Padişah İbrahim Dönemi Osmanlı Devleti

Osmanlı Dönemi Girit Türk Tarihi
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

Padişah İbrahim Dönemi Osmanlı Devleti

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 28 Eyl 2019, 00:26

Padişah İbrahim Dönemi Osmanlı Devleti
İbrahim'in Doğum Tarihi: 4 Kasım 1615
İbrahim'in Ölüm Tarihi: 18 Ağustos 1648
İbrahim'in Sultanlığı: 1640-1648
İbrahim'in Kabrinin Bulunduğu Yer: İstanbul, Ayasofya
c7aa132a-939b-4cd5-8d4d-9b5c6ac56fe1.jpg
c7aa132a-939b-4cd5-8d4d-9b5c6ac56fe1.jpg (15.63 KiB) 1588 kere görüntülendi
4 Kasım 1615'te İstanbul'da doğdu. I. Ahmed ile Kösem Mahpeyker Valide Sultan'ın küçük oğlu, IV Murad'ın öz kardeşidir. "Deli İbrahim" diye de anılır.

Babası I. Ahmed öldüğü zaman (1617) 2 yaşında olan İbrahim'in çocukluğu ve gençliği, saray hayatının en çalkantılı ve korkulu yıllarına rastladı. Bütün şehzadeler gibi İbrahim de Topkapı Sarayında kapalı bir daireye yerleştirildi ve burada 23 yıl kaldı.

İbrahim, Darüssaade Ağası tarafından tahta davet edildiğinde, öldürüleceğini sanarak odadan çıkmak istemedi. Annesi Kösem Sultan tarafından ikna edildi. Ağabeyi Murad'ın ölüsünü gördükten sonra Hasoda'ya geçerek 8 Şubat 1640'da tahta oturdu. Resmi biat töreni 9 Şubat Perşembe sabahı yapıldı.

İbrahim tahta çıkar çıkmaz devlet işleri hakkında bilgi edinmeye başladı. İlk fermanını İstanbul Kadısı Kabakulakzade'ye gönderdi.

Önceki zulümlerin önünün alınmasını, rüşvetten sakınılmasını, narh nizamına uyulmasını emretti.

İstanbul'a Karadeniz'den zahire gemilerinin gelmemesi ve Kazakların şaykalarla kıyıları vurması önemli bir problemdi. Yakalanıp İstanbul'a gönderilen Kazak korsanlar şehrin çeşitli yerlerinde cezalandırıldı. 2 Ağustos 1640'ta kasırga, ertesi gün de Balat'ta yangın çıktı.

1641 başında İbrahim, piyasadaki ayarı bozuk sikkelerin toplatılmasını emretti. Bu durum pahalılığa sebep oldu. Kuruş 125, altın 250 akçe iken yeni sikkelerin kesilmesinden sonra kuruş 80 akçeye, altın 160 akçeye düşerken, fiyatlar da yükseldi. Daha önce 1 kuruşa 11 okka et alınırken yeni fiyatlarla 8 okka et alınabilir oldu.

Tahta çıktığı sırada Osmanlı Hanedanı'nın tek erkek ferdi olan İbrahim'in çocuğu yoktu. Kösem Sultan, oğluna en güzel cariyeleri bulmaya başladı. Nihayet yüzlerce cariye arasından en çok Rus asıllı Hatice Turhan Sultan'ı beğendi. 1641'in ilk günlerinde (13 Ocak) Şehzade (IV.) Mehmed'in doğuşu, ertesi gün de ramazan bayramı olması Sultan İbrahim'e çifte mutluluk yaşattı. Üç gün üç gece şenlik yapıldı.

Aynı günlerde Aydın taraflarını haraca kesen Kınaoğlu, İstanbul'a getirtilerek cezalandırıldı. Edirne, Kırklareli yollarını kesen haydutlardan yakalananlar da zincire vurulmuş olarak İstanbul sokaklarında gezdirildikten sonra gereken ceza verildi.

Sadrazam Kemankeş Kara Mustafa Paşa, 1641 'de İran'la, 1642'de Avusturya ile barış anlaşmalarını yeniledi. Don Kazakları'nın eline geçmiş olan Azak'ın kurtarılması için donanma Karadeniz'e açıldı. Sultanzade Mehmed Paşa komutasındaki kuvvetler Kırım Hanı Mehmed Giray'ın da yardımıyla 3 Şubat 1642'de Azak Kalesi'ni ele geçirdi.

İbrahim, 1642 yılı başlarında "iç sıkıntısı" sebebiyle baygınlıklar geçirmeye başladı. Padişah, sırt ağrılarından, kulaklarının tıkanır gibi olmasından, çenelerinin kenetlenmesinden ve iştahsızlıktan şikâyet ediyordu. Saray hekimleri onun bu hastalığına bir türlü çare bulamadı. Valide Kösem Sultan, oğluna çare ararken, bir gün kendisine nefesi keskin bir hoca tavsiye ettiler. Safranbolulu bir şeyhin oğlu olan Cinci Hoca Hüseyin Efendi, hemen saraya davet edildi ve padişahın huzuruna götürüldü. Günlerden beri sıkıntıdan gözüne uyku girmeyen ve perişan halde olan İbrahim, bu garip adamın etkisi altında kaldı. Onun kendisini iyi edeceğine inandı. Hüseyin Efendi okuyup üfleyince padişah derin bir huzur ve sükûna kavuştu. Cinci Hüseyin Efendi'nin sarayda nüfuz kazanması ve sözü dinlenir bir şahsiyet olması bundan sonradır.

1643'te Kara Mustafa Paşa'nın serhat valilerinin tuğra çekme yetkilerini kaldırması üzerine Erzurum Beylerbeyi Nasuhpaşazade Hüseyin Paşa ayaklandı ve İstanbul'a yürüdü. Bulgurlu'da Seyran tepesi denen yere kadar gelerek sadrazamlık mührünü istedi. Kara Mustafa Paşa'nın gece baskını karşısında bozguna uğrayıp kaçtı. Rusçuk yolunda yakalanarak öldürüldü.

İbrahim'in saltanatının ilk dört yılı Sadrazam Kara Mustafa Paşa sayesinde iyi geçti. Fakat İbrahim, Mustafa Paşa'nın sert üslubundan hoşlanmıyordu.

Mustafa Paşa, 31 Ocak 1644'te kapıkullarının ulufe günü çorba içmeyip isyan etmelerinden sorumlu tutularak azledildi yerine Civankapıcıbaşı Mehmed Paşa getirildi.

17 Şubat 1644'te ölen Şeyhülislam Yahya Efendi'nin Fatih Camii'ndeki cenaze namazına büyük bir kalabalık katıldı.

13 Mart 1644'te Kaptanıderya Piyale Paşa rüşvet aldığı gerekçesiyle yerine Silahdar Yusuf Paşa getirildi.

Temmuz 1644'te Edirne'ye giden İbrahim, İstanbul'da sokak eylemlerinin başladığı haberi gelince İstanbul'a döndü.

Sultan Mustafa aynı yıl Kızlarağası Sünbül Ağa'yı görevinden alarak Mısır'a sürgün etti. Sünbül Ağa, Karadeniz Tersanesi'nde yeni yapılmış bir gemiye bindirildi. Hacı adaylarının da bulunduğu gemide 600 kadar yolcu vardı. Malta korsanları gemiyi Girit yakınlarında ele geçirerek yağmaladılar ve yolcuları öldürdüler. Elde ettikleri ganimetin bir kısmını da Girit valisine verdiler.

Bu sırada Girit'teki Hanya, Kandiye gibi önemli kaleler Venedikliler'in elindeydi.

Facianın İstanbul'da duyulması üzerine Sultan İbrahim Girit'e sefer yapılması emrini verdi.

30 Nisan 1645'te Kaptanıderya Yusuf Paşa, donanma ile Girit seferi için İstanbul'dan ayrıldı.

26 Haziran günü Bayezid Külliyesi çevresinde başlayan yangın hızla yayıldı. 30 saat süren yangında Yenikapı surlarına kadar bütün mahalleler kül oldu.

Haziran 1645'de Hanya'yı kuşatan Kaptanıderya Yusuf Paşa, 19 Ağustos'ta kaleyi teslim aldı. Bu başarı üzerine Sultan İbrahim İstanbul'da üç gün üç gece süren şenlikler yaptırdı.

Yusuf Paşa'nın bu başarısı Sadrazam Mehmed Paşa'nın hoşuna gitmedi. Padişahı etkileyerek onu Mısır valiliğine göndermek istediyse de başarılı olamadı. Padişahın hocası Cinci Hüseyin Efendi ve Kösem Sultan tarafından desteklenen Yusuf Paşa da sadrazamın Girit seferine çıkılmaması için Venedik elçisinden 60 bin filori rüşvet aldığını ileri sürdü. Padişah her ikisini de huzurunda yüzleştirdi ve her iki tarafı da dinledikten sonra Mehmed Paşa'yı azletti. Yerine Salih Paşa'yı getirdi.

Hanya fatihi Yusuf Paşa'nın yerine Deli Hüseyin Paşa'yı Girit Serdarlığına getirdi.

Aynı günlerde Venedikliler, Limmi Adası'nı ve Bozcaada'yı alarak Çanakkale Boğazı'nda çıkışa engel oldular.

Sultan İbrahim, bu sırada giderek ruhi sıkıntıları artan, ne zaman nereye gideceği bilinmeyen sinirli ve korkutucu bir kimliğe büründü.

Ahmet Paşa Sadrazam oldu.

28 Haziran 1648'de İstanbul'da şiddetli bir deprem oldu. Bazı camilerin minareleri ile yüzlerce ev yıkıldı. Deprem, padişahı bir uğursuzluğun beklediğine yoruldu.

Bu arada giderek ağırlaşan yoksulluk, sınır güvensizliği, Anadolu'daki ayaklanmalar, Çanakkale Boğazı'ndaki Venedik ablukası hayatı olumsuz yönde etkiliyordu.

Bütün bu olumsuzlukların yanı sıra Sultan İbrahim'in lüks merakı ve israfa kaçan harcamalarına daha fazla tahammül edemeyen Yeniçeri ocağının önde gelen ağalarından Bektaş, Muslihiddin, Kara Murad ve Kara Çavuş Sadrazam Ahmed Paşa'ya cephe aldılar.

İbrahim, bu gidişatın bir patlamaya yol açacağı uyarısında bulunan annesi Kösem Sultan'ı İskender Bahçesi'ne sürgüne gönderdi.

Bu sırada padişahın en güvendiği adam olan Hoca Hüseyin Efendi, devlet görevlerini rüşvet karşılığı satarak servetine servet katmaya devam ediyordu.

Sultan İbrahim'in tamamen mücevherlerle işli bir saltanat kayığı yaptırmak için devlet ricalinden, ulemadan, ocak ağalarından ve esnaftan para toplatmaya kalkışması bardağı taşıran son damla oldu ve Sultan İbrahim tahttan indirildi.

7 Ağustos 1648 gecesi Ocak ağaları Etmeydanı'ndaki Orta Cami'de, ulema ise Fatih Camii'nde toplandı. Sabahleyin ocaklılar silahlanmış olarak Fatih Camii avlusuna geldiler. Durumu haber alan Sadrazam Ahmed Paşa korkup kaçtı.

Sofu Mehmed Paşa camiye çağrılıp sadrazam ilan edilerek saraya gönderildi. Mehmed Paşa İbrahim'e ayaklanmanın önlenmesi için Ahmed Paşa'nın yakalanması gerektiğini söyledi. Padişah Mehmet Paşa'yı azarlayarak Sadrazam olmak için kapıkullarını tahrik etmekle suçladı.

İstanbul, büyük ayaklanmalar öncesindeki görüntüsünü aldı. Dükkânlar ve çarşılar açılmadığı gibi Ocak ağaları da sur kapılarını kapattırdılar. İbrahim bostancılara emirler verip saray surlarına toplar yerleştirtti. O gün İstanbul'da Cuma namazı kılınamadı. Cuma selamlığı da düzenlenmedi. Geceleyin askerler Ahmed Paşa'yı yakalayıp konağını yağmaladılar.

8 Ağustos sabahı başta Şeyhülislam Abdürrahim Efendi olmak üzere ulema topluluğu, Ocak ağaları ve kapıkulları, Atmeydanı'na geldiler. Kendilerine katılmayan Rumeli Kazaskeri Müslihiddin Efendi, Sultanahmet Camii önünde öldürüldü. Topluluk, Valide Kösem Sultan'a haber salıp Şehzade Mehmed'i göndermesini, camide cülus yapılacağını bildirdi. Kösem Sultan saraya gelmeleri gerektiğini söyleyince saraya yöneldiler. Abdürrahim Efendi, Kösem Sultan'a padişahın davranışlarının akılla bağdaşmadığını, hükümdarlığının caiz olmadığını, ulemanın fetva verdiğini ve şehzadenin tahta layık olduğunu anlattı. Kösem Sultan, oğlunu savunarak küçük yaştaki bir çocuğu tahta çıkarmanın şer'an uygun olmayacağını söyledi. Ancak Şeyhülislamın etkili sözleri üzerine Şehzade Mehmed'i dışarı çıkardı.

Babüssaade önünde kurulan tahta IV Mehmed oturtuldu. İbrahim'e tahtan indirildiği bildirildi. Bir gün önceden hazırlanmış bulunan iki kubbeli bir odaya yerleştirildi.

Sultan İbrahim'in 8 yıllık saltanatı boyunca öyle olaylar olmuştur ki, bu olaylara bakarak kesin bir hükme varmak güçtür. Devletin iç ve dış meseleleriyle yakından ilgilenmiş, çok akıllıca kararlar alabilmiştir. Yaşadığı olaylar İbrahim'in ruhi dengesini sarsmış, yakın çevresinin etkisinde kalarak ahlak ve karakteri olumsuz yönde etkilenmiş ve bu yüzden zaman zaman çılgınca davranışlarda bulunmuştur.

İbrahim, Topkapı Sarayı'nda Bağdat köşkü önündeki İftariye'yi, Sünnet Odası denen sofa köşkünü ve Sepetçiler Kasn'nı yaptırmış; Galata'da Kurşunlu Mahzen'e yakın Andon kilisesi de camiye çevrilmiştir.

Sultan İbrahim, orta boylu, zayıf ince yüzlü ve açık tenli idi. Gür bir sakalı ve ince bir bıyığı vardı. Kaftan giyer ve sorguç takardı.

Sultan İbrahim'in Mehmed, Süleyman, Ahmed, Orhan, Osman, Bayezid, Cihangir, Selim ve Murad adlı oğullarından Mehmed, Süleyman ve Ahmed sırayla padişah olmuş, diğerleri çocukluk ve gençlik yıllarında ölmüştür.


https://www.reitix.com/Makaleler/Padisa ... ti/ID=1095
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir