1895 GİRİT'TE OSMANLI ASKERİ BİRLİĞİ KUŞATILIYOR

Osmanlı Dönemi Girit Türk Tarihi
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

1895 GİRİT'TE OSMANLI ASKERİ BİRLİĞİ KUŞATILIYOR

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 24 Ara 2019, 13:20

1895 OSMANLI ASKERİ BİRLİĞİ KUŞATILIYOR
2895 Yılı Aralık ayında Vamos’da;Osmanlı askeri birliğinin,Giritli Rumların oluşturduğu ‘’İhtilal komitesi’’ tarafından 18 gün kuşatma altında tutulması sırasında önemli sayıda asker kaybedilmişti.Bu olay Rumların daha geniş kitleli saldırılar düzenlemesine cesaret vermesi açısından önemliydi.Artık her saldırı öncesi bölgedeki Osmanlı birliği kuşatılıp,hareketsiz hale getirilitordu.Baskılardan bunalıp,Kenuryo kazasından,Kandiya’ya doğru kaçan Türklerden 15’i Ayostrekos köyündeki Rumların ateş açmaları sonucu öldü.1896 Mayıs ayı içerisinde Hanya’da 800,1896 yılı Ağustos ayında Kandiya yakınlarındaki Arkoholori civarında 200 kişi katledilmişti.
Estiye köylerinde yaşananlar daha da korkunçtu.Türkler camilere kapatılıp,kükürt ya da petrolle ateşe verilmişlerdi.Estiye’nin 15 köyünde yaklaşık 2500 kişiden sadece 28 kişi canını kurtarabilmişti.Estiye’deki katliamları önlemek için Kandiya’dan yola çıkarılan ‘’Fuat’’ isimli gemiye saldırı düzenleyen Yunanistan devleti olaylara doğrudan taraf oluyordu.İngilizler Fuat isimli geminin Kandiya’ya dönmesinden bile ikna olmayıp,adayı terk etmesini istiyorlardı.
Girit komutanı Abdullah Paşa’nın Hanya’dan İstanbul’a gönderdiği 16 Temmuz 1896 tarihli telgraf,Hanya’daki cami ve mescitlerin kapılarına bir gece önce asılmış olan yazının örneğiydi; ’’Ey Müslüman toplumu! Artık gaflet uykusundan uyanmak zamanı gelmedi mi? Bizler ve devletimiz,Girit Rumlarına bu kadar iyi davrandığımız halde;atalarımızın kanıyla yoğrulmuş vatanımızı,kişisel ve toplumsal haklarımızı çalmaktan,ırz ve namusumuzu,malımızı yok etmekten hiçbir şekilde geri kalmıyorlar.Onların bu hareketleri karşısında sessiz kalmakla kanunlarımız ortadan kalkmış olmuyor mu? Uygarlık için sağlam bir temel olan kanunlarımıza bakarak,ne emrediyorsa ona göre hareket etmeliyiz ki;atalarımız bize lanet etmesinler’’ diye yazıyordu.
Selena kazasında kadın,erkek,çoluk,çocuk 140 Türk katlediliyordu. Yerapetre’de Rumların kuşatması altında olan 3000’den fazla Türk şehir dışına çıkamıyor,su kıtlığı yüzünden salgın hastalıklar başlıyor,ölenler şehirden çıkarılamayıp,evlerin avlusuna gömülüyordu.Bu yetmezmiş gibi isyancılara karşı kendilerini korumak zorunda kalan Türkleri; İşgal kuvvetleri donanması da topa tutmuştu.Köylüler silahsız olduklarından uzun süre karşı koyamadılar.Osmanlı askerinin de kaleden dışarı çıkmasına izin verilmeyince,köydeki evler ateşe verildi.Köyde yaşayanlar başlarına geleni İstanbul’a telgrafla ancak 2 gün sonra bildirebildiler. ‘’ Allah ve Hz.Peygamber aşkına bizi kurtarın veya bize silah verin,kendimizi koruyalım’’ ‘’ Bari bizde öldürerek,ölelim.Elimiz kolumuz bağlı ölmeyelim.Bize silahla saldıranlara,sopalarla karşı koyuyoruz’’ diyorlardı.Ama bekledikleri yardım hiç gelmedi.Osmanlı silah ve cephane vermeyince,bazı zengin Giritliler adaya yardım etmeye başlamıştı.
Girit valiliğinden İstanbul’a bu bilgileri aktaran telgraflar yazıldığı sırada bile köylerde kuşatma ve katliam devam ediyordu.11 Mart 1897’de padişah yaverinin yazısı şöyleydi:
‘’Hanya’nın batısındaki Selena ilçesinde kuşatılmış halde bulunan yaklaşık 4 Bin kadar Müslüman halk ve asker birkaç gün önce Hanya’dan Selena kıyısına gitmiş olan büyük devletlerin harp gemilerinden karaya çıkarılan askerlerin yardımıyla kurtularak,gemiye binmek üzere kıyıya doğru yanaşırlarken,teröristler tarafından saldırıya uğramışlardır.Saldırıda halkın bütün mal,eşya,hayvan,silah,para ve erzakları bu yabancı askerlerin önünde zorla yağmalanmış,halk perişan bir halde sahile gidebilmiştir.Burada İtalyan ve İngiliz harp gemileriyle,Fuat ve Bars gemilerine bindirilerek Hanya’ya getirilmişlerdir.Selene’deki piyade taburunun çok miktarda erzak,eşya ve hayvanı kalmış,teröristler hücum ederek bunlarıda yağmalamışlardır. ‘İstavroz’ adlı kulede,birkaç yıl önce Hanya’dan Selene’ye gönderilen ve ağızdan dolan dört toptan ikisi bulunmaktaydı.Kuşatma sırasında ortaya çıkan zorunluluk üzerine biri sarnıça atılmış,diğeri harekat sırasında bozularak tahrip olmuş,mühimmatı ile birlikte bırakılmıştır.Virebitre kalesinde birkaç günden beri çatışma çıkmamıştır.Teröristlerin sur dışında kalan Müslümanların evlerini yaktıkları,ağaçlarını kestikleri Girit kaleleri topçu komutanlığından alınan 11 Mart 1897 tarihli telgrafla öğrenilmiştir’’ denmektedir.
UNUTULAN GİRİT KİTABI’ndan
Dr.Metin ÖZER


Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir