İÇİMİZDEN BİRİ ALİ ONAY

Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyuphuseyin
Site Admin
Mesajlar: 6926
Kayıt: 05 Haz 2019, 22:41
Konum: İstanbul
Teşekkür etti: 1098 kez
Teşekkür edildi: 27 kez
İletişim:

İÇİMİZDEN BİRİ ALİ ONAY

Mesaj gönderen eyuphuseyin » 04 Şub 2020, 13:46

İÇİMİZDEN BİRİ ALİ ONAY
Sabahları şarkıyla uyanıyordum
Anılarla dolu bir ev… Aile yadigarı fotoğraflar ve eşyalarla bezenmiş eski, şirin bir Ayvalık evindeyiz. 2003 yazının en sıcak günlerinden biri yaşanıyor. Karşımızda 85 yaşında gözlerinde ve sözlerinde Büyük Mübadele'nin izlerini taşıyan Ali Onay... Duvar saatinin gongları eşlik ediyor yaşam anlatısına. Her gongun vuruşuyla tersine akıyor zaman. 22 Mayıs 1924 günü Girit Resmo Limanı'ndan kalkan Türkiye Gemisi'nin güvertesinde buluveriyoruz kendimizi, 6 yaşlarında küçük bir çocuk ilişiyor gözümüze…


Tarihe 1000 canlı tanık / 30

1918 yılı Girit-Resmo doğumlu Ali Onay ,1924 yılında Büyük Mübadele ile gelip yerleştikleri Ayvalık Cunda (Alibey) Adası'nda yaşıyor. Çocuk yaşlarda babasının kurduğu yağhanede başlar çalışmaya. Askerlik sonrası yağ fabrikasını kurar, maden işletmeciliğiyle uğraşır bir süre. 1942 yılında Fatma hanımla evlenir. Bu evlilikten üç çocuğu olur. Fatma hanımın ölümünün ardından derin bir yalnızlık hissettiği Ayvalık-Cunda'daki evinde görüştük kendisiyle…

Girit Adası Yunanistan'a ilhak olduktan sonra oradaki halk himayesiz, ortada kaldı. Ticaret hayatı sona erdi, baskılar arttı. Babam 1896 ve 1906 yılında iki sefer Ayvalık'a gelmişti ve bilhassa adaya (Cunda Adası) geleceğimizi haber aldığı zaman çok sevindi." 1923 Lozan Antlaşması'ndan sonra yaşanan Büyük Mübadele ile pek çok insanın hayatı değişir. Yunanistan'da yaşayan Türkler buraya, burada yaşayan Rumlar da Yunanistan'a gönderilirler. İşte onlardan biri de o tarihlerde beş-altı yaşında olan Ali Onay ve ailesidir:
"O zaman Girit'te komisyonlar kuruldu. Herkesin malları ve bu malların değerleri tespit edildi. Sefere çıkacağımız zaman hazırlıklar yapıldı, denkler toplandı, sandıklar tanzim edildi. O arada babamın paraları nasıl geçireceği endişesi başladı. Bizim çok yüksek bir karyolamız vardı, hiç unutmam sarıydı rengi, ayakları bu kadar (eliyle karyola ayaklarının genişliğini göstererek). Babam onların alt tekerleklerini çıkardı ve bunların içine altınları doldurdu. Karyola ayaklarını hususi bir kasa yaptı, çemberlerle bağladı, çaktı. Onları hep yanında taşıdı Türkiye'ye gelene kadar. Annem, babam, iki kardeş, halam, halamın eşi ve kızı; yedi kişi Cunda'ya geldik. Yolculuk iki-üç gün sürdü. Türkiye sahillerinde ışıklar göründüğünde, herkes geminin sahil tarafına hücum edince gemi yalpaladı. Kaptanın yolcuları uyardığını hatırlıyorum.(*) Adaya ayak bastığımızda 1924 yılının mayıs ayı cumartesi günüydü, ikinci Türkiye Vapuru'yla geldik. Adaya geldiğimizde, bizden altı ay evvel birinci Türkiye seferiyle gelenler ve Midilli'den göçenler bizi rıhtımda davullarla karşıladılar. Ve dediler ki: 'Siz 15 gün karantina altına alınacaksınız.' Sahilde o zaman ayakta duran bir fabrika vardı, Rumlardan kalma, papazın sarayı denen metruk bir bina. Bütün mübadillerin eşyaları oraya kondu. Babam o dört karyola ayağını en dibe sakladı ve sandıkları onların üzerine yığdı. Orada 15 gün kaldık. Ondan sonra bize bir ev verdiler. Öyle bir ev verdiler ki sandıklarımız bile sığmadı eve."
Bir türlü sığdıramazlar eşyalarını bu yeni eve. Kısa bir süre sonra yola çıkmadan doldurdukları mal beyanlarının ışığında verilen yeni evlerine taşınırlar: "Hükümet oradaki mallarımızı beyan ettiğimiz formüllere (belgelere) bakıp bin kök zeytin ağacı, beş-altı dönüm arazi ve hâlâ oturduğumuz evi uygun gördü. Tüm bunlar Girit'te bıraktığımız malların yüzde 40'ı kadardır. Kalanı devletin uhdesinde, devletin kasasına kaldı."

Yağhaneden fabrikaya
Babası Hasan bey Girit'teki gibi ticaretle uğraşmaya karar verir burada da. Kurduğu sabunhanede dönemin en iyi ustalarını bir araya getirir. Bir süre sonra da yağhanesini kurar: "O zaman yağhanede atla dönüyordu taşlar." Binayı Maliye Bakanlığı'ndan satın alan Hasan bey makinelerini de dışarıdan getirtir. Bu arada babasıyla çalışmaya başlayan Ali Onay eğitimine devam edemez: "İlkokulu bitirdim, paralı ortaokula gittim ama babam okulu bırakmamı istedi. Çünkü yaşlıydı. 'İşlerimizi kim idare edecek?' dedi ama çok iyi yetiştim onun yanında. Piyasa adamı oldum." 1938 yılında babasını kaybeder Ali Onay. "O günlerde babam çağırdı, 'Bak oğlum ben öleceğim. Annen, kardeşin sana emanet, sen evin büyüğüsün' dedi ve vefat etti. Tabii annem çok akıllı bir insan, hemen bize sarıldı ve ondan sonra 1940'ta benim askerliğim başladı. O zaman işin başına (babasından kalma yağhane) bir müdür koydum ve askere gittim." Askerlik dönüşünde zeytinyağı fabrikası kurar ve kardeşini de yanına alır.

Bozulan ekonomi
"Efendim, ben Cumhuriyet Halk Partisi'ne 1944 yılında iktisap ettim, başkan seçildim. Ama 1946 yılından sonra, İnönü'nün verdiği kararla Demokrat Parti kuruldu. Memleket demokrasiye kapıyı aralamaya başladı." İkinci Dünya Savaşı yıllarının ardından bir türlü düzelmeyen ülke ekonomisinin olumsuz gidişinden Ali Onay da etkilenir. "İşimizi çeviremedik. Bizim evde olaylar ancak yemekten sonra gündeme gelirdi, Masada annem 'Çocuklar dikkat ediyorum, sizin bu şartlarda borçlarınıza son vermeniz mümkün değil. Onun için mal satacağız ve borçlarınızı ödeyeceksiniz. Bir insanın onuru zedelenirse piyasada bir daha tutunamaz' dedi. Ve anneciğim hiçbir şey demeden, tıkır tıkır malını sattı ve biz borçlarımızı kapattık. O zamanın parasıyla 350 bin liraydı borcumuz. Şimdi bir ayakkabıcıya versen almaz. O zaman büyük bir servetti." Yine bu tarihlerde madencilikle de ilgilenir Ali bey:
"Yine işlerimiz tıkandı. 1949'la 1951 arasında bir ortak bulduk ve haksızlığa uğradım. Madencilikten vazgeçtim." 1999 yılında doğduğu topraklara, Girit'e gider Ali bey:

"Doğduğum evi, çiftliği aradım, Resmo'da çocukluğuma ait iz bulamadım. Bu beni çok üzdü. Doğrusu doğduğum evi görmek istiyordum. Lozan'da Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi imzalandıktan sonra benim orada bir hakkım olmadığını anlayan biriyim. Girit benim doğduğum anam, ama yine de Girit'e en ufak bir nostalji duymuyorum." (**)
(*), (**) Bu iki bölüm Ali Onay'la yapılan bir söyleşinin de yer aldığı, İskender Özsoy'un derlediği Bağlam Yayınları'ndan çıkan "İki Vatan Yorgunları" kitabından alınmıştır.

"Girit göçü hakkında bir şey yazmadı eskiler"
"Girit'in Rumu, kemençe yapmasını bilmezdi. Bütün kemençeler Türkler tarafından yapılıyordu, bir sürü kemençeci geldi buraya. Uuu, şarkılar, efendim sirtolar, oyunlar neler neler... Ama herkes yokluğun içinde, herkes sabahı nasıl çıkaracağını düşünüyordu ilkin. Onun için o kültür devam etmedi. Girit'ten gelen Türklerin yüzde sekseni Türkçe bilmiyordu. Babam biliyordu, annem çat pat konuşuyordu. Ve ben şuna hayret ediyorum, bu kadar kültürlü insanlarımız vardı, Girit göçü hakkında bir şey yazmadı eskiler. Yazmadılar maalesef...

"Giritliler daha medeniydi..."
"Zirvede yaşadık biz çocukluğumuzu. Mesela karşı komşularımız vardı karşımızda. Babam hususi çinko tabaklar aldı ve anneme yemek pişirtiyordu, onlara her gün yemek veriyordu. Eğlenceler tertip edilirdi. Vals, polka, sirto, bunları hep Girit'ten getirdik biz. Bu kültürleri İtalyanlar bizimkilere öğretti Girit'te. Biz çok medeniydik. Mesele buraya gelen, Midillililerden yalnız bir aile pantolonluydu, diğerleri poturlu (yöresel özellikler taşıyan şalvar). Mesela Birinci Büyük Meclis'te çok Giritli vardı. Neden? Medeniydiler, yüksek tahsilleri vardı. Şimdi bakınız, ben hep şunu müdafaa ediyorum, Yunanlar ve Türkler aynı bölgede yaşadıkları için, biz aynı tabiiyete mensup insanlarız. Kanlarımız karışık, bütün huylarımız benziyor, suratlarımız benziyor. Onun için bu bölgenin insanları, mutlaka aralarındaki ihtilafları halledip kardeş gibi geçinmek zorundadırlar. Ve bakınız eğer kardeş gibi geçinmeyi sağlarlarsa harp malzemesine verdikleri trilyonlar halka kalacaktır, bünyede kalacaktır ve bölgenin en, en kuvvetli iki halkı olacaktır."

"Hayatımın en isabetli kararı"

"22 Nisan 1942 yılında düğünümüz oldu. İşte hayatımın en isabetli kararıydı bu. Karım buraya geldiği zaman büyük bir zenginliğin içine girdi tabii. Ama ondan sonra politikayla işlerim bozuldu. Ama o hep yanımda, arkamda, önümde, her yerdeydi. Bütün hayatımız böyle geçti. Üç çocuğumuz oldu. Sabahları şarkıyla uyanıyordum. Belki sizin tuhafınıza gidecek şarkıyla uyanmak! Gidip yüzümü yıkıyordum, hemen kahvaltı masasına oturuyorduk şarkıyla, anlıyor musunuz? 55 senelik evliliğimde, her sabah şarkıyla uyandım. Fatma hanım beni balkonda, pencerede beklerdi hep, şimdi geliyorum, beni bekleyen kimse yok. Çocuklarım çok iyi, gelinlerim iyi ama herkes kendi hayatını yaşıyor. Ve benim bir iddiam yok, hayır, normalini yapıyor çocuklar ama ben kendi yalnızlığıma bakıyorum, kendi durumumu nasıl tanzim edeceğimi bilemiyorum. Hiçbir şeyden şikayetim yok, tek şikayetim yalnızlığım."

GELECEK HAFTA: Nebahat Arıca, Fırat'ı anlatıyor...

TARİH VAKFI
Tarih Vakfı sözlü tarih arşivi oluşturmak için tanıklıklarınızı kaydediyor. 70 yaş üzeri 1000 kaynak kişiye ulaşmayı hedefliyor. Ünlülerle değil, içimizden birileriyle... Sizin önereceğiniz kişilerle, dedelerimiz, ninelerimizle... Köylerde, kasabalarda, fabrikalarda geçen hayatlar... Hasatlar, vardiyalar, düğünler, seçimler, yemekler, camiler, kadın matineleri... Tarihe Bin Canlı Tanık Projesi, sözlü tarih görüşmeleri ile, günlük yaşamın, toplumsal geçmişin belleklerde kalmış ayrıntılarını içeren yaşam öykülerini kaydetmeyi hedefliyor. Bugüne kadar projeye destek olan Türk Tabipler Birliği'ne, İnşaat Mühendisleri Odası'na ve Kayseri Ticaret Odası'na maddi desteklerinden dolayı teşekkür ederiz. Siz de projeye destek olun, tarihe katkı da bulunun: Telefon: 0212 327 86 58
Faks : 0212 227 37 32 e-posta: tbct@tarihvakfi.org.tr

Danışmanlar: Doç. Dr. Aynur İlyasoğlu-Doç. Dr. Esra Danacıoğlu Proje koordinatörü: Gülay Kayacan Görüşmeyi yapan: Hakan Koçak n Görüşme kayıt süresi: 4 saat n Deşifre ve redaksiyon: Sevil Üzrek Görüntü kaydı: Tamer Üstel Yayına hazırlayan: Tuba Çameli
Ma ida thelis na su ğo,oste va zis çe nase
Se hrisoprasina dendra,na thetis na kimase.

Sana ne dememi istersin,yaşayıp var olman için
Altın yeşili ağaçların altında,yatıp uyuman için

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 15 misafir