aşama olarak Helenleştirme politikasını uygulamaya çalıştı. Bunun nedeni de ele geçirdiği topraklarda Müslümanların yaşıyor olmasıydı.17 Balkan Savaşı öncesi Selanik Vilayeti’nde yaşayan Müslüman nüfus 484.334 idi ve bunun 293.907’si Yunan Makedonya’sında yaşıyordu. 1913 nüfus sayımına göre Yunan Makedonya’sında yaşayan 528.000 Yunanlı’ya karşı 465.000 Müslüman bulunuyordu.
Çağın gereği olarak milliyetçilik akımıyla birlikte devletlerin homojenleştirme politikaları Yunanistan’ı da etkiledi. Bu amacını gerçekleştirmek için Yunanistan, savaşın başından itibaren Müslümanların göç ettirilmesini, devlet politikası olarak uygulamaya başladı. Nitekim, II. Balkan Savaşı ile bu politikanın düzeyi arttırıldı. Yunanistan güvenlik tedbirleri alırken diğer yandan anarşi ve terör ortamıyla Müslümanları göçe zorladı.18
Atina Antlaşması’yla son bulması gereken bu baskılar, 1913’ün sonlarında daha da arttı. Baskı ve şiddet 1914’ün ilk aylarında da devam etti, Mayıs ve Haziran aylarında ise iyice şiddetlendi.19 Yunanistan’daki
muhacirlerin en önemli toplanma merkezi Selanik Limanı oldu. Burada toplanan yaklaşık 40.000 kişi çoğunlukla İzmir ve İstanbul limanlarına gönderildi.20

Müslümanları göç etmek mecburiyetinde bırakmaya çalışan Yunan Hükümeti, Müslümanların ellerindeki arazi ve çiftliklere el koyarak buraları Rumlara dağıttı. Ayrıca Müslümanları ekonomi ve ticaretten dışlamaya çalışan hükümet, koyduğu yasaklarla tütün ticareti gibi Müslümanların yoğun olarak yaptıkları işlerin Rumların eline geçmesini sağlamaya çalıştı.21 Hükümetin baskıları bunlarla sınırlı kalmadı, Müslümanlara ait okullar işgal edilerek kışla ve hastane hâline getirildi.22 Atina Antlaşması’na aykırı olarak Müslümanların vakıflarına ait gelirlere de el konuldu.23 Katliamlar ve zorunlu göçlerle beraber Makedonya, Batı Trakya24 ve Bulgaristan’da çoğu Türk olmak üzere 400.000 Müslüman öldürüldü ve 450.000’den fazlası da vatanlarından çıkartılarak Anadolu’ya göçmeye mecbur edildi.25 Bu arada Osmanlı Devleti’nde iktidarda olan İttihat ve Terakki de Ege Rumlarını Yunanistan’a göç etmeye zorluyordu.

Her iki devletin halka karşı uyguladıkları bu sürgün politikalarına son verilmesi için diplomatik çözüm yolları arandı. Yunan Hükümeti ile İttihat ve Terakki yönetimi arasında Rumeli’deki Müslümanlarla Ege Bölgesi’ndeki Rum Ortodoksların mübadelesi için ön görüşmeler başladı. Ancak I. Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine görüşmeler kesilse de 1914 yılında Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında mübadele gerçekleşti.
Yunanistan, özellikle Makedonya’dan göç ettirilecek olan Türklerin yerine Edirne’den Kafkasya’ya kadar çok geniş bir sahadan getirilecek olan Rumları yerleştirmeyi planlamaktaydı. Atina’nın teşviki ile Nisan 1914’te başlayan ve 1 Ağustos 1914 tarihine kadar devam eden sürede Osmanlı Devleti’nden Yunanistan’a Rum göçleri yaşandı. Osmanlı topraklarından Yunanistan’a giden Rum muhacirlerin yerine Yunanistan’dan gelen Türkler yerleştirildi. 1912 Kasımı’ndan 1914 Martı’na kadarki sürede gelen muhacirlerin sayısı 242.807’ye ulaştı.26 McCarthy 1912-1920 arasında bütün Balkanlardan gelen muhacir sayısının 413.922 olduğunu belirtmektedir.


12 F. Armaoğlu, a.g.e., s. 562.
13 İ. Ortaylı, a.g.e., s. 171.
14 Giritli Müslümanları diğerlerinden ayıran en büyük özellik kullandıkları dildir. Giritliler Kritika denilen Yunanca’nın özel bir diyalektini kullanmaktadırlar. Bkz. Renee Hirschon, Mübadele Çocukları, çev. Serpil Çağlayan, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2000, s. 317.
15 a.g.e., s. 183.
16 Megali İdea/Μεγάλη ιδέα:, Türkçe anlamı Büyük Düş olan terim, Yunanistan’ın yayılma politikası için telaffuz edilmiştir. Yıllara bağlı olarak politikanın değiştiği yönünde fikirler de mevcuttur. Megali İdea hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Salahı Ramadan Sonyel, Türk Yunan Anlaşmazlığı, Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Ankara 1985, s. 8- 9; Şükrü S. Gürel, Tarihsel Boyut İçinde Türk Yunan İlişkileri (1821-1993), Ümit Yayıncılık, Ankara 1993, s. 30- 34.
17 Ahmet Efiloğlu, Osmanlı Rumları Göç ve Tehcir 1912-1918, Bayrak Yayınevi, İstanbul 2011, s. 94.
18 a.g.e., s. 95.
19 a.g.e., s. 97.
20 Sezer Arslan, Balkan Savaşları Sonrası Rumeli’den Türk Göçleri ve Osmanlı Devletinde İskânları,
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne 2008, s. 81.
21 Arşiv Belgelerine Göre Balkanlarda ve Anadolu’da Yunan Mezalimi, I, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara 1995, s. 266-270.

22 a.g.e., s. 279-281.
23 A. Efiloğlu, a.g.e., s. 98-99.
24 Osmanlı Devleti, Batı Trakya’da zulme uğrayan Türkleri korumak için subayları bölgeye gönderdi. Batı Trakya’ya Enver Bey’in talimatı ile giden akıncı müfrezesi, Umum Çeteler Kumandanı Eşref Kuşçubaşı’ın emrindeydi. Milis kuvvetleri, 31 Ağustos 1913’te Gümülcine, 1 Eylül 1913’te İskeçe ve çevresi ve 2 Ekim 1913’te Dedeağaç’ı kurtardı. 31 Ağustos 1913’te Gümülcine’ye giren kuvvetler, “Batı Trakya Muhtar Türk Cumhuriyeti”ni kurdular. Bu yeni devleti ilk tanıyan Yunanistan Başbakanı Venizelos oldu. Adı geçen cumhuriyet
25 Ekim 1913’te son buldu. Bkz. Hikmet Öksüz, Batı Trakya Türkleri (Makaleler), haz. Veysel Usta, Karam
Yayınları, Çorum 2006, s. 6.
25 Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, çev. Bahar Tırnakçı, Timaş Yayınları, İstanbul 2010, s. 25.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: XX. YÜZYILDA YUNANİSTAN’DAN TÜRKİYE’YE TÜRK GÖÇLERİ Yrd. Doç. Dr. Tuğba Eray Biber

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 31 Eki 2020, 16:29

Lozan Barış Konferansı ve Mübadele Meselesi

I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Osmanlı Devleti’nin durumu gittikçe kötüleşti. Savaş sonrasında imzalanan Mondros Mütarekesi Anadolu’da Millî Mücadele’yi başlatarak yeni bir devletin doğmasını sağladı. Anadolu’da başlayan Millî Mücadele ve Ankara’da kurulan yeni hükümet, Anadolu’ya yapılan saldırıları başarılı bir şekilde geri püskürttü. Yunanlıların Eylül 1922’de Anadolu’da bozguna uğramalarının ardından,27 3 Ekim’de Mudanya’da başlayan mütareke görüşmeleri,28 11 Ekim 1922’de Türkiye adına İsmet Paşa, İtilaf Devletleri adına ise İstanbul’da bulunan İtilaf Devletleri komutanları tarafından imzalanan antlaşma ile sona erdi.29 Savaş hâlinin bitmesinin hemen ardından İtilaf Devletleri, Türkleri görüşmelere başlamaya davet etti.30
Türk tarafı görüşmelerin İzmir’de yapılmasını istese de İtilaf Devletleri Türk topraklarında görüşme yapılmasını kabul etmedi ve sonunda Lozan seçildi.31 Lozan Barış Konferansı,32 savaş ortamına son vermek amacıyla toplanmış bir konferanstı.33
Millî Mücadele 1922 yılında sona erdiğinde geride Türk ve Yunan toplumları arasında onarılması güç yaralar kaldı.34
Lozan görüşmeleri sırasında İsmet İnönü, Türkiye’nin Batı Trakya’yı kendi topraklarına katmak iddiasında olmadığını belirterek, Batı Trakya’ya “kendi kaderini belirleme hakkı”nın tanınmasını istedi. Konferansa sunduğu raporlar da bunu destekledi. Buna göre Batı Trakya’da Türkler 129.120, Rumlar 33.910, Bulgarlar 26.266, Yahudiler 1.480, Ermeniler 923 kişiydi. Bölgedeki diğer milletlerin toplamından daha fazla olan Türkler, Batı Trakya topraklarının % 84’üne sahipti. İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon başta olmak üzere, Yunanistan Başbakanı Venizelos, Sırp-Hırvat-Sloven temsilcisi Ninçiç, İsmet İnönü’nün Batı Trakya tezine karşı çıktı. Adı geçen devlet adamları, Batı Trakya’nın 1913 yılından itibaren Türk idaresinden çıktığını, Bulgaristan’a terk edildiğini ve Bulgaristan’ın da 1919’da Neuilly Antlaşması’yla müttefiklere terk ettiğini belirterek, Ankara Hükümeti’nin söz sahibi olmadığını söyleyerek konuyu kapattılar.35
Lozan görüşmelerinde Türkiye ve Yunanistan’ı yakından ilgilendiren azınlıklar meselesine bağlı olarak iki ülke arasında nüfus değişimi konusu da gündeme geldi.30 Ocak 1923’te Türkiye ve Yunanistan hükümetleri arasında Lozan’da Nüfus Mübadele Antlaşması imzalandı.36
Lozan başlığını taşıyan 37-45. maddeler Türkiye’deki azınlıkların statüsünü belirledi.

Buna göre;

1. Türkiye, vatandaşları arasında ırk, din, dil ayrımı yapmayacaktır.

2. Her Türk vatandaşı, dinî vecibelerini kamu düzenini bozmadan yerine getirebilecektir.

3. Azınlıklar, serbestçe dolaşım ve göç etme hakkına sahip olacaklardır.

4. Her Türk vatandaşı, din ayırımı gözetilmeksizin kanunlar önünde eşit olacaktır.

5. Azınlıklar da bütün medenî ve siyasî haklardan eşit şekilde faydalanacaklardır.

6. Azınlıklar, kendi okullarını kurma hakkına sahip olacaklardır. Bu okullarda kendi dilleri ile öğretim yapabilecekler, ancak Türk dilini öğrenmek de mecburî olacaktır.

7. Türk Hükümeti tarafından Türkiye’deki azınlığa tanınan bu haklar, Yunan Hükümetince, kendi ülkesindeki Türk azınlığa tanınmıştır.37

Bu görüşmeler yapılırken Venizelos’un mübadele konusunda çok da istekli olmadığı görüldü. Yunanistan’ın Pontus tehciri meselesini ileri sürerek aniden mübadeleyi kesmesi ve esirlerin dönüşlerine mani olması, Lozan müzakeresini etkiledi.38 Ankara Hükümeti’nin iki durumu birbirine karıştırıldığını ve mübadelenin yapılması gerektiğini belirtmesi üzerine müzakereler devam etti. Yine Ekim 1923’te Yunanistan’daki rejim değişikliği de mübadele işlerinin gecikmesine sebep oldu.39


26 S. Arslan, a.g.e., s. 108.
27 Yunanistan’ın Anadolu’daki başarısızlığından sonra Yunanistan’da gerçekleşen ihtilâl için bkz. M. Murat
Hatipoğlu, a.g.e., s. 139-141.
28Görüşmeler, TBMM Hükümeti ile İtilaf devletlerinden İngiltere, Fransa ve İtalya arasında yapıldı. Yunan Heyeti General Mazarakis ve Albay Sarıyanis’ten oluşuyordu. Yunan yetkililer, Doğu Trakya’nın boşaltılmasının konuşulduğunu öğrenince, bu yolda varılacak bir karara asla katılmayacaklarını açıkladılar. Kamuoyunda, Yunanistan’ın bu savaştan sonra zaten Doğu Trakya’yı boşaltma yönünde bir niyetlerinin olduğu varsayılıyordu. Yunanlılar ise Büyük Taarruzla yaşadıkları ağır yenilgiden sonra, bir toparlanma dönemine girmiş ve askerî durumu düzeltmek için girişimlerde bulunmuşlardı. Yeni Savaş Bakanı Triyandafilakos, askeri yeniden toparlama derdindeydi. Merkezi Lüleburgaz ya da Babaeski olan yeni bir ordu komutanlığı kurma niyetindeydi. Bkz. Kemal Arı, “Mudanya Mütarekesi’nin 85. Yıldönümü Sempozyumu (Mudanya, 5-6 Ekim 2007)”, ÇTTAD, V/13, (2006), s. 231-232.
29Ali Fuat Türkgeldi, Mondros ve Mudanya Mütarekelerinin Tarihi, Güney Matbaası, Ankara 1948; Mehmet
Gönlübol - Cem Sar, Olaylarla Türk Dış Politikası, I, Siyasal Kitabevi, Ankara 1990, s. 46; Türkan Başyiğit, “Anılarda Mudanya Ateşkes Antlaşması”, Çağdaş Türkiye Araştırma Dergisi (ÇTTAD), VI/14, (2007), s. 177- 184.
30 Salahi Ramadan Sonyel, Gizli Belgelerle Lozan Konferansının Perde Arkası, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara 2006.
31 Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, çev. Yasemin Saner Gönen, İletişim Yayınları, İstanbul 2003,
s. 234.
32 Lozan Barış Konferansı Tutanaklar Belgeler, çev. Seha L. Meray, Takım II/2, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara 1973, s. 184-187; İ. Soysal, Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları, I (1920- 1973), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2000, s. 11-14; Türkiye Dış Politikasında 50 Yıl Lozan (1922- 1923), T.C. Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Siyaset Planlama Yayınları, Ankara (tarihsiz), s. 95-98; A. K. Meram, Belgelerle Türk-İngiliz İlişkileri Tarihi, Kitaş Yayınevi, İstanbul 1969, s. 250-280.
33Arnold J. Toynbee, Türkiye ve Avrupa, çev. Kasım Yargıcı - Mehmet Ali Yalman, Örgün Yayınları, s. 102; K. Arı, Büyük Mübadele Türkiye’ye Zorunlu Göç (1923-1925), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1995, s. 15. Lozan Barış Konferansı ilki 21 Kasım 1922-4 Şubat 1923, ikincisi de 23 Nisan 1923-24 Temmuz 1923 tarihleri arasında toplandı.
34 Türel Yılmaz, “Türkiye-Yunanistan Arasındaki Mübadele Sorunu ve Batı Trakya Türklerinin Azınlık Haklarını
Koruyan Antlaşmalar (Lozan Barış Antlaşması ve Sonrası)”, Askeri Tarih Bülteni, No. 46, Ankara 1999, s. 19.
35 Hikmet Öksüz, Batı Trakya Türkleri (Makaleler), haz. Veysel Usta, Karam Yayınları, Çorum 2006, s. 6.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: XX. YÜZYILDA YUNANİSTAN’DAN TÜRKİYE’YE TÜRK GÖÇLERİ Yrd. Doç. Dr. Tuğba Eray Biber

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 31 Eki 2020, 16:40

Türkiye, mübadele anlaşmasından sonra bu konuda çalışmalar yaparak bir komisyon kurdu ve İmar ve İskân Vekili olarak Mustafa Necati Bey’i40 görevlendirdi. Mustafa Necati Bey, bu görevi Ekim 1923-Mart 1924 tarihleri arasında yaptı. Mustafa Necati Bey’in görevi sırasında yaklaşık 200.000 kişi Türkiye’ye göç etti. İmar ve İskân Vekaleti’nin kurulmasından sonra, ülke on yerleşim bölgeye ayrıldı.41 Mübadeleye tâbi olan Türkler, Midilli Adası’ndan başlamak üzere Türkiye’ye nakledilirken, Yunanistan’daki Türkler de Türkiye’ye gelmek üzere hazırlıklarını tamamlayıp, kıyı kentlere yığılmaya başladılar. Bu durum sağlık, beslenme ve barınma sorunlarını da beraberinde getirdi.42
Lozan Antlaşması sonrasında, Batı Trakya bölgesinin Türkleşmesinden korkan Yunan Hükümeti, bölgeye Bulgaristan ve Türkiye’den gelen Yunanlı göçmenleri yerleştirdi. Ancak bu durum, değişim sözleşmesinin özellikle mülkiyetle ilgili hükümlerini ihlal ediyordu. Çünkü Rumlar Türklerin ev ve arazilerini işgal etmişti. Bunun üzerine l Aralık 1926 tarihinde iki ülke temsilcileri Atina İtilafnamesi denilen bir anlaşma imzaladılar. Atina İtilafnamesi’ne (Aralık 1926) göre43

•Yunanistan’ın mübadele bölgelerinde; 18 Ekim 1912 tarihinden itibaren bu yerleri terk etmiş olanların, öteden beri Yunanistan dışında yerleşmiş olan Müslümanların, bütün Türk uyruğundaki kişilere ait taşınmaz malların, gelen Rumlar ve köylüler tarafından işgali dolayısıyla sahiplerine iadesi mümkün değilse, Yunan Hükümeti’nin mülkiyetine geçirilecek, şehirlerdeki ev, dükkan vs. ile arsalar, koru, orman ve yazlık mer’alar sahiplerine iade edilecekti.

• Buna karşılık Türkiye’de mübadele kapsamında bulunan bölgeler halkından olup, 18 Ekim 1912 tarihinden önce Türkiye’yi terk eden Rumlarla Yunan uyruğuna sahip kişilere ait taşınmaz mallar, Yunan Hükümeti’nin Yunanistan’da mülkiyetine geçirdiği taşınmaz malların değerine eşit bir biçimde Türk Hükümeti’nin mülkiyetine geçirilecek,
• Taşınmaz mallar değeri üzerinden üç sınıfa ayrılarak hepsi için tek tek kıymet takdiri yapılacaktı.

Bu antlaşma ile Türkiye ile Yunanistan arasında anlaşmazlık konusu olan “etabli”44 sorunu siyasî bir çözüme bağlandı.45 Atina İtilafnamesi’nin Atina’da parafe edildiği günden itibaren her iki ülkede de karşılıklı olarak, el konulan taşınmaz malların iadesi konusunda hazırlıkların tamamlandığı haberleri gelmesine rağmen Mart ayının ortalarında, Yunanistan’da hâlâ malını geri almış mübadil yoktu.46
1926 yılında yapılan mübadele anlaşması sonucu binlerce Batı Trakya Türk’ü Anadolu’daki Rumlarla değiştirildi. Ama Yunanistan’a gidenler arasında Karamanlılar gibi Türkçe konuşan ve ihtimal bir zamanlar Müslüman olan Rumlar da vardı. Türkçe konuşan Hristiyanlar, Rumca konuşan Müslümanlar ile mübadele edildi. Neticede din, milliyeti tayin eden ana kıstas oldu.47 1926’da Yunanistan ile yapılan nüfus değişimi anlaşması sonucu, Batı Anadolu’da yaşayan 1.000.000 kadar Rum, Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk ile değiştirildi.48
21 Haziran 1925 ve 1 Aralık 1926 tarihlerinde imzalanan Ankara ve Atina antlaşmaları ile etabli sorunu çözümlenmedi. Ancak 1928 yılında Venizelos’un tekrar iktidara gelmesi ve Haziran 1930’da iki devlet arasında Ankara Antlaşması’nın imzalanması ile iki ülke çözüme yakınlaştı.49 10 Haziran 1930’da imzalanan Ankara Antlaşması’na göre yerleşme tarihleri ve doğum yerleri ne olursa olsun bütün İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türkleri “Ahali Mübadelesi” dışında tutuldu.50
Mübadele boyunca 1.200.000 Rum’a karşılık 400.000 Müslüman Türk’ün zorunlu göçe tâbi tutulduğu belirtilmişse de resmî belgelerde daha düşük rakamlar verilmektedir. Bunun sebebi, Lozan Konferansı başlamadan önce insanların göç etmeye başlamasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Başbakanlık İstatistik Umum Müdürlüğü’nün (1927 Nüfus sayımı) verdiği bilgilere göre mübadillerin nüfusu 462.876’dır. Bölgelere göre dağılımı ise aşağıda yer almaktadır:

• Batı Anadolu Bölgesi: 62.583
• Akdeniz Bölgesi. 23.437
• İç Anadolu Bölgesi: 46.972
• Karadeniz Bölgesi: 46.398
• Marmara Bölgesi: 268.188
• Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri: 15.298.51

Yunanistan’dan gelen muhacirler için yerleşim bölgeleri bu şekilde saptanmakla birlikte uygulamadaki dağılımın oldukça farklı olduğu görülmektedir. 1923 ile 1960 yılları arasında, Yunanistan’dan göç edenlerin % 10’u Edirne’ye, % 9.4’ü Tekirdağ’a, % 9’u İstanbul’a, % 7.8’i Kocaeli’ye, % 7’si Bursa’ya, % 5.6’sı ise Balıkesir’e yerleştirildi.52


36Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), nr. 1029/30.10.0.0/123.872.9; İsmail Soysal, Tarihçeleri ve Açıklamaları İle Birlikte Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları, I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1989, s. 177-183; Seçil Akgün, “Birkaç Amerikan Kaynağından Türk-Yunan Mübadelesi Sorunu”, Üçüncü Askeri Tarih Semineri (Türk- Yunan İlişkileri), Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara 1986, s. 252; Murat Hatipoğlu, Yakın Tarihte Türkiye ve Yunanistan 1923-1954, Siyaset Kitabevi, Ankara 1997, s. 45-50.

37 S. L. Meray, a.g.e., s, 184-187; İ. Soysal, a.g.e., s. 11-14; Türkiye Dış Politikasında 50 Yıl Lozan (1922-1923),
s. 95-98.
38 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti İstanbul Murahhaslığı (HR.İM), nr. 16/178, 2 Mart 1923.
39 C. Z. Aghatabay, Mübadelenin Mazlum Misafirleri Mübadele ve Kamuoyu 1923-1930, Bengi Kitap Yayınları, İstanbul 2009, s. 88. Ulus-devlet oluşumunun sağlanması açısından önem arz eden 1923-1950 yıllarında Türkiye’deki nüfus hareketleri iki temel üzerinde kurulmuştu: ilk olarak, Müslüman olmayan nüfusun yurtdışına göçü ve ikinci olarak, özellikle Modern Türkiye sınırları dışında kalmış önceden Osmanlı toprakları olan ülkelerdeki Türk ve Müslüman nüfusun Türkiye’ye göçünün sağlanması. Osmanlı’nın son döneminde Balkan Savaşı ile Balkanlar’dan Türk ve Müslüman nüfusun Türkiye’ye göçüyle başlayan süreç, Cumhuriyet döneminde bu kez siyasî iradenin planlaması ile yine özellikle Balkanlar’daki Türk ve Müslüman nüfusun Türkiye’ye göç hareketleri ile devam etti. 1923-1950 yıllarında yaklaşık 850.000 kişinin başta Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya olmak üzere Balkan ülkelerinden Türkiye’ye göçü oldu. Bkz. Türkiye’ye Uluslararası Göç Toplumsal Koşullar, Bireysel Yaşamlar, ed. Barbara Pusch, Tomas Wilkoszewski, çev. Mutlu Çomak-Özbatır, Kitap Yayınevi, İstanbul 2010, s. 25-26.
40 Mustafa Necati Bey, 1894 yılında İzmir’de doğdu. İstanbul Hukuk Okulu’nda okudu. İzmir Öğretmen Okulu’nda ise kısa bir süre öğretmenlik, Özel Şark Okulu’nda Müdürlük yaptı. 1915-1918 yılları arasında avukatlık yaptı. Yunanlıların İzmir’i işgal etmesi üzerine Balıkesir Cephesi’ndeki çete savaşlarına katıldı. Anzavur kuvvetlerine karşı, Kuva-i Milliye Komutanı olarak savaştı. Yunanlılara karşı girişilen savaşlarda da bulundu. Balıkesir’de yayımlanan İzmir’e Doğru gazetesinde Millî Mücadele’yi destekleyen yazılar yazdı. Saruhan Milletvekili oldu (1920). İstiklâl Mahkemesi başkanlığı yaptı. Millet Meclisin II. döneminde İzmir’den milletvekili seçildi. Mübadele ve İmar ve İskân Bakanlığı’na (1923), daha sonra da Adliye Bakanlığı’na getirildi (1924). İki yıl kadar Öğretmenler Birliği başkanlığında bulundu. 1925 yılından vefatına (1929) kadar da Millî Eğitim Bakanlığı yaptı.
Bkz. “Mustafa Necati 1894-1929”, TBMM internet sitesi, http://www.tbmm.gov.tr/kultur_evi/galeri.html Erişim
tarihi: 5.07.2014.
41 1. Bölge: Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Amasya, Tokat, Çorum; 2. Bölge: Edirne, Tekfurdağı, Gelibolu, Kırkkilise, Çanakkale; 3. Bölge: Balıkesir; 4. Bölge: İzmir, Manisa, Aydın, Menteşe, Afyon;
5. Bölge: Bursa; 6. Bölge: İstanbul, Çatalca, Zonguldak; 7. İzmit, Bolu, Bilecik, Eskişehir, Kütahya; 8. Bölge: Antalya, Isparta, Burdur; 9. Bölge: Konya, Niğde, Kayseri, Aksaray, Kırşehir; 10. Bölge: Adana, Mersin, Silifke, Kozan, Cebeli-i Bereket, Antep, Maraş. Ayrıntılı bilgi için bkz. C. Z.Aghatabay, a.g.e., s. 120-121.
42 Mübadele ile Türkiye’ye gelenlerin iskânı için bkz. Mesut Çapa, “Yunanistan’dan Gelen Göçmenlerin İskanı”,
Atatürk Yolu, No. 5 (Mayıs 1990), s. 49-84.
43 C. Z. Aghatabay, a.g.e., s. 257.
44 Etabli kelimesi Fransızca olup; 1. Sağlam, oturmuş 2. İyice yerleşmiş, benimsenmiş, kökleşmiş 3. Kurulu, yerleşik 4. Yürürlükte olan anlamlarını taşımaktadır. (Bkz. Tahsin Saraç, Büyük Fransızca-Türkçe Sözlük Grand Dictionnaire Français-Turc, Adam Yayınları, İstanbul 2003, s. 548.) Lozan Barış Konferansı’nda Türkiye ve Yunanistan arasında yapılacak mübadele ile ilgili bir sözleşme imzalandı. İstanbul’da oturan Rumlar ve Batı Trakya’da oturan Türklerin yerlerinde kalacağı kararlaştırıldı. Mübadele komisyonunda etabli kelimesi iki devlet tarafından farklı yorumlanmıştı. Türk temsilcilere göre; İstanbul’da oturduğunu kanıtlayabilen kayıtlı Rumlar etabliye tâbi olacaktı. Yunan temsilcilere göre ise İstanbul’da fiili olarak oturan Rumlar etabliye tâbi olacaktı. 1924 yılında Uluslaraarası Adalet Divanı’na sorun taşındıysa da çözüme ulaşamadı. 1926’da imzalanan Atina Antlaşması ile sorun ortadan kalkmış oldu.
45 M. Hatipoğlu, a.g.e., s. 51.
46 C. Z. Aghatabay, a.g.e., s. 259.
47 K. H. Karpat, a.g.e., s. 26-27.
48 K. H. Karpat, a.g.e., s. 69.
49 M. Hatipoğlu, a.g.e., s. 115-116.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: XX. YÜZYILDA YUNANİSTAN’DAN TÜRKİYE’YE TÜRK GÖÇLERİ Yrd. Doç. Dr. Tuğba Eray Biber

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 31 Eki 2020, 16:51

Batı Trakya Türklerinin Göç Etme Sebepleri

Mübadele sonrasında da Batı Trakya’dan zorunlu Türk göçü devam etti. Bunun sebebi Yunan hükümetlerinin uyguladığı politikalardı. Bu politikaları daha iyi değerlendirebilmek için Batı Trakya’daki Türklerin sorunlarının ele alınması gerekmektedir.
Mübadele dışında tutulan Batı Trakya Türkleri, Yunanistan’ın en az gelişmiş bölgesinde yaşıyorlardı. Toplumsal faaliyet ve eğitim olanakları yoktu.53 Bu olumsuz koşullarla birlikte Yunan hükümetlerinin politikaları Batı Trakya’da yaşayan Türk halkını olumsuz etkiledi ve göçe zorladı. 1934 yılı sonlarında Batı Trakya’dan Türkiye’ye yapılan Türk göçlerini engellemek ve bölge halkına tavsiyede bulunmak için, Gümülcine’deki Türk Konsolosluğu ile Atina’daki Türk Elçiliği görevlendirildi. Hazırlanan raporda bölgede yaşanan sıkıntılar ve göç sebepleri şöyle özetlendi:54
• Arazilerin yeterli olmaması, Türkiye’den gelen ve Türk köylerine yerleştirilen Rum muhacirlerle geçinememek;

• Eğitim ve dinî ihtiyaçların giderilmesi için öğretmen ve din adamlarının bulunmaması;

• Türkiye’den gelerek halkı göçe teşvik edenlerin olması;

• Bulgarlarla savaş çıkacağı yönünde haberlerlerin yayılması;

• Şimdiye kadar Türkiye’ye gidenlerin, himaye görmüş olmaları;

• Türkiye’de akrabalarının olması.55

Batı Trakya Türklerini göçe zorlayan başka sebepler de vardı. Eğitim sorunları, inanç özgürlüğünün olmaması, vatandaşlıktan atılmalar, Türk kimliğinin reddi, vakıflar sorunu, bu sebeplerin başlıcalarıydı.


Eğitim Sorunları


Lozan Antlaşması’yla Batı Trakya Türkleri’ne cemaat hakları tanındı. Böylece Batı Trakya’da çocuklar millet sistemi mantığı içinde işleyen cemaat okullarına gitmeye başladı. Bu okullarda Kur’an-ı Kerim, Türk dili ve matematik öğretiliyordu. Bu sistem muhafazakâr görüşlere sahip, millileşme öncesi Müslüman kimliğin korunmasına önem veren Müslüman liderler tarafından (müftü, imam, vb.) yönetildi. Müslüman azınlık okullarında 1920 yıllarından başlayarak Türk millî bilincinin taşıyıcısı yenilikçiler ile millileşme öncesinin anlayışını sürdüren tutucu grup arasında azınlık okullarının nasıl olması gerektiğine dair görüş ayrılıkları oldu. Türkiye’nin de yardımı ile yenilikçiler güçlendi. Yunan Devleti bu durum karşısında bazen iki tarafı da farklı zamanlarda destekledi.56
Türkiye ile Yunanistan arasında 1950’li yılların başında esen dostluk rüzgârları eğitim alanına da yansıdı ve 20 Nisan 1951 tarihinde iki ülke arasında Türk-Yunan Kültür Anlaşması imzalandı.57 Aynı yıl Ankara Hükümeti, Türk-Yunan dostuluğunun bir göstergesi olarak Batı Trakya’da Türk okulları için talep edilerek 24 ilkokul öğretmenini tayin etti.58
İskeçe, Gümülcine ve Türk azınlığın yaşadığı daha birçok bölgede belki de en büyük sorun eğitimdi. Yunanistan ile Türkiye arasında 1953 yılında imzalanan bir anlaşma, her yıl karşılıklı olarak Batı Trakya ve İstanbul’a 25 öğretmenin gönderilmesini öngördü, daha sonra 1955 yılında öğretmen sayısı 35’e çıkartıldı. Ancak, aradan geçen süre zarfında Yunanistan, Batı Trakya azınlık okullarına Türkiye’den gönderilecek öğretmen sayısını giderek azalttı ve sadece 16 öğretmen için vize vermeye başladı. 1956 yılına gelindiğinde Trakya Gazetesi, Türklere karşı olan baskı politkasının yoğunlaştığını, Türkçe ders kitabı okuyan öğretmenlerin kovulduğunu ve Türk malı kalem kullananlara casus damgası vurulduğunu yazmıştır.59
Türkiye’de eğitim gören Batı Trakyalı Türk çocuklarının pasaportlu ve pasaportsuz olarak Yunanistan’a kabul edilmeyeceklerine dair 1958 yılında bir kararname çıkarıldı. Yunanistan’daki Türk ailelerinin de Türkiye’ye gelerek çocuklarını görmesine mani olmak için vatandaşlara pasaport verilmedi.60 Türkiye ve Yunanistan hükümetleri arasında 1958 yılında yapılan öğretmen değişimi sırasında, bazı Türk vatandaşı Rum öğretmenler itirazda bulundular. Bu itirazın sebebi ise patrikhanenin kendisine yakın olan Rumları Yunanistan’a göndermesiydi.61
Yunan Hükümeti, 1959 yılında aldığı bir kararla ilkokul öğretmenlerinin sınava tâbi tutulması zorunluluğunu kaldırdı, ilkokullarda Türkçe kitapların okutulmasına müsaade etti ve Türkiye asıllı öğretmenlerden 23’üne vize vermeyi kabul etti. Batı Trakya’da 300’den fazla Türk köyü vardır. Öğretmen olmadığı için, nüfusun büyük kısmı ilkokul mezunuydu. 1954 yılında yapılan bir anlaşma ile Türkiye 30 öğretmen gönderdi.62 Batı Trakya Göçmenleri Yardımlaşma Derneği tarafından 1956 yılında 18, 1958 yılında 16 öğrenciye burs sağlandı. 1959 yılı için 23 öğrenciye burs verilmesine çalışıldı.63
1964 yılına gelindiğinde Batı Trakya’da sadece iki azınlık ortaokul ve lisesi mevcuttu.
Her yıl ilkokullardan mezun olan 1.000 kadar öğrenci bu iki okula devam etmek zorundaydı.

Bu okulların fizikî koşulları ihtiyaca cevap vermiyordu. Nüfuslarının yaklaşık yarısını Batı Trakya Türk’ünün oluşturduğu Gümülcine ve İskeçe’de birer tane ortaokul ve lise azınlık okulu mevcut iken bu iki şehirde toplam 62 devlet lisesi vardı. Aynı zamanda bilgilerinin eksik olduğu gerekçesiyle üniversitelere Türk gençleri alınmıyor, Türkçe kitaplar okula sokulmuyordu.64 Türkiye’de öğretmenlik eğitimi alıp Yunanistan’a giden öğretmenler Yunanca sınavına tâbi tutuluyordu. Türkiye’de öğretmenlik eğitimi alıp, Yunanistan’a geri dönen Türk asıllı 118 Yunan vatandaşından sadece 20’si geçer not aldı.65 Öğretmen değişiminin amacı bölge halkına kendilerinden birinin bir azınlığın öğretmen olmasıydı. Ancak yine Yunan Hükümeti’nin uygulamaları yüzünden Türk azınlıkların çoğuna mesleği yaptırılmadı. Oysa Lozan Barış Antlaşması’nın 45. maddesine göre; Türkiye’nin Müslüman olmayan azınlıkları Rumlara tanınan her türlü haklar, Yunanistan tarafından da tanınacaktı. Bu maddeden anlaşılacağı üzere Yunanistan, Türk asıllı Müslüman vatandaşlarına Rum asıllı vatandaşlarına davrandığı gibi davranmak zorundaydı.66 1964’te İskeçe ve Gümülcine’den Türkiye’ye eğitim amaçlı giden 15 küçük Türk öğrenci Atatürk’ü tanımadıklarını söylemiş, sadece içlerinden biri “Yunanlıları kovmuştur” şeklinde bilgi vermişti.67 Bu durumdan da anlaşıldığı gibi Batı Trakya’da Türk tarihi eğitimi verilmiyordu.
1966 yılında Batı Trakya’daki Türk eğitim sistemine yapılan baskı devam etti. Yunanistan’da eğitimin başlamasına rağmen Gümülcine ve İskeçe’deki Türk okulları açılmadı.68 Türkiye’deki Rum okullarıyla Batı Trakya’daki Türk okulları konusu üzerinde yapılan görüşmelerde anlaşmaya varıldı. Dört dersin Türkçe okutulmasına karar verildi.69 Türkiye ile Yunanistan arasında 1951 ve 1968 yıllarında imzalanan kültür anlaşmalarına Yunan yönetimi sadık kalmadığı için Türkiye’den gelen yeni kitaplar öğrencilere dağıtılmadı. İlkokullardan mezun olan 1.000 öğrenciden sadece 90’ı kura usülü ile ortaokullara alındı.70
Yunan Hükümeti 2011 yılında Batı Trakya’daki Türk azınlığına ait 25 okulu birleştirdi ve 14’ünü kapattı. 2013’te de 12 azınlık okulu, öğrenci azlığından kapatıldı ve bu okulun öğrencileri başka okullara nakledildi.71 Görüldüğü üzere eğitim alanındaki problemler, Batı Trakya Türklerinin karşı karşıya kaldıkları en önemli sorunlardan ve göç nedenlerinden biriydi. Bu sorun, günümüzde de devam etmektedir.


50 Melike Karabacak, “Mübadele Döneminde Batı Trakya”, s. 190.
51 İbrahim Erdal, Mübadele (Uluslaşma Sürecinde Türkiye ve Yunanistan 1923-1925), IQ Kültür Sanat Yayıncılık,
İstanbul 2006, s. 343-354.
52 C. Zengin Aghatabay, a.g.e., s. 122-123.
53 Şükrü S. Gürel, Tarihsel Boyutları İçinde Türk-Yunan İlişkileri (1821-1993), Ümit Yayıncılık, Ankara 1993, s. 83.
54 BCA, nr. 30.10.0.0/116/810/8/97, 12.01.1935, s. 1.
55 BCA, nr. 30.10.0.0/116/810/8/97, 12.01.1935, s. 6-7.
56 Yorgos Mavromatis, “Yunanistan’da Hıristiyan Göçmenler ve Müslüman Azınlıklar Eğitimin Millî
Homojenleşmedeki Rolü”, Yeniden Kurulan Yaşamlar 80. Yılında Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi, der. Müfide Pekin, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2005, s. 361-362.
57 1951 tarihli Türk-Yunan Kültür Anlaşması’na göre, her yıl karşılıklı olarak azınlık ortaokul ve liselerine gönderilmesi kararlaştırılan 35 öğretmen kontenjanı, Yunanistan tarafından, İstanbul’daki Rum Azınlığın sayısının azlığı ve mütekabiliyet ilkesi öne sürülerek, 1991-1992 öğretim yılından itibaren 16’ya düşürüldü. Bkz. “Yunanistan’da Türk Varlığı”, TC Dışişleri Bakanlığı internet sitesi, http://www.mfa.gov.tr/bati-trakya-turk- azinligi.tr.mfa erişim tarihi: 10 Mayıs 2014.
58 “24 öğretmen Batı Trakya’ya Gidiyor”, Milliyet, 9 Kasım 1952, s. 1.
59 “Yunan Makamlarının Türk Azınlığına Baskısı”, Milliyet, 7 Aralık 1956, s. 1.
60 “Yunan Makamları Batı Trakyalı Türklere Baskıyı Arttırdılar”, Milliyet, 21 Ocak 1958, s. 5.
61 “Yunanistanla Öğretmen Mübadelesinde İhtilaf”, Milliyet, 11 Ağustos 1958, s. 2.
62 BCA, nr. 30.1.0.0/123/790/1, 17.02.1959, s. 4.
63 BCA, nr. 30.1.0.0/123/790/1, 17.02.1959, s. 3.

64 “Yunanistan’daki Türk Azınlığa Baskı Yapılıyor”, Milliyet, 17 Nisan 1964, s. 7.
65 “Yunanistan’daki Türkler Öğretmensiz Bırakılıyor”, Milliyet, 22 Eylül 1964, s. 1.
66 Abdullah Pulat Gözübüyük, “İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türkleri”, Milliyet, 06 Ekim 1964, s. 2.
67 “İmam Olmak İçin Batı Trakya’dan Gelen Türk Çocukları Atatürk’ü Tanımıyor”, Milliyet, 22 Eylül 1964, s. 1.
68 “Batı Trakya’daki Türk Okulları Hala Açılmadı”, Milliyet, 19 Ekim 1966, s. 3.
69 “Batı Trakyadaki Türk Okullarında Dört Ders Türkçe Okutulacak”, Milliyet, 27 Ekim 1966.
70 Muhittin Soyutürk-Feyyaz Sağlam, Uluslararası Batı Trakya Paneli 31 Ağustos 1995 (Tebliğler-Belgeler-
Yankılar), Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmir Şubesi Yayınları, İzmir 1996, s. 48.
71 “Yunanistan’da Türk Azınlığı”, TC Dışişleri Bakanlığı internet sitesi, http://www.mfa.gov.tr/bati-trakya-turk- azinligi.tr.mfa erişim tarihi: 10 Mayıs 2014.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir