GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Osmanlı Dönemi Girit Türk Tarihi
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 27 May 2021, 18:40

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
EDEBİYAT FAKÜLTESİ
TARİH BÖLÜMÜ
YENİÇAĞ TARİHİ ANABİLİM DALI

Tarih Semineri Bitirme Ödevi
GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI
Kaan Hüseyin YAVAŞ
0302120008
Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak
İstanbul
2017



GİRİT’İN KISA TARİHİ
Batı kaynaklarında Krete, Creta, Crite olarak geçen ada, Araplarca Akritiş veya İkritiş olarak isimlendirilmiştir. Ada, Arapların ‘’Hendek’’ ismiyle inşa ettikleri kalenin isminin, Avrupalılarca tahrif edilmesiyle Kandiye (Candia) Adası olarak da anılmıştır. 1 Yüzölçümü yaklaşık 8618 km² olan Ada’nın batıdan doğuya uzunluğu yaklaşık 260 km ve genişliği ise 15-50 km kadardır. Tipik Akdeniz ikliminin özelliklerini taşır. En önemli şehirleri kuzey sahilinde bulunan Kandiye, Hanya, Resmo’dur. Arazisi dağlık olan Ada bu durumuyla isyan halindeki asilerin uzun bir gerilla savaşı yapmalarına elverişlidir.2 Üç kıta arasında bulunan Girit, Karadeniz, Marmara ve Ege’den Akdeniz’e ve okyanuslara giden deniz ticaret ve irtibat yollarına hakimdir. Ada, Ege Denizi ile Akdeniz’in kesiştiği noktada kilit niteliğindedir. Bu stratejik özellikleri nedeniyle önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Ada, Osmanlı yönetiminin öncesinde Venedik egemenliğindedir. Venedikliler Ada’ya hâkim oldukları 13. yüzyıldan itibaren Girit’te sıkı bir kontrol oluşturmuşlar ve anavatanlarından Ada’ya önemli bir sayıda insan göç ettirmişlerdir.3

14. yy.’dan itibaren Batı Anadolu Türk beylikleri tarafından Ada’ya yağma amaçlı akınlar yapılmaya başlanmış, Osmanlıların önce Menteşe ve Aydın beyliklerini sonra da Ege Adaları ve Kıbrıs’ı almalarıyla 16. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde Doğu Akdeniz’de bir iki önemli nokta dışında Osmanlı hakimiyeti gerçekleşmiştir.4

Ada, Fatih Sultan Mehmed zamanında, Venedik savaşları sırasında birçok defa akınlara uğramış, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Barbaros Hayreddin Paşa yönetimindeki Osmanlı Donanması tarafından epeyce hırpalanmış, 1567 yılına gelindiğinde Suda Kalesi’ne akınlar yapılmış, Resmo Bölgesi bombalanmıştır. Fakat Osmanlı’nın yapmış olduğu bu saldırılarda Ada’yı almaya o dönem için çok büyük bir önem vermedikleri görülmektedir.5

17. yüzyıla gelindiğinde Rumeli, Adalar Denizi ve Suriye’ye doğru genişlemiş Osmanlı
Devleti için ticari önemi kaybolan Girit, stratejik olarak önem kazandı. Osmanlı Devleti için,


1 Rüştü Çelik, Kandiye Olayları Girit’in Osmanlı Devletinden Kopuşu, Kitap Yayınevi, İstanbul:2012, s. 13-15.
2 a.g.e., s. 13-15.
3 a.g.e., s. 13-15.
4 a.g.e., s. 13-15.
5 a.g.e., s. 13-15.
2
Ege ve Akdeniz’in kontrolü ne derece önemliyse, Girit’e sahip olma ve imparatorluğa karşı girişilecek muhtemel bir saldırıyı bu noktada durdurmak da aynı derecede önem kazanıyordu.6
1645 yılında bir bahaneyle başlayan Osmanlı’nın Girit üzerinde saldırısı ve Ada’yı kuşatması, ancak IV. Mehmed döneminde Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’nın Girit serdarı olmasından sonra, onun kumandasındaki iki buçuk yıllık bir mücadele sonucu başarıya ulaşmıştır. Böylece toplam yirmi beş yıl süren kuşatma 1669’da imzalanan 18 maddelik bir teslim antlaşmasıyla sona ermiş ve Girit Osmanlı yönetimi altına alınmıştır.7
Girit, Osmanlı topraklarına hemen hemen en son katılan ve Osmanlı egemenliğinin en gevşek gerçekleştiği coğrafyadır. Fetihten hemen sonra devletin denge politikası nedeniyle yaptığı teşviklerle birlikte Ada’da önemli miktarda kitlesel ihtidâlar yaşanmıştır. Bu dönüşüm neticesinde Osmanlı’nın gevşek egemenlik örgüsünü Ada’nın hem Osmanlı yönetimince oluşturulan idari dokusunda, hem de toplumsal yapısında görmek mümkündür. Ada’daki Müslüman unsur ile yerli Rum-Ortodoks unsur o kadar karışmıştır ki Müslümanların kullandıkları isimler Rumca isimler ile birleşmiştir. Osmanlı’nın başka coğrafyalarında
Müslümanlarla Rumların komşuca yaşama biçimi, Girit’te gerçek anlamda birlikte yaşama örneği oluşturur. Ada’da resmi dil ve eğitim dili Türkçe olmasına rağmen günlük, halk arasında konuşulan dil Rumcadır. Üstelik sadece Rumlar değil, Müslümanlar da hem Rumlar ile ilişkilerinde hem de kendi aralarında bu dili kullanmışlardır.
8
Ada’nın yerli ahalisinin çoğunluğunu teşkil eden Rumlar da imparatorluğun diğer yerlerinde yaşayan vatandaşları gibi aynı hak ve imtiyazlara sahip oldular. Türkler, Girit’e adım attıkları ilk günden beri yerli ahalinin din ve mezhep işlerine karışmayarak, onları dini merasimler ve ruhanî müesseseler noktasında tamamen serbest bıraktılar.9
Osmanlı idaresinde şer’i kitapların reayaya yüklediği sorumluluklar ayrı tutulacak olursa Girit Adası’nda yaşayan müslim ve gayrimüslim tebaa arasında hemen hiçbir esaslı fark gözetilmemişti. Din hususunda tam bir serbestiyeye de sahip olan Girit reayası hak ve hukuklarının korunması hususunda da devletin desteğini arkasında hissetti. İmparatorluk


6 a.g.e., s. 13-15.
7 a.g.e., s. 13-15.
8 a.g.e., s. 13-15.
9 Cemal Tukin, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Girit İsyanları 1821 Yılına Kadar Girit”, Belleten, c. IX, sayı 34, Ankara:
1945, s. 196-202.
3
burada otoritesini ihlal ve reayanın hoşnutsuzluğunu celbedecek olumsuz bir idareye hiçbir suretle meydan vermedi.
10

10 a.g.m.
4
GİRİT’İN İSLAMİZASYONU
Girit Adası’nda 17. yüzyılın ortasından itibaren kurulan Osmanlı yönetimi ile Ada’da İslamizasyon dönemi başlamıştır. Tartışmaya açık olan ‘’İslamizasyon’’ terimi için Bierman, bunun yerine ‘’Ottomanization’’ terimini kullanmıştır. Halil İnalcık’ın ise, bütün Balkanlarda ihtidâ eden insanlara Müslüman oldu denilmeyip ‘’Türk oldu’’ tabirinin kullanıldığını aktarması ‘’Türkleşme’’ terimini de ön plana çıkarmıştır. Nitekim Girit’te de Müslüman Türkler için ‘’Turkokritis/Turkogiritliler’’ tabiri kullanılmıştır.11
İslamizasyonun ilk adımı harbî bir toprağın Osmanlı/İslam topraklarına katılması yani fetihtir. Girit Adası’nın Osmanlılarca fethi 1645’ten başlayıp 1669’a kadar süren çok uzun bir savaşla gerçekleşmiştir. Savaş sırasında yerli Ortodoks halk tam anlamıyla bir çelişki içindeydi. Ortodoks yerli halkın Ada’nın yöneticisi durumunda olan Katolik Venediklilerle ilişkileri, tarihsel süreçte pek yolunda gitmemiş, birçok isyan baş göstermişti. Gerek Ada’nın ekonomik açıdan sömürülmesi gerekse Ortodoks cemaate karşı Katolik yönetimin tutumu Ada’da sürekli bir çekişme hatta çatışma sebebi olmuştu. Ne var ki her iki toplum da Hristiyan’dı. Ada’yı almak için savaşan karşı taraf ise Müslüman’dı. Türkler hakkındaki söylenceler, korkutmacalar dilden dile dolaşıyordu. Giritli ozan Marinos Çane Bounialis, bu durumu Giritlilerin ‘’loş sisler arasında Türklerin mi yoksa Frankların mı daha korkunç olduklarını bilemediklerini’’
söyleyerek ortaya koymuştu.12
İslamizasyonun birinci ön koşulu olan fethin ardından yapılan tahrirler, yeni oluşturulacak idarenin sosyal ve ekonomik temellerinin kurulması için ilk adım oluyordu. Nitekim bu işlemlere paralel olarak Ada’da Osmanlı yönetiminin kurumsallaşması sağlanmıştır.13
Osmanlılar, Ortodoks hiyerarşisini yeniden kuracaklarını vadetmişlerdi. Girit’e İstanbul Patrikhanesi tarafından bir başpsikopos tayin edilmeye başlandı. Başpsikoposluğun merkezi Kandiye idi. İslamizasyonun ikinci adımı ise Ada’nın fizik yapısının ve toplumsal yapısının


11 Nuri Adıyeke, “Girit’in İslamizasyonu”, Yeni Türkiye Dergisi Rumeli-Balkanlar Özel Sayısı-I , Sayı 66, Yeni Türkiye
Stratejik Araştırmaları: 2015, s. 714-720.
12 a.g.m.
13 a.g.m
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 27 May 2021, 18:44

dönüştürülmesi aşamasıdır. Biermen, fizik yapının dönüşümünü dışsal, toplumsal dönüşümü de içsel dönüşüm olarak isimlendirmektedir.14

Dışsal İslamizasyonun temelinde yatan olgu, imar ve inşa ile ilgilidir. Burada esas olan idare edilen yerin bir İslam kenti olduğunun ilk anda görünür olmasıdır. Bunu yapmanın da birkaç yolu vardır. Bunlardan ilki, kentteki merkez ve önemli kiliselerin camiye dönüştürülmesidir. Yerli halka ibadet etmeleri için yeteri kadar ibadethane bırakılıp, merkezdeki büyük kiliseler ve Müslümanların ihtiyaç bölgesinde olanlar camiye çevriliyordu. Burada dikkat çekici olan husus İslamizasyonun bir önceki kimliği yok etmemesi, sadece dönüştürmesidir. Nitekim Müslümanların Ada’dan ayrılması ile bu camiler tekrar kiliseye dönüştürülerek kent yine eski kimliğine dönüştürülmüştür. İslam kent görünüşünü oluşturmanın ikinci yöntemi ise yeni binalar inşa etmektir. İlk etapta camiye çevrilen kiliselerden başka yeni camilerin yapımına da başlanmıştır.15

Ada’nın İslamizasyonundaki ikinci biçim içsel İslamizasyondur. Burada kastedilen olgu, Ada’nın yaşayan insanlarının İslamizasyonu ve İslamlaşmasıdır. Ada’nın yerli halkı çok eski dönemlerden beri Rumca konuşan Ortodokslardır. Bu anlamda Girit’te bir buçuk asra yakın süren Arap egemenliği dönemi de, dört buçuk asır süren Katolik Venedik dönemi de Ada’nın bu özelliğini değiştirememiştir. İki buçuk asrı biraz geçen Osmanlı egemenliği ise farklı bir dönüşümü yaratmıştır. Ada’daki halkın dili Rumca olmaya devam etmekle birlikte
Ada’da önemli bir İslamlaşma yaşanmıştır. Ada Osmanlı egemenliğinden çıktığı tarihlerde nüfusun önemli bir kısmı Müslüman idi.16

Burada içsel İslamizasyonun gerçekleşmesi için Osmanlı İmparatorluğu’nun hangi yolları kullandığını, “Giritli”den “Turkogiritli”ye geçişin nasıl uygulamalarla gerçekleştiğini inceleyeceğiz. Osmanlıların Ada’yı ele geçirişinden sonraki yarım asırlık sürede Ada’nın dinsel yapısında önemli değişikliklerin yaşandığı bilinmektedir. Bu değişimi Osmanlıların, fetihlerin erken dönemlerinde izlediği şenlendirme politikasıyla (göç ettirme) açıklamak doğru değildir. Çünkü Girit birçok konuda belli farklılıklara sahip olduğu gibi bu konuda da özel konumunu


14 a.g.m.
15 a.g.m.
16 a.g.m.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 27 May 2021, 18:47

muhafaza etmiş bir bölgedir.17 Osmanlı’nın 15. ve 16. yüzyıllarda Balkanlarda yeni alınan topraklarda uyguladığı şenlendirme yöntemini Girit'in fethinden sonra bu bölge için uygulamadığı ya da uygulayamadığı bilinmektedir.18 Ancak fethin hemen ardından Anadolu’dan oldukça da nüfus nakilleri yapılarak Hristiyan nüfusla bir denge sağlanmaya çalışılmıştır.19 Birinci aşamada Ada Osmanlı memleketlerinden gelen az sayıdaki yönetici, asker, ilmiye mensubu ve yine çok az sayıdaki simgesel olarak Ada’ya getirilenlerdir ki bunların sayıları birkaç bini anca bulur.20 Bu kadar az bir nakille yaklaşık bir asır gibi bir zamanda içerisinde Ada’da 1/3 oranında Müslüman nüfus oluşturmak pek mümkün görünmemektedir.* Bu anlamda Ada’nın Müslümanlaşması diğer bölgelerle kıyaslandığında oldukça farklı özellikler barındırır. Dinsel yapıda sözü edilen değişim genellikle evlilikler ve büyük çaplı din değiştirmeler yoluyla gerçekleşmiştir.21* Osmanlı’nın klasik bir uygulaması

17 Rıdvan Turhan, “Türkiye’de Girit Çalışmaları Üzerine Bir Deneme”, Sosyoloji Dergisi, 3.Dizi, 22. Sayı, 2011,
s.198.
18 A. Nükhet Adıyeke, “XVII. Yy. Girit(Resmo) Şeriye Sicillerine Göre İhtidâ Hareketleri ve Girit’te Etnik
Dönüşüm”, XIV. Türk Tarih Kongresi, II. Cilt, Ankara:2005, s.557-569.
19 Selami Şimşek, Dünden Bugüne Girit’te Türk Tasavvuf Kültürü, Doğu Kitabevi, İstanbul:2014, s. 19.
20 Nuri Adıyeke, “Girit’in İslamizasyonu”, Yeni Türkiye Dergisi Rumeli-Balkanlar Özel Sayısı-I, Sayı 66, Yeni
Türkiye Stratejik Araştırmaları: 2015, s. 714-720.
* 1700’lerin ortalarında, çeşitli kaynaklardan aktarılan bilgilere göre Ada’da 200.000 civarında Müslüman nüfus
yaşamaktadır. 1821’den hemen önce Ada’da Müslüman nüfusu Rum nüfusundan fazladır. Bunun yanında fetihten
bir asır sonra Ada’da ciddi bir Müslüman nüfus olduğu ve 200.000 kişilik bir kitlenin de az sayıda memur ve
askerlerden oluşması pek akla yatkın değildir. Dolayısıyla Müslüman nüfus kitlesinin oluşmasını büyük ölçüde bu
ihtidâ hareketi sağlıyor. Çok sayıda bireysel ihtidâ kaydının yanında köylerin toptan ihtidâ ettiğine dair kayıtlar da
mevcuttur.)

21 Rıdvan Turhan, “Türkiye’de Girit Çalışmaları Üzerine Bir Deneme”, Sosyoloji Dergisi, 3.Dizi, 22. Sayı, 2011,
s.198.
* Fernand Braudel, 1525’te Ada nüfusunun 100.000 olduğunu belirtmiştir. Nüfus 1538’de 198.844’e ve 1606’da
212.000’e; 1608’de 220.000’e çıkmış ve 1636’da 176.684’e inmiştir. Greene, 1592’deki büyük vebadan önce
Ada’nın nüfusunun 200.000 civarında olduğunu belirtmiştir. 1639’da Ada’da 254.040 kişi bulunuyordu. Tatsios,
1760’ta Ada’nın toplam nüfusunun 275.000’i bulduğunu tahmin etmişti. Hristiyanlar bunun dörtte birinden azını
oluşturmaktaydı. Girit’in yönetimi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’ya verildikten sonra Dakin’e göre, Ada’nın
Müslüman nüfusu kısmen Mısır yönetiminin baskısından dolayı azalmaya başlamıştı. Dakini 1821’de 289.000
olan nüfusun, Ada’nın Londra Anlaşması’yla tekrar Osmanlı yönetimine geçtiği 1840’ta 129.000’e düştüğünü
iddia etmiştir. Ayrıca birçok Müslüman’ın mallarını satması ve Ada’yı terk etmesinden dolayı Müslümanların
sayısındaki düşüşün Mısır yönetiminden sonra da devam ettiğine işaret etmektedir. Bunun sonucu olarak Ada’nın
demografik yapısı değişmiştir. 1821’de Müslüman nüfus 160.000 ve Hristiyan nüfus 129.000 iken 1866’ya
gelindiğinde, oran 60.000 Müslüman ve 200.000 Hristiyan olarak değişmiştir. Ayşe Nükhet Adıyeke’ye göre
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 27 May 2021, 18:50

olan şenlendirme ve sürgünlerin Girit üzerine yapılamayışı şu gibi gerekçelere dayandırılabilir:
17. yüzyıldaki demografik dalgalanmaların ciddi bir “nüfus krizine” yol açması ve doğudan Anadolu’ya göçlerin kesilmesi sonucunda Ada’ya yerleştirilecek yeterli nüfus kaynağının sağlanamamasından dolayı İmparatorluk, Girit için geleneksel iskân politikasını askıya almak durumunda kalmıştı. Bunun yanı sıra, zaten tarıma çok elverişli olmayan Ada’nın, dışarıdan gelecek herhangi bir göçü besleyecek yeterli toprağı yoktu. Başka bir ifadeyle, Ada’nın demografik ve iktisadi dengesinin korunması her şeyin üstündeydi. Bu durum merkezî otoritedeki diğer tüm gelişmelerle birlikte Ada’da klasik bir iskân siyaseti uygulanmasını
zorunlu olarak ortadan kaldırıyordu.22

Molly Greene de bu konuda benzer tespitlerde bulunmuştur. “Osmanlı fethinden sonra büyük bir Müslüman cemaatinin oluşumu 19. yüzyıl için büyük önem taşır. Ada’daki Müslüman ahalinin kökenini anlamak için Müslümanlığı benimseme sürecini incelemek


Ada’nın toplam nüfusu ve Müslümanların sayısı 1821’den itibaren hızla azalmıştır. On yıllık bir süre içinde adanın
nüfusu 260.000’den 170.000’e düşmüştür. Bunun yaklaşık 50.000-60.000’i Müslüman’dı. Girit salnamesine göre
(1876), Ada’nın toplam nüfusu 227.871 idi. Kemal Karpat Osmanlı salnamesine dayanarak toplam nüfusu 232.834
olarak verir. Fotiadi Paşa’nın valiliği döneminde yapılan 1881 nüfus sayımı, Ada’nın toplam nüfusunu 279.192
olarak gösterir. Bu, Müslümanların toplam nüfusun %26’sını, Hristiyanların toplam nüfusun %73’ünü ve
diğerlerinin sadece %1’ini oluşturduğu anlamına gelmektedir. İngiliz Parlamento kayıtlarında verilen listeye göre,
1881’de toplam Girit nüfusu 275.280 idi. Bunların 202.934’ü Hristiyan ve 72.353’ü Müslüman’dı. İronik olarak,
yukarıda zikredilen Girit salnamesine göre, Hristiyanların oranı %60 Müslümanların ise %40 idi. Cuinet’in
kitabında verilen rakamlara dayanarak, Ayşe Nükhet Adıyeke, 1890’ların başında Ada’nın toplam nüfusunun
294.192 olduğunu ve toplam nüfusun 1/3’ünün Müslüman olduğunu belirtmiştir. Ayrıca 1897’de Ada’nın
Müslüman nüfusunun düşmeye başladığını ifade eder. 1897 içinde Müslümanların nüfusu 70.000 idi ve toplam
300.000 kişilik nüfusun %23’ünü oluşturuyorlardı. 1900’de yapılan nüfus sayımında Müslüman nüfustaki azalma
belirgin hale gelmiştir. Ada’nın toplam nüfusu 303.553 idi. Bu toplam içinde Müslümanlar 33.496 (%11),
Hristiyanlar 269.319 (%88) ve Yahudiler 728 kişi (%1) idi. 1900 ile 1908 arasında Müslüman nüfustaki bu hızlı
azalma yavaşlamış ve bir sonraki yıl nüfus 37.000 olmuştur. (Pınar Şenışık, Girit Siyaset ve İsyan, Kitap Yayınevi,
İstanbul:2014, s. 80-84.)(1911 nüfus sayımına göre Müslüman nüfus tekrar 27.852’ye düşmüştür. Nüfus oranları
hususunda 1881 nüfus sayımıyla 1881 salnamesi arasında farklılık olduğu görülüyor. Bu farklılık Babıâli
tarafından araştırılmıştır. 1881 nüfus sayımı sırasında tüm Müslümanlar birer birer sayılmazken, bazı
Hristiyanların hem evlerinde hem de işyerlerinde iki kez sayıldığı ortaya çıkmıştır. Üstelik Yunanistan’da yaşayan
Giritli Hristiyanlar sayılırken Ada’da yaşamayan Müslümanlar sayılmamış ve Ada’nın yabancı sakinleri RumOrtodoks halka mensup olarak sayılmıştır. (A. Nükhet Adıyeke, Osmanlı İmparatorluğu ve Girit Bunalımı 1896-
1908, Ankara:2000, TTK Basımevi s. 81-82, 267-268.)
22 Yakup Öztürk, 1770 Girit Ayaklanması, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir:2015
s. 39-43.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 27 May 2021, 19:12

gerekmektedir. Osmanlı İmparatorluğu fethettiği diğer bölgelerden farklı olarak, Girit’in fethinden sonra geleneksel sürgün politikası uygulamamıştır. Ada’da iskan edilmek üzere, Osmanlı İmparatorluğu’nun diğer bölgelerinden Müslümanların getirildiğine dair kanıt olmadığı öne sürülmektedir. Her ne kadar devlet memurları, askeri personel ve vakıf memurlarının Girit’te Müslüman nüfusun ilk temsilcileri olduğu düşünülse de Müslüman ahalinin varlığı en iyi ihtimalle yerel halkın barışçıl bir şekilde İslam’ı benimsemesiyleaçıklanabilir.”23
OSMANLI DEVLETİ’NİN GİRİT’İ İSLAMLAŞTIRMA ARAÇLARI
Osmanlı Devleti, Girit üzerinde hakimiyetini tesis ederken, Ada’nın demografik ve coğrafî yapısını göz önünde bulundurmuş ve Ada’da daha çok kitlesel ihtidâlar, cemaatler arası evlilikler, tarikatlar ve yerli yeniçerilik müessesesinin teşkili yoluyla İslamlaştırma politikası takip etmiştir.
1. İhtidâ
İhtidâ, kavram olarak “Müslümanlığı seçme”, “eski dinini terk ederek İslam’la müşerref olma” olarak tanımlanabilir.24 Osmanlı’nın erken dönemlerinde ve Balkanlarda bazı ihtidâ olayları görülmüşse de Girit Adası’nda olduğu kadar yoğun örneklere rastlamak pek mümkün değildir.
Osmanlı arşivlerinde bulunan vesikalara dayanarak bir gayrimüslimin ihtidâ edebilmesi için her şeyden önce şu şartları taşıması gerektiği görülmektedir: Müslüman olmak isteyen kimsenin bu kararı kendi isteğiyle, vicdani kanaatlerine göre alması ve neden Müslüman olduğunun bilincinde olması gerekmektedir. Evlilik veya ihsana nail olma gibi niyetlerle ihtidâ etmiş olmamalıdır. İhtidâ edecek kimse, yakınları ve eski dininin ruhani temsilcisiyle görüştürülmelidir. Bundan sonra ikamet ettiği idari birimde resmi meclisin ve insanların
huzurunda kelime-i şehadet getirerek Müslümanlığını ilan etmelidir. Ve son olarak Müslüman


23 Pınar Şenışık, Girit Siyaset ve İsyan, Kitap Yayınevi, İstanbul:2014, s. 80-84.
24 Mehmet Şeker, Osmanlı Belgelerinde İhtidâ Kavramı ve Mühtedîler, Ötüken Yayınları, İstanbul:2007, s. 42.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 27 May 2021, 19:13

olabilmek için kesin olmasa da belgelerdeki ifadelere göre yirmi bir yaşından gün alması gerekmektedir.
25
İslam devletlerinde, özellikle Osmanlılar devrinde Müslümanlığı kabul ederek mühtedî sıfatını kazananlara doğrudan maddi yardım yapıldığı görülmektedir. Bu yardımlar aynî veya nakdî olarak yapılırdı. “Nakdiyye”, “atiyye” veya “ihsan” gibi adlarla yapılan bu yardımların, Müslüman olan her erkek ve kadına ayrım yapılmaksızın eşit olarak ödendiği görülmektedir. Ayrıca sünnet ameliyesi için gerekli masrafların karşılanması amacına yönelik olarak “sünnet akçesi”nin hazineden karşılandığı görülmektedir. Hatta Müslüman olduktan sonra İslamî esaslara uygun olacak elbiseler ve kumaşlar devlet tarafından temin edilmektedir.26

Girit’teki nüfusun Müslümanlaşmasının en önemli biçimini ihtidâlar oluşturur. Ada’da Hanya’nın fethinden itibaren çok sayıda ihtidânın gerçekleştiği, kadı sicillerinden anlaşılmaktadır. Çok sayıdaki bireysel ihtidâ kayıtlarından başka kimi zaman köylerin toptan ihtidâ ettiklerine dair kayıtlar ilgi çekicidir. Ada’nın Osmanlı yönetimine girdiği andan itibaren görülen ihtidâ olayları zaman içinde oldukça azalmıştır.27

İhtidâların temelinde birtakım temel insanî gerekçeler yatmaktadır. Bunlardan ilki, bazı bireylerin, yeni kurulmakta olan sistem içerisinde kendilerine ayrıcalıklı bir yer edinme isteği olabilir. Özellikle zengin Rumların ihtidâlarını açıklamak açısından bu görüş daha sağlamdır. Yüksek vergiler ödeyen ve fetihten önce önemli mevkilerde bulunan veya artık bulunmak isteyen kişiler en kestirme yoldan sisteme entegre olabilmek için din değiştirmeyi bir imkân olarak görmüş olabilir. Toplumsal olarak daha aşağıda konumlanan insanların din değiştirmesinin altında ise daha basit ekonomik ve güvenlik endişeleri yatıyor olmalıdır.
Gayrimüslimler kağıt üzerinde her ne kadar sadece fazladan kelle vergisi ödüyor görünseler de yerel idarecilerin haksız uygulamalarından korunmak istemiş olabilirler. Dahası sistem her ne kadar belirli bir hareket alanı ve birçok alanda emniyet sağlasa da hâkim otoritenin safında yer almak her zaman daha güvenli bir seçenek olmuştur. Özellikle ilk ihtidâlar söz konusu


25 a.g.e., s. 42-43.
26 a.g.e., s. 101.
27 Nuri Adıyeke, “Girit’in İslamizasyonu”, Yeni Türkiye Dergisi Rumeli-Balkanlar Özel Sayısı-I, Sayı 66, Yeni
Türkiye Stratejik Araştırmaları: 2015, s. 714-720.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 27 May 2021, 19:14

olduğunda askerî bir kariyer peşinde koşmanın da ihtidâlar için önemli bir gerekçe olduğusavunulabilir.28

Girit yerlilerinin İslam’ı benimsemelerinin kolaylaştırıcı nedenleri arasında Giritli Ortodoks Rumların açıktan açığa Venedikliler ve Katoliklerden nefret etmeleri de sayılabilir. Bunun en önemli nedeni Venediklilerin Ada’da Ortodoks hiyerarşisini yasaklayarak yerine Katolik piskoposlardan oluşan bir sistem kurmuş olmasıydı. Böylece, Ortodoks Giritlilerin dini ikinci plana itilmiş ve kurumsal bir bağdan yoksun bırakılmış oluyordu. Ortodoks hiyerarşisinin Ada’da Osmanlılar tarafından yeniden inşası Katolik baskısının ortadan kalkarak, Ada’da sağlanan göreli dinî toleransın, insanların özgürce din değiştirmesinde etkili olduğu söylenebilir.29

Greene, Girit’teki ihtidâ oranının Yunan dünyasındaki diğer yerlerden yüksek olduğunu ileri sürmektedir. Bu durum çeşitli faktörlerle açıklanabilir. Greene uzun savaş dönemi ve yüksek ihtidâ oranı arasında bağlantı kurmuştur. Ona göre yaklaşık yirmi beş yıl süren savaş Ada’nın dini kurumlarını ciddi biçimde zayıflatmıştı.30 Zaten Venedik yönetimi altında Ortodoks dini kurumları oldukça güç kaybetmiş, Katoliklerce güçlenmesine izin verilmemişti. Bizzat Osmanlı yönetimi tarafından Girit Metropolitliğinin ihya edilmesi olumlu bir etki yaparak İslam’ı benimsemeyi kolaylaştırmıştır.31 Ayrıca savaş koşulları dini kurumların halkın maneviyatına ilişkin görevlerini gereği gibi yerine getirmesini engellemiş böylece halkın ilk kez karşılaştıkları yeni bir dine karşı manevi direnci zayıflamıştır.32

İslam’ı benimsemenin cazip olmasına katkıda bulunan bir diğer faktör ise, askeri bir kariyer ihtimalidir. Ada halkı ihtidâ yoluyla kolaylıkla sınıf değiştirebilmekte, siyasi ve askeri sınıfa dahil olabilmektedirler.33 Girit’in yerlileri, yeniçeri ocağına katılmak amacıyla İslam’ı


28 Yakup Öztürk, 1770 Girit Ayaklanması, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir:2015
s. 39-43.
29 a.g.e., s. 39-43.
30 Pınar Şenışık, Girit Siyaset ve İsyan, Kitap Yayınevi, İstanbul:2014, s. 80-84.
31 A. Nükhet Adıyeke, “XVII. Yy. Girit(Resmo) Şeriye Sicillerine Göre İhtidâ Hareketleri ve Girit’te Etnik
Dönüşüm”, XIV. Türk Tarih Kongresi, II. Cilt, Ankara:2005, s.557-569.
32 Yakup Öztürk, 1770 Girit Ayaklanması, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir:2015
s. 39-43.
33 A. Nükhet Adıyeke, “XVII. Yy. Girit(Resmo) Şeriye Sicillerine Göre İhtidâ Hareketleri ve Girit’te Etnik
Dönüşüm”, XIV. Türk Tarih Kongresi, II. Cilt, Ankara:2005, s.557-569.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 27 May 2021, 19:15

isteyerek benimsemişlerdir. Vergi ödeyen sınıfa mensup olanlardan, siyasi sınıfa katılmak amacıyla İslam’ı benimsemişlerdir. 1834’te Girit’e giden Robert Pashley’e göre, Ada’nın Müslüman ahalisi Arnavutluk’ta olduğu gibi, “ülkeye yabancılar akın etmeden” Hristiyanların İslam’ı benimsemesiyle oluşmuştur. Pashley buna ek olarak Giritli Müslümanların Hristiyan komşularının çocuklarının vaftiz babası olduklarını, şarap içtiklerini, Hristiyan kadınlarla evlendiklerini, fakat çocuklarını “Hz. Muhammed’in müntesibi” olarak yetiştirdiklerini yazmıştır. Ayrıca 1699’da Girit’e giden Fransız Botanikçi Tournefort, “Ada’nın muhtelif yerlerindeki Türklerin çoğunun dönme ya da onların oğulları olduklarını” öne sürmüştür.
Stavro Skendi’ye göre, Giritlilerin Venedik egemenliğinden nefreti, Ada’nın hızla İslam’ı benimsemesine yol açmıştır. Skendi, “fetihten otuz yıl sonra Müslümanların çoğunun mühtedî veya mühtedîlerin çocukları olduğunu ve Yunan Devrimi’nden (1821) önce nüfusun yarısının Müslümanlardan oluştuğunu” belirtir. Bu mühtedîler arasında da birçok gizli Hristiyan bulunduğunu da vurgular.34

İhtidâ sürecine dikkati çeken Lord Kinross ise, Girit Rumlarının Latin Katoliklerinin baskıcı yönetimine karşı Türkleri kurtarıcı olarak gördüklerini ve zamanla çoğunluğunun Müslümanlığı kabul ettiklerini belirtmektedir.35

2. Tarikatların İslamlaşmaya Etkisi

Girit’te Türk hakimiyeti döneminde oldukça yoğun bir kültür hareketine şahit olunmaktadır. Bunun en bariz ve canlı örneğini tasavvuf ve tarikatlar oluşturur. Ada’ya az sayıda yapılan nüfus nakilleri ile yerleşenlerin tarikat ehli kişiler ve küçük bir yönetici kitlesi olduğu bilinmektedir.36 Ada’daki ihtidâların Balkanlarda olduğu gibi Bektaşilik ile ilgili olduğu düşünülmektedir. Zira Bektaşilik hem İslam’ı cazip kılmakta hem de yeni Müslüman olan ve eski Hristiyan geleneklerinden tam olarak kopamayan insanlar için uygun ortam
yaratmaktaydı.37

Ada’da yaşayan Müslüman nüfusun önemli çekim merkezlerinden biri olan tekkelerin içinde, en yaygınları olarak Bektaşilik, Kadirilik ve Mevlevilik tekkelerini


34 Pınar Şenışık, Girit Siyaset ve İsyan, Kitap Yayınevi, İstanbul:2014, s. 80-84.
35 A. Nükhet Adıyeke, “XVII. Yy. Girit(Resmo) Şeriye Sicillerine Göre İhtidâ Hareketleri ve Girit’te Etnik
Dönüşüm”, XIV. Türk Tarih Kongresi, II. Cilt, Ankara:2005, s.557-569.
36 Selami Şimşek, Dünden Bugüne Girit’te Türk Tasavvuf Kültürü, Doğu Kitabevi, İstanbul:2014, s. 19.
37 Nuri Adıyeke, “Girit’in İslamizasyonu”, Yeni Türkiye Dergisi Rumeli-Balkanlar Özel Sayısı-I, Sayı 66, Yeni
Türkiye Stratejik Araştırmaları: 2015, s. 714-720.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 27 May 2021, 19:17

sayabiliriz. Mevlevilik Ada’ya geç tarihte girmiş ancak oldukça yaygın taraftar bulmuştur (1872). Ada’da Müslümanlar arasında yaygın olarak kabul gören “kökenlerinin Konya’ya
dayandığı mitosu” Mevleviliğin Ada’da yaygın olarak benimsenmesiyle ilişkilendirilebilir. Oysa Müslüman nüfusun büyük bir çoğunluğunun kökenini Ada’nın yerli halkın oluşturduğu yapılan çalışmalar sayesinde tespit edilmiştir.38

3. Evlilik Yoluyla Etnik Dönüşüm

Osmanlı toplumsal yapısında olağan dönemlerde karışık evlilikler görülmezken olağan olmayan dönem ve uygulamalarda karışık evliliklere rastlanıyordu. Nitekim Girit’te fetihten itibaren çok sayıda karışık evlilikler yaşanmıştır. Karışık evlilikler hem ihtidâ sürecini hızlandırmış hem de Ada’nın nüfusunun İslamizasyonuna önemli bir hizmet etmiştir.39

Girit’te nikah işlemleri oldukça sıkı bir şekilde kayıt altına alınmıştır. Anadolu’da nikah işlemleri izinnameler vasıtasıyla imamlar tarafından yapılıyordu. Kadı siciline işlenmiş nikah kaydı sayısı oldukça azdı. Girit’te nikah işlemleri Anadolu’da olduğu gibi kadı adına imamlar tarafından değil doğrudan naipler vasıtasıyla yapılıyordu. Anadolu’da nikah işlemi daha çok geleneğe dayalıydı. Girit’te ise daha resmi bir biçim görülmektedir. Yönetimin evlilik işlemlerini böylesine denetimi ve bilgisi dahilinde tutma isteğinin birkaç sebebi vardır. Bunlardan birisi, evliliklerin Ada’da bir Müslümanlaştırma politikası olarak görülmesidir. Bilindiği gibi Girit Ada’sı fethedildikten sonra buraya Anadolu’dan göçürme yaşanmamıştır.
Anadolu’dan gidenler küçük bir yönetici kitle ve tarikat ehli olanlardır. Ada’da Müslümanlaştırmanın birinci yolu geniş ihtidâlara müsaade etmek, diğeri ise Müslümanlaştırmaya paralel gayrimüslim kadınlarla evlilikler neticesinde sonraki nesilde Müslüman nüfusu çoğaltmaktır. Dolayısıyla evliliklerin de kullanıldığı bu politikada evliliklerin kayıt altına alınması önemli bir nüfus politikası gerekliliği olarak karşımıza
çıkmaktadır.40


38 A. Nükhet Adıyeke, “Mübadele Öncesi Hanya’da Türk Giritliler (Turkokırites)”, 90. Yılında Türk-Yunan Zorunlu
Nüfus Mübadelesi Sempozyum Bildirileri, Lozan Mübadilleri Vakfı Yayınları, s. 216-231.
39 Nuri Adıyeke, “Girit’in İslamizasyonu”, Yeni Türkiye Dergisi Rumeli-Balkanlar Özel Sayısı-I, Sayı 66, Yeni
Türkiye Stratejik Araştırmaları: 2015, s. 714-720.
40 Nuri Adıyeke, “Girit Nikah Defterleri ve Girit’teki Evlilikler”, Kebikeç Dergisi, sayı 13, 2002, s. 39-47.
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Re: GİRİT ADASI’NIN İSLAMLAŞMASI Kaan Hüseyin YAVAŞ Yrd. Doç. Dr. Özgür Kolçak

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 27 May 2021, 19:18

Evliliklerde İslam hukukundaki dinsel karışıma kesin olarak uyulduğu görülmektedir.
Başka bir deyişle Müslüman bir erkek ile gayrimüslim bir kadın evlenebilmekte fakat gayrimüslim bir erkekle Müslüman bir kadının evlenmesi söz konusu olmamaktadır. Eğer böyle bir evlilik varsa bile sicile yazılmamaktadır. Müslüman erkekler ile gayrimüslim kadınlar arasındaki evlilik işlemlerine ait yüzlerce örnek bulunmaktadır. Dolayısıyla Tukin’in Ada’daki Müslümanların “yerli kadınları Müslümanlaştırarak onlarla evlendikleri tezi” düzeltilmeye muhtaçtır.* Çünkü Ada’daki Müslümanlar ihtidâ etmiş kadınlarla evlendikleri gibi çok sayıda Ortodoks kadınla da evlenmişlerdir.41Fransız gezgin Tournefort, 1699’da Girit Adası Türklerinin büyük çoğunluğunu ihtidâ etmiş kişiler veya onların çocukları olarak tanımlamıştır.42

Nitekim Tournefort’un da aktardığı gibi zaten gayrimüslim kadınlarla evlenenlerin de öncesinde Ortodoks dinine mensup olduğu, İslamî esaslarla da çelişmediği için kadınların Müslümanlaştırılması gibi bir gayenin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Olağan dönemlerde bu tür evliliklerin toplum tarafından pek kabul görür evlilik biçimi olmadığı düşünülebilir. Fakat olağan olmayan dönem ve coğrafyalarda daha başka
olağanüstülüklerle birlikte bu tür sıra dışı diyebileceğimiz evliliklerin de yaygın olarak uygulandığını biliyoruz, etnik yapı değişimi bu tür değişimlerin iyi bir örneğidir.43

Girit’teki evlilikler için ilk söylenmesi gereken, Girit’te evlilik işlemlerinin Anadolu’da olmadığı ölçüde sıkı kayıt altına alınmasıdır. Bu da şunu göstermektedir ki, Osmanlı yönetimi Ada’daki nüfus gelişimini ve kayıtlarını başka coğrafyalarda olduğu gibi demografik yapının kendi olağan seyrine bırakmamıştır. Ona başka bölgelerde olmadığı bir şekilde müdahale etmiş ve bunun uzantısı olarak da süreci izleme gereksinimi duymuştur. Bu kayıtlardan Müslümanlar arasındaki evlilikler, gayrimüslimlerin kendi aralarındaki evlilikler ve Müslümanlarla gayrimüslimler arasındaki evlilikler karışık olarak yazılıdır.44

Böyle evlilik kayıtlarının çok büyük bir kısmında evlenen erkeğin kimliği tanımlanırken “nev müslim” veya “mühtedi” ibarelerinin yazılı olması bu kişilerin kısa bir süre önce evlendiği


* Bu iddianın yer aldığı kaynak: Cemal Tukin, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Girit İsyanları 1821 Yılına Kadar Girit”,
Belleten, c.IX, sayı34, (Nisan 1945), s. 196
41 a.g.m., s. 39-47.
42 A. Nükhet Adıyeke, “XVII. Yy. Girit(Resmo) Şeriye Sicillerine Göre İhtidâ Hareketleri ve Girit’te Etnik
Dönüşüm”, XIV. Türk Tarih Kongresi, II. Cilt, Ankara:2005, s.557-569.
43 Nuri Adıyeke, “Girit’te Cemaatler Arası Evlilikler”, Kebikeç Dergisi, sayı 16, 2003, s. 17-24.
44 a.g.m., s. 17-24
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Cevapla

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 5 misafir