Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Girit İle ilgili Akademik Yayınlar
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 18:50

gelirlerinin ve vergilerinin mufassal deftere tashihi için de gereken emirnameler gönderilmiştir31.
1670 tahririnden kısa bir süre sonra, Temmuz 1673’de Resmo’ya tabi Pigi karyesi Valide Sultan’ın Resmo varoşunda inşa ettirdiği cami için vakfedildi. Ayrıca bu karyenin yakınındaki iki çiftliğin gelirleri de Valide Sultan’ın İstanbul’da inşa ettirdiği cami-i şerif kandilleri için vakfedildi32. Valide sultanın Kandiye’de yaptırdığı cami için de ayrıca üç köy kaydedilmiştir. Pedye kazasına tabi Apasolori karyesi vakıf kaydedildikten sonra, hass-ı hümayun köylerinden Milapotamu’ya bağlı Ayuna (?) ve Ayo Yanni karyeleri bu vakfa eklenerek tashih olunmuştur 33 . Bu vakfa ayrıca Kenurya’da 4 manastır eklenmiştir 34 . 1705 tahrirlerinde Apasolori (Apesokari) karyesi hariç diğer 3 köy aynen devam etmiştir. 1881 düzenlemesi de durumda bir değişiklik göstermemiştir.
Tapu tahrir defterlerinden izleyebildiğimiz son vakıf Sofu Mehmet Paşa vakfıdır. Kandiye’nin fethinden sonra kurulan Sofu Mehmet Paşa Camisi’ne 3 köy vakfedilmiştir. Temnos kazasına bağlı Ayo Silas ve Ayo Velasi (?) karyelerinin yanı sıra serdar-ı ekrem Ahmet Paşa temliki olan Yerosa (Brusa) köyü de bu vakfa eklenmiştir. Bu durumun mübadeleye değin devam ettiği anlaşılmaktadır.
Tapu tahrir defterlerinde olmayan fakat 1881 kayıtlarında ve buna dayalı olarak hazırlandığı anlaşılan Mübadele defterlerinde bunlara ek olarak 5 vakfa daha rastlanmıştır. Bu vakıfların ilki Sultan Mehmed vakıfları idi. Mühimme defterinde, “Sultan Mehmed Han hazretlerinin Kandiye kalesi haricinde vaki Şeyh Ali Efendi’nin Bektaşi Tekkesi’ne vakf eylediği karye ber-mucib-i vakfiye” kaydı ile yazılı olan Kandiye sancağına tabi, Pedye nahiyesinde vaki Voni karyesi kayıtlı idi.35 Mühimme defterinde Sultan Mehmet’e ait başka bir vakıf köyü yazılı olmasa da Mübadele defterinde, Sultan Mehmet Han vakfı olarak Kandiye’de bulunan caminin kandil masrafı için Kandiye’ye bağlı 3 köy daha zikredilmektedir. Bunlar Kırcaşan (?), Mangasi (?) ve … (okunamamış) karyeleri idi. Tapu tahrir defterlerinde bu köylerin tamamı değil ancak belli mukataaları veya köy vergilerinin bir kısmı vakıf geliri olarak tescil edilmiştir.
Serdar-ı ekrem Fazıl Ahmed Paşa’nın Kandiye’de yaptırdığı cami vakfı da ilginç bir özellik göstermektedir. 1881 düzenlemeleri çerçevesinde Menofaç kazasına bağlı Aya Varvara ve Aya Tuma (?) karyelerinin, Milopotamo kazasına bağlı Mefaritsis (?) karyesinin bu vakfa bağlandığı görülmektedir. Bu köylerin yakınlarındaki çok sayıda metoh ve manastır da bu vakıflara dahil edilmiştir. Keza mübadele tasfiye defterinde bu köylerin Fazıl Ahmet Paşa vakfına kayıtlı olduğu


31 Tah., d. no: 820, s.123; Valide Sultan Vakfı olan Pigi karyesi hakkında ayrıca bkz: BALTA Evangelia- OĞUZ Mustafa, Liva-i Resmo Tahrir Defteri, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2009, s. 159, dipnot 232
32 Tah., d. no: 822, s. 406-407. 1705 tarihinde yapılan tahrirler çerçevesinde düzenlenmen 1 numaralı defterin 166 ve 167 varakları arasında ekli 25 Haziran 1738 tarihli vesikada Resmo Sancağındaki Pigi karyesinin 1069 [M. 1658-1659] senesinde Valide Sultan vakfına devredildiği yazılmaktadır.
33 Tah., d. no: 825, s. 11-14
34 Tah., d. no: 825, s. 453
35 Mühimme Defteri, no: 263
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 18:51

görülmektedir. Burada dikkat çeken olay, Kandiye’nin fethinden kısa bir süre sonra yapılan Fazıl Ahmet Paşa Camisinin 1670 ve 1705 tahrirlerinde vakıf köyleri kayıtlarına rastlanılmamasıdır.
Tapu tahrir defterlerinde rastlanmayan önemli bir vakıf da Medine’de kurulan bir medrese vakfıdır. 1881 kaydında, “Vezir Muradpaşazade’nin mahlulundan Darü’s-Saade Ağası el-Hac Beşir Ağa’nın mutasarrıf olduğu kurayı Medine-i Münevvere’de bina buyurdukları medreseye vakfeylediği” kaydedilmiştir36. Bu köyler Hanya’ya bağlı Murniye ve Meşkila köyleriydi. Tahrir defterlerinde bu köyler temliktir ve büyük bir ihtimalle bu vakıf 18. yüzyılda kurulmuştur. Bu vakıf ve bağlı köyleri Mübadele kayıtlarında da mevcuttur.
Eski kayıtlarda olmayıp sadece Mübadele defterlerinde gördüğümüz iki tane vakıf bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Defterdar Ahmed Paşa’nın Kandiye’de yaptırdığı çeşme vakfıdır. Bu vakfa bağlı 2 tane köy vardı. Bunlar, Milopotamo kazasına bağlı Vaderu ve Ayomaria karyeleridir. Diğer vakıf da Muharrir Hasan Efendi’nin Kandiye’de yaptırdığı mescit vakfı idi. Bu vakfa da Kandiye kazasına bağlı Ashuya Hamedi (?) karyesi bağlanmıştı. 17. ve 18. yüzyıllarda bu köylerin tamamı değil sadece zeytinyağı mukataaları vakıf geliri idi37. Geçen süre içinde bu köylerin bütün gelirlerinin ve mülkiyetinin bu vakıflara aktarıldığı anlaşılmaktadır.
Osmanlı döneminde Girit’teki 1.100 civarındaki köyün 35-55 tanesi vakıf köyüdür ki bu toplam köylerin %3,2 ila 5 arası bir oran oluşturur, bu yüksek bir oran değildir. Vakıf köylerinin çok büyük bir kısmının Resmo ve Hanya kazalarına bağlı olması dikkat çekicidir. Kandiye ve Stia’da vakıf köyleri oldukça azdır. Bu durum vakıf köylerinin çok büyük bir kısmının ilk tahrir ile şekillendiğini göstermektedir.
Vakıf köylerinin idaresi de özel bir hiyerarşiye tabi idi. Haremeynü’ş-Şerifeyn vakıflarının ve selatin vakıflarının en üst yöneticisi Darü’s-Sade Ağası idi. Bu vakıfların her türlü idari ve mali işlemleri bu ağanın izni ve bilgisi ile yapılıyordu. Yine bu tür vakıfların merkez bürokrasisi ile olan işlemleri de bu kanaldan yürütülüyordu. Vakıfların bölgedeki temel yöneticileri de vakıf mütevellileri idi. Girit’teki vakıfların büyük bir çoğunluğu tevliyet vakıfları olduğu için 38 vakıf mütevellilerinin ailenin ahfadından seçildiği görülmektedir. Örneğin 18. yüzyılın başlarında Sofu Mehmet Paşa vakıflarının mütevellisi olan Sofu Mehmet Bey vefat etmiş ve yerine “eslah-ı evlatdan” büyük kızı Ayşe Hatun vakıf mütevellisi tayin edilmiştir39. Bu vakfın mütevelliliğini bir süre sonra Fatma Hatun getirilmiş onun ölümüyle de bir başka kız kardeşi vakıf mütevelliliğine tayin edilmiştir40.


36 Mühimme Defteri, no: 263
37 bkz. Yukarıda dipnot: 3
38 Andreya Kopasis, “Girid’in Ahval-i Umumiye ve Tarihiyesi”, Mecmua-yı Ebu’z-Ziya, c. VII/ 69,
(Cemazielevvel 1315), s. 1093
39 Vikelea Kütüphanesi, Kandiye Şeriye Sicili, (KŞS.) no: 2, s. 290. Bu defterin ilk 148 sayfası Yunanca yayınlanmış, bu kısmı yayınlanmamıştır. Ierodikeio Irakliou Defteros Kodikas (Meros A 1672-1674, ke Meros B 1683-1686), Gülsün Ayvali, İlias Kolovos, Marinos Sariyannis, (ed. Elizabeth Zachariadou), Vikelea Dimotiki Bibliotiki, Iraklio 2014. Yayımlanmayan çevirileri kullanmamıza imkân veren Girit Üniversitesi, Akdeniz Araştırmaları Enstitüsündeki dostlarımıza teşekkür ederiz.
40 KŞS., no: 2, s. 236
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 18:53


Selatin vakıfları için böylesi bir durum söz konusu olamayacağı için Darüssaade Ağası’nın onayı ile resmi prosedürler tamamlanarak yerel yöneticilerce resmi bir mütevelli tayin ediliyordu. Sultan İbrahim evkafı mütevelliliğine 1680 senesi Martından itibaren 6 seneliğine Küçük Mehmet Ağa tayin edilmiş ve bu durum kadı siciline kaydedilmiş41, 1689 yılında bu kişinin görevi tekrar uzatılmıştır42. Aynı yıl Sultan Mehmet Han vakıfları mütevelliliğine Ali Efendi tayin edilmiştir.43 Aslında bu kişiler sultan adına “mütevelli kaim-i makamı” oluyorlardı. Nitekim Mart 1674 tarihli bir belgede; Kandiye Kalesi’nde olan Vezir-i Azam Ahmet Paşa vakfına ait mezra, köy ve bilcümle yerlerin zapt ü rabtı için bir yıllığına Osman Ağa “bi’t-tarikü’l- emanet tevfiz ve sipariş olunub mütevelli kaimimakamı nasb ve tayin” olunmuştu44.
Olağanüstü durumlarda yerel yöneticiler, mütevelliliğe geçici çözümler getiriyordu. 22 Mart 1708 tarihinde Girit valisi Vezir Numan Paşa, asıl vakıf mütevellisi gelinceye değin vakf-ı mezbur imamı olan Ali Efendi’yi “vekil-i mütevelli nasb etmiş” idi 45 . Keza 1748 yılı Mart ayında da Sultan İbrahim vakfına Girit defterdarı Süleyman tarafından Mustafa Efendi resmi mütevelli vekili tayin edilmiştir46. 1755 yılı Temmuzunda Resmo’da olan Valide Sultan evkafının vekili Mehmet Kethüda vefat etmiş ve yerine Ahmet Bey görevlendirilmiş bu durum ilgili kişilere resmen bildirilmiştir47.
Mütevelli tayin edilen kişiler kimi zaman vakfa ait işleri kendileri takip ediyorlar kimi zaman da bir vekil tayin ediyorlardı. Sofu Mehmet Paşa vakfı mütevellisi Fatma Hatun, vakfın “umur-u mühimme ve levazımatını görmek için”, Kandiye’de sağ kol alay beyisi Mustafa Ağa’yı vekil tayin etmiş, Mustafa Ağa da vekaleti kabul ettiğini beyan ederek şahitler önünde işlem mahkeme kaydına girmiştir 48 . Mütevelli vekilliğine resmi bir görevlinin getirilmesi işleri idarenin kullanımı açısından çokça başvurulan bir yöntem gibi görünüyor. Nitekim 1673 sonbaharında Fazıl Ahmet Paşa vakfı “mütevelli nazırlığı” görev değişiminde eski görevli mukabeleci Ali Efendi bin Abdullah, yeni vekil ise yerli cebecibaşı Süleyman bin Mustafa Ağa’dır49.
Vakıflarda, görevli olarak kayıtları tutan bir vakıf kâtibi vardı. Bazen bir kâtip birden fazla vakıfta görev yapabiliyordu. Örneğin 1127 (M. 1716-1717) yılında erbab- ı kalemden Ahmet Çelebi hem Sultan İbrahim Vakfı’nın hem de Gazi Hüseyin Paşa Vakfı’nın Kâtibi idi50. Kâtiplerin yanı sıra vakfın diğer işlemlerini yapacak farklı vakıf görevlileri de mevcuttu.



41 RŞS., no: 98, s. 56
42 KŞS., no: 5, s. 265-266; Ierodikeio Irakliou Pemptos Kodikas (Meros A 1673-1675), (Meros B 1688- 1689), Maria Varuha, Fotini Hayreti, Marinos Sariyannis, (ed. Elizabeth Zachariadou), Vikelea Dimotiki Bibliotiki, Iraklio, 2008, s. 478, hüküm no: 843. (Çeviriler kitap olarak refere edilecektir)
43 KŞS., no: 5, s. 265; Kitap, s. 478, hüküm no: 842
44 KŞS., no: 5, s. 130; Kitap, s. 267-268, hüküm no: 449
45 RŞS., no: 55, s.169
46 RŞS., no: 365, s.142
47 RŞS., no: 415, s. 451
48 KŞS., no: 2, s. 290, belge no: 895
49 KŞS., no: 5, s. 24-25; Kitap, s. 90, hüküm no: 82
50 RŞS., no: 3109, s. 30
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 19:39

Genel olarak vakıf köylerinin vakıf yönetim şeması aşağıdaki gibidir.
BELGE 7.png
BELGE 7.png (6.76 KiB) 3018 kere görüntülendi
Vakıf yöneticilerinin en önemli görevi; “mutad-ı kadim üzere aşar ve rüsumat ve sair vakfa aid cüzi ve külli mahsulatı ahz ve kabz edib taraf-ı aherden kimesne” ye müdahale ettirmemekti.51 Bu çerçevede vakıf köylerinde yaşanan en önemli sorun köylerdeki vakfa ait vergilerin toplanması idi. Anlaşıldığı kadarıyla bu vergilerin toplanması devletin kendisine ait vergileri toplama usulüne benzer bir şekilde yapılıyordu. Mütevelli veya onun temsilcisi vergi toplama işini bir başka kişiye mukataa olarak veriyordu. Ne var ki bu durum eski tarihlerden beri sorunlar oluşturmuştu. 1652 yılı başlarında; Gazi Hüseyin Paşa vakıf köylerinin “zabt u rabtı” mütevelli tarafından her sene bir başkasına verilmekle köy ahalisine nice baskılar yapılmakta ve vakfa da önemli zararlar verilmekteydi. Bu köylerin aşar ve diğer vergilerinin artık bir başkasına verilmemesi ve “müstakim ve dindar ve perhizkar” bir kişi olan Musli Ağa’ya on seneliğine verilmesi kararlaştırılmıştır.52 Musli Ağa’nın “aher”den olmamasının statüsünü bilemiyoruz ama anlaşılan bu köylerin vergilerinin toplanması işi bu kişiye iltizam edilmiştir. Nitekim Valide Sultan evkafına ait Resmo’daki bazı çiftlik ve karyelerin geliri Mustafa Efendi’ye “... esedi guruşa maktu ve der-uhte ve iltizam” olunmuştur53.
Vakıf köylerine ait vergi toplama işi toptan olmayıp köyler için ayrı ayrı da
olabiliyordu. Aynı tarihlerde Hüseyin Paşa evkaf köylerinden Prases ve Hıro




51 KŞS., no: 5, s. 130; Kitap, s. 267-268, hüküm no: 449
52 Oğuz, agt., s. 463, belge no: 1001
53 KŞS., no: 4, s. 456; Ierodikeio Irakliou Tetartos Kodikas (Meros A 1672-1674), (Meros B 1683- 1686), Gülsün Ayvali-Fotini Hayreti-Pinelopi Fotinou-Marinos Sariyannis, (ed. Elizabeth Zachariadou), Vikelea Dimotiki Bibliotiki, Iraklio 2010, s. 670, belge no: 1160
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 19:40

Manastırı köylerinin 1061 yılı (1651-1652) aşar ve diğer vergileri “ber-vech-i maktu” Kurt Ağa’ya verilmiştir54.
Vakıf yöneticilerinin bir başka görevi, vakıf emlakının “zabt ü rabt ve vezaifi verüb ve evkaf-ı şerife levazımın görüb ve sene ahirinde muhasebesin gördükten sonra fazla zuhur eyleyen evkaf-ı şerife mahsulün vakıf için eda ve teslim edip tahrir olunduğu şurut üzere mutasarrıf olub hilaf-ı şer ve kanun olagelmişe mugayyir …” davranmamaktı55. Ne var ki bazen görevliler görevlerini ihmal edebiliyordu. 1689 yılında Sultan İbrahim vakfı nazırı Küçük Mehmet adlı kişi sekiz seneden beri vakfın muhasebe hesaplarını merkeze göndermemişti. Bu çerçevede, “vakfın umuru meçhul” kaldığı için bu kişi azledilip yerine Ali Efendi atanmıştır.56.
Vakıf görevlilerinin muhasebe kayıtlarını merkeze göndermek konusunda gevşeklik göstermeleri ilerleyen zamanda da rastlanılan bir durumdu. 1714 Ekim sonları Kasım başlarına tarihlenen Darü’s-Sade Ağasının Girit’teki vakıf mütevellilerine gönderdiği bir mektup oldukça ilginç ve bilgi vericidir. Girit’te bulunan Sultan İbrahim, Sultan Mehmet, Valide Sultan, Gazi Hüseyin Paşa ve Sofu Mehmet Paşa vakıfları mütevellilerine gönderilen mektupta; görevlilerin kendi idarelerindeki vakıfların senelik gelir ve giderlerini, mukataalardan ve diğer kaynaklardan elde edilen gelirleri bir akçe şaşırmadan ayrı ayrı defter edip, vakıfnameleri ve mültezimlerin temessükleri ile kâtipler vasıtasıyla merkeze göndermeleri isteniliyordu. Bu iş için dergâh-ı âli bevvaplarından Mustafa Bey mübaşir tayin edilmişti. Görevlilerin buna uygun davranmaları, verilen defterlerin hilafında hiçbir şey olmaması emredilerek, aksi takdirde sadece azl olunmayıp, cezalandırılacakları da bildiriliyordu57.
Başta mütevelliler olmak üzere, nazırlar, kâtipler ve diğer görevliler vakıf gelirlerinden kendilerine tahsis edilen maaşı alıyorlardı. 1684 yılında Kandiye Kalesi Valide Sultan Camisi evkafının Kâtibi Ahmet Halife’nin maaşı, yevmi on akçe idi ve bu para mütevelli eliyle kendisine ödeniyordu58.
Vakıfların yönetimi açısından önemli bir zafiyet, 1820-1830 yılları arasında adada yaşanan çatışmalar sırasında oluşmuştur. Eylül 1828 tarihli Haremeyn ve Selatin Evkafı Nazırı Abdi Ağa’nın arzında; Girit’teki bu vakıfların daha önceden senelik 16.000 kuruş bedel ile iltizama verildiğini fakat 1236 senesinden (M. 1820- 1821) beri vergilerin düzenli toplanamadığı, toplanabilen bazı vergilerin de ancak vakıf mürtezikalarının elinde kaldığından yakınılmıştır. Yerel yöneticilerden bu dönemin hesapları ve akçeleri istenilerek gerekli önlemin alınması bildirilmektedir59. Bu sorun nasıl çözümlendi bilemiyoruz fakat bu tarihten birkaç yıl sonra Girit’teki





54 Oğuz, agt, s. 461, 462, belge no: 948, 950
55 KŞS., no: 4, s. 456; Kitap s. 669-670, belge no:1159. Benzeri bir tanım için aynı yer, belge no: 1160.
56 KŞS., no: 5, s. 265-266; Kitap s. 478, belge no: 843
57 RŞS., no: 3109, s. 134
58 KŞS., no: 4, s. 469; Kitap s. 677, belge no:1174
59 RŞS., no: 253, s. 45-46
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 19:41

Gazi Hüseyin Paşa vakıflarının Kandiye’deki çiftlik ve köyleri hasılatını idare tahsil etmek için Zikri Ağa görevlendirilmiştir60.
Vakıf köylerinde yaşanan en önemli problem vergiler olmuştur. Durumu şu
şekilde özetlemek mümkündür.
“Evkaf karyeleri reayaları hatt-ı hümayun şevket-makrun ile mağruzü’l-alem ve maktuü’l-kadem min-külli’l-vücuh serbest olub hin-i fetihden berü üzerlerine edası lazım gelen aşar-ı serbestiye ve rüsumat-ı sairelerin kanun ve defter mucibince eda eylediklerinden sonra ehl-i örf taifesi tarafından veçhen mine’l-vücuh müdahele ve teaddi olunmayub vakıf mütevellileri tarafından serbestiyyet üzere zabt ve rabt olunagelmiş” idi.61
Bu durum birçok vesikada da bu şekilde yazılmıştır. Kanun ve defter mucibince
verilecek olan vergiler aslında tımar köylerinden oransal açıdan farklı değildi62.
Vakıf köylerinin vergi düzenlemelerinin genel sisteme paralel olmasına rağmen mültezimlerin birçok zaman buna uymayıp vergileri kendilerince toplandıkları görülmektedir. Özellikle 1705 tahrirlerinden sonra 18. yüzyılın karışıklıklarıyla orantılı vakıf köylerinin vergi tahsilatında önemli sorunlar yaşanmıştır. 1713 yılı Temmuzunda Sultan İbrahim vakfı köylerinden Prasis köyü reayası arzuhal yazarak; köylerinin eskiden beri “serbest” olup hariçten bir kişinin gelip tekâlif-i şakka istememesi konusunda ellerinde berat olduğu halde son zamanlarda kendilerinden ordu akçesi, pişkeş ve sair tekâlif-i örfiyye istenilerek rencide edildiklerini bildirmişlerdir. Girit valisi Vezir Numan Paşa gönderdiği buyrulduda, Resmo muhafızı Mehmet Paşa’yı ve Resmo kadısını; Prases karyesi reayasından ordu ve saman akçesi ve sair tekâlif talep edilmemesi konusunda kesin bir dille uyarmıştır63. Ne var ki bu ve benzeri problemler 18. yüzyıl boyunca devam edip gitmiştir64.
Vergilerle ilgili yaşanan bir başka problem de bu köylerin vergilerine diğer görevlilerin müdahalesi idi. Bu köyler eskiden beri serbest olup ortaya çıkan işlemlerin vakıf görevlilerince yapılması genel bir kural idi65. Buna rağmen Vakıf köyleri reayası vergilerini eda ettikten sonra miri görevliler de gelip tasallut ediyordu. Yönetim bunu engellemek için de emirler göndermiştir66. Suistimaller sadece görevi olmayan resmi kişilerden gelmiyordu. Bazen vakıf görevlileri de reayayı rencide ediyordu. Vakıf reayasının “üzerlerine lazım gelen aşar-ı şeriye ve rüsumat-ı saireleri her ne ise kanun ve defter mucibince olageldiği üzere eda eylemeleri”67 gerektiği



60 16 Aralık 1830 tarihli kayıt. RŞS., no: 253, s. 91
61 RŞS., no: 60, s. 137.
62 Vergi şekillenmesi için: Adıyeke-Adıyeke, agm., s. 19-20; KŞS., no: 2, s. 298, belge no: 907.
63 RŞS., no: 58, s. 92.
64 Eylül 1712 tarihli şikâyet ve düzenlemeler için, RŞS., no. 58, s. 4; Nisan 1715 tarihli şikâyet ve düzenlemeler için, RŞS., no. 3109, s. 138; Haziran 1747 tarihli şikâyet ve düzenlemeler için, RŞS., no. 365, s. 176; Temmuz 1761 tarihli şikâyet ve düzenlemeler için, RŞS., no. 60, s. 188
65 RŞS., no: 49, s.39.
66 1720 tarihli İsfakya köyleri için RŞS., no: 415, s. 253; 1742 tarihli Valide Sultan evkafı Pigi karyesi
için, RŞS., no: 59, s.186-187.
67 RŞS., no. 60, s. 137.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 19:42

halde Prases ve Hro Manastırı köyleri aşar ve rüsumunu ber-vech-i maktu alan Kurt Ağa reayadan fazla vergi toplamıştır68.
Vergilerle ilgili tersi problemlerin de yaşandığı oluyordu. 1743 Ocak ayında Haremeyn-i Şerife evkafı nazırı Darüssaade Ağası Beşir Ağa’nın şikayetinde Girit’teki Haremeyn evkafı köylerindeki reayanın yedi senedir bağ vergisini vermedikleri, vakıf görevlilerinin bağların dönüm resmini talep ettiklerinde de bağlarımız bozuktur diye sızlanılarak vakfın zarara uğratıldığı yazılmıştır. Gelen emirname ile resm-i dönümün diğer bağlarda ne ise o şekilde vakfa verilmesi bildirilmiştir69.
Vergilerle ilişkilendireceğimiz bir başka problem de angaryalardı. Özellikle Hüseyin Paşa vakfı köylerinden Prasis ve Hro Manastırı zımmi reayasının sürekli olarak bu konuda suistimal edildiği anlaşılmaktadır. Bu iki köy reayasının berat-ı alişan mucibince Resmo’daki cami ve imaretin bakım ve tamir işlerinde istihdam edilmesi söz konusudur. Ne var ki 1652 Ağustosunda bu köylerin reayası, vakıf görevlisi Musli Ağa tarafından çeşme ve diğer hizmetler için çalıştırılmış, reaya da bu angaryalar konusunu merkeze şikayet etmişlerdir. Merkezden gelen yazıda bu durumun engellenmesi isteniliyordu 70 . Bu konudaki suiistimaller ve yakınmalar devam edip gitmiştir. 1707 Mayısında Resmo kalesi zabitlerinin kalede lazım olan meremmet (tamir), karakol hizmetleri ve sair işleri için bu köylerin reayasını kullanıyorlardı71. 1709 tarihli bir başka kayıt; bu köylerin reayası kendilerine eziyet edildiğinden, yakınarak “ikide bir hizmet eylemeye iktidarımız kalmadı” şeklinde yönetimden yardım istemişlerdir. Merkezi müdahaleden önce Numan Paşa, Resmo yöneticilerine, reayaya bu konuda baskı yapılmaması konusunda buyruldu göndermiştir72.
18. yüzyılda dönemin iktisadi ve mali problemleri vakıf köylerinde de yaşanmıştır. 1765 yılında, Gazi Hüseyin Paşa vakfı mütevellisi Fatma Hanım’ın şikayetinde, Haremeyn-i muhtereme evkafı reayasının öteden beri serbest oldukları halde son zamanlarda Kandiye, Hanya ve Resmo tercümanlarının bu köy reayasını, “şurut-u serbestiyetname-i hümayun” eskidir, yenisini isteriz diye rencide ettiklerinden yakınmıştır. Merkezden serbestiyet yazısının yenisi istenilmiş ve kısa bir süre sonra da bu yazı Girit’e gelmiştir. Gelen emirname bu tarihlerde serbestiyetin nasıl uygulandığı hakkında da önemli ayrıntılar sunmaktadır. Buna göre, öncelikle Haremeyne tabi mukasafatın serbestiyet-i kadimelerine uyulacağı ve şimdiye kadar nasıl zabt ve tasarruf olunagelmiş ise bundan sonra da böyle uygulanacağı hatırlatılmıştır. Ahalinin evamir-i şerife ile vaki olan tekâlif ve hazeriyeyi toplamağa memur kişilere bu vergiler ödendikten sonra Haremeyn reayasından kesinlikle teşrifiye, kudumiye, mübaşiriye, zebhiye baha ve tekâlif-i şakka gibi vergiler hiçbir kişi tarafından talep edilmeyecekti. Bu konudaki işlemleri ve ortaya çıkacak


68 Oğuz, agt., s. 461-462, belge no: 948, 950
69 RŞS., no: 59. s. 127, 128. Aslında Girit’teki bağların tahriri genel bir problemdir. Adıyeke-Adıyeke,
agm., s. 16 vd.
70 Oğuz, agt., s.515, belge no: 1058, 1060
71 RŞS., no: 55, s. 168
72 RŞS., no: 55, s. 169
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 19:43

problemleri mahallinde voyvodaları marifetiyle ve marifet-i şerle görülecek ve reayaya eziyet edilmeyecekti73.
Vakıf köylerinin vergileri ile ilgili önemli bir problem Girit’te ayaklanmaların yoğun olarak yaşandığı 19. yüzyılın son çeyreğinde yaşanmıştır. Modernleşme ile yaşanan yeni gelişmeler, evkaf düzenlemeleri ve çatışmalarla birlikte evkaf köylerinin aşar gelirlerinin vilayet bütçesine kaydedilmemesi her yıl Vilayet Genel Meclisi’nde önemli tartışmalara konu oluyordu. 1883 yılında meclisteki Hristiyan üyelerin adada vakıf aşarı tanımadıkları ve vakıf köylerinin aşarını vilayet bütçesine eklenmek zorunda olduklarına dair bir karar aldılar. Babıali bu kararı tanımadı ve Meclis çalışmalarını tatil etti74. Ertesi yıl Babıali bu soruna şöyle bir çözüm üretti. Aşar-ı mevkufe hasılatından vakıflar için toplam 500 bin kuruş ayrılarak oluşturulan evkaf idarelerine verilecek kalan para da eyalet bütçesine eklenecekti75. Bu düzenlemeler çerçevesinde bu tarihte adadaki evkaf köylerinin tahrirleri yapıldı ve kapsamlı bir bilançosu çıkarıldı.
Vergi sorunlarıyla ilgili üzerinde duracağımız son konu cizye vergisi idi. Bu durum sadece Gazi Hüseyin Paşa’nın Haremeyn evkafına aktardığı İsfakya karyelerinde yaşanmıştır. Vakıf düzenlemeleri çerçevesinde “surre-i şerife içün dolab-ı Haremeyne teslim edilen” 5.000 kuruş maktu cizye vergisinin 1762 yılında 1.357 tane evrak eklenerek 7.500 kuruşa çıkarılması düşünülmüşse de bunun uygun olmadığı ve eskisi gibi devam edilmesine karar verilmiştir76.
Vergilerin dışında vakıf köylerinde yaşanan sorunlardan birisi köylere bağlı alanların tespiti ve bu alanların kullanımı olmuştur. 1668 tarihli bir kayıtta Hüseyin Paşa evkafı Prases köyü yakınında olan bir mezra ve Yanodi (?) metohu yeni tahrirde belirsiz bir hal almıştır. Eskiden beri mahsulatın vakıf tarafından alındığı ve başkasının müdahalesi olmadığı halde burası bir süre önce defterhane-yi amire defterlerinde “açıkdır deyu” havas-ı hümayuna kayd olunmuştur. Vakfın zarar gördüğü için buraların gelirlerinin vakfa aktarılması isteniliyordu77. Benzeri bir sorun da 1658 yılı Temmuzunda yaşanmıştır. Resmo sancağında Yanudi karyesi fetihten beri “hariç ez-defter” olup Hüseyin Paşa vakfı olan bir köye oldukça yakın olduğundan dolayı vakıf mütevellileri bu köyün vergilerini almışlardır. Defterhane-yi amirede olan vakıf defterlerinin incelenmesi sonucu bu köyün vakfa dahil olmadığı tespit edilerek 3.000 akçe ile baş muhasebeye kaydolunarak vakıfla ilişkisinin kesilmesi sağlanmıştır78.
Kandiye kadısına gönderilen emirnamede; Köprülüzade Ahmed Paşa’nιn Girit evkafının mütevellisi arz-ı hal sunup vakıf köylerinden Magarites karyesinin sınırı dahilinde olan ve eskiden beri öşür ve diğer vergilerin bu vakıf tarafιndan alınagelen


73 RŞS., no: 49, s. 39
74 Ayşe Nükhet Adıyeke, Osmanlı İmparatorluğu ve Girit Bunalımı (1896-1908), Türk Tarih Kurumu
Yayını, Ankara, 2000, s.104
75 İntibah, (Hanya), 21 Mayıs 1300. (M. 2 Haziran 1884)
76 KŞS.,no: 3, s. 353-354; Ierodikeio Irakliou Tritos Kodikas (1669/73 ke 1750/67), Eleni Karancikou,
Pinelopi Fotinou, (ed. Elizabeth Zachariadou), Vikelea Dimotiki, Iraklio 2003, s. 420-421, belge no: 850
77 RŞS., no: 98, s. 76
78 RŞS., no: 98, s. 74
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 19:44

bir miktar yerler için yakınlardaki Pluma (?) Metohu ruhbanları “o yerler bizim tasarrufumuzda olan metoh toprağιndandιr” diye buraları tasarruf ediyorlarmış. Yapılan incelemede bu yerlerin adı geçen vakıf köyünün sınırı dahilinde olduğu o diyarιn “müsin ve ehl-i vukuf ve bi-garaz ve mutemedinaleyh kimesnelerin şehadetleriyle şer’en sabit ve zahir” olmuştu. Öşür ve diğer vergilerinin de vakfa ait olduğuna dair kadılık makamından hüccet alındığı halde rahipler buna uymuyordu. Merkezden gelen emirde durumun yerinde incelenerek bu konuda vakfın hakkının korunması emrediliyordu79.
Vakıf köylerinde yaşanan bir başka problem de reayanın yerleştirilmesi ve mülkiyet sorunu idi. Savaş sırasında ve hemen sonrasında boş kalan arazilerin ve evlerin üretim yapan insanlara verildiği görülmektedir. 1649 yılı sonlarında Hüseyin Paşa Vakıf köylerinden Hro Manastır köyünde, Markadoni Koca adlı harbi Frenk köydeki tarlasını, bağını, zeytinliğini ve evini bırakıp kaçmıştır. Bir süre sonra harabe haline gelen bu malları Manoliça Kaloyeri imar edip işlemeye başlar ve bunun üzerine bu gayrı menkuller de vergisini herkes gibi vakfa eda etmek kaydıyla bu kişiye bırakılmıştır80. Aynı köyde benzer bir şekilde Corci adlı kişinin bıraktığı bir ev, bir bahçe, çeşitli meyveli ve meyvesiz ağaçlar, tahmini 20 mezurluk tarla ve 250 dip zeytin ağacı ve bir değirmen İstamad adlı zımmiye bırakılmış, kadı marifetiyle kendisine tapu tezkeresi de verilmiştir81. Bu işlem çerçevesinde İstamad ile vakıf mütevellisi görevlisi olan Kurt Ağa arasında nasıl bir ilişki vardı bilemiyoruz.
Benzeri bir mülkiyet bırakma ve düzenleme işlemi Kandiye savaşından birkaç yıl sonra Eylül 1671 tarihinde yaşanmıştır. Sofu Mehmet Paşa vakfına bağlı Brusa köyü ahalisinden birçok gayrı Müslim reaya mahkemeye başvurmuşlardı. Buna göre adı geçen köyde Müslümanların tasarrufunda olan 130 dönüm arazinin yanı sıra 400 dönüm arazi bu reayaya verilip burada tavattun etmeleri için kendilerine ferman verilmiştir. Ne var ki bu 400 dönümün 140 dönümü Fazıl Ahmet Paşa’nın temliki olan Topaltı bölgesinde kalmaktaydı. Dolayısıyla kendilerine 400 dönüm değil 260 dönüm arazi verilmiş, hane başına da 13,5 dönüm toprak kalmıştır82. Müslüman reayadan alınan 130 dönüm arazi ve ayrıca verilen 400-130=260 dönüm arazi toplam 390 dönümlük bir toprağa tekabül eder. Hane başına 13,5 dönüm toprak dağıtıldığına göre; 390÷13,5=29 hane yapmaktadır. Bu da vakıf köylerine yapılan bu imar amaçlı yerel şenlendirme faaliyetinin bireysel bir uygulama olmadığını göstermektedir.
Vakıf köylerinde yaşayan köylüler tıpkı diğer has köylerde olduğu gibi özel mülkiyet hakkına sahiplerdir 83 . Bu çerçevede ellerinde tuttukları araziler için kendilerine tapu belgesi veriliyordu. Dolayısıyla vakıf köylerinde de özel mülkiyet geçerli idi. Ne var ki bu konuda da bazen sorunlar yaşanabiliyordu. 1714 yılında Sofu Mehmet Paşa vakfı köylerinden Ayo Vilaşa sakinlerinden Ali adlı kişi yaptığı başvuruda; ada toprağının arazi-i haraciyyeden olmakla ahalisinin ellerinde tuttuğu



79 KŞS., no: 5, s. 127; Kitap, s.263-264, belge no: 440
80 Oğuz, agt., s. 460, belge no: 946
81 Oğuz, agt., s. 462, belge no: 952
82 KŞS., no: 2, s. 39, Kitap, s. 177, belge no: 307
83 Girit’te toprağın kişilerin özel mülkü olarak kabul edildiğine dair; Adıyeke-Adıyeke, agm., s. 4-5.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: Osmanlı Giritinde Vakıf Köyler Doç.Dr.Nuri ADIYEKE

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 12 Ara 2019, 19:45

bağ, bahçe, bostan ve sair arazinin kendi mülkleri olup vefat ettiklerinde vereseleri
arasında kanun üzere taksim olunması defter-i hakanide yazılı olduğu
hatırlatılmaktadır. Ne var ki adı geçen vakfın evladiyet üzere mütevellisi olan Fatma Hanım ve vekilleri aldıkları vergilere kanaat etmeyip reayadan biri vefat edince veresesine intikal eden emlak ve arazisi vakfa ait olur diye araziyi zapt ediyorlarmış. Daha önceden vakıf köyünde ölen kişilerin diğer yerlerde olduğu gibi kalan toprağının mirasa esas olduğu ve buna tecavüz edilmemesi bildirilmiştir. Buna rağmen Ali kendisine miras kalan toprağın vakıf yöneticilerince zapt edilip başkasına satıldığından şikâyet etmektedir. Merkezden gelen yazıda ise durumun incelenerek Ali için “ihkak-ı hakk” edilmesi emredilmiştir84.
Vakıf olarak kurulan köylerde durum açıktır. Fakat temlikten çevrilen vakıf köylerindeki durumun biraz daha karışık olduğu görülmektedir. Hem toprağın mülkiyeti bir kişiye temlik edilmiştir, hem de burada yaşayan reaya toprağı kendisinin kabul etmektedir. Örneğin, Pigi karyesi bütün arazisi ile İstanbul Bahçekapu’da ve Kandiye kalesi varoşunda yaptırdığı camiler için Valide Hatice Sultan’a önce temlik edilmiş bilahare vakfa dönüştürülmüştür. Bu durumu vakıf yöneticileri toprağı işleyenlerin “taraf-ı vakftan muaccele misillü icar” olarak yorumlamışlardır. Özellikle “bila varis” ölen reayanın toprakları vakıf yönetimince vakıflar için zapt edilince yerli halkın tepkisini çekiyordu. Bu durumda idarenin de vakıftan yana karar verdiği görülmektedir, bu durumdaki toprakların vakıf yönetimince zapt edilebileceği kararlaştırılmıştır85.
Vakıf köylerindeki yukarıda anılan problemlerin yanı sıra bazı daha küçük problemler de yaşanıyordu. Sultan İbrahim vakfı mütevellisinin yazdığı arzuhalde; bu vakfa ait arazilerde bazı kişilerin kireç taşı yapmak için çalı kesip kireç taşı yapıp sattıklarını ve vakfa hiçbir şey vermediklerinden şikayet etmişlerdir. Vakfın zarara uğratıldığı ve bunun engellenmesi idareden istenilmiştir86.
Şüphesiz ki vakıf köylerinde kayıtlara girmeyen bunun dışında başka problemler de yaşanıp gitmişti. Girit’teki vakıf köyleri dönemin sorunlarıyla uğraşarak Mübadele düzenlemelerine kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir.
Kaynakça
I-Arşivler

a- İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) Mühimme Defteri, no: 263
Tah. d. no: 820, 1650 Tarihli Girit Mufassal Defteri.
Tah. d. no: 785, 1650 Tarihli Girit İcmal Defteri.
Tah. d.no: 822, 1670 Tarihli Hanya-Resmo Mufassal Defteri. Tah. d.no: 825, 1670 Tarihli Kandiye-Sitia Mufassal Defteri.


84 KŞS., no: 2, s. 235-236
85 TKA., Defter no: 1, varak 166-167 arasında ekli vesika. 7 Rebiü’l-evvel 1151 (M. 25 Haziran 1738)
86 RŞS., no: 3109, s. 124
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir