18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Girit İle ilgili Akademik Yayınlar
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 19:55

BELGE 1-min.png
BELGE 1-min.png (294.41 KiB) 10106 kere görüntülendi

T. C.
İZMİR DEMOKRASİ ÜNİVERSİTESİ
FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ









ÜÇÜNCÜ İKTİSAT TARİHİ KONGRESİ BİLDİRİLERİ-2


(İZMİR, 25-27 NİSAN 2019)





EDİTÖR KURULU
MUSTAFA ÖZTÜRK
AYŞE DEĞERLİ




BİLDİRİLER

2. Cilt


Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 19:56

18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI

Mukataas of Crete in the 18th Century

AYŞE NÜKHET ADIYEKE*



Özet

Girit Osmanlı egemenliği altına alındığı süreçte iki kez tapu tahrir sayımları yapıldı. Bunlardan ilki 1650’de henüz Kandiye kuşatmasının sürdüğü bir dönemde Kandiye ve çevresi dışında kalan yerlerin Hanya ve Resmo’nun sayımının yapıldığı tapu tahrir sayımıdır. Bu sayım Osmanlı tahrir geleneğini aynen yansıtmaktadır. Defterde önce eyaletteki padişah ve beylerbeyi hasları sonra vakıf ve mülk araziler sonra da eyaletteki zaim ve sipahilerin dirlikleri kaydedilmiştir. 1669 yılının sonbaharında Kandiye de Osmanlı yönetimine girmiş, böylelikle adanın tamamı artık Osmanlı memleketi olmuştur. Fazıl Ahmet Paşa, şehri ele geçirdikten sonra eyaletin merkezini buraya taşımış adanın tamamının sayımının yapılmasını emretmiştir. Sadece toprak tasarruf edenlerin yazıldığı 1670 tarihli bu sayım çerçevesinde toprağın hukuki statüsünde çok önemli bir değişikliğin olduğu göze çarpmaktadır. 1650 düzenlemeleri ile örfî olan ada haracî toprak statüsüne geçirilmiştir. Bir başka önemli husus da adada özel mülklerin söz konusu olmasıdır. Hububat üretiminin yapıldığı tarlalar ve diğer topraklar Girit’teki tüm Osmanlı egemenliği süresince, Osmanlının başka memleketlerinde olmadığı biçimde özel mülkiyete açık olmuştur. Geleneksel Osmanlı tahrirleri çerçevesinde yapılan bu sayımlar ile toprak, Venedik mirası olarak özel mülkiyetin varlığı kabul edilmiş ve öşrî olarak kaydedilmiştir. Girit’te kurgulanan bu yeni sistem 18. yüzyılın başına kadar devam etmiş, 1704-1706 yıllarında (Hicri 1116-1117) adada üçüncü kez yeni bir tahrir yapılarak eyaletteki vergilerle ve tımar topraklarıyla ilgili yeni birtakım düzenlemeler yapılmıştır.
Girit’te 1704-1706 yıllarında böyle bir tahrire niçin ihtiyaç duyulduğu, tahririn kanunnamesinde açıklanmaktadır. Girit hazinesine tabi mukataaların yıllık geliri, masrafını karşılayamadığı için birkaç seneden beri taksitler düzenli olarak ödenemiyordu. Bunun önüne geçilmesi için ve hazineye zarar verilmeden yeniden, evkaf, zeamet, tımar ve havass-ı hümayun reayalarının tahririnin gerekliliği belirtiliyordu.
Girit’te Osmanlı egemenliğinin kurulduğu ilk andan itibaren köylerin çok büyük bir kısmı padişah hassıdır. 1670 tahririnde sultan hassı olarak yazılı köyler, 1705 sayımında “hass-ı hümâyûn” olarak yazılmıştır. Bu sayımda çok sayıdaki köy de “cedîd hass-ı hümâyûn” olarak kaydedilmiştir. Böylece padişah haslarında %130’luk önemli bir artış görülmektedir.
18. yüzyılın başlarında tımarların kaldırılarak bunların padişah haslarına aktarılması Girit’e özgü bir durum değildi. 17. yüzyılın sonlarında Osmanlı maliyesi daralmış bir merkezi ve genişlemiş bir mahalli karaktere sahipti. Buna bir önlem


* Prof. Dr. nukhetadiyeke@gmail.com
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 19:57

olarak bu tarihten itibaren tersi bir süreç işlemeye başladı. Özellikle tımarların yerini mukataaların alması bu sürecin bir parçası idi. Bu çerçevede daha önceki tarihlerde daha az rastlanan dirliklerin havass-ı hümayuna dönüştürülme olayı 18. yüzyılda mukataalaşma sürecini belirleyen genel bir eğilim halini aldı. Osmanlı’nın birçok yerinde olduğu gibi 18. yüzyılın başlarında Girit’te de benzeri bir durum söz konusudur. Adanın fethini takiben 30-35 yıl boyunca mukataalar, tedrici bir gelişme içinde tımarların aleyhine genişledi. Nihayet 1705 yılında bu genişleme tımarların tümüyle havas-ı hümayuna katılarak mukataalaşması ile son buldu.
Bildirimizde 18. yüzyılda Girit’te sözü edilen bu dirliklerin mukataalaşması süreci incelenecektir. İltizama konu olan mukataa birimlerinin nasıl oluşturulduğu ve Girit’teki mukataaların merkezle idari ve iktisadi bağlantısı ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: Girit, Osmanlı, tahrir, mukataa.
Abstract
When Crete was a part of the Ottoman Empire, deed compositions were registered twice. The first of these occurred in 1650 when Kandiye was under siege in the places outside the environs of Kandiye, including Hanya and Resmo. This registry strictly reflects the Ottoman tradition. At first, the properties of the Sultan and the governors, then the foundations’ lands and state lands, and finally, the properties of the Sipahi and Feoffees were recorded in the register. In the autumn of 1669, Kandiye entered under the Ottoman Empire’s rule, thus the whole island became the property of the Ottomans. Fazil Ahmet Pasha ordered the counting of the entire island, and relocated the center of the province to Kandiye after the city was captured. It is remarkable that in the context of this counting of 1670, which includes only the landlords, there was a significant change in the legal status of the land. The status of the island registered as customary according to the regulations of 1650, was changed to “tributary” (haraci) land. Another major point is that there are private properties on the island as well. The fields where cereals were produced and other lands remained as the private property during the Ottoman’s sovereignty in Crete. This practice is different from the other countries of the Ottoman Empire. With these countings conducted within the framework of traditional Ottoman registry, the existence of private property in the land was acknowledged and the land was recorded as the Venetian heritage. This new system constructed in Crete maintained until the beginning of the 18th century, and in 1704-1706 (Islamic Calendar 1116-1117), a new counting was established for the third time on the island, and a new set of regulations on taxes and timar in the province were ascertained.
The reason why such counting was needed in Crete in 1704-1706 was explained in the code of census. Since the annual income of the mukataa under the Cretan treasury was insufficient to cover its expense, the installments could not be paid on a regular basis for several years. It was stated that this trend should be prevented and a new census was needed to register the pious foundations, feoffs, timar, and the imperial hasslands (havâss-ı hümâyûn) rayahs.
From the first moment when the Ottoman sovereignty was established in Crete, a large part of the villages was the property of the Sultan. The villages registered as
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 20:00

the property of the sultan in the 1670 census, were registered as “hass-ı hümâyûn” in 1705. In this census, many villages were registered as “cedîd hass-ı hümâyûn”. Thus, a significant increase of 130% is witnessed in the properties of the Sultan.
At the beginning of the 18th century, the timar was dismissed and acknowledged as the property of the Sultan. This wasn’t something specific to Crete. In the late 17th century, the central character of the Ottoman finance was decreased while the local character increased. As a precaution, starting from this date, a reverse process had begun. Especially, replacement of timar by the mukataa was a part of this process. In this context, the transformation of the properties into havass-ı hümayun, which was rare before, became the general trend that determined the mukataa process. Like in many other parts of the Ottoman Empire, a similar situation was present in Crete at the beginning of the 18th century. 30-35 years after the conquest of the island, the mukataa expanded gradually at the expense of timar. Finally, this expansion ended when all tımar lands were incorporated to havas-ı hümayun in 1705.
In this paper, we are going to examine the process of these properties to become mukataa in Crete in the 18th century. The study reviews how the mukataa units, subject to iltizam, were formed. In addition, the administrative and economic connection of the mukataa in Crete with the center will be examined as well.
Key Words: Crete, Ottoman, tahrir, mukataa.
Giriş
Girit Osmanlı egemenliği altında sui generist (nev’i şahsına münhasır) bir
coğrafyadır. Girit eyaletindeki mukataaların işletilmesinde de bu durum teyit
edilmektedir. Girit’te mukataaların tespiti çabasının ilk adımı olan bu çalışmada öncelikle mukataa kavramı üzerinde durmakta yarar vardır. Osmanlı maliyesinde “mukataa” teriminin kullanılması ile ilişkili olarak yüzyıllar içinde birkaç kez anlam kayması yaşandığı tespit edilmektedir. Başlangıçta iki taraf arasında sözleşmede kararlaştırılan meblağ (kat’ edilen kesilen meblağ-maktu’) anlamında kullanılan terim, bir süre sonra vergilerin belirli bir meblağ karşılığı iltizama verilmesi anlamında yöntemin tanımlanmasında kullanılmıştır. Ancak 17. yüzyıldan itibaren vergilerin iltizama verilmesinden iltizama konu olan vergi biriminin adlandırılmasına doğru bir anlam kayması yaşamıştır.
Bu anlamda mukataa, genel olarak devlete ait bir gelir kaynağı, hazineye gelir sağlayan bir vergi kaynağı veya devletin satın alma hakkı anlamına gelir. Bu içerikle işaret ettiği olgular gümrük, ihtisâb gibi devlete ait vergi gelirleri, devlete ait tuzla, mumhane, başhane gibi işletmeler ile altın ve gümüş madenlerinden satın alma tekeli şeklinde örneklendirilebilir1.






1 Deniz Karaman, “XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Ankara Sancağındaki Mâlikâne-Mukataalara Dair
Bazı Bilgiler”, bilig, Bahar / 2004, sayı 29: ss. 139-176, s.140.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 20:01


Ekonominin tüm bileşenlerindeki üretim ve ticaretten elde edilen gelir ile alınan her türlü vergileri kapsayan unsurlar 2 , mukataa birimlerini oluşturmaktadır. Bu çalışmanın ana çerçevesini oluşturan mukataa, iltizama konu olan, hazinece yıllık nakdi bir gelir yekûnu olarak kıymetlendirilen ve içerik ve mekân itibarıyla birbirine yakın bir veya birkaç vergi kaynağının birleşimini temsil ve ifade eden mali birimler olarak kavramsallaştırılmıştır3. Devlete ait vergi ve işletme gelirleri kimi zaman tek tek kimi zaman da birleştirilerek bir paket halinde mukataa birimi haline getirilmiş ve işletilmiştir.
Mukataa birimlerinin (paketlerinin) içeriğini oluşturan gelir kalemlerinin çeşitliliği ile kapsadığı mekânın (coğrafyanın) genişliği arasında genellikle ters orantı vardır4. Yani mukataa paketinin içerdiği vergi ve resimlerin çeşidi arttıkça, kapsadığı mekânın sınırları daralmakta; buna karşılık tütün rüsumu, miri kahve rüsumu gibi tek bir vergi unsuru içeren mukataa biriminin sınırı da o ölçüde genişlemekte, örneğin tüm Akdeniz limanlarını içine alabilecek kadar genişlikte bir coğrafyaya ulaşabilmektedir.
Mukataa birimlerinin oluşturulmasında hazinenin gözettiği temel etken denge yani istikrardır. Hazine nazarında birer mali hesap birimi olarak mukataaların gelirleri bakımından istikrar ve az çok öngörülebilirlik özelliği taşımaları önemli idi. Mukataanın kapsadığı alanın genişliği veya içerdiği vergi unsurlarının sayısı arttıkça sağladığı gelirin yıllık istikrarı da artardı5. Örneğin bir mekandaki gerilemeyi başka bir mekandaki artış dengeler veya bir vergi kalemindeki düşüşü başka bir vergi kalemindeki artış dengelerdi.
İster vergi demeti olsun ister mekân olsun mukataa birimlerinin
oluşturulmasında gözetilen etkenlerden biri de vergilendirme masraflarının en aza indirilmesidir. Örneğin küçük bir coğrafi alanda birçok vergi kaleminin toplanmasında çok sayıda görevli ayrı ayrı işlem yapmak yerine bunlar bir demet haline getirilerek ve hepsi tek bir görevlinin ya da mültezimin sorumluluğuna verilmiştir.
Mehmet Genç, hazineye sağladığı yıllık gelir hacmi itibarıyla birkaç yüz akçeden 10-20 milyon akçeye kadar değişen büyüklükte mukataalar olduğu gibi, mekân boyutu olarak bir köy veya mezra sınırları içinde kalan mukataalar yanında bir kaza ya da sancağı kapsayan hatta birkaç eyaleti içine alanları da olduğunu ifade etmektedir6.
Mali kapasitelerinin ve mekân sınırlarının farklılığı ve çeşitliliği göz önüne
alındığında mukataaları belirli bir kategorizasyona tabi tutmak zordur. Yine de bir


2 Avarız ve cizye vergileri mukataa birimlerinin dışında bırakılmışlardır. Ancak M. Genç bazı sınırlı bölgelerde vergi toplama masraflarını azaltmak için avarız ve cizyenin de mukataalara bağlandığına dair nadir örnekler olduğunu ifade etmektedir. Bkz. Mehmet Genç, “Osmanlı Maliyesinde Mukataa Kavramı”, Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi, Osmanlı Maliyesi, C. 1, (ed. M. Genç, E. Özvar), İstanbul 2006 ss. 57–64, s. 60
3 Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi, Ötüken Yay., İstanbul 2000, s. 101
4 Genç, agm, s. 58
5 Genç, agm, s. 60
6 Genç, agm, s. 58
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 20:02

deneme çabasıyla en genel tanımla merkezi ve merkezi olmayan mukataalar şeklinde kaba bir ayrım yapılabilir7. Merkezi mukataalar geliri merkez hazineye ait olan ve merkezden satışı yapılan (yani iltizama verilen) mukataalar olarak somutlaştırılabilir. Merkezi mukataalar genellikle imparatorluğun önemli bir bölümünü kapsayan yüksek gelire sahip tek unsurlu (tek bir vergi unsurunu içeren) mukataalardır. Örneğin pamuk ve iplik ihracatına uygulanan miri resim İstanbul hariç tüm imparatorluk için merkezde tek bir mukataa olarak örgütlenmiştir. Keza kahve tüketiminden alınan özel tüketim vergisinin (miri rüsum-u kahve) bütçe gelirlerine %1’e yakın katkısı vardır ve biri İstanbul diğeri Suriye olmak üzere iki mukataa halinde örgütlenmiştir. İmparatorluğun tüm liman kentlerinde iç tüketime sokulan kahvelerden alınan bu vergi bu iki mukataa biriminin işletmesi dahilindedir.8 Yine bütçe gelirlerinin %1’ini sağlayan tütün gümrüğü mukataası tek unsurlu bir birim olarak imparatorluğun tamamını kapsamak üzere sadece 10 kadar mukataa halinde örgütlenmişti9.
Merkezi olmayan mukataalar ise satışı vergi kaynağının bulunduğu yerde yapılan ve/veya işletilmesinin yerel hazinelere ait olduğu mukataalardır. Bunlar da yine bir vergi kaleminden (gümrük gibi) oluşabildiği gibi birkaç vergi unsurunun bir araya geldiği belirli bir mekânı kapsayan birimler halinde örgütlenebilir.
Girit, Akdeniz’in önemli bir ticaret ve ulaşım noktası olması hasebiyle mukataaları bu çerçevede zeytinyağı, sabun, kahve, şem-i asel (balmumu) gibi merkezi mukataaların yetki alanında yer almaktadır. Ancak adaya ait diğer tüm gelirler Girit defterdarının yönetimindeki Girit hazinesinde kayıtlı olup merkezi olmayan mukataa birimleri halinde yerinde örgütlenmişler ve yerinde
yönetilmişlerdir.
Çalışmamızda kullandığımız başlıca kaynaklar Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bab-ı Defteri tasnifi altında yer alan Girit Hazinesi evrakı ve Girit hazinesi defterleridir. Girit defterdarlarının yıllık muhasebe kayıtlarının yer aldığı bu kaynakların dışında Maliyeden Müdevver defterler arasında yer alan Girit mukataalarının 18. Yüzyıla ait mukataa kayıtları da incelenmiştir. Bunlar arasında özellikle 1719 yılında Girit mukataalarının malikane olarak satışı sırasında oluşturulmuş olan ve 19. yüzyıla kadar üzerinde mukataaların işlemlerini takip edebildiğimiz MAD_d 09511 nolu defter çalışmamızda temel kaynak niteliği oluşturmaktadır. 10 Ayrıca Girit’te mukataaların Girit hazinesince yerinde satış işlemleri örneklerine de adanın şeriye sicillerinden ulaşmamız mümkün olmuştur.




7 Murat Çizakça, İslam Dünyasında ve Batıda İş Ortaklıkları Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yay. İstanbul
1999, s. 129
8 Ayşe Nükhet Adıyeke, “İstanbul Kahve Rüsumu Mukataası: 18. Yüzyılda Akdeniz’de Kahve Ticaretinde İstanbul’un Baskısı”, Uluslararası 10. Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu, 12-13 Nisan 2018 Girne Üniversitesi, KKTC, Yayınlanmamış taslak metin.
9 Genç, agm. s. 59
10 Toplam 117 sayfadan oluşan bu defterin bütünüyle ele alıp incelenmesi bir bildiri sınırlarının çok ötesindedir. Bu nedenle defterden sadece mukataa birimlerinin belirlenmesinde yararlanılmış olup üzerinde çalışmalarımız devam etmektedir.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 20:03

Mukataa haline getirilen gelir kaynağına ait hasılatın kim tarafından toplanacağı konusu aynı zamanda mukataanın nasıl yönetileceği veya hangi yöntemle işletileceği sorununu da beraberinde getirmektedir. Klasik dönemde hem ayni verginin merkeze ulaşmasındaki zorluk, hem de asker ihtiyacının yerinde karşılanması amacına hizmet eden Tımar sistemi görevlilerin vergi kaynağı halkı korumasını sağlıyor ve güvenlik ihtiyacını karşılıyordu. Ancak 17. yüzyılın sonunda Osmanlı hazinesi, karşı karşıya kaldığı mali krize çözüm getirmek ve artan nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla hazineye ait vergi gelirlerinin satışında yeni bir yöntem geliştirdi. İltizam verginin hazineye nakit olarak ulaşmasını sağlıyordu.11 Mukataanın işletilmesinde bu noktadan itibaren giderek yaygınlaşan yöntem de emanet12 veya iltizam oldu.
Sermaye sahibi bireylerin devlete yaptıkları peşin/nakdi ödemeler karşılığında belirli bir mekânın (coğrafyanın) ya da vergi kaynağının oluşturduğu mukataa birimindeki vergileri toplama imtiyazı elde ettiği sistem iltizam sistemidir. Devlet, artan masraflarını karşılamak amacıyla mevcut vergi haklarını süratle nakdi mekanizmanın içine sokma ihtiyacı duymuş, böylece 16. yüzyılın ortalarından itibaren vergi gelirlerinin tahsislinde tımar ile iltizam eşit oranlarda uygulanmıştır. 17. yüzyıldan itibaren iltizam tımar sistemi aleyhine genişlemiş; tımarı oluşturan dirlikler mukataaya dönüştürülerek iltizam yöntemi içine alınmıştır. Diğer yandan “…devletin
18. yüzyıl başlarından itibaren genişlettiği iktisadi faaliyet ve yatırımları da yeni mukataaların oluşmasına katkıda bulunmuştur”13.
İltizam genellikle üç yıllık süreler için açık artırma ile yapılırdı. İltizam yönteminde belirli bir süre için vergi tahsiline talip olan mültezim, elde ettiği kar kendine ait olduğu gibi zarardan da sorumlu olurdu. Mukataaların yıllık gelirinin asgari kıymeti maliye tarafından belirlenir ve hazine defterine kaydedilirdi. Bir yıl içinde sağlayacağı azami kıymeti ise kar amacı güden mültezimlerin rekabetiyle müzayede şartları içinde belirlenirdi. Mültezimler mukataayı yıllık vaat ettiği gelir, masrafları ve sağlayacağı kar tahminine göre kıymetlendirir ve buna göre açık arttırmada devlete yıllık ödemeyi kabul ettikleri miktara dair tekliflerini yaparlardı14. Hazine en yüksek teklifi yapan mültezime bir ila üç yıl için değişen sürelerde o mukataayı vergilendirme hakkını devrederdi. Bu devir işlemi merkezi mukataalar için imparatorluk merkezinde yapıldığı gibi Girit’te de bulunan merkezi olmayan ve eyalet hazinesine tabi olan mukataalar için eyalet merkezinde yapılırdı. Eyalet merkezinde yapılan bu müzayede ve yetkilendirmelerde mültezime Girit hazinesinden imzalı mühürlü defter sureti ve şartname verilirdi15
.




11 Genç, age, s. 103-105
12 Madenler gibi önemli ve devlet tarafından kontrol edilmesi gereken işletmeler veya kârlı olmadığı için mültezimler tarafından tercih edilmeyen yerler emâneten yönetilirdi. Emânet yönteminde hazîne tarafından görevlendirilen ve emin denilen kişi ve ona tabi belli bir memur kadrosu ile işletme söz konusudur. Emin devletten maaş alır ve zarar durumunda sorumluluk üstlenmezdi. Karaman, agm, s. 140
13 Genç, agm, s. 62
14 Genç, age, s. 101
15 Örnekler için bakınız: Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Resmo (Girit) Şeriye Sicilleri, (RŞS), no.
58, s. 65 ve s. 90; no. 55, s.13 etc.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 20:06


Müzayedede peşin ödeme yapan sermaye sahibinin temel amacı geçici bir süre vergi tahsilini üstlendiği mukataanın ihyası veya himayesi değil mümkün olduğu kadar yüksek kar etmekti. Zaman içinde durağan hale gelen iltizam yerine yine vergi gelirini hazineye nakit olarak sağlamak fakat aynı zamanda da “vergi kaynağını ihya ve idame etmek üzere”16 yaşadığı sürece değişmeyecek bir mültezimin tasarrufuna bağlamak düşüncesi malikâne sistemini doğurdu. Cizye ile bazı avarız ve nüzul bedeli olarak alınan vergiler hariç, akla gelebilecek vergi kalemlerinin hemen tümü müzayede ile satılacaktı. Alan kişi muaccele adı altında bir “kefalet” 17 ödemek koşuluyla yıllık vergisini üstlendiği mukataayı hayatının sonuna kadar malikâne olarak tasarruf hakkına sahip olacaktı. Böylece devlet vergi kaynağını her yıl müzayede etme külfetinden kurtulmuş, muaccele ile hazineye bir anda yüklü bir nakit akışını sağlamış ve bu ön ödemeyle gelecek yılların vergisini de güvence altına almış oluyordu. Girit’te de mukataalar aynı gerekçelerle fakat merkezi mukataalardan ayrı olarak18 1719 yılında ilan edilen fermanla Girit’te malikâne olarak satışa sunuldu19.
Girit’te mukataa birimleri, adada Osmanlı egemenliğinin kurulmasının hemen arkasından şekillenmeye başlamıştır. Adada fetihten hemen sonra bağımsız muhasebeli bir defterdarlık oluşturulmuş, defterdarlığın emrinde bir muhasebeci, bir ruznamçeci, bir mukataacı ve bir de baki kulu görevlendirilmiştir. Defterdar, mukataaları iltizama vermek, gelirleri toplamak, vazife ve ödemeleri yapmakta tam yetkili ve her yılsonunda muhasebe defterlerini ve özetlerini düzenleyerek imparatorluk merkezine ulaştırmakla sorumludur.
(H.1081) 1670 yılında Defterdar Mehmed Efendinin muhasebe kaydına göre adanın mukataa gelirleri toplamı 7.146.568 akçadır20. 1670 tarihli bu muhasebe defteri Girit hazinesinin Kandiye’nin fethinden sonraki ilk muhasebe kaydıdır. Bu dönemde adada 480 mukataa birimi oluşturulmuştur. Bu defterde kayıtlı mukataa birimleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Tablo 1: 1670 m./1081 h. Tarihinde Mukataaların Dağılımı21
BELGE 2.png
BELGE 2.png (4.23 KiB) 10105 kere görüntülendi

16 Genç, age, s.105.
17 Çizakça, age, s.143.
18 Osmanlı maliyesinde malikane uygulaması 1695 yılında ilan edilen fermanla yürürlüğe girmiştir.
19 Ayşe Nükhet Adıyeke, “Farming out of Mukataas as Malikane in Crete in the Eighteenth Century: The Rethymno Case” in The Eastern Mediterranean Under Ottoman Rule: Crete 1645-1840, Halcyon Days in Crete VI, 13-15 January 2006, Rethymno 2008, pp.233-242.
20 BOA (sonraki dipnotlarda BOA kısaltması kullanılmayacak; Osmanlı Arşivi belgelerinin sadece
tasnif kodu ve numarası verilecektir) MAD_d no.4970, s. 1.
21 MAD_d 4970
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 20:10

BELGE 3.png
BELGE 3.png (8.81 KiB) 10105 kere görüntülendi
1670 yılında 7.146.568 akça olan mukataa gelirleri 1673 (H.1084) yılında 9. 524.154’e yükselmiştir. Bu dönemde adanın tüm bütçe gelirlerinin 20.863.086 akçe olduğu göz önüne alınırsa mukataa gelirlerinin tüm gelirlerin %45,6’sını oluşturduğu apaçık görülmektedir.22
Tablo-2: 18. Yüzyılın Başlarında Adanın Mukataa Gelirlerinin Bütçe İçindeki Payları
BELGE 4.png
BELGE 4.png (8.05 KiB) 10105 kere görüntülendi
* 1132-33 yıllarında adada mukataaların kayd-ı hayat şartıyla malikane olarak satılması ile bütçeye malikanenin peşin ödemesi olan muaccele eklenmiştir.
Adada mukataa birimlerinin çoğalması (H.1117) 1705 yılında yapılan adanın son tahriri ile tımarların hassa dönüştürülmesi ve mukataa birimlerine dahil edilmesi ile sağlanmıştır. 18. yüzyılın başlarında tımarların kaldırılarak bunların padişah haslarına aktarılması Girit’e özgü bir durum değildi. 17. yüzyılın sonlarında Osmanlı maliyesi daralmış bir merkezi ve genişlemiş bir mahalli karaktere sahipti23. Buna bir


22 D.BŞM. GRH., no.2/110
23 Ahmet Tabakoğlu, Osmanlı Mâlî Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2016, 320.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: 18. YÜZYILDA GİRİT MUKATAALARI Prof.Dr.A.Nükhet BİRİK ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 20:13

önlem olarak bu tarihten itibaren tımarların yerini mukataaların aldığı bir süreç işlemeye başladı.
Osmanlı’nın birçok yerinde olduğu gibi 18. yüzyılın başlarında Girit’te de benzeri bir durum söz konusudur. Adanın fethini takiben 30-35 yıl boyunca mukataalar, tedrici bir gelişme içinde tımarların aleyhine genişledi. Nihayet 1705 yılında bu genişleme tımarların tümüyle havas-ı hümayuna katılarak mukataalaşması ile son buldu.24 Tımar sahibi olan, “neferatın bi’l-cümle mutasarrıf oldukları tımarları havass-ı hümayuna tashih olunmak münasib ve evla olduğu…” bildirildi25 . Aynı vesikada bu durumun pratik gerekçeleri de bildiriliyordu. Buna göre; “Girid hazinesine tabi mukataatın iradı senevi muayyen olan masarifini ihata itmediğinden birkaç seneden beru tedahül26 kabul etmekle bu tedahülün refi lazım olub irad-ı hazine-i mezbureye kesr ve noksan getirilmemek…” amacı güdülüyordu. Tarihçi Raşid’e göre bu meblağın toplamı yüz elli yük (15 Milyon) akçe tutuyordu27.
Öte yandan fetihten itibaren gerçekleşen ilk sayımlarda da adada köylerin çok büyük bir kısmı padişah hassı olarak kaydedilmiştir. 1705 sayımında çok sayıda köy “cedîd hass-ı hümâyûn” olarak tanımlanmıştır28. Özellikle Kandiye’de cedid hass-ı hümayunlar eklendiğinde padişah haslarında %130’luk önemli bir artış
görülmektedir. Hass-ı hümayun köy sayısının çokluğu aşısından ikinci sırada Resmo gelmektedir, ancak 1670 yılından itibaren bundaki artış %20 civarındadır. Hanya’daki has köyleri de neredeyse ikiye katlanmıştır. Ada genelinde hass-ı hümayun köy sayısında %74’lük bir artış söz konusudur. Sancaklara göre Padişah hasları olan köy sayısı aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Tablo 3: 1705 Tahrirlerinde Sancaklara Göre Padişah Hasları Köy Sayısı
BELGE 5.png
BELGE 5.png (3.01 KiB) 10105 kere görüntülendi
1705 tahriri ile yapılan bu düzenlemeler çerçevesinde ada topraklarının yaklaşık
%82,25’i padişah hassı haline getirilmiştir. Vüzera hasları da toplam toprağın
%7,95’ini oluşturmaktadır ki bu bütün hasların toplamının ada toprağının %90’ının üzerinde bir yekun oluşturması demektir. Adadaki toprağın %6’sını ise vakıf ve temlik araziler oluşturmaktadır. Toprağın %3,8’lik bir kısmının da statüsü belirtilmemiştir.


24 Hacer Ay, Girit’teki Mukataaların Malikane Olarak Satılması, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi),
Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 1996, s. 6
25 C. ML. no: 00612-25248-001
26 Tedahül: Bir muayyen para veya borç taksidi verilmeden diğerinin işlemesi, ödemelerin muntazam
işlememesi.
27 Raşid Mehmed, Tarih-i Raşid, c. III, Matbaa-yı Amire, İstanbul 1282, s. 137
28 Tımarların padişah hassına dönüşmesi bir önceki yüzyılda da yaşanmıştır. Nitekim 1650 sayımından 1670 sayımına padişah hasları neredeyse iki katına çıkmıştır. Ersin Gülsoy, Girit’in Fethi ve Osmanlı İdaresinin Kurulması (1645-1670), Tarih ve Tabiat Vakfı Yayını, İstanbul 2004, s. 302
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 6 misafir